Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3145 E. 2022/877 K. 01.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/3145 – 2022/877
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3145
KARAR NO : 2022/877

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2019
NUMARASI : 2018/593 Esas 2019/792 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 01/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde: 04.06.2018 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken yol çalışmasını fark etmemesi neticesinde önce yol levhasına çarptığını, daha sonra bölünmüş yolda karşı yönden gelen … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçlara çarptığını, … yönetimindeki araçta yolcu konumunda bulunan davacıların desteği (kızı) …’ın vefat ettiğini, Kaza Tespit Tutanağına göre araç sürücüsü …’ın asli ve tam kusurlu olduğunu, müteveffanın yolcu konumunda olduğunu, kusursuz olduğunu, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik müteveffanın annesi … için, 3.000,00 TL, babası … için 3.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 16.05.2019 tarihli artırım dilekçesi ile taleplerini davacı baba için 57.777,70TL, davacı anne için 81.838,42TL’sına yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davanın dava şartı yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, … plaka sayılı araca ilişkin 21/07/2017-2018 tarihleri arasını kapsayan ZMMS poliçesinin davalı şirket tarafından düzenlendiğini, işbu poliçede ölüm ve sakatlık teminatının 330.000 TL olarak belirlendiğini, teminat limitinin belirtilmesinin her halükarda ödenmesi gereken tutar olmadığını, sigortalı araç sürücüsü ve destek şahsın kusurunun bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini, müterafik kusurun ve hatır taşımasının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiğini, kusur durumunun belirsiz olduğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınması gerektiğini, Sosyal Güvenlik kurumu tarafından rücuya tabi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının tespitinin gerektiğini, sigorta şirketinin temerrüde düşmediğini, eksik belgelerin taraflarına ibraz edilmemesi neticesinde incelemenin yapılamadığın belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, davacı tarafça davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı … plakalı aracın karıştığı kazada, bölünmüş yolun karşı tarafına geçerek … ve … plakalı araçlara çarpması sonucu … plakalı araçta yolcu konumundaki davacıların kızı olan desteğin ölümü ile müşterek ve müteselsil sorumluluk esaslarına göre destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği, kusur ve tazminat hesabı yönünden bilirkişi raporları alındığı, 04/06/2018 tarihinde … plakalı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresinde seyir hızını azaltmadan yüksek seyir hızıyla seyrine bağlı, gidiş istikametinde bulunan ışıklı yön levhasına çarparak bölünmüş yolda karşı şeride geçtiği, bu yolda normal seyrini sürdüren dava dışı … yönetimindeki ve … yönetimindeki araçlara çaptığı, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan destek …’ın vefat ettiği, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu bulunduğu, kazada desteğin kusurunun bulunmadığı, davacı … ‘in destek zararının 57.777,70 TL, … ‘in destek zararının 81.838,42-TL.si olduğu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının dosyası, kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği ile anlaşılmakla, desteğin kemerinin takılı olup olmadığının belirlenememesi ve sigortalı araç sürücüsünün eşi olması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılmasının da mümkün olmadığı, bilirkişi hesabında desteğin eş ve çocuklarının paylarınında hesapta dikkate alınmış olması nedeniyle grameten hesap yapılmasına yer olmadığı gerekçesi ile davacının davasının kabulüne, davacı … için 57.777,70-TL, … için 81.838,42-TL destekten yoksun kalma tazminatının 01/08/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde; kararın hatalı hesaplama yapılan bilirkişi raporuna dayalı olduğunu, itirazlarının dikkate alınmadığını, davacılar lehine haksız ve yüksek tazminat tutarı belirlendiğini,
