Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3173 E. 2022/1241 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2019
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 29/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 30/06/2018 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki aracı ile Kırıkkale istikametinden Ankara ili istikametine seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde tek taraflı ölümlü maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, bu kaza sonucunda araç içerisinde yolcu konumunda bulunan davacı …’ın kızı ve …’ın eşi …’ın vefat ettiğini, desteklerinin ölümü sebebi ile davacıların maddi açıdan mağdur olduklarını, müteveffanın kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, aracın davalı … şirketine ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davalı … şirketine maddi zararın tazmini için başvuruda bulunulduğu halde olumlu yanıt alınamadığını belirterek şimdilik 1.000,00 TL (… için 500,00 TL, … için 500,00 TL olmak üzere) destekten yoksun kalma tazminatının 03/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 27/05/2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile davacı … için talep edilen 500,00 TL’ni 122.460,64 TL, davacı … için talep edilen 500,00 TL’ni 47.690,94 TL artırarak davalı … şirketinden toplam 171.151,58 TL maddi tazminatın tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müteveffa …’ın poliçede aracı sigorta ettiren ve dolayısıyla araç işleteni konumunda olduğunu, davalı şirketin, işletenin sorumluluğunu teminata aldığından ve ölen kişinin kendisinin ölümü nedeni ile sorumluluğunun doğması söz konusu olmayacağından, davacı taleplerinin reddi gerektiğini, kaldı ki davacı taleplerinin gerek KTK, gerek ZMMS genel şartlarına göre teminat dışında kaldığını, her halükarda hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, toplanan delillerden, aracın sürücüsünün sebebiyet verdiği tek taraflı trafik kazası sonucunda, araçta yolcu olarak bulunan davacı …’ın kızı ve davacı …’ın eşi …’ın vefat ettiği, müteveffa …’ın vefatı nedeniyle davacıların destekten yoksun kaldıkları, davacı eş …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 122.960,64 TL, davacı …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 48.190,94 TL olarak uzman bilirkişi tarafından hesaplandığı, bu zarardan davalı … şirketinin ZMMS poliçesi gereğince sorumlu olduğundan, davacı tarafın destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulünün ve dava öncesinde davacının sigorta şirketine başvuru yaptığı tarihten(20/09/2018) itibaren 8 iş günü bitiminden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiğinden bahisle davanın kabulü ile, davacı … yönünden 122.960,64 TL, davacı … yönünden 48.190,94 TL destekten yoksun kalma tazminatının 03/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece verilen hükümde, yeni genel şartların uygulanmasına ilişkin itirazları gözetilmediği gibi, KTK’nın ilgili hükümlerinde yer alan “sorumluluk riski”ne ilişkin beyan ve itirazlarının da dikkate alınmadığını, Nitekim; ZMMS Genel Şartları A.3. maddesinde, “Sigortanın Kapsamının”, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişilerin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olunması sebebiyle KTK kapsamında işletene düşen hukuki sorumluluğun, sorumluluk riski çerçevesinde olmak kaydıyla teminata alındığının ifade edildiğini, halbuki dava konusu trafik kazasında vefat eden kişinin; üçüncü kişi konumunda olmayıp; doğrudan sigorta sözleşmesinin tarafı olan araç maliki … olduğunu, ZMM Sigortasının, işletenin, üçüncü kişilerin ölümüne veya yaralanmasına sebep olunması halinde işletenin sorumluluğunu temin ettiğini, işletenin ölümünün ise, sorumluluk riski açısından “üçüncü kişi” sayılmayan işleten yönünden geçerli olmadığını, zira, işletenin “kendi vefatı” nedeniyle destekten yoksun kalanlarına sorumluluğu doğmayacağına göre, burada “sorumluluk riskinin” söz konusu olmadığını, üstelik tanım itibariyle de dava konusu olayda, üçüncü kişinin ölümünün bulunmadığını, doğrudan işleten (malik) …’ın vefatının söz konusu olduğunu,
