Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3207 E. 2022/1221 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3207
KARAR NO : 2022/1221

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
NUMARASI : 2018/314 Esas 2019/784 Karar
ASIL DAVA DOSYASINDA:
DAVACILAR :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

BİRLEŞTİRİLEN ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/946 ESAS SAYILI DOSYASINDA:
DAVACILAR :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 28/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı …. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl dava dosyasında davacılar vekili, 13.01.2018 tarihinde davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün dava dışı araçla yaptığı kazada araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiğini, kaza tutanağına göre … plaka sayılı aracın %100 kusurlu olduğunu, davayı açmadan önce tüm belgeler ile birlikte davalı şirkete başvuruda bulunduklarını, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacıların müteveffanın eşi ve çocukları olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı eş … için 100,00-TL, oğlu … için 100,00-TL, kızı … için 100,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında dava değerini davacı eş için 215.939,03-TL. davacı … için 10.293,63-TL. davacı … için 2.225,12-TL. olarak ıslah etmiştir.
Birleşen Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/946 Esas Sayılı dosyasında davacılar vekili; Davacıların murisi …’in vefatı nedeniyle hak sahibi mirasçılarının cenaze ve defin masrafları yaptığı ve masrafların davalı tarafından ödenmesi gerektiğini, davayı açmadan önce davalı … şirketine tüm belgelerle birlikte başvurulduğunu, ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL. cenaze ve defin giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleştirilen davada davalı vekili, davacılar tarafından başvuru şartının yerine getirilmediğini, dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 115. mad. gereği davanın reddini, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin hesaplamanın ZMS sigortası genel şartları ekinde yer alan esaslara göre yapılmasını, kusur oranlarının belirlenmesini, ölenin müterafik kusurunun olup olmadığının da araştırılması gerektiğini, tanık …’ın; “çarpmanın etkisiyle … plakalı aracın arka koltuğunda iki bayan bir erkek yola savruldu.” şeklindeki ifadesine göre ölen …’in aracın arka koltuğunda oturmakta olup, emniyet kemeri takmadığını, bu nedenle ölenin müterafik kusuru nedeniyle tazminat tutarından indirim yapılması gerektiğini, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; birleştirilen Ankara 6. ATM’nin 2018/946 Esas sayılı dosyası yönünden; davacı vekilinin 02.04.2019 tarihli celsede davayı takip etmediklerini bildirdiği, taraflarca dosya 3 aylık yasal süresi içerisinde yenilenmediğinden birleşen dosya yönünden 6100 sayılı HMK’nın 320/4 ve 150. maddeleri gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, asıl dava dosyasında; alınan bilirkişi raporunda …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobiliyle kavşakta sola dönüş yaptığı esnada, şehir merkezi istikametinden gelen … idaresindeki … plakalı çekicinin kavşakta sol ön tarafıyla dönüş yapan otomobile çarptığı, Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/204 Esas sayılı dosyasında dava konusu kaza ile ilgili olarak Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığından alınan raporuna göre, kazada otomobil sürücüsü …’in asli kusurlu, çekici sürücüsü …’ın kusursuz olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan 20.11.2018 tarihli kusur raporuna göre; davalı şirkete sigortalı araç sürücüsü …’in idaresinde olan … plaka sayılı aracın sola dönüşünde orta refüj başında bulunan trafik ışıklarından kendisine hitap eden kırmızı ışıkta durması gerekirken aksine hareketle kırmızı ışığı ve “Dur” Levhasını dikkate