Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3165 E. 2022/1130 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 30.05.2016 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın davacının içinde yolcu olarak bulunduğu araca çarpması sonucu kusursuz olan davacının ağır şekilde yaralandığını, davalıya 09.01.2017 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100,00 TL bakıcı giderinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan tahsilini talep etmiş; 25.01.2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile bakıcı giderini 310.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın 24.11.2015-24.11.2016 tarihleri arasında davalı şirket nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, davacı tarafından davadan önce eksik belge ile başvuru yapıldığından davanın usulden reddi gerektiğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti, araç işleteninin ve sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından bakıcı gideri yönünden delil sunulmadığı gibi bakıcı gideri talebinin tedavi gideri kapsamında olup sorumlu kurumun … olduğunu, davacı tarafından zararın ispatlanması gerektiğini, mahkemece faize hükmedilmesi halinde faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamından somut olay değerlendirildiğinde; 30.05.2016 tarihinde gerçekleşen ve dava dışı sürücü … yönetimindeki … plakalı araç ile dava dışı sürücü … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen kazada, … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının vücut genel çalışma gücünden %84 oranında kaybedecek şekilde malul kaldığının Adli Tıp raporu ile tespit edildiği, dosya kapsamına ve denetime uygun olmakla hükmün tesisinde esas alınan bilirkişi raporlarına göre; gerçekleşen kazada davalı … şirketine sigortalı bulunan … plakalı aracın dava dışı alkollü sürücü …’ın %37,5 oranında kusurlu olduğu, kazaya karışan diğer araç sürücüsünün ise %62,5 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş olup, bir an için davalı … şirketinin yalnızca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacağı düşünülse dahi, davacı vekilinin dava dilekçesinde davacının kusursuzluğuna dayanarak eldeki davayı açmış olup, ileri sürülen olaylardan da, davalı … şirketi ile dava dışı diğer sorumlular arasında müteselsil sorumluluğun bulunduğunun anlaşıldığı, davacının yasanın verdiği müteselsilen talep hakkından açıkça vazgeçmediği, buna göre tazminatın müteselsilen istendiğinin kabulü gerektiği, davalı … şirketinin sorumluluğunun belirlenmesinde kusur oranında indirim yapılmasına gerek görülmediği, davalı … şirketi tarafından tanzim edilen Trafik Sigorta Poliçesinde 24/11/2015 ile 24/11/2016 tarihleri arasında kişi başı sağlık giderleri teminatının 290.000,00 TL olduğu anlaşılmış ise de, kaza tarihinin 30.05.2016 olduğu nazara alındığında, 2016 yılı içerisinde geçerli bulunan sağlık giderleri teminatı limiti olan 310.000,00 TL’lik tutar hükmün tesisinde esas alındığı, davacı tarafından dava açılmadan evvel davalı … şirketine müracaat edilmiş olduğu, yapılan müracaatın 26.01.2017 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olduğu, bu tarihten itibaren yasal 8 iş gününün eklenmesi ile davalının 08.02.2017 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü ile, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 310.000,00 TL bakıcı giderinin 08/02/2017 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Yerel mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, mahkemece alınan … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan raporda; “Davacının tüm özür oranının %84 olduğu ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğu” şeklinde rapor düzenlendiğini, anılan rapor dayanak alınarak hesaplama yapılması ve hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yönetmeliğe uygun rapor alınması gerektiğine ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, rapor hazırlanırken yönetmelik ekinde yer alan özür oranları cetveli ve özürlü sağlık kurulu raporu örneğinin dikkate alınmadığını, 6. madde belirtilen uzmanlık alanlarının hepsinin bulunmadığını, sadece Adli tıp uzmanlarının raporu hazırladığını, rapor usule aykırı olduğundan hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, … sayılı Yönetmeliğin 6 vd. maddelerinde özürlü sağlık kurulu ve özürlülük oranının belirlenmesi hususları düzenlenmiş olup işbu yönetmelik hükümlerine göre davacının özür oranının tespiti gerektiğini, Yönetmeliğin 6. Maddesinde “Özürlü sağlık kurulu; iç hastalıkları, göz hastalıkları, kulak-burun-boğaz, genel cerrahi veya ortopedi, nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından oluşur. ” Yönetmeliğin 7. Maddesinde ise; “Özürlü Sağlık Kurulu raporu vermeye yetkili kurumların Sağlık Bakanlığı tarafından belirleneceği” belirtilmektedir. Yönetmeliğin 8. Maddesinde; “Özürlü sağlık kurulu raporları, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-1 Özürlü Sağlık Kurulu Raporu Formuna uygun olarak düzenlenir. (2) Kişinin özür oranı, özürlü sağlık kurulunca bu Yönetmeliğin ekinde yer alan EK-2 Özür Oranları Cetvelinde bulunan özür oranlarına göre yüzde olarak belirlenerek özürlü sağlık kurulu raporunun ilgili bölümünde rakam ve yazı ile belirtilir. Bu cetvelde adı geçmeyen hastalık ve özürler ile bunlara ait özür oranları, fonksiyon kayıplarına göre özürlü sağlık kurulunca değerlendirilerek belirlenir” denildiğini,
