Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3227 E. 2022/1047 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 16.03.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, sağ kolunda çok sayıda kırık, kas ezilmesi ve sinir hasarı oluştuğunu, davalı sigorta şirketine başvurulmasına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nın 107. maddesi gereğince 600,00 TL geçici ve 3.000,00 TL sürekli işgücü kaybı tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 9.618,72 TL geçici, 39.750,26 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından dava açılmadan önce usulüne uygun olarak başvuru yapılmadığını, davacının sürekli işgücü kaybı tazminatından ve kanıtlanan gerçek zararı ile poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, araçta hatır için taşındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; HÜTF Adli Tıp ABD Başkanlığı tarafından düzenlenen 19.11.2018 tarihli raporda davacının kaza nedeni ile 6 ay geçici işgöremez halde kaldığı ve % 5 oranında sürekli işgücü kaybına uğradığının belirlendiği, davacı araç içinde yolcu olması ve kazaya karışan başka bir etken olmaması nedeniyle kusur raporu alınmadığı, sigorta poliçesinin düzenlendiği tarihte geçerli genel şart hükümleri ve yerleşik Yargısal kararlar uyarınca düzenlenen 12.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının geçici işgücü kaybı zararının 9.618,72 TL, sürekli işgücü kaybı zararının 39.750,26 TL olduğunun hesaplandığı davalı tarafından hatır taşıması savunmasında bulunulmuş olup, C. Savcılığı dosyasında yer alan ifadelerden davacı ve araç sürücüsünün başka arkadaşlarının da olduğu halde gezme amaçlı yolculuk ettikleri ve davacının bir ücret karşılığı olmaksızın taşındığı anlaşılmakla belirlenen tazminattan % 20 oranında hatır taşıması indirimi yapıldığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne, 39.495,18 TL iş gücü kaybı tazminatının 21.05.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece adli tıp raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, davacının özür oranının tespiti amacıyla Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacının vücut genel çalışma gücünü %5 oranında kaybettiği, bakıcı ihtiyaç süresinin 2 ay olduğu ve 6 ay süre ile geçici iş göremezlik durumunda kaldığının belirtildiğini, ancak dosya içindeki hastane evraklarında da görüleceği üzere davacıda birçok farklı rahatsızlık bulunduğunu, tedavisi tamamlanmış olmasına rağmen günlük yaşantısında zorlandığını, davacının kolunda birçok kırık meydana geldiğini, kas dokusunun kalıcı zarar gördüğünü, radial arter damarı ve etrafındaki sinirlerde arazlar meydana geldiğini, hareket kaybına uğradığını, … Hastanesi tarafından “Askerliğe Elverişli Değildir” şeklinde rapor verildiğini, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen maluliyete ilişkin raporda; özür oranı daha yüksek olmasına rağmen çelişkili olacak şekilde %5 oranında malul kaldığı yönünde tespitte bulunulduğunu, eksik inceleme ve değerlendirme sonucu böyle bir rapor düzenlendiğini, davacıda birden çok özür ve açı kaybı bulunduğundan özür oranları değerlendirmesi yapılırken hata yapılmış olabileceği hususunun da ayrıca değerlendirilmesini, detaylı ve tüm rahatsızlıkları karşılar rapor alınması gerektiğini, itirazları değerlendirilmeden hüküm tesis edildiğini ileri sürmüştür.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; KTK’nın 97. maddesi uyarınca dava açılmadan önce sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunmak gerektiğini, bu yönde geçerli bir başvuru yapılmadığını, başvuruya ilişkin olarak davalı şirketçe istenmiş olan eksik bilgi ve belgelerin tamamlanmadığını, mahkemece tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılsa da illiyet bağının kesildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı tutulmadığından yalnızca davacının beyanlarının esas alındığını, zararın davacının ihmal ve kusuru nedeniyle gerçekleştiğini, davacının kusuru illiyeti kesecek kadar ağır olduğundan davalının sorumlu tutulmayacağını, kazanın ve poliçenin 01.06.2015 tarihinden sonra olması nedeniyle poliçe genel şartlarında yapılan değişiklik ile sigortanın geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumluluğunun bulunmadığını, bilirkişice hesaplanan tazminat miktarına yapılan itirazların dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Taraf vekillerinin HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK’nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