Bilirkişi raporunda sadece davacıların dikkate alındığını, ölenin eş ve üç çocuğunun hesaplamada dikkate alınmadığını, bu kişilerin alacakları tazminat haklarının ihlal edildiğini, sadece muris …’ın desteğinden yoksun kalanların anne ve babaları olduğunun kabulü ile rapor düzenlendiğini, oysa …’ın vefatı sonrası desteğinden yoksun kalan anne /babası dışında eşi ve üç çocuğu bulunduğunu, aktüer bilirkişi raporunda desteğin fiilen var ve hayatta olan kendi eşi ve 3 çocuğuna olan destek payları dikkate alınmadan yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, 2918 Sayılı Yasanın 96/1 maddesinde zarar görenlerin çokluğunun düzenlendiğini, “zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında”başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır” düzenlemesine yer verildiğini, KTK’nun 96. maddesindeki hükme göre, garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade ettiğini, somut olayda destekten yoksun kalan kişilerin murisin, anne/babası dışında kendi eşi ve üç çocuğu bulunduğunu, Bilinen bu fiili ve hukuki durumun tazminat bilirkişi raporunda dikkate alınmaması kabul edilemeyeceği gibi bu kişilerin henüz müracat etmemiş olmaları ve/veya kendilerine ödeme yapılmamış olmasının da destek paylarını ortadan kaldıran bir durum oluşturmayacağını(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14.01.20129 Tarih-2018/5560 E. 2019/22 K. Kararı), amacın, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanması olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluk limiti gözetilerek garamaten paylaştırma ile tazminat tutarının belirlenmesi gerektiğini, uzman 2 aktüer tarafından düzenlenen ve ekte yer alan aktüer raporu ile teminat limiti 330.000,00-TL kabul edilerek hesaplama yapıldığını, zarar gören kişinin evli ve 3 çocuklu olması ile bağlı asgari geçim indirimi öngörülmediğini, dolayısıyla gelir tutarının beklenilenin altında kullanıldığını, Buna bağlı olarak, hesaplanan tazminat tutarının beklenilenin altında olduğunu, yoksunlar için pay dağıtılmış olup, anne ve baba haricindeki yoksunlar için tazminat hesaplaması yapılmadığını, Eğer yapılmış olsaydı toplam tazminat tutarının poliçe limiti olan (poliçe tanzim tarihi 21.07.2017 olarak düzenlendiği için) 330.000,00 TL’sını aştığı ve garameten dağıtım yapılması gerektiğinin görüleceğini, yoksun anne ve baba için hesaplanan tazminat beklenilenin altında olmakla birlikte, poliçe limitine göre garameten paylaştırma yapılmadığı için ödenmesi gerekenin beklenilen tutarın üzerinde olduğunu, davalı şirket ile davacı arasında ticari bir ilişki bulunmadığı gibi, olayın KTK 85. maddesi kapsamında işletenin Trafik Sigortası Zorunlu Mali Mesuliyet sigortası kapsamında sorumluluğuna ilişkin olup, sigortalının davacılara yönelik haksız fiilinden doğan iş bu davada ancak yasal faiz talep edilebileceğini, dava konusu olay haksız fiil iddiasına dayalı bedensel zararın tazminine ilişkin olup; gerek TBK gerekse de KTK’da yer alan Halefiyet kuralı gereği, avans faizine ilişkin talebin reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nun 355. maddesi gereğince İstinaf edenin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava ölümle sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan, desteğin yolcu konumunda olduğu aracın ZMSS şirketi aleyhine açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılmıştır. Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı). Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve annüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında desteğin ve davacılar ile hak sahibi olan dava dışı kişilerin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp destek tazminatı hesabı yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken, destek, davacılar ve hak sahibi dava dışı kişilerin TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen / işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davacıların destek alacağı süre gözetilerek talep edebileceği destek tazminatının (davalı sigorta şirketi yararına oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek) hesaplanması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Destekten yoksun kalanların destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş ve çocukları ile anne ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır. Destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde destekten yoksun kalanlara ayrılacak paylar Yargıtay uygulamaları ile kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise desteğin gelirden eşi ile birlikte ikişer pay alırken çocuklara birer pay verileceği yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay çocukların her birine 1 pay, ana ve babaya birer pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe, %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanacaktır. Desteğin gelirinin 100 pay olduğunun kabulü ile bu 100 payın destek, davacılar ile dava dışı hak sahiplerine dağıtılması, dağıtılan payların toplamının 100 olması gerekmektedir.
Ayrıca 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 96/1. maddesinde “zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
KTK’nun 96. maddesi hükmüne göre, garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade etmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı biçimde ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır.