Aynı konuya ilişkin 2019.E.35875 başvuru sayılı dosyada 14/06/2019 tarihli K-2019/47587sayılı uyuşmazlık hakem heyeti güncel kararında; “Dosyada başvuru sahibince sunulan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen Sağlık Kurulu Raporunun heyet teşkili 30/3/2013 tarihli ve … sayılı … Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’in 6. Maddesinde düzenlenen şekilde olmadığından hükme esas alınabilir nitelikte görülmemiş; Şirketin tazminat yükümlülüğünün olup olmadığının Hakemliğimizce denetlenmesi de mümkün olmadığından ve belirtilen nitelikleri haiz bir rapor olmadan uyuşmazlığın nihai olarak sonlandırılması mümkün olmadığı da göz önünde bulundurularak ayrıca şirketin bu nitelikte bir raporu resen istihsal etme imkanı da bulunmadığından yapılan başvurunun Tahkim Komisyonuna başvuru şartları oluşmadığı gerekçesiyle ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 15. fıkrasında hakemlerin, sadece kendilerine verilen evrak üzerinden karar verecekleri hükme bağlanmış olduğundan usulden reddine karar verilmiştir.” denilmekle başvurunun usulden reddedildiğini,
Yönetmelik hükümlerinde açıkça görülebileceği gibi, mahkemeye sunulan rapor, usule uygun olmadığından değerlendirmeye alınmaması gerektiğini, 14.01.2019 tarihli hesap bilirkişisi raporunda; davacının asgari ücret esas alınarak hesaplama yapıldığında; bakıcı giderinin toplam 642.615,86 TL olduğu ve sürekli iş görmezlik tazminatının 706.516,12 TL, bu tutarın kişi başına sağlık giderleri teminatı olan 310.000,00 TL’yi aşmış olduğu, davalı … şirketinin sorumluluğunun poliçe teminat üst limiti olan 310.000,00 TL ile sınırlı olduğu kanaatine varılmış olup bu hesabın mahkemece de benimsendiğini, bakıcı giderinin tedavi giderleri kapsamında değerlendirilmesinin 05.03.2016’te yürülüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartlarına aykırı olduğunu hasar tarihi 04.09.2015 olup, 01.06.2015’te yürülüğe giren yeni genel şartlar gereği sigorta şirketinin tedavi giderleri kapsamında sürekli bakıcı tazminatı ödeme yükümlülüğünün ortadan kalktığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları A.5. kapsama giren teminat türlerinin c) Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır. Bu hasar hakkında davalı şirkete karşı sürekli iş görmezlik tazminatı için sigorta tahkim komisyonuna 2017.E.8872 Esas numarası ile başvurduğunu, her ne kadar komisyonca ilgili dosya usulden reddedilmiş olsa da dosya temyiz edilmiş olup, yargıtay incelemesinde olduğunu, genel şartlar A.5-C uyarınca bakıcı gideri tazminatı da sürekli sakatlık teminatı kapsamında bulunduğundan işbu teminat limiti olan 310.000,00 TL’nin tamamının bakıcı gideri için ödenmesinin hatalı ve hakkaniyete uygun olmadığını, yerel mahkemece alınan hesap raporunda bilirkişi her iki tazminat için ayrı ayrı hesaplama yaptığını, bu hususta sürekli bakıcı ve sürekli iş görmezlik tazminatları yönünden poliçe limiti ile oranlayarak bir hesap yapılması ve bu oran hesabı çerçevesinde garameten ödenmesi gerektiğini, davalı şirket her iki tazminat içinde tek poliçe limiti ile sorumlu olması sebebiyle sürekli iş görmezlik tazminatı hakkında hüküm kurulmasının beklenmemesinin de hatalı olduğunu, iş görmezlik tazminatı yönünden hüküm kurulması bekletici mesele yapılmalı iken yerel mahkemece dosyanın esasına girilip hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, sürekli sakatlık ve sürekli bakıcı gideri teminatı yeni genel şartlar uyarınca tek bir teminat olarak belirlendiğini, bu durumda davalı şirketin mükerrer ödeme yapma ihtimali mevcut olduğundan ilgili sürekli sakatlık dosyası ile birlikte değerlendirme yapılması gerektiğini, kaldı ki; usule ve yasaya uygun olmayan yönetmelik esas alınarak belirlenen maluliyet oranı üzerinden bakıcıya muhtaç olacağı kanaati ile ve kusur tespiti yapılmadan tazminat hesaplanmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı … şirketi vekili bakıcı giderinin tedavi giderinin teminat kapsamında olmadığını, bu giderlerden SGK’nın sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesinin gerekmesi, 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde söz konusu zararlar 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının bakıcı gideri tazminatını davalı … şirketinden talep edebilir. Genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, mahkemece hükmedilen zararlar tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, bakıcı giderinin SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, bakıcı gideri bu yasa kapsamı içerisinde bulunmaması nedeniyle (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.) davalı … vekilinin bakıcı giderinin teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi doğru görülmemiştir.
