Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/314 E. 2021/909 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2018
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Destekten Yoksun Kalma Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 20/05/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili, … A.Ş. vekili, davalı … A.Ş. (… AŞ) vekili ve ihbar olunan … tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 17/09/2015 tarihinde müvekkili …’nın eşi, …’ün oğlu, …’in ise babası olan … …’nın içerisinde görevi nedeniyle yolcu olarak bulunduğu …. plakalı resmi araç ile … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde ölenin içerisinde yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün tali, diğer araç sürücüsünün ise asli kusurlu olduğunu, …. plakalı aracın davalı … A.Ş. tarafından ZMMS ile sigortalı olduğu ayrıca … A.Ş. tarafından 100.000,00 TL’ye kadar İMMS ile sigortalı olduğu, ölenin içerisinde yolcu olarak bulunduğu aracın ise … Şirketi tarafından ZMMS ile ve 250.000,00 TL’ye kadar Artan Mali Sorumluluk Sigortasıyla ve 20.000,00 TL Koltuk Ferdi Kaza Sigortası ile sigortalı olduğunu, bu nedenlerle müvekkillerinin zararlarından sorumlu olduklarını, belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, müvekkili … için 20.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, … için 10.000,00 TL olmak üzere 50.000,00 TL destek zararına ilişkin maddi tazminatın, davalı … şirketlerinden (öncelikle zarar ZMMS’den karşılanmak üzere ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili talep artırım dilekçesi ile müvekkilleri … için 486.192,46TL, … … için 104.919,97 TL, … için 90.195,54 TL olmak üzere toplam 681.307,97 TL maddi tazminatın Davalı … Şirketlerinden (öncelikle zararın ZMSS den karşılanmak ve poliçe limitleriyle sınırlı olamak üzere müştereken müteselsilen) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Davalı … Şirketi cevap dilekçesinde;….plakalı aracın müvekkili tarafından ekstra trafik poliçesi sigortası ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğu davacının kusur ve zararı kanıtlaması gerektiğini, ayrıca …. Sayılı Yasaya göre ödeme yapılıp yapılmadığının da araştırılması gerektiğini, ticari faiz talebinin de haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı aracın kusurunun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; …. Plakalı aracın müvekkili tarafından Kasko Poliçesi ile sigortalı olduğu ve İMMS kapsamında sorumluluklarının 50.000,00 TL sınırlı olduğunu ve sorumluluklarının ancak ZMMS kapsamını aşan miktarda tazminata hükmedilmesi halinde olduğunu, kazanın meydana gelmesinde ölenin müterafik kusurunun bulunması halinde nazara alınması gerektiğini, murisin polis memuru olması ve görevi sırasında vefat etmesine göre ….. ve İçişleri Bakanlığı tarafından rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, davacıların avans faizi talebinin de haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan vefat nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğu, ölenin içerisinde yolcu olarak bulunduğu polis aracının davalı … Şirketi tarafından ZMMS ve …ile, diğer aracın ise davalı … A.Ş. tarafından ZMMS ile ve … A.Ş. tarafından ise kasko poliçesi ile sigortalı olduğunun anlaşıldığı, davaya ilişkin belge belgeler toplandıktan sonra kusur ve aktüer bilirkişisinden rapor alındığı, … Ağır Ceza Mahkemesinin …K. Sayılı dosyası göz önüne alındığında, tır sürücüsünün %60 oranında kusurlu olduğu polis aracının ise %40 oranında kusurlu olduğu, Mahkemece alınan kusur ve aktüer raporuna itiraz edilmesi üzerine kusur durumunun tespiti açısından … Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda, davacının kemer takma zorunluluğunun bulunduğunun kabulü halinde polis aracı sürücüsünün %70 oranında, tır sürücüsünün %20 oranında, müteveffanın ise %10 oranında kusurlu olduğu, kemer takma mecburiyetinin olmadığı durumda polis aracının %80 oranında, tır sürücüsünün ise %20 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, aktüer