Bu durum karşısında davacı talepleri poliçe teminatında yer almadığı halde, bu husustaki beyan ve itirazları değerlendirilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını,
Somut olaya bakıldığında; sigortalının … olduğunu, dolayısıyla, davacıların davalı şirkete dava açabilmesinin ön koşulunun sigortalı …’ın davacılara karşı hukuken sorumluluğunun doğması olduğunu, halbuki müteveffanın, kendi ölümü dolayısıyla davacılara karşı herhangi bir sorumluluğundan söz etmenin mümkün olmadığını, dolayısıyla, dava konusu taleplerin KT’K md.92/h maddesi uyarınca teminat dışı olduğunu,
İlgili genel şartlar mevzuat hükmünde olup HMK gereği hakim tarafından resen uygulanması gerektiğini, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, şu halde salt zararın doğmuş olmasının sigorta şirketinin sorumluluğunun doğmasına neden olmayacağını, zira sigorta şirketinin bir sosyal güvenlik kurumu olmadığını, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası bir can sigortası değil, sorumluluk sigortası olduğundan, sorumluluk mevcut değilken trafik poliçesine başvurmanın yerine bulunmadığını, tehlike sorumluluğunda tazminatın tayini kusur sorumluluğundaki kurallara bağlı bulunduğundan TBK 52/1 maddesinde öngörülen desteğin müterafik kusurunun tazminatın tayininde dikkate alınması gerektiğini,
Mahkemece, müteveffanın yolcu olduğundan bahisle kusurunun bulunmadığı ifade edilmişse de; ceza soruşturma ve kovuşturma dosyalarının celbi ile müteveffanın emniyet kemeri takmama; ehliyetsiz sürücünün aracına binme, alkollü sürücünün aracına binme vs. hususlarda müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmediğini, bu hususta, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki itirazlarının dikkate alınmadığını, müterafik kusur indirimi yapılmadığını, davayı veya talepleri kabul anlamına gelmemek; teminat dışı savunması baki kalmak kaydıyla SGK’dan PSD gelirinin sorulması ve tazminattan mahsubu gerektiği halde, bu yöndeki itirazlarının da değerlendirilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası teminatının kapsamı, poliçe ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlara göre belirlenir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde; “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise Genel Şartlar A.3. maddesinde; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kapsama giren teminat türlerinden olan destekten yoksun kalma tazminatı A.5. maddesinin (ç) bendinde “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. Maddesinde ise teminat dışı kalan haller düzenlenmiş, belirtilen maddenin (c) bendinde, “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ile (d) bendindeki “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatının dışında kalan haller kapsamında sayılmıştır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.1. maddesi, A.3. maddesi, A.5. maddesinin (ç) bendi, yine A.6. maddesinin (c) ve (d) bentleri birlikte değerlendirildiğinde bir motorlu aracın işletilmesi sırasında oluşan destekten yoksun kalma zararının, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olması için; talep edilen destek tazminatının sigortalının hukuki sorumluluğu kapsamında kalması, ölenin üçüncü kişi olması ve sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna da denk gelmemesi gerekmektedir. Bu üç şarttan birini taşımayan taleplerin zorunlu mali mesuliyet sigortasının teminat kapsamında olamayacağı açıktır. Sonuç olarak; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre, Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası, bir motorlu aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişinin ölümü veya yaralanması veya malının zarara uğraması durumunda zararı teminat kapsamına almaktadır. “Üçüncü kişi” ise işletene göre belirlenecektir. Bir başka deyişle sigortacı, işletene göre üçüncü kişi olan kişilerin ölmesi veya yaralanması veya malına zarar gelmesi durumunda işletenin bu sorumluluğunu üstlenmektedir.