1-Mahkemece davacının yaralanması nedeniyle maluliyetinin olup olmadığının belirlenmesi için Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan 19.11.2018 tarihli raporda sağ kolda humerus şaft açık kırığı, monteggia açık kırık, nörovasküler yaralanma tanısıyla yatırıldığı ve opere edildiği, grafilere göre sağ humerus açık şaft fraktürü ve sağ ulna açık şaft ve radius başı dislokasyonu mevcut olduğu, redüksiyonda uzun kol atel uygulandığı, muayenesinde radial sinir arazı mevcut olduğu, radial arter nabızları alınamadığı, üst ekstremite arasında çap ve uzunluk farkı olmadığı, üst ekstremite motor kuvvetlerinin tam olduğu, sağ dirseğin 40-130 derece arasında hareketli olduğu, sağ el bileği ekstansiyonun 40 derece olduğu, yapılan grafi incelemelerinde sağ humerus orta kesiminde plak vida ve fiksasyon materyali olduğu, kırık hattının kısmen iyileşmiş olduğu, sağ ulna üst kısmında plak vida ve fiksasyon materyali olduğu trafik kazasına bağlı hastada meydana gelen sağ humerus açık şaft fraktürü ve sağ ulna açık şaft ve radius bası dislokasyonu dikkate alınarak Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre dirsek fleksiyon ve ekstansiyon kısıtlılığına bağlı üst ekstremite özürlülük yüzdeleri kapsamında değerlendirildiğinde %4 olduğu, el bileği fleksiyon ve ekstansiyon kaybına bağlı üst ekstremite özürlülük yüzdeleri kapsamında değerlendirildiğinde %4 olduğu, Balthazard yöntemi ile toplandığında üst ekstremite özür oranının %9, beden özür oranının %5 olduğu, 6 ayda iyileşeceği belirtilmiştir.
Davacı vekili tarafından maluliyet raporuna itiraz edilerek davacının kolunda birçok kırık meydana geldiği, kas dokusunun kalıcı zarar gördüğü ve radial arter damarı ve etrafındaki sinirlerde arazlar meydana geldiğini, askerliğe elverişli değildir raporu verildiğini, özür oranı daha yüksek olmasına rağmen çelişkili olacak şekilde %5 oranında malul kaldığı yönünde tespitte bulunulduğunu, davacının birden çok özür ve açı kaybı bulunduğundan özür oranları değerlendirmesi yapılırken hata yapılmış olabileceğini belirterek Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını talep etmiş, mahkemece alınan aktüer raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar karar verilmiş ise de davacı vekilinin rapora itirazları değerlendirilmeden karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.
Mahkemece; Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı raporunda davacının yaralanması nedeniyle sağ humerus ve sağ ulna kırığı meydana geldiği ve radial sinir arazı mevcut olduğu belirtildiğine göre davacı vekilinin itirazları da gözetilerek her bir yaralanma ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle maluliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti ile birden fazla arazı olması halinde uygulanacak Balthazard formülünün denetime uygun olacak şekilde ayrıntıları da belirtilerek rapor düzenlenmesi için Adli Tıp Kurumu veya üniversite hastanelerinin adli tıp ana bilim dalı başkanlıklarından rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
2-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda; kaza tarihinde 20 yaşında olan davacının TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel bakiye ömür süresinin 53,99 yıl olduğu belirtilmiş ancak pasif dönem hesabında bakiye ömür sonuna kadar hesaplama yapılması gerekirken bakiye ömür sonu belirtilmeden 99 yaşına kadar yaşama ihtimali olduğu kabul edilerek N60/D21 formülüne göre pasif dönem başlangıç ve bitiş tarihleri de açık bir şekilde yazılmamış olduğundan bu yönüyle raporun denetime elverişli olmadığı görülmüştür. Bu durumda; davacının TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre bakiye ömür süresi belirlenerek, aktif ve pasif dönem başlangıç bitiş tarihleri ve süreleri gösterilmek suretiyle denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine sair istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı … vekilinin ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 8. İcra Dairesinin 2019/10284 Esas sayılı dosyasına yatırılan 60.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,

5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.