Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/313 E. 2021/754 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : ……

KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 07/08/2016 tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu ve davalı şirket tarafından ZMM sigortası yapılan araç ile yine davalı şirket tarafından ZMM sigortası yapılan….. plakalı aracın çarpışması neticesinde davacının yaralandığını, kazada her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu ve davalının her iki aracın da ZMMS sigortacısı bulunduğunu, kazada davacının müterafik bir kusurunun bulunmadığını, sigortanın tam kusuruna dayanılmadığını iddia ile 3.500,00 TL iş göremezlik tazminatının 14/02/2017 temerrüd tarihinden itibaren avans faiziyle tahsili talep etmiştir.
Davacı vekilinin dava değerini 202.164,74 TL olarak ıslah ettiği, ıslah dilekçesinde dava dilekçesindeki 3.500,00 TL talebin tamamının kalıcı iş göremezlik zararı olarak talep edildiğini, davada geçici iş göremezlik tazminatı talepleri olmadığını, davalı tarafça sigortalanan araç %70 kusurlu olsa da zarara sebebiyet verenlerin zarardan müteselsilen sorumlu olduklarını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; her iki aracın da ZMMS sigortacısı olduğunu, kaza sonucu meydana gelen yaralanmanın maluliyet hali oluşturmadığını, kusur tespiti yapılmasını ve sigortalısının kusuru oranında poliçe teminatı ile sorumlu olduklarını, davacının maluliyetin genel şartlar gereğince Özürlülük Ölçüsüne göre belirlenmesi gerektiğini, aktüer hesaplamanın TRH 2010 tablosuna ve %1,8 teknik faiz kullanılarak yapılmasını, temerrüde düşmediklerinden faizin dava tarihinden itibaren istenebileceğini ve aracın özel araç olması sebebiyle de faizin yasal faiz olması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığı, kaza sebebiyle %30 oranında kalıcı iş gücü kaybına uğradığının ATK raporu ile tespit edildiği, aktüer raporu ile davacının 202.164,74 TL sürekli iş göremezlik zararının belirlendiği, davalı sigorta şirketinin iş göremezlik zararından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 202.164,74 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 23/06/2017 temerrüd tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu halde kusur raporundaki oran üzerinden kusur indirimi yapılmamasının yerinde olmadığını, maluliyet raporundaki %30 oranının fahiş derecede hatalı olduğunu, post tramvatik stres bozukluğunun daimi maluliyet teşkil etmediğini, bu hususta dosyaya özel bir rapor ibraz ettiklerini, davacının maluliyetine dair raporda, davacıya psikolojik tedavi uygulandığına dair bir ifadenin yer almadığını, ayrıntılı psikiyatri raporu ibrazı ile davacıda kalıcı psikiyatrik bozukluk geliştiği iddiasının tespiti gerektiğini, davacının bir süre takibi yapılması gerekirken bunun yerine getirilmediğini, … …’ne göre bu hastalığın tedavi edilmekle çalışmaya olanak verecek nitelikte hastalık olduğundan takdiri iyileşme indirimi yapılması, Adli Tıp 3.İhtisas Dairesi’nden maluliyet oranı tespiti için rapor alınması gerektiğine dair itirazlarının karşılanmadığını, özel rapor ile hükme esas alınan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp 3.İhtisas Dairesi’nden maluliyet oranı tespiti için yeni bir rapor alınması gerektiğini; davacının kazada emniyet kemeri takmaması sebebiyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, Geçici İş Göremezlik Zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava davacının yolcu olduğu aracın karıştığı trafik kazasında yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmektedir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise … veya …. bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda, haksız fiil tarihinin 11.10.2008 tarihinden önce olması halinde ….Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında olması halinde …. 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor alınması gerektiği şeklindeki uygulama tatbik edilmekte iken trafik sigortası genel şartlarında yapılan 01/06/2015 tarihli değişiklik neticesinde Genel Şartların, 5/c maddesindeki; “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır.” hükmü gereğince haksız fiil tarihi 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak rapor düzenlenmesi uygulamasına gidilmiştir. Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik, 20.02.2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi hakkında yönetmelik” ve “erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik” ile yürürlükten kaldırılmış ve 20.02.2019 tarihinden sonra gerçekleşen kazalar için maluliyet tespitinde bu yönetmeliklerin kullanılmasına işaret edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 Tarih, ……. sayılı kararı ile; zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların usul ve esasları yasal çerçeve belirlenmeden genel şartlara bırakılmasının Anayasa’ya aykırı görülerek iptali neticesinde maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesinin haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmiştir.
