Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3212 E. 2022/957 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 08/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 09/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 17.07.2011 tarihinde sürücü …. sevk ve idaresinde olan, davalı tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi düzenlenmiş araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu tek taraflı, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacının araçta yolcu konumunda olduğunu, davacının … Tıp Bilimleri Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan rapora göre %6,3 oranında daimi maluliyeti meydana geldiğini, belirterek daimi işgücü kaybından doğan 3.650,00-TL ve geçici iş göremezlikten kaynaklanan 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.750,00-TL tazminatın davalı … şirketine başvuru tarihi olan 22.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 203.615,34-TL olarak arttırmıştır.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılamayı müteakip, davanın kısmen kabulüne, 3.615,34-TL geçici iş gücü kaybı,107.376,84-TL sürekli iş gücü kaybı tazminatının sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren hesap edilen 8 iş günü sonrası olan 03.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının müterafik kusur indirimi talebinin yasal şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının gerekli belgelerle davalı şirkete başvuru şartını yerine getirmemiş olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, sigortalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının gelirinin asgari ücretin 1,68 katı olarak esas alınmasının yerinde olmadığını, davacının SGK hizmet dökümünün dosyaya kazandırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının sigorta şirketi teminatı kapsamında olmadığını, davacının davalı şirkete usulüne uygun bir başvuruda bulunmamış olması nedeniyle hükmedilen alacağa ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden; istinaf eden tarafın sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, yaralanmalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 17 Temmuz 2011 günü sürücü …’in, yönetiminde olan araçla ile seyri sırasında direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkıp şarampole devrilmesi sonucu trafik kazası meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde sürücünün kural ihlali olduğunun belirlendiği, …. tarafından düzenlenen 12.11.2018 tarihli rapor uyarınca,kaza neticesi davacının vücut genel çalışma gücünü %6,3 ünü kaybettiği, 6 ay süre ile geçici iş görmezlik halinde kaldığının belirlendiği, mahkemece alınan bilirkişi raporu uyarınca, davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacının Artvin Üniversitesi … … 3. Sınıf öğrencisi olduğu gözetilerek ve … … Odası tarafından bildirilen emsal ücret baz alınarak yapılan hesaplama ile davacının geçici iş göremezlik zararının 3.615,34-TL, daimi iş görmezlik zararının 107.376,84-TL olduğunun belirlendiği mahkemece anılan raporun hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı, dosya kapsamındaki bilgilere göre 09.02.1998 doğumlu olup kaza tarihinde 13 yaşındadır. Geçici iş göremezlik zararı yönünden Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre kaza tarihinde 18 yaşından küçüklerin fiilen çalışması olmaması halinde, geçici iş göremezlik zararı oluşmayacağından geçici iş görmezlik zararı talep etmesi mümkün olmadığı halde, kaza tarihinde 13 yaşında ortaöğretim öğrencisi olan davacı için geçici iş göremezlik tazminatı hesap edilerek, hesaplanan geçici iş göremezlik miktarı yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yine tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.
Davacının sürekli işgöremezlik zararının hesaplanmasında da, davacı küçüğün olay tarihinden,18 yaş hitamına kadar AGİ’siz net asgari ücret düzeyinde gelir elde edebileceğinin kabulü gerektiği gözetilmeden, AGİ dahil edilmiş net asgari ücret üzerinden gelir elde ettiğinin kabulü ile tazminat hesabı yapılması da doğru olmadığından, bu durumda belirlenen dönem aralığı için AGİ’siz net asgari ücret üzerinden tazminat hesabı yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı tazminat raporuna dayanılarak yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, … çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, … Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve anüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda PMF 1931 hesap tablosunun tatbik edilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de somut olayda davacı tarafından, davadan önce davalı … şirketine müracaat edilmiş ise de tazminat hesabı için gerekli bulunan maluliyet raporu eklenilmeksizin tazminat talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının dava tarihinden önce temerrüdü gerçekleşmediğinden, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, 03/04/2018 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf sebepleri sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek yapılan inceleme neticesinde, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece hükme esas alınan aktüer rapor bilirkişi raporunun (kaza tarihinde 13 yaşında olan davacı lehine geçici işgöremezlik tazminatı hesaplanmış olması, sürekli işgöremezlik hesabında da davacı küçüğün olay tarihinden, 18 yaş hitamına kadar AGİ’siz net asgari ücret düzeyinde gelir elde edebileceğinin kabulü gerektiği gözetilmeden, AGİ dahil edilmiş net asgari ücret üzerinden gelir elde ettiğinin kabulü ile tazminat hesabı yapılmış olması gibi) hesaplama teknik ve yöntemlerine uygun olmaması nedeniyle dosyanın yeni bir aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdi ile 13 yaşında ortaöğretim öğrencisi olan davacı için geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmaksızın, sürekli işgöremezlik zararı hesabında da davacı küçüğün olay tarihinden,18 yaş hitamına kadar AGİ’siz net asgari ücret düzeyinde gelir elde edebileceğinin kabulü ile davacının muhtemel ve beklenen yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi, kazanılmış haklar da korunarak, hükme esas alınan rapor tarihindeki verilerle muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek aktif dönem zarar hesabının yapılması için rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi,hükmedilecek tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden; yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/10/2019 tarihli 2018/428 Esas – 2019/1026 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinafa gelen davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının davalı tarafa iadesine ,
3-Davalı tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Ankara 7. İcra Dairesinin 2019/15181 sayılı dosyasına yatırılan 165.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 08/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.