Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3088 E. 2022/1351 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ …..

BİRLEŞEN ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
…..

KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen dosya davalısı … … A.Ş. vekili ile birleşen dosya davalısı … Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili asıl davada dava dilekçesinde; murisleri … ile …’ın yolcu olarak bulunduğu davalı … tarafından kasko sigortası ile güvence altına alınan dava dışı … … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ait dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 18.08.2015 günü oluşan trafik kazasında vefat etmeleri nedeniyle manevi açıdan mağdur olduklarını ileri sürerek, muris …’ın vefatı nedeniyle davacı eş … için 35.000TL, davacı çocuk … … için 30.000TL; muris …’ın vefatı nedeniyle davacı baba … için 25.000TL, davacı kardeş … … için 10.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, zarardan poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olabileceklerini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, müteveffanın emniyet kemeri takmadan seyahat etmesi nedeniyle müterafik kusuru bulunduğunu, tazminata avans faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/277-305 sayılı dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde, murisleri …’in yolcu olarak bulunduğu davalı … tarafından kasko sigortası ile güvence altına alınan davalı … … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ait dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 18.08.2015 günü oluşan trafik kazasında vefat etmesi nedeniyle manevi açıdan mağdur olduklarını ileri sürerek, davacı baba … … için 50.000TL, davacı anne … … için 50.000TL; davacı kardeş … için 30.000TL, davacı kardeş …için 30.000TL olmak üzere toplam 160.000TL manevi tazminatın 100.000TL kısmının tüm davalılardan, 60.000TL kısmının davalı … … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınmasını istemişlerdir.
Birleşen dosyada davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, muris …’ın mirasçısı davacı … için 35.000,00TL, davacı … … için 30.000,00 TL, muris …’ın mirasçısı davacı … için 25.000,00TL, davacı … … için 10.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalı … şirketinin … poliçesi ile sınırlı olmak üzere alınarak davacılara verilmesine, birleşen davanın kabulüne, muris …’ in mirasçısı davacı … için 30.000,00TL, davacı …için 30.000,00TL, davacı … için 50.000,00TL, davacı … … için 50.000,00TL manevi tazminatın 18/08/2016 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalı … şirketinin … poliçesi ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hükme karşı asıl ve birleşen dosya davalısı … … A.Ş. vekili ile birleşen dosya davalısı … Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen dosya davalısı … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı şirketin, kazaya karışan aracı İMMS kapsamında sigortaladığını, öncelikle aracı ZMMS ile sigortalayan şirketin sorumluluğunun belirlenmesi gerektiğini, aynı kazaya ilişkin tazminat talepli başkaca derdest davalar da bulunmasına karşın garameten hesaplama yapılmadan hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, nitekim asıl ve birleşen dava dışında … … ve … …’ın da … …’ın vefatı nedeni ile dava açtıklarını, meydana gelen trafik kazasında, sürücü de dahil edildiğinde toplam 4 ölü ve 28 yaralı tespit edildiğini, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat taleplerinin … tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, kusur durumunun irdelenmesi için ceza dosyasının bekletici mesele yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Birleşen dosya davalısı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde, sürücüye atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, ceza mahkemesinde görülen dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İstinaf eden taraf vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl ve birleşen dava trafik kazası sonucu ölümden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Asıl davada davacılar vekili müteveffa … ve …’ın yolcu olduğu otobüsün tek taraflı olarak yaptığı kaza nedeniyle vefat ettiklerini belirterek, yolcu otobüsünün kasko sigortacısına karşı, birleşen davada davacılar vekili, müteveffa …’in yolcu olduğu otobüsün tek taraflı olarak yaptığı kaza nedeniyle vefat ettiğini belirterek, yolcu otobüsünün kasko sigortacısına ve işletenine karşı dava açmıştır.
Bu hali ile asıl davanın kasko sigortası poliçesinden, birleşen davanın taşıma sözleşmesinden ve kasko sigortasından kaynaklanan tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Taşıma Sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş ise de; 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesinde tüketici tanımlanmış “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” 3/ı maddesinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, …, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 73/1 maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği belirtilmiştir. Ayrıca HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmış olup, HMK’nın 115. maddesi hükümleri gereğince dava şartlarının mevcut olup olmadığı, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gereken hususlardandır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlükte olduğu, birleşen davada davacıların murisi müteveffanın ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca birleşen Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/277 sayılı dosyasında davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı … şirketi ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan davalıya karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir.
Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı … şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme, görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verir. Taraflar da, yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkemece re’sen, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Çünkü görev her halükarda dava şartlarındandır.
Bu durumda birleşen davanın, müteveffa yolcunun, davalı işleten …’e ait olan yolcu otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda vefatından doğan manevi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve birleşen dosyada müteveffanın da tüketici vasfına sahip olması nedeniyle müteveffa yolcu ile davalı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden ve asıl ve birleşen dosyada müteveffaların ve davacıların farklı olması gözetildiğinde davaların birlikte görülmesini zorunlu kılan bir durum bulunmadığı da gözetilerek birleşen Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/277 Esas sayılı dosyasının tefrik edilerek görevli mahkeme olan Tüketici Mahkemesinde görülmesine karar verilmesi gerekirken anılan davada esasa ilişkin karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı … … vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde,
Dosya kapsamından, davaya konu kaza sebebi ile davalı … şirketince kaza başına tek limit 100.000,00-TL manevi tazminat limitinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
KTK’nın 96. maddesi hükmüne göre, garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da … sözleşmesinde öngörülen … bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, … bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade etmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı biçimde ve poliçe limitini de aşmayacak biçimde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır.
Diğer taraftan aynı maddenin 2. fıkrasında ise “başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir.

Dosya kapsamından İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası manevi tazminat kapsamında tek limit 100.000,00-TL poliçe limiti bulunduğu, manevi tazminat klozu içeren ve davalı … … A.Ş.’ne kasko … poliçesi ile sigortalı aracın tek taraflı olarak karıştığı trafik kazasında 4 ölüm ve 28 yaralanma olayı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, olay çoklu hasar olup poliçe limiti itibariyle, başka başvurular olması halinde yukarıda açıklandığı üzere KTK’nın 96. maddesi uyarınca garame hesabı yapılması gerektiği de açıktır.
Mahkemece; bu yöne ilişkin herhangi bir araştırma yapılmamıştır. O halde, asıl dava dosyasında davanın taraflarınca bildirilen/bildirilecek dava dosyalarının sonuçlanıp sonuçlanmadıkları hususları araştırılarak, varsa ilgili hasar dosyaları ile ödeme dekont ve makbuzları, dava dosyaları vs. getirtildikten sonra, yukarıda açıklanan hususlar hep birlikte tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; öncelikle birleşen davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması gözetilerek birleşen davanın tefrikine, akabinde asıl dosyaya ilişkin olarak mahkemece, dava konusu kazayla ilgili olarak tüm hasar ve derdest dava dosyaları ile ödeme dekont ve makbuzları getirtilerek, davaya etkisi araştırılmak suretiyle dava konusu talep yönünden davalı … şirketinin sorumluluğuna düşen miktarın tespiti için bilirkişiden garame hesabı ile ilgili gerekirse rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden asıl ve birleşen davada davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda yeniden inceleme yapılarak ve sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, birleşen dosya davalısı … vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl ve birleşen dosyada davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/04/2019 tarih, 2016/809 Esas – 2019/366 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı … vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde istinafa gelen davalılara iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-İİK’nın 36. maddesi gereğince Ankara 3. İcra Dairesinin 2019/11174 Esas sayılı dosyasına yatırılan 190.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.