almadan, kontrolsüz bir şekilde sola dönüşe geçtiği olayda %90 oranında dava dışı sürücü …’ın çekici ile olay yeri ışık kontrollü kavşakta yeşil ışıkta geçiş önceliğine sahip olmakla birlikte, kavşağa yaklaşırken havanın yağmurlu ve yol yüzeyinin ıslak – nemli oluşunu da dikkate alarak seyir hızını asgari hadde düşürerek kavşağa yaklaşması, karşı yönden gelerek sola dönüşe geçen aracı fark ettiğinde ise, zamanında etkin frenle çarpmayı önleyici tedbir alması gerektiği, çekicinin çarpma noktasından 23.8 metre ileride, … plaka sayılı aracın da çarpmanın etkisiyle 39.5 metre savrularak durduğu dikkate alındığında; %10 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, Isparta Ağır Ceza Mahkemesinde alınan kusur raporu ile bilirkişi raporu arasında çelişki doğması nedeni ile alınan kusur raporuna göre, kazanın oluşumunda dava dışı sürücü …’in % 100 oranında tamamen kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsü …’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığı ve ayrıca emniyet kemeri takılmamış olmasının olayın fiziksel oluşumu ile illiyet bağı bulunmadığından müteveffanın müterafik kusurunun mahkeme tarafından değerlendirileceğinin bildirildiği, asıl dosyası bakımından 13/01/2018 tarihinde dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekicinin çarpışması sonucunda … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacılar murisi …’in vefat ettiği, kazanın oluşumunda sürücü …’in % 100 oranında, diğer araç sürücüsü …’ın ise olayda kusurlu olmadığı, ayrıca kaza tespit tutanağında müteveffanın emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olarak işaretlendiği görülmekle, müteveffanın herhangi bir müterafik kusurunun bulunmadığı sonucuna varıldığı, aktüer bilirkişi raporu ile ek raporları birlikte değerlendirildiğinde, bilirkişinin 21.04.2019 tarihli ek raporuna göre davacı …’in 239.932,26-TL, …’ın 11.437,37-TL, …’in 2.472,35-TL maddi tazminat talep hakkının bulunduğu, 21.04.2019 tarihi itibariyle bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen raporun bilimsel verileri içerdiği, denetime elverişli olduğu görülmekle hükme dayanak olarak alındığı, davacılar vekilinin 19.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesi birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşan kaza nedeni ile davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesi ile; birleştirilmesine karar verilen Ankara 6. ATM’nin 2018/946 Esas ayılı dosyasında davanın açılmamış sayılmasına, asıl dava dosyasında; davanın kabulü ile davacı … için 215.939,03-TL, … için 10.293,63-TL ve … için 2.225,12-TL destekten yoksun kalma tazminatının 11.04.2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalı …. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacılar yararına hükmedilen vekalet ücretlerinin tespitinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57 ve 58. maddelerinde düzenlenen ihtiyari dava arkadaşlığı kurumunun gözardı edilmesi ve davacılar lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı … şirketi istinaf başvuru dilekçesinde; KTK.nın 97. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın 30.03.2018 tarihinde davalı şirkete ulaşan müracaatının incelenmesi neticesinde veraset ilamı ve güncel vukuatlı nüfus kayıt örneği bulunmadığının tespit edildiğini, davacı tarafa 09.04.2018 tarihli yazı ile eksiklikler nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatının belirlenemeyeceğini, eksik belgelerin iletilmesi akabinde taleplerinin yasal mevzuat kapsamında değerlendirmeye alınabileceğinin bildirildiğini, ancak davacılar tarafından belgeleri tamamlamak yerine dava açıldığını, kusur oranına itirazlarının değerlendirilmediğini, dosyada tanık …”ın tıra yeşil ışık yanıyordu ancak hızı biraz fazlaydı” ifadesinden de anlaşılacağı üzere tırın kavşağa kontrolsüzce girdiği … plakalı aracın çarpma noktasından 23,8 metre ileride durabildiği, dava dışı …’ın bir an