Garameten ödeme ilkesine ilişkin ifade edilen hususlar da dikkate alındığında, ölenin birden çok hak sahibinin bulunması ve tüm hak sahipleri için hesaplanan toplam tazminatın davalının düzenlediği poliçedeki teminat limitini aştığı gözetilerek garame hesabı yapılmak suretiyle davacıların hak kazanacağı tazminat miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Garame hesabı yapılırken; davacıların desteği Durdane’nin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı olan davacıların hak kazanacağı tazminatların hesaplanması; ölenin dava dışı eşi ve çocukları için tazminat asıl alacağının hesaplanması(hükme esas alınan 15.05.2019 tarihli aktüer bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihteki verilere göre)daha sonra, davacılar ile ölenin eşi ve çocuklarının hak kazanacağı tazminat asıl alacaklarının toplanıp, toplam bedelin poliçe teminat limitine oranlanması suretiyle bulunacak katsayının, her bir davacı için hesaplanan tazminat miktarına bölünmesi suretiyle sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Somut olayda dosyada mevcut nüfus aile kayıt tablosuna göre destek … 01.01.1997 doğumlu olup, kaza tarihinde evli ve 3 çocuklu olduğu anlaşılmıştır. İş bu davayı açanlar desteğin anne ve babasıdır. Hükme esas alınan tazminat bilirkişi raporunda desteğin gelirinden destek, davacı anne ve babası ile sağ eşi ve henüz reşit olmayan 3 çocuğuna pay ayrılmış ise de, davacılar dışında kalan dava dışı hak sahibi eş ve çocuklar yönünden tazminat hesabı yapılmamış, davalı sigorta şirketince düzenlenen ZMSS poliçesinin 04.06.2018 kaza tarihi itibari ile ölüm halinde kişi başına teminat limiti kesin olarak tespit edilmemiş, poliçe limitinin davacılar ile dava dışı hak sahipleri yönünden yeterli olup olmadığı belirlenmemiş, limitin toplam tazminatı karşılamaması halinde garame hesabı yapılması gerektiği hususu da göz önünde tutulmamıştır. Bu hali ile aktüer bilirkişi raporu hükme elverişli değildir.
Bu durumda mahkemece; öncelikle davalı sigorta şirketince 21.07.2017 tarihinde düzenlenen ZMSS poliçesinin, ölüm halinde kişi başına teminat limitinin 04.06.2018 kaza tarihi itibari ile ne olduğu hususunun kesin şekilde belirlenmesi (bu hususta davacılar ile davalı arasında miktar yönünden çelişkili beyanlarda bulunulduğundan, aracın cinsi, modeli belirtilerek … birliği ve gözetim merkezinden de sorulabilir), daha sonra desteğin vukuatlı tam aile nüfus kayıt tablosu getirilerek, davacılar ile dava dışı hak sahiplerinin hayatta olup olmadığının, dava dışı eşin yeniden evlenip evlenmediğinin belirlenmesi(vefat edenler için ölüm tarihine kadar, eş yeniden evlenmişse evlendiği tarihe kadar destek tazminatı hesaplanması gerektiğinden), desteğin sağlığında ev hanımı olduğu anlaşılmakla (somut olayda destek zararının hesaplanmasına esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ev hanımı olan ve ücretli bir çalışması söz konusu olmayan desteğin ölümü nedeniyle destek tazminatı hesabında dikkate alınamayacağı, Zira, asgari geçim indirimi (AGİ), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemeyeceği gözetilerek, ücretli ve fiili çalışma karşılığı ödenen AGİ’li asgari ücret yerine) AGİ’siz asgari ücret kadar geliri olduğunun kabulü ile davacılar ve dava dışı hak sahipleri eş ve çocuklar yönünden yukarıda açıklandığı üzere destek payı ayrılarak destek tazminatları hesaplanması, toplam destek tazminatlarının belirlenen poliçe limitini geçtiğinin anlaşılması halinde KTK’nın 96. Maddesi gereğince az yukarıda anlatıldığı şekilde garame hesabı yapılarak davacıların talep edebileceği destek tazminatlarının tespit edilmesi, tazminat hesabında 15.05.2019 tarihli aktüer bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihteki verilerin esas alınması (bilinen dönem o rapordaki tarihte sonlandırılarak), TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması hususunda aktüer bilirkişiden denetime ve hükme elverişli, gerekçeli bir ek rapor alınarak sonucuna göre (davalı sigorta şirketi lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) karar verilmesi gerekirken, davalı vekilinin itirazlarına rağmen, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de davalıya trafik sigortalı, dava dışı … yönetimindeki aracın, gerçek kişi adına kayıtlı, 2000 model Lada otomobil olmasına göre davalının yasal faizle sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi avans faizine karar verilmesi de isabetli görülmemiştir.
Bu nedenlerle mahkemece yazılı olduğu gibi hükmün esasına ve sonucuna etkili olan bu hususlarda gerekli deliller toplanıp, değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmakla, davalı … Sigorta AŞ vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16.10.2019 tarihli 2018/593 Esas -2019/792 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf eden davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan 2384.29TL nispi istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davalı sigorta şirketine iadesine,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada gözönünde bulundurulmasına,
4-Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2019/14757 esasına yatırılan 225.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 01.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.