6704 Sayılı Kanun 4. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 92. maddesine eklenen “h” ve “i” maddelerinde de bu konuda düzenleme yapılmış, ilgili maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle yapılan iptal başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesince 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı ve 17/07/2020 tarihli karar ile teminat kapsamının belirlenmesine ilişkin 2918 Sayılı Yasanın 92. maddesinin “i” bendinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiş, “h” bendinde yer alan sigorta teminatı kapsamında kalmadığı belirtilen “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” maddesine ilişkin gerekçesinde ise “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin itiraz konusu (h) bendinde ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olmadığı belirtilmektedir. Kanun’da ilgililerin kimler olduğu belirtilmemiş ise de anılan ibareyle ifade edilenin kazaya uğrayan kişi dışında tazminat talep edebilecek kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Kuralda yer alan “…sigortalının sorumluluk riski…” ibaresinin anlamı da değerlendirilmelidir…..zorunlu mali sorumluluk sigortasının amacı işletenin Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu güvence altına almaktır. Dolayısıyla bu hukuki sorumluluğunu sigorta ettirmekle yükümlü olan işletenin sigortalı konumunda olduğu, sigortalının sorumluluk riskinin ise Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluk kapsamında gerçekleşmesi olası risklerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle kuralın belirsiz olduğu söylenemez. Kural uyarınca sigortalının sorumluluk riski kapsamında değerlendirilemeyecek risklerden doğan tazminat taleplerinden dolayı zorunlu mali sorumluluk sigortasına dayanılarak sigorta şirketinden talepte bulunulmayacaktır. Mali Sorumluluk Sigortasının sigortalının kanundan doğan hukuki sorumluluğunu teminat altına almak amacıyla zorunlu kılındığı dikkate alındığında, sigortalının hukuki sorumluluğu kapsamında olmayan tazminat taleplerinden dolayı sigorta şirketinin de sorumlu tutulamamasının işin niteliği gereği olduğu anlaşılmaktadır. Sigorta şirketinin sorumluluğunun zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına aldığı riskler ile sınırlandırılması suretiyle ilgililerin, işletenin dahi sorumlu olmadığı tazminat taleplerini sigorta şirketine yöneltmelerinin önüne geçilmesinin ve sigorta şirketinin mülkiyet hakkının korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda esasen sigortalıdan talepte bulunması mümkün olmayan ilgililerin, sigorta şirketinden de talepte bulunamamasının Anayasa’nın 17 ve 35. maddelerinde düzenlenen hakları ihlal ettiği söylenemez. Kuralın ilgililerin menfaatleri ile sigorta şirketinin menfaatleri arasında makul bir denge kurulmasını engelleyen bir yönünün bulunmadığı görülmektedir” denilerek, 2918 Sayılı yasanın 85. maddesi kapsamında kalmayan üçüncü kişilerin zararlarının sigorta kapsamında kalmadığına yönelik bir düzenleme olduğundan bahisle, düzenlemenin belirli olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Buna göre, davalı … şirketine trafik sigortalı aracın işleteni (ve davalının sigortalısı) olan müteveffa …’ın işleteni olduğu araçta, yolcu konumunda iken dava dışı sürücü … tarafından gerçekleştirilen tek taraflı trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm olayında, hak sahibi davacıların destek zararlarından sigortacının sorumlu olup olmadığı, 2918 Sayılı Yasanın 92/h maddesinin 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olması ve Anayasa Mahkemesi gerekçesine göre söz konusu zararların 92 “h” bendi kapsamında değerlendirilecek olması karşısında, bu tarihten sonra meydana gelen kazalarda 2918 Sayılı Yasanın 85. maddesi kapsamında işletenin sorumlu olmadığı hususların, sigorta teminatı kapsamında olmayacağı kanun ile düzenlenerek açıklığa kavuşturulmuştur. Bu nedenle 26.04.2016 tarihinden sonraki tek taraflı kazalarda zarar dolaylı ya da doğrudan olsun, 2918 Sayılı Yasanın 85/1. maddesi gereğince işletenin sorumluluğu olmadığı durumlarda, sigortanın da sorumluluğu olmayacaktır.
6704 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki dönem açısından ise; 01.06.2015 tarihinde düzenlenen Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi de, 2019/3490 Esas – 2020/4957 Karar sayılı 08.09.2020 tarihli kararında “Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” denilerek, sorumluğun belirlenmesinde poliçe tanzim tarihindeki genel şartların nazara alınacağını belirtmiş, yine aynı kararında “01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde ‘Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.’ şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde ‘Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.
Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.’ şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı ‘Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.’ şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde ‘İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri’ ve (d) bendinde ‘Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri’ zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır” denilerek,
01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilen ZMMS poliçelerine istinaden yeni genel şartlar uygulanacağından, işletenin kendisinin vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kalan üçüncü kişilere karşı, sigortalının (işletenin) sorumluluğu olmamasına göre, yapılan düzenleme ile sigortanın da sorumlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu itibarla, 2918 Sayılı Yasanın 91. maddesinde, işletenin 85/1 madde kapsamında oluşan sorumluluğu yönünden ZMMS yapılmasına ilişkin zorunluluk bulunması, 2918 Sayılı Yasanın 85/1 maddesi kapsamı dışındaki zararlar yönünden ise kanunda ZMMS yaptırılmasına ilişkin emredici hüküm bulunmamasına göre, işletenin sorumluluğunda olmayan zararların sigorta teminatı kapsamında olmayacağı da genel şartlar ile belirlenebilir. Kanun gereğince ZMMS yaptırılması zorunlu olmayan hususun genel şartlarda belirtilmesi kanuna aykırılık oluşturmayacağından, sigortanın sorumluluğunun belirlenmesinde nazara alınır.
Somut olayda, davaya konu tek taraflı olarak gerçekleşen trafik kazası 30.06.2018 tarihinde meydana gelmiş olup, 04.05.2018/2019 vadeli ZMSS poliçesi de davalı … şirketince 01.05.2018 tarihinde düzenlenmiştir. Davalı, kaza yapan aracı ZMMS ile sigortalayan sigorta şirketi olup kanunla sınırları belirlenen işletenin zararlarından sorumludur. ZMMS poliçesinin düzenlenme tarihi ve kaza tarihi itibari ile davaya konu olayda 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 2918 Sayılı Yasanın 92/h maddesinin ve 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Poliçede davacıların eş ve kızı olan destekleri ve sigortalı, aracın işleteni olan … dava konusu tek taraflı trafik kazası nedeni ile hayatını kaybetmiştir. Ölenin aynı zamanda aracın işleteni olması sebebi ile üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, işleten olarak, kendi ölümü nedeni ile tazminat yükümlülüğü olamayacağından, işletenin sorumluluğunu poliçe limitleri dahilinde üstlenen zorunlu mali mesuliyet sigortacısının da bu ölüm nedeni ile doğan zarardan sorumlu olmayacağı açıktır.
Bu nedenle, gerek 2918 sayılı KTK’nın 92/h bendi ve gerekse 01.06.2015 tarihinde düzenlenen ZMMS Genel Şartlarının A.6. maddesinin (c) bendi ile (d) bendindeki düzenlemeler nedeniyle sigortalı araç işleteninin kendisinin vefatı nedeniyle meydana gelen destek zararları sigorta teminatı kapsamında olmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden, davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.09.2019 gün ve 2018/722 Esas-2019/760 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davacı … ve … tarafından açılan davanın reddine,
2-Davacılardan alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 617,05 TL harçtan mahsubu ile bakiye 536,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı, 5,90 TL vekalet harcı, 750,00 TL Bilirkişi Ücreti, 161,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 953,30 TL yargılama giderinin davacıların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı … A.Ş. duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4 maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile adı geçen davalı … şirketine verilmesine,
5-Davalı … A.Ş. duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4 maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile adı geçen davalı … şirketine verilmesine,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 2.923,00 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde adı geçen davalıya iadesine,
2-Davalı … tarafından yapılan toplam 32,50 TL istinaf yargılama giderinin, davacılardan tahsili ile davalı … şirketine verilmesine,
3-Davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 100,00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde adı geçen davalıya iadesine,
4-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL OLMAK üzere oy birliği ile 29.04.2022 tarihinde karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.