Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3106 E. 2022/980 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/3106 – 2022/980
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3106
KARAR NO : 2022/980

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2019
NUMARASI : 2018/709 Esas 2019/744 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacıya vekili ve davalı Unico Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı dava dilekçesinde, 01/03/2010 tarihinde davacıya davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı olan ve Suat Haykır’ın yönetimindeki … plakalı aracın davacıya çarpmasıyla davacının yaralandığını; bu sebeple, şimdilik sürekli maluliyet için 100,00 TL, geçici işgöremezlik için 100,00 TL ve geçici bakıcı ücreti için 100,00 TL tazminatın sigorta yönünden temerrüt tarihinden itibaren müteselsilen avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, kusur oranının belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda, davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsü olan dava dışı …’ın … İl Özel İdareye ait tır parkına yaklaşırken parktan bir aracın veya yayanın çıkabileceğini öngörerek dikkatli olması ve hızını düşürmesi gerekirken buna uymadığı için tali derecede %30 kusurlu olduğu, davacı yayanın ise; taşıt yoluna çıkmadan önce yolu kontrol etmesi gerektiği, geçiş üstünlüğünün yaklaşan araçlarda olması gerektiğini düşünerek buna göre dikkatlice karşıdan karşıya geçmesi gerekirken kurallara riayet etmemesi nedeniyle bu kazaya neden olduğu, bu nedenle davacının, kazanın meydana gelişinde asli derecede % 70 oranında kusurlu olacak şekilde neden olduğunun kabul edildiği, davacı …’in %49 sürekli çalışma gücü kaybı olduğu, 4 ay süre ile bakıcı ihtiyacı oluşturacak şekilde iş göremezlik oluştuğu, iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceği, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru 26/04/2016 tarihinde dava şartı haline getirilmiş olup, sigorta şirketinin ise daha önce kendilerine başvuru yapıldığı için temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiz nedeni ile sorumlu olduğu kabul edildiği gerekçesiyle davanın KABULÜ ile; bakıcı gideri, sürekli ve geçici iş göremezlik zararı nedeniyle toplam 127.089,17 TL’nin 05/10/2018 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece adli tıp ücreti için yapılan 1.140,00-TL’lik rapor masrafının yargılama gideri olarak sayılmadığını, bu hususta 07.03.2019 tarihli Uyap Avukat Portalı üzerinden gönderilen talep ve ekinde sunulan dekont olduğu halde hiçbir şekilde gerekçeli kararda talep hakkında değerlendirme yapılmadığını belirterek kararın bu yönden kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkil şirket tarafından ZMMS kapsamında sigorta edilen araç sürücüsünün hiçbir suretle kusuru bulunmadığından müvekkil şirketin tazminatlardan sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, trafik kazası tespit tutanağı ispat aracı mahiyetinde olup; tek başına bir delil olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, kusur durumunu belirten ayrı bir bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, yerel mahkemece verilen karara esas teşkil eden bilirkişi raporunun eksik inceleme ile düzenlendiğini, itirazlar gözetilmeden karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatı ve İstinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kusura ilişkin olarak yapılan istinaf incelemesinde, hükme esas alınan kusur raporunda davacı yayanın aniden yola çıkması nedeniyle % 70, dava dışı araç sürücüsünün ise seyir hızını fren intikal mesafesinde durdurabileceği bir seyir hızıyla seyrine devam etmesi gerekirken fren izine rağmen yayaya çarpmayı önleyemediği gerekçesiyle % 30 kusurlu olduğu belirtilmiş olup, belirlenen kusur oranı oluşa uygun bulunmuştur.
Davalı vekilinin zamanaşımı itirazı yönünden yapılan incelemede; zamanaşımı, bir talep veya dava hakkının kanunda tayin edilen süre içinde kullanılmaması halinde, usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla, borçluya borcunu ödememe imkanı veren bir hukuki müessesedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip, sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 140. (TBK 161) maddesinde düzenlenen; “Müruru zaman dermayan edilmediği surette hakim, müruru zamanı kendiliğinden nazara alamaz.” kuralında da vurgulandığı üzere, zamanaşımı kişisel bir savunma nedeni (def’i) olup, bütün öteki savunmalarda olduğu gibi ve özellikle itiraz nedenlerinden farklı olarak, savunulmadığı takdirde mahkemece re’sen gözetilemez ve uygulanamaz. Diğer bir deyişle; zamanaşımının davayı etkisiz bırakması, kendiliğinden gerçekleşmemekte ve ancak borçlunun iradesine bağlı bulunmaktadır.
Dava konusu olaydaki “zamanışımı itirazı”, re’sen incelenemeyeceğinden davalı cevap dilekçesinde zamanaşımı defi’nde de bulunmadığından, istinaf dilekçesindeki zamanaşımı itirazının incelenmesi ve bu konuda bir karar verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Tazminat hesabına ilişkin olarak ise, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında kaza tarihi itibarıyla PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması yerinde olmakla beraber, Yargıtay görüş değişikliği nedeniyle PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi isabetsiz ise de, PMF Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamanın davalı lehine olmasına göre ve davacının münhasıran yargılama gideri yönünden istinaf talebinde bulunmasına göre bu husus kaldırma sebebi sayılmamıştır.
Davacı vekilinin yargılama giderine ilişkin istinaf sebebine gelince, davacının … Üniversitesi Anabilim Dalı Başkanlığına sevki ile rapor alınmasına karar verildiği ve davacı tarafından 28/2/2019 tarihinde 1.140,00 TL Adli Tıp ücreti yatırıldığı halde hüküm fıkrasının yargılama giderleri bölümüne bu giderin dahil edilmediği anlaşılmaktadır. Yerel mahkeme tarafından davacı tarafından yatırılan Adli Tıp ücretinin yargılama giderlerine dahil edilmemiş olması doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda yazılı gerekçeler ile; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin ise, açıklanan gerekçelerle kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan ve istinaf konusu edilmekle birlikte yerinde görülmeyen kısımlar baki kalmak üzere, yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrası düzeltilerek, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 11/09/2019 tarihli, 2018/709 Esas – 2019/744 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine;
Buna göre;
Davanın KABULÜ ile;
1)Bakıcı gideri, sürekli ve geçici iş göremezlik zararı nedeniyle toplam 127.089,17 TL’nin 05/10/2018 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2)Bu karar nedeniyle alınması gerekli 8.681,46 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harç ile ıslah harcı olarak yatırılan 433,50 TL harç toplamı 469,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.212,06 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3)Davacı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 12.917,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4)Davacı tarafından yapılan 2.943,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
I-İstinaf talebi reddedilen davalıdan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8681,46 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.171,00 TL’nin mahsubu ile kalan 6.510,46 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
II-İstinaf talebi reddedilen davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
III-İstinaf talebi kabul edilen davacı tarafça yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
lV-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan toplam 62,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
V-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VI-Kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 08/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.