bilirkişiden 11/12/2017 tarihli aktüer raporu ve akabinde 27/02/2018 tarihli ek rapor alındığı ve son alınan ek rapora göre ölenin kemer takma zorunluluğunun bulunmaması ihtimaline göre yapılan hesaplamada davacı …’nın destek zararının 567.103,60 TL, davacı …’in destek zararının 104.919,97 TL, davacı …’ün destek zararının ise 104.473,98 TL olduğu, 2230 sayılı Yasa gereğince yapılan ödeme güncellenerek mahsup edildiğinde ise davacıların talep edebileceği destek zararının 681.307,97 TL olduğunun tespit edildiği, davacının görev yaptığı bölge ve çıkılan görev nazara alındığında emniyet kemeri takma zorunluluğu olmadığının kabulü gerektiği ve davacının buna ilişkin hesaplamaya göre tazminat talep edebileceğinin kabul edildiği, davacı dilekçesinde ferdi kaza sigortasından bahsedilmiş ise de, dava dilekçesindeki talebinde ve bedel artırım dilekçesinde bu miktara ilişkin bir talep öngörmediğinden ferdi kaza sigortası ile ilgili limit değerlendirilmediği, sonuç olarak her iki araç sürücüsünün de kusuru ile meydana gelen kazada davacıların yakının vefat ettiği, davacıların zararlarından, 06/06/2018 tarihinde alınan ek rapora göre,
Davalı … A.Ş.’nin zararın 290.000,00 TL’sinden ZMMS kapsamında, … Sigortanın ise 290.000,00 TL’sinden ZMMS kapsamında ve 250.000,00 TL’sinden artan sorumluluk limiti kapsamında olmak üzere 540.000,00 TL ile, …’nın ise 50.000,00 TL’den İMMS kapsamında sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; 665.720,74 TL tazminatın, … 290.000,00 TL ile, davalı … … 540.000,00 TL, … ise 50.000,00 TL … limiti ile sorumlu olmaları kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili, … A.Ş. vekili, … A.Ş. (… AŞ) vekili, ihbar olunan … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
İhbar Olunan … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; polis memuru …’ın sürücüsü olduğu resmi aracın, yol güvenliği görevini icrası sırasında, diğer aracın resmi araca çarpması ile kazanın meydana geldiğini, ihbar dilekçesini kabul etmediklerini, davada raporlar alındıktan sonra davanın ihbar edildiğini ve bilirkişi raporlarına ve davalı tarafların beyanlarına cevap vermelerinin mümkün olmadığını, resmi araç sürücüsüne atfedilen kusur durumunu kabul etmediklerini, aşırı hızlı olduğuna dair delil bulunmadığını, buna karşın çekici tır sürücüsünün dikkatsiz ve trafik kurallarına aykırı sürüşü nedeniyle kazanın meydana gediğini, davacıların ve bilirkişiler tarafından iddia edildiği üzere resmi araç sürücüsünün kasti olarak şerit değiştirmesinin söz konusu olmadığını, çekici tırın sürücüsünün aniden sağ şeride manevra yapması ile polis aracının istikametinin tamamen kapandığını, tır sürücüsünün tamamen kusurlu olduğu açıkken ihtimale dayalı olarak resmi araç sürücüsünün kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğununu, ayırca davacıların desteklik durumunu kanıtlayamadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece, davada talep edilen koltuk tazminatı yönünden talepleri konusunda karar verilmemesinin hatalı olduğunu, dava dilekçesi içerisinde davalı tarafından yapılan 20.000,00 TL koltuk ferdi kaza sigortasından da bahsediliğini, taleplerinin açık olduğu, talebin açık olmadığı düşünülmesi durumunda dahi dilekçe içeriğinden ve talep edilen kalemlerden anlaşılacağı üzere “Koltuk Ferdi Kaza Teminatı” talep ettiklerinin anlaşılarak, talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini, bundan başka talebin açık olmaması halinde ise talebin açıklatılması gerektiğini, bu nedenle kararın hatalı olduğunu, ayrıca davalılara hükmedilen vekalet ücretinin davalılara ayrı ayrı 2.400,00’er TL olarak hükmediliğini, şayet ferdi koltuk sigortası nedeniyle vekalet ücreti takdir edilmiş ise değindikleri üzere bu miktarın talep ettikleri toplam miktarın içerisinde yer aldığını, bu nedenle kararın hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılarak, davanın talepleri gibi kabulüne karar verilesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. (… AŞ) vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalanmış çekici ile resmi aracın kazası neticesinde meydana gelen kazada verilen kararı kabul etmemekle beraber, müvekkilinin sigortalı aracın kusuru oranında zararlarından sorumlu olduğunu, ayrıca bilirkişi tarafından belirlenen kusur raporunun da hakkaniyetli olmadığını, kazada ölenin emniyet kemerinin takılı olmamasının nazara alınması gerektiği halde nazara alınmadığını, TBK’nın 52. maddesi gereğince tazminattan da indirim yapılması gerektiğini, kararda … şirketlerinin ne kadar tutar ile sorumlu olduğunun belirtilmemesi nedeniyle, bunun da mükerrer ödemelere neden olacağını, kararda hükmedilen tazminat ve ferileri nazara alındığında müvekkilinin ödeyeceği miktarın üzerinde olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kaza yapan çekici tırın müvekkili tarafından İMMS ile sigortalandığını, müvekkilinin maddi tazminat açısından sorumluluğu olmadığını, sorumluluğunun diğer davalılar … ve … … A.Ş.’de olduğunu, İMMS’nin sorumluluğunun ZMMS’yi aşan kısım ile sınırlı olduğunu, diğer davalıların toplam limitinin 840.000,00 TL olduğunu, buna göre müvekkilinin 50.000,00 TL limitli İMMS poliçesinin devreye girmeyeceğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması ile devreye gireceğini, aksi takdirde müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca ZMMS yönünden de, sorumluluğun kusur oranı ile sınırlı olduğunu, bu nedenle üç sigortanın sorumluluk miktarının ayrı ayrı belirlenmesi gerektiğini, poliçe limiti ile sınırlı müşterek ve müteselsil sorumluluğa karar verilemeyeceğini, icrada tereddüte neden olmaması için her bir sigortanın sorumluluk miktarının ayrı ayrı gösterilmesi gerektiğini, aksi takdirde iç ilişkide sorumluların yeniden dava açmalarının gerekeceğini, tazminat hukukunda müvekkilinin sigortalısının kusuru oranında zarardan sorumlu olacağını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece alınan kusur raporunu kabul etmemekle beraber müvekkili tarafından sigortalı aracın %20 oranında kusurlu olduğunu, hiç kimsenin kusursuz sorumluluk halleri ayrı olmak üzere başkasının eyleminden sorumlu tutulamayacağını, örneğin 10 aracın karıştığı kazada sadece bir aracın sigortası olması ve %1 kusurunun olması halinde tüm zarardan sigortası olan aracın sorumlu tutulmasının söz konusu olacağı, bu durumunda … yaptırmamayı teşvik edeceğini, kaldı ki kararda müvekkilinin hangi … poliçe teminatı ile ne miktarda sorumlu olduğunun da belirtilmediğini, bu durumun da mükerrer ödemeye neden olacağını, kararda destek paylarının paylaştırılmasının da hatalı olduğunu, bilirkişi incelemesinde ölenin en az 2 çocuğu daha olacağının nazara alınması gerektiğini, Kaldı ki ölenin müterafik kusurunun da nazara alınmadığını, ölenin gelir durumu yönünden ise doğu görevinin bitişi göz önüne alınarak ek hizmet tazminatı ve benzeri tazminatlar düşülerek hesaplama yapılması gerektiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle, destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Hüküm ihbar olunan vekili, davacılar vekili ve ayrı ayrı davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İhbar olunan … vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 61. maddesinde “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Usul hükümlerine göre, davada taraf olmayan gerçek veya tüzel kişi lehine ya da aleyhine hüküm tesis edilmesi mümkün değildir. Bu kural uyarınca dava dilekçesinde, davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi bu durum onu davanın tarafı haline de getirmez. Keza HMK’nın 61 vd. maddeleri gereğince, ihbar olunan kimse davada davalı sıfatını kazanmadığından lehine ve aleyhine hüküm kurulamaz. Bu durum kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir. Davanın taraflarını, davacının dilekçesinde belirttiği davacı ve davalılar oluşturmakta olup davanın tarafları dışında kararın istinafı ancak ilgili aleyhine hüküm kurulmuş olması halinde söz konusudur.