için azami hız ile gittiği düşünülse bile 23,8 metre bu denli ağır bir vasıta için güvenli fren mesafesi sağlamayacağını, kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmamış ve kullandığı aracın teknik özelliğine, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uymamış olması nedeniyle tır sürücüsüne alt sınırdan tali kusur atfedilmesinin kabul edilemeyeceğini, dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdii edilmeksizin tek bir inceleme üzerinden kurulan eksik hükmün iptali gerektiğini, itiraz edilen bilirkişi raporu denetlenmeksizin ve değerlendirilmeden karar verildiğini, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda müteveffanın eşinin irat katsayısı rapor tarihindeki 45 yaşı esas alınarak (N45-N46)/D45+ (N46-N75)/D45 formülü ile hesaplama yapıldığını, halbuki müteveffanın eşinin irat katsayısı rapor tarihindeki 45 yaşı esas alınarak (N45-N75)/D45 formülü esas alınarak hesaplanması gerektiğini, raporda destek payları başlangıçta eş için %35, çocuklar için %15 oranındadır. 1. çocuk destekten çıktıktan sonra eşin pay oranı %40’a, 2. Çocuğun pay oranı %20’ye yükseldiğini, 2. Çocuk destekten çıktıktan sonra eşin pay oranı %50’ye yükseldiğini, destek payları başlangıçta eş için 1/3, çocuklar için 1/6 oranında olup . 1. Çocuk destekten çıktıktan sonra eşin pay oranı 2/5’e, 2. Çocuğun pay oranı 1/5’e yükselmiş, 2. Çocuk destekten çıktıktan sonra eşin pay 1/2’ye yükselmesi gerektiğini, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda bilinen dönemin 31.12.2019 tarihine kadar hesaplanmış olmasının da doğru olmadığını, bilinen dönemin rapor tarihi olan 21.04.2019 tarihi olduğunu, ek rapor alınması gerektiğini, hükme esas alınan uyuşmazlık kalemlerine usulüne uygun yapılan itirazlarının değerlendirilmediğini, diğer taraftan somut olayda müteveffanın müterafik kusur olduğu sabit olup hesaplanan tazminat tutarında belirlenen oranda indirim yapılması gerektiğini, kaza tespit tutanağında emniyet kemeri kullanılıp kullanılmadığının belirtilmediğini, …’ın dosyaya sunulan bilgi alma tutanağında, çarpmanın etkisi ile 33 plakalı aracın arka koltuğundan iki bayan bir erkeğin yola savrulduğunu belirttiği, …’in Adli Ölü Muayene Tutanağında ölüm sebebi,“araç içi trafik kazasına bağlı kot kırıkları ile müterafik genel beden ve kafa travması, iç organ yaralanması ve iç kanama sonucu solunum ve dolaşım durması olarak belirtildiğini, müteveffanın aracın arka koltuğunda oturduğunu ve emniyet kemeri takmadığını, kazanın etkisiyle araç içi savrulma ile beden ve kafa travması sonucu vefat ettiği göz önüne alınarak müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacılar vekili ve davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiğini, belirterek müteveffanın eşi ve çocukları olan davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir.
Davalı … şirketi davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı … şirketi vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesinde; davalı …’e yönünden asıl davada hükmedilen maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; HMK’nın “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 2.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41.maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmiş, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir. Buna göre 2019 yılı için Maliye Bakanlığınca istinaf kesinlik sınırı 4.400,00-TL olarak belirlenmiştir. Somut olay değerlendirildiğinde; davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle davacı sayısı kadar dava olduğu kabul edilerek her davacı için hükmedilen tazminat miktarına göre asıl davada … için hükmedilen 2.225,12-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, alacak miktarı olarak kesin olan bu karara karşı davalı taraf istinaf yasa yoluna başvuramayacağından davalının davacı …’e ilişkin istinaf başvurusunun miktar itibariyle reddi gerekmiştir.
