Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3195 E. 2022/1044 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 09.06.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın yaya olan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, davalıya müracaat edilmesine rağmen zararın karşılanmadığını, belirterek HMK.nın 107. Maddesi gereğince 10.000,00 TL sürekli ve geçici iş göremezlik zararının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 57.921,13 TL. olarak belirlemiştir.
Davalı Sigorta vekili, sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının davasını kanıtlaması gerektiğini, sigorta genel şartları gereğince geçici iş görmezlik zararlarının sigorta teminatı kapsamı dışında olduğunu, davacının kusur durumunu ve maluliyet durumunu kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığının 08.01.2019 tarihli 164 sayılı raporunda davacının %35 oranında maluliyetinin meydana geldiği ve 6 ay geçici iş göremez kaldığının belirtildiği, davalı vekiline maluliyet raporuna karşı itirazı var ise itirazda veya beyanda bulunması için 2 haftalık kesin mehil verildiği ve verilen süre içerisinde beyanda bulunmadığı, davalı tarafından sigortalanan … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, yaya olan davacının ise kaza anında yaya geçidinden karşıya geçtiğinden kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, aktüer bilirkişi raporunda, TRH 2010 Yaşam tablosuna göre yapılan hesaplamaya göre davacını 6 aylık geçici iş görmezlik zararını 8.705,46 TL, %35 maluliyete göre sürekli iş görmezlik zararının 49.215,67 TL olduğunun belirlendiği, sigorta genel şartlarında geçici iş görmezlik zararlarının sigorta teminatı kapsamında olduğunun açıkça düzenlendiği, SGK’nın sorumluluğunun sınırlarının 2918 Sayılı Yasanın 98. Maddesinde belirtildiği, genel şartlar ile SGK’nın sorumluluğunun kapsamının genişletilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulü ile 57.921,13 TL tazminatın 29.12.2018 dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; geçici iş göremezlik talebi yönünden kurulan kararın hatalı olduğunu, 01.06.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5. b. maddesi uyarınca kaza nedeniyle mağdurda oluşacak sürekli sakatlık halinin teminat kapsamına alındığını, geçici iş göremezlik zararına ilişkin taleplerin teminat kapsamı dışında bırakıldığını, … … Kurumunun sorumlu olduğunu, mahkemece hatalı olan kusur raporu doğrultusunda karar verildiğini, davalı sigortalısının %100 oranında kusurunun olduğunun kabul edildiğini, sigortalı araç sürücüsü 40/50 km/sa hızla seyir etmekte olup hız sınırını aşmadığını, tanık … kolluk ifadesinde sigortalı aracın hızının çok olmadığını ifade ettiğini, sigortalı araç sürücüsü davacının yola atlamasından korktuğu için kendisini defalarca korna ile uyardığını, ancak davacının dikkatsizce yola aniden çıkması sonucu etkili fren tertibatına başvurarak aracını sol refüje doğru yönelttiğini, ancak aracının sağ ayna kısmı ile davacıya çarptığını, Çekerek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/457 Soruşturma sayılı dosyasından basit taksir sebebiyle takipsizlik verildiğini, 2918 s. Kanun Madde 68/b. Maddesinde yayaların geçiş yapacakları yerlerin belirtildiğini, yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilecekleri, taşıt yolu açılmadan yaya geçidinin 11 metre gerisinden taşıt yoluna çıkan ve taşıt yolunda eşiyle konuşan davacının bu kusurlu davranışları sebebiyle dava konusu kazanın meydana geldiğini, davacının kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, maluliyet raporunun yürürlükteki mevzuata aykırı tanzim edilmiş olduğunu, maluliyet tespitinin 30.03.2013 Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tespit edildiğinin ifade edildiğini ancak raporun yönetmeliğin 4/ç, 6 ve 13. Maddeleri hükümlerine uygun olarak düzenlenmediğini, mahkemece yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hesabının hatalı yapıldığını, maluliyet, kusur ve hesap yönünden rapor alınması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı yayaya çarptığını ve yaralanmasına neden olduğunu belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