Dava dilekçesi ile … aleyhine bir dava ikame edilmemiş, davalının talebi ile dava ihbar edilmiştir. Davada taraf sıfatı bulunmayan ihbar olunan sıfatını haiz ilgili aleyhine usul hükümlerine uygun olarak hüküm de tesis edilmemiştir. Davada taraf sıfatı bulunmayan ve aleyhine hüküm de tesis edilmeyen ihbar olunanın, hükmü istinaf etme yetkisi de bulunmamaktadır. Bu bakımdan …’nün davada ihbar olunan sıfatı dışında başkaca bir sıfatı bulunmayıp aleyhine hüküm de oluşturulmadığı ve bu nedenle hükmü istinaf etmekte hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, ihbar olunan … vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili, … A.Ş. Vekili, … A.Ş. (… A.Ş.) vekilinin istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede ise;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesinde; ‘Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi’ gerektiği düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenlemenin de gereği olarak mahkemece verilen hükmün, hüküm sonucu kısmında isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde gösterilmesi, hükmün infazda tereddüt yaratmayacak mahiyette olması gerekmektedir. Bu yön, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Maddi vakıa ve hukuka uygunluk denetiminin yapılabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Diğer yandan, HMK 57. Maddede, hukuk yargılamasında “ihtiyari dava arkadaşlığı” düzenlenerek davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, el birliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması ya da ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri ya da davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması hallerinde, davacıların birlikte dava açabilecekleri gibi, birlikte sorumluluk vs şartların bulunması halinde, birden fazla davalı hakkında da dava açılabilmesi imkanı sağlanmıştır.
Ancak HMK 58. maddeye göre; ihtiyari dava arkadaşlığında, birlikte açılan davalar birbirinden bağımsızdır. Birden fazla davacı tarafından birlikte dava açılması halinde her bir davacının hak ve yükümlülüklerinin kararda ayrı ayrı tereddüte neden olmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine birden fazla davalı hakkında birlikte dava açılması halinde, yüklendikleri hak ve borçlar, davacının talebi, sözleşme ve kanun hükümleri çerçevesinde belirlenerek hüküm fıkrasında gösterilmelidir.
Somut olayda; davacılar… trafik kazası nedeniyle meydana gelen ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat talepleri doğrultusunda ihtiyari dava arkadaşı olarak birlikte, kazaya neden olan araçların zorunlu mali sorumluluk sigortaları, ihtiyari mali mesuliyet sigortaları kapsamında … şirketlerinden destek zararlarını talep etmişler, davacıların yanı sıra davalılar arasında da ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davacılar vekili, dava dilekçesinde her bir müvekkili için talep ettikleri tazminat miktarını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak göstermiş, talep ettiği destek tazminatlarının öncelikle ZMMS kapsamında karşılanmak ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesinde talebini her bir müvekkili için ayrı ayrı belirleyerek davalılardan tahsilini istemiştir.
Hal böyle ilken mahkeme gerekçesinde, usule aykırı şekilde, hangi davacının tazminat talebini ne miktarda kabul ettiği veya reddettiği açıklanmaksızın, davacıların toplam zararının 655.720,74 TL olduğu hüküm fıkrasında belirtilerek, bu miktardan …’nın 290.000,00 TL ile, davalı … Anomin … … Şirketi’nin 540.000,00 TL, … … A.Ş.’nin ise 50.000,00 TL … limitiyle ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına karar verilmiştir. Hüküm fıkrasında her bir davacı ve davalının hak ve yükümlülükleri açık ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde gösterilmediği gibi davacılar tarafından dava dilekçesinde ve talep artırım dilekçesinde her bir davacı yönünden talep edilen miktarlar ayrı ayrı belirtilmesine ve davalıların sorumlulukları gösterilmesine rağmen, talebi karşılayacak şekilde karar verilmemiş olması nedeniyle de, Hukuk Muhakemeleri Kanuna uygun denetime elverişli bir karar oluşturulduğu söylenemez.