KTT’da; 30.05.2016 tarihinde saat 00.10 sıralarında davacının içinde yolcu olarak bulunduğu dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla … Bulvarı … Devlet Hastanesinden çıkarak bu bulvardan bölünmüş yolun karşısına geçişi sırasında, solundan … bulvarını takiben … üzerinden … iline düz seyrine devam eden olay tarihinde davalı … AŞ.’ye zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı dava dışı …’ın (… 1,96 promil alkollü) sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sağ ön ve yan kısımlarına, davacının da içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın sol ön ve yan kısımları ile bulvar üzerinden çarpışmalarına bağlı, savrulan … plakalı aracın yol kenarındaki beton aydınlatma direğine çarparak, elektrik direğinin kırılmasına bağlı duruşa geçmesi neticesi meydana gelen yaralamalı kazada davalı sigortalı araç sürücüsünün KTK’nun 52/1-b (seyir hızını; yol, trafik, hava, görüş ve aracının yük ve teknik özelliğine uygun seyir hızıyla seyrine devam etmemek) maddesi gereğince tali kusurlu; davacının içinde yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün KTK’nun 57/b-4 (bölünmüş yoldan çıkararak ana yoldan geçenlere geçiş önceliğini tanımama) asli kusurlu olduğu belirlenmiş olup, uzman bilirkişi tarafından hazırlık ifadeleri, KTT ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek kazanın davalı sigortalı araç sürücüsünün kavşağa seyir hızıyla girmesi, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu aracın da bölünmüş yoldan çıkarak ana yoldan gelen araca geçiş önceliğini vermemek suretiyle olduğu kabul edilerek davalıya tali (%37,50), davacının içinde yolcu olduğu araç sürücüsüne ise asli (%67,50) kusur verilmiş, kusur durumunun kazanın oluş şekline uygun bulunmakla davalı tarafın bu husustaki itirazları yerinde görülmemiştir.
… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan 23.07.2018 tarihli raporda davacının yapılan fizik muayenesinde; duyu kaybı olmadığı, sol üst ekstremite kas güçleri 5/5 iken sağ üst ekstremite kas güçlerinin distalde 3/5, proksimalde 4/5 arasında olduğu, sol alt ekstremite kas güçleri normalken, sağ alt ekstremitede ayak ve uyluk 3/5 iken kalça gücünün 4/5 olduğu, alt ve üst ekstremiteler arasında çevre ve uzunluk farkı olmadığı, kalça fleksiyonunun solda normal, sağda 90/100 derece olduğu, kalça abdüksiyonu ve addüksiyonunun bilateral normal olduğu, kalça iç ve dış rotasyonunun bilateral normal olduğu, diz hareketlerinin bilateral normal olduğu, bel hareketlerinin normal olduğu, desteksiz mobilize olamadığı, yürüyüşün antaljik olduğu, konuşmasının bozuk olduğu, 2-3 kelime söyledikten sonra takıldığı ancak söylenenleri anladığı, 22/05/1995 doğumlu …’ün dosyasının incelenmesi, yapılan muayene ve değerlendirmesi sonucunda; 30/05/2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı hastada meydana gelen … Beyin Hasarı ve vertebra kırıkları dikkate alınarak; sürekli bakımına muhtaç durumda olduğunun tespit edilmesi, tedavisine başlanmasından itibaren başka birinin bakımına muhtaç olması nedeniyle bakıcı gideri tazminatı hesaplanmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna uygun olarak düzenlenen kusur ve maluliyet raporu ile aktüer bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davalı … şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …Ş. ‘den alınması gereken 21.176,10 TL istinaf karar harcından, peşin alınan TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye TL harcın davalı … şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere 21.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.