1-Mahkemece hükme esas alınan 13.06.2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün olay yeri krokisine göre olay mahalli … sokak kavşak çıkışında, trafik işaretleri ile işaretlenmiş yaya geçidinden taşıt yolunu karşıdan karşıya geçmekte olan yaya …’e aracının sağ yan aynası ile çarptığı, olayın bu oluş şeklinde göre, sürücü …’in 2918 sayılı KTK.nunda belirtilen trafik işaret levhalarına, hız kuralına ve kavşakta geçiş önceliği kuralına uymadığı meskun mahalde gündüz vakti seyir halinde iken, aracının hızını yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurması, olay mahalli trafik işaretleri ile işaretlenmiş kavşağa yaklaştığında hızını azaltması ve kavşak çıkışında yaya geçidi alanında yolu karşıdan karşıya geçmekte olan yayaları gördüğünde kavşak başında mutlak olarak duruşa geçmesi, ilk geçiş hakkını yaya … ve eşine vermesi gerekirken, aksine yayaları gördüğü halde kavşak başında durmayarak, aracının sağ yan aynası ile yayaya çarptığı anlaşıldığından olayda tam kusurlu olduğu, davacı yaya …’in ise olay mahallinde trafik işaretleri ile işaretlenmiş yaya geçidi alanından, trafik kurallarına uygun olarak ilk geçiş hakkını kullanarak yolu karşıdan karşıya geçmekte iken, … plakalı araç tarafından çarpıldığı olayda kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında ise sürücü …’in aracı ile seyrederken karşıya geçmeye çalışan yayaya çarptığı, olay yerine 11 metre mesafede yaya geçidi levhası ve yaya geçidi yer işaretlerinin mevcut olduğu, sürücünün yayayı gördüğünün beyan ettiği belirtilerek yayanın yaya geçidi dışında başka yerden geçmesi yasak olduğu halde karşıya geçmeye çalıştığından asli kusurlu, araç sürücüsünün ise aracının hızını mahal şartlarına göre ayarlamadığından tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı yayanın yaya geçidi üzerinden yolun karşısına geçmeye çalıştığı belirtilerek araç sürücüsüne tam kusur verilmiş, olaydan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında ise kazanın meydana geldiği yere 11 metre uzaklıkta yaya geçidi olduğu, yayanın yaya geçidinden geçmediği belirtilerek yayanın asli kusurlu, araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğunun belirtilmiş olmasına göre kaza tespit tutanağı ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasında çelişki meydana gelmiştir. Mahkemece kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için dava konusu olaya ilişkin hazırlık soruşturma dosyası da getirilerek Karayolları Genel Müdürlüğü veya Adli Tıp Kurumundan çarpma yeri, olay yerinde yaya geçidi bulunup bulunmadığı hususları değerlendirilerek tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için ayrıntılı, gerekçeli ve denetime uygun rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranı ile kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Dava konusu trafik kazası sonucu davacının yaralanması nedeniyle davacı tarafından yapılan başvuru üzerine Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından 08.01.2019 tarihli rapor düzenlenmiş, davacının %35 oranında maluliyetinin olduğu, 6 ayda iyileşeceği belirtilmiş, bu rapor davacı vekili tarafından dosyaya sunulmuş, mahkemece davalı vekiline rapora itiraz edilmesi için süre verilmiş, ancak verilen süre içerisinde itiraz edilmediğinden hükme esas alınarak tazminat hesabı yaptırılmış ise de; davalı tarafından yargılama aşamasında rapora itiraz edildiği ve davacı tarafından dosyaya sunulan raporun 08.01.2019 tarihinde davacının başvurusu üzerine alındığı ve davacının tedavi evraklarının ise dosyaya 15.01.2019 tarihinde geldiği, davacının kendi başvurusu üzerine alınan raporda dava konusu kaza ile ilgili tedavi evraklarının rapor hazırlanırken incelenip incelenmediği ve dava konusu olay ile illiyet bağının belirlenip belirlenmediği anlaşılamadığından hükme esas alınması isabetli görülmemiştir. Mahkemece TBK.nın 51. Maddesi kapsamında tazminat hesabına esas alınacak maluliyet raporunun davacı muayene edilerek ve tedavi evrakları değerlendirilerek düzenlenmesi gerektiğinden davacının maluliyet oranının belirlenmesi için davacı da hazır bulundurularak Adli Tıp Kurumu veya üniversite hastanelerinin adli tıp ana bilim dalı başkanlıklarından rapor alınması gerektiğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle kaza tespit tutanağı ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu arasındaki maddi vakıaya ve kusur oranlarına ilişkin çelişkinin giderilmesi için rapor alınması ve davacının da hastaneye sevki ile tedavi evrakları değerlendirilerek maluliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu veya üniversite hastanelerinin adli tıp ana bilim dalı başkanlıklarından rapor alınması gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 31. İcra Dairesinin 2019/14332 esasına yatırılan 86.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince kesin olmak üzere 14.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.