Davalı … şirketinin diğer davacılara ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle davalıya sigortalı araç sürücüsünün kırmızı ışık ihlali yaptığının belirlenmiş olması nedeniyle tam kusurlu olması nedeniyle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın istinafa başvuran taraf aleyhine değerlendirme yapılmaması nedeniyle hükme esas alınmasında, bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen diğer istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Davalı … şirketi müteveffa …’in kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığını, tanık beyanına göre kaza sırasında araçtan fırladığının tespit edildiğini belirterek tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğinin savunmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarar katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Dosyada mevcut kaza tespit tutanağında desteğin emniyet kemerinin takılı olup olmadığı belirtilmemiş ise de dava konusu kaza nedeniyle Isparta 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/204 Esas – 2018/468 Karar sayılı dosyasında görgü tanığı olarak beyanı alınan …’ın beyanında … plakalı aracın arka koltuğundan iki bayan ve bir erkeğin yola savrulduğunu belirttiği, yine ceza mahkemesi dosyasında davacı …’in aracın arka koltuğunda …, … ve kendisinin oturduğunu, beyan ettiği, kaza sonucu …’in olay yerinde …’in kaldırıldığı hastanede vefat ettiğinin anlaşılmış olmasına göre desteğinin araçta yolcu olduğu sırada emniyet kemeri takmaması nedeniyle zararın artmasına neden olduğunun kabul edilmesi gerekmiştir. Bu nedenle TBK.nın 52. maddesi gereğince Yargıtay uygulamalarına göre belirlenen destekten yoksun kalma zararından %20 oranında indirim yapılması gerektiğinden davalının bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1.b.2.maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına, mahkemece davalıya sigortalı araç sürücünün tam kusurlu olduğu kabul edilmiş olması ve davacıların bilirkişi raporu ile belirlenen gerçek zararı üzerinden ıslah edilen miktarda dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre davacı eş … için belirlenen 239.932,26-TL destekten yoksun kalma tazminatından %20 müterafik kusur indirim yapılarak 191.945,80-TL, davacı çocuk … için belirlenen 11.437,37-TL tazminattan %20 müterafik kusur indirimi yapılarak 9.149,89-TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesine, TBK. 51 ve 52. maddeleri gereğince yapılan indirim takdiri indirim sebebi olduğundan davalı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; mahkemece davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilerek davacılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmiştir. 6100 sayılı HMK.nın İhtiyari dava arkadaşlığı başlıklı 57. maddesinde “Birden çok kişinin, davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması halinde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği” düzenlenmiştir. Aynı kanunun İhtiyari dava arkadaşlarının davadaki durumu başlıklı 58. maddesi gereğince ihtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsız olduğu ve dava arkadaşlarından her birinin diğerinden bağımsız olarak hareket edeceği belirtilmiştir. Dava konusu olayda da davacıların davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı olması nedeniyle ayrı ayrı dava açabilecekken usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, bu durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre vekil ile temsil edilen davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 2015/16658 E-2018/10240 K. 2015/16645 E-2018/8901 K. 2015/16553 E-2018/8810 K.)
Açıklanan nedenlerle mahkemece yargılamada vekil ile temsil edilen her davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken davacılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmediğinden davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacılar vekilinin ve davalı …. vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-a)Birleştirilmesine karar verilen Ankara 6. ATM’nin 2018/946 Esas sayılı dosyasında; davanın açılmamış SAYILMASINA,
b)Alınması gereken 44,40-TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 35,90-TLnin mahsubu ile bakiye 8,50-TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
c)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
d)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
e)Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
2-a)Asıl dava dosyasında; (2018/314 Esas)
Davanın kısmen KABULÜ ile; davacı … için 191.945,80 -TL, … için 9.149,89 -TL ve … için 2.225,12-TL destekten yoksun kalma tazminatının 11.04.2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile davacılara ödenmesine,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.888,84-TL. karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90-TL harç ve ıslah ile alınan 780,00-TL olmak üzere toplam 815,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 13.072,94 -TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
c)Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 815,90-TL harcın davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
d)Davacı tarafça yapılan 1.715,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
e)Davacılar yargılamada vekil ile temsil edildiğinden kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen davacı … için 21.886,21-TL. … için 5.100,00-TL. … için 2.225,12-TL. vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine,
TBK.nın 51 ve 52. maddeleri gereğince tazminatta indirim yapıldığından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
e)Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1-Davacılar vekili ve davalı … şirketi vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 28.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.