Ayrıca kusur tespiti açısından bilirkişi heyetinden alınan raporda belirlenen kusur oranları kabul edildiği belirtilmesine rağmen, gerekçede çelişki yaratacak şekilde kusur oranlarının farklı kabul edilmesi HMK’nın 297. Maddesine uygun değildir.
Diğer yandan; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin … K. sayılı emsal kararında “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu … limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1. maddesine göre ise, sigortacı, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitinin dışında (üstünde) kalan miktardan başlayıp, ihtiyari mali sorumluluk sigortası teminat limitine kadar sorumludur.
Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir.” denilerek, kaza yapan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yapılsın yada yapılmasın, kaza tarihindeki ZMMS limitlerinin üstünde kalan miktardan İMMS kapsamında sorumluluğu kabul ediliğinden kaza yapan araçla verilen zararlardan, aracın ZMMS ve İMMS kapsamında sorumluluğunu üstlenen … şirketlerinin müteselsilen sorumluluğuna karar verilemez.
Buna göre, dava dilekçesi ve talep artırım dilekçesindeki davacının talepleri değerlendirilerek, infazda tereddüt yaratmayacak mahiyette, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların tek tek sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde gösterilerek ve ayrıca kabul edilen kusur oranı dosya kapsamındaki delil durumuyla çelişki yaratmayacak şekilde gerekçeli kararda değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davacıların ihtiyari dava arkadaşı olması nedeniyle, davaya konu ettiği talepleri yönünden ayrı ayrı inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirme ile dava dilekçesindeki taleplerine ve HMK’nın ihtiyari dava arkadaşlığına ilişkin hükümlerine aykırı olarak, taraflara yükletilen hak ve sorumluluklar yönünden açık olmayan, taraflar yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak nitelikte hüküm kurulması (10.4.1992 gün ve… sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı), doğru olmadığından taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, Mahkemece verilen kararda uyuşmazlığın çözümde etkili olan hususlar değerlendirilmeksizin ve HMK’nın 297. maddesine aykırı ve talebe aykırı şekilde karar verilmiş olmasına göre, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülerek, ihtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin talebi ayrı ayrı değerlendirilerek ve kaza yapan araç Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası arasında sıralı sorumluluk hükümlerine göre sorumlu olduğu tazminat miktarları belirlenerek, davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacıları ve artan zarar bakımından davalı ihtiyari mali sorumluluk sigortacıları bakımından KTK’nın 96. maddesi hükümleri tartışılarak poliçe hükümlerine göre kişi başı limit aşılmadan hak sahipleri yönünden oranlama (garame) yapılarak ve ayrıca; genel şartlar hükümlerine göre, zarar miktarının limiti geçmesi halinde trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı hükmedilen miktara ilişkin yargılama giderlerinin (vekalet ücretinin) tamamından değil, sadece poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumlu olacağı da nazara alınarak (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi…) karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-İhbar olunan … vekilinin istinaf dilekçesinin REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin ve davalılar … Şirketi vekili, … A.Ş. vekili ve … A.Ş. (… A.Ş.) vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 21/11/2018 tarihli…. Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, istinaf talebinde bulunananların sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf edenlerden alınan istinaf karar haçlarının istekleri halinde istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Ankara 9.İcra Dairesinin 18/02/2019 … esas sayılı dosyasına yatırılan 1.033,000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
7-Ankara 9. İcra Dairesinin 22/02/2019 tarih … esas sayılı dosyasına yatırılan 108.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
8-Ankara 9. İcra Dairesinin 20/06/2019 tarih ….esas sayılı dosyasına yatılına 975.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
9-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.