Kaza 07/08/2016 tarihinde gerçekleşmiş olup,…. Hastanesi’nden alınan 18/05/2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporuna göre davacının kaza neticesi depresif mizaçlı uyum bozukluğu, tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen, psikiyatrik takibi mevcut teşhisi %25 oranında vücut fonksiyon kaybına uğradığının belirtildiği,….. Hastanesi tarafından düzenlenen 06/12/2017 tarihli rapora göre davacının ruhsal muayenesinde, psikiyatri polikliniği kontrollerinin devam ettiği bilgisine ulaşıldığı, travma sonrası stres bozukluğu denilen psikiyatrik hastalığın mevcut olduğu, 1 yıl düzenli tedavi almasına rağmen belirtilerin ve trafikle ilgili kaçınmaların devam ettiği, hastalığın kaza ile illiyetinin bulunduğunun bildirildiği,
…. 17/01/2018 tarihli raporuna göre ….. Yönetmeliği esas alınarak davacının post tramvatik stres bozukluğu için vücut genel çalışma gücünden %12,1 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremez halinde kaldığının bildirildiği, …… 25/07/2018 tarihli raporuna göre davacının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Hakkındaki Yönetmelik’e göre özür oranının %30 olduğu, 6 ay süre ile iş göremez halinde kaldığının bildirildiği, dosyaya davalı …. Sigorta vekili tarafından sunulan 29/06/2017 tarihli Adli Tıp Uzmanı raporuna göre .. ….. Devlet Hastanesi’nden alınan 18/05/2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda kişiye psikyatrik tedavi uygulandığına dair herhangi bir tıbbi belgeye dayanılmadığı, raporun kaza tarihinden 8 ay sonra düzenlendiği oysa hastalığın sürekli olup olmadığına karar verilebilmesi için 1 yıl sonraki kontrol muayenesine ihtiyaç duyulması gerektiğinden kaza ile nedensellik kurulamadığı gerekçesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Yönetmeliğine göre maluliyet oranının %0 olduğunun bildirildiği, mahkemece hesap raporuna ve hükme esas alınan… Başkanlığının 25/07/2018 tarihli raporunda maluliyet oranının tespitinde Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre tespit yapıldığı, hükme esas alınan raporda özre ilişkin klinik bulgulara yer verilmediği, tedavi süresince iyileşme olup olmayacağı, özür oranının kalıcı olup olmadığı hususunda bir belirleme yapılmadığı, 07/08/2016 kaza tarihinden sonra Bursa Çekirge Devlet Hastanesi’nden alınan 18/05/2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda depresif mizaçlı uyum bozukluğu, tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen, psikiyatrik takibi mevcut teşhisi ile %25 tüm vücut fonksiyonu kaybı oranının verildiği; dosya kapsamında davacının tedaviye devam edip etmediği, psikiyatrik takibinin yapılıp yapılmadığı, davacının tedavisini aksatıp aksatmadığı, aksatmışsa zararın artmasına etkili olup olmadığı, etkili olmuşsa ne kadar etkili olduğu, bu hususta kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarında bir inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatının belirlemesinde, davacının maluliyet durumunun gerçek durumu tam olarak yansıtacak şekilde belirlenmesi gerekir. Maluliyet oranı tazminatın belirlenmesinde esas alındığından, maluliyet oranında tereddüt olması ve/veya çelişki olması halinde, tereddüt oluşturacak veya çelişki yaratacak hususlar giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmez. Diğer yandan davacının maluliyetine ilişkin farklı yönetmelikler çerçevesinde alınan raporlarda da, maluliyet oranlarının farklı belirlenmesi durumunda, özellikle raporlarda belirlenen maluliyet oranları arasındaki farkın yüksek olması durumunda raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemez. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi…. K.)
Mahkemece alınan raporlar arasında açıkça bir çelişki bulunmaktadır. Mahkemece bu durumda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan olay tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik hükümlerine uygun çelişkiyi giderecek, meydana gelen kaza nedeniyle davacının sürekli ve geçici maluliyetinin bulunup bulunmadığı, davacının maluliyeti bulunması halinde ise kaza ile maluliyeti arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, tedavi süresince iyileşme olup olmayacağı, özür oranının kalıcı olup olmadığı, davacının kaza sonrası tedaviye devam edip etmediği, psikiyatrik takibinin yapılıp yapılmadığı, davacının tedavisini aksatıp aksatmadığı, aksatmışsa zararın artmasına etkili olup olmadığı, etkili olmuşsa ne kadar etkili olduğu, bu hususta kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirildiği maluliyet raporu alınarak, bu çerçevede yapılacak hesaplama çerçevesinde davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek yukarıda açıklanan hususlardaki eksiklik ikmal edilerek, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25/12/2018 tarihli …..Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalıdan istinaf peşin harcı olarak alınan 3.452,45 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
6- Ankara 28. İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyasına yatırılan 300.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 08/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.