Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3091 E. 2022/1127 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 29.06.2016 tarihinde davalıların sürücüsü, işleteni ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı olduğu aracın davacıya ait araca tali yoldan çıkarak çarptığını, davalı sürücünün olayda %100 kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle davacıya ait aracın ağır hasar aldığını, hasarının tamir edilerek onarıldığını ancak aracın kaza öncesi değeri ile kaza sonrası değeri arasında büyük fark meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla değer kaybı için şimdilik 1.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 28.12.2018 tarihli dilekçesiyle dava değerini 12.625,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar ….. vekili, davacının davalı … şirketine herhangi bir başvuruda bulunmadığını, kazaya yola aniden çıkan davacının neden olduğunu, kusur oranlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Şirketi vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirkete 14.07.2015-14.07.2016 tarihleri arasında Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, sigortalının kusuru ve poliçe limitiyle sorumlu olduklarını, kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, değer kaybının yeni genel şartlara göre hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın davacıya ait araçla çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacıya ait araçta değer kaybı oluştuğu iddiasıyla davalı … şirketi, araç sürücüsü ve araç malikinden tazmini talebi ile derdest davanın açıldığı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre kazanın meydana gelmesinde davacı araç sürücüsünün %75, davalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu oldukları, kazadan dolayı davacı aracında meydana gelen değer kaybından davalı … şirketinin ZMMS poliçesi uyarınca, araç malikinin işleten sıfatı nedeniyle, sürücünün ise haksız fiil nedeniyle kusurları oranında sorumlu oldukları, bu nedenle kusur indirimi yapıldıktan sonra bulunan 9.468,75 TL yönünden davanın kabulüne, davacının kusuruna tekabül eden miktar yönünden davanın reddine, araç hususi olduğundan yasal faiz işletilmesi gerektiğinden davalı araç maliki ve sürücü yönünden haksız fiil tarihi olan kaza tarihinden itibaren, davalı şirkete başvuru tarihi ispatlanamadığından dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerektiğinden davacının dava ve bedel artırım dilekçesinin kısmen kabulüne, 9.468,75 TL’nin davalılar … ve …… yönünden kaza tarihi olan 29/06/2016 tarihinden itibaren davalı … şirketi yönünden 07/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında alınan 06/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda davacıya ait araç sürücüsü annesi … ..’nin ”…daha dikkatli ve tedbirli olması ve hızını tedbir alabilecek düzeye düşürüp, kavşakta her iki yönden gelmekte olan taşıt trafiğini kontrol ettikten sonra uygun ise kavşağa girmesi gerekirken solundan kavşağa girmek üzere bulunan davalı taraf aracına rağmen bu aracın sürücüsünü uyarmadan önlemsizce kavşağa girmekle, fren tedbirine başvurmamakla…” şeklinde yorumdan öte gitmeyen, dosyada bulunmayan farazi mülahazalarla, tespitlerle kusurlu olduğuna ilişkin beyanlarda bulunulduğunu, araç maliki …’in annesi sürücü … ..’nin dikkatsiz ve tedbirsiz olduğuna, hızının tedbir alabilecek düzeyin üstünde olduğuna ve düşürmediğine, kavşakta her iki yönden gelmekte olan taşıt trafiğini kontrol etmediğine, kontrol etmeden uygun olmadığı halde kavşağa girdiğine dair dosyada bir tek delil ve emare bulunmadığını, ayrıca, davacı …’in annesi sürücü … ..’nin, solundan kavşağa girmek üzere bulunan davalı sürücü …’ü uyarmasının söz konusu olmadığını, davacının annesinin uygun olduğu için kavşağa girdiğini, aracı kavşaktayken, aracına sağ kapıdan çarpan davalı olduğunu, aksi olsa idi çarpanın davacının annesi olması gerektiğini, davacının annesi kusursuz olup tüm kusurun davalı sürücüde olduğunu, bilirkişi raporundaki kusur oranlarının gerçeğe aykırı olup hükme esas alınmayacağını, dosya kapsamında alınan 06.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu … plakalı aracın hasarına bağlı olarak 12.625,00 TL değer kaybına uğradığı, kusur oranına karşılık gelen miktarın 9.468,75 TL olduğu yönünde görüş bildirilmişse de bunun kabulünün mümkün olmadığını, davacıya ait … plakalı aracın sürücüsü … ..’nin kusuru bulunmadığını, 06.12.2018 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda yerel mahkeme tarafından kusur indirimi yapılması doğru olmayıp 12.625,00 TL üzerinden hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme sonucu 9.468,75 TL üzerinden hüküm kurulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı istemine ilişkindir.
HMK’nın “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341.maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 2.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41.maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmiş, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir. Buna göre 2019 yılı için Maliye Bakanlığınca istinaf kesinlik sınırı 4.400,00 TL olarak belirlenmiştir.
Karar tarihi itibariyle, miktar ve değeri 4.400,00 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.(HMK 341/2) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda 4.400,00 TL’lik kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.(HMK 341/3) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü 4.400,00 TL’yi geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.(HMK 341/4)
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından 12.625,00 TL değer kaybının davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece 9.468,75 TL değer kaybı tazminatın kabulüne karar verilmiş olup, miktar yönünden reddine karar verilen 3.156,25 TL maddi tazminat miktar yönünden kesin olan bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvuramaz.
HMK’nın 346. maddesi gereğince, kesin olan karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulması halinde, kararı veren mahkeme tarafından istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi istinaf incelemesi sırasında da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
Bu durumda; HMK’nın 341/2. maddesinde açıklanan karar tarihi itibariyle reddine karar verilen miktar istinaf başvuru sınırının altında kaldığı anlaşıldığından, HMK’nın 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda davacı vekilinin reddedilen maddi tazminata ilişkin istinaf isteminin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 341/2. maddesi gereğince MİKTAR İTİBARİYLE REDDİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği ile harç iade işlemlerinin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
HMK’nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinden, yapılan ön inceleme sonunda KESİN olmak üzere 21.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.