Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3087 E. 2022/1239 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3087
KARAR NO : 2022/1239

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2019
NUMARASI : 2017/793 Esas 2019/438 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 29/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 14/11/2015 tarihinde … idaresindeki dorse bağlı çekici tırın Akköprü Köprülü Kavşakta köprüden aşağı düşmesi sonucu bu araçta yolcu konumunda bulunan davacıların desteği …’un vefat ettiğini, murisin davacı …’ın eşi, diğer davacıların babası olduğunu, müteveffanın içerisinde bulunduğu çekici aracın davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı olduğunu, davacıların desteğinin kendisine ait olan ve kazaya karışan … plakalı çekici ve … dorse plakalı tır ile şehirlerarası nakliyecilik yaparak ailesinin geçimini sağladığını, davalı … şirketine yapılan müracaatın sonuçsuz kaldığını belirterek ileride artırılmak üzere şimdilik murisin eşi … için 500,00-TL, kızı … ve oğlu … İçin 250,00-TL’şer olmak üzere toplam 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 17.12.2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile tazminat taleplerini davacı eş yönünden 254.987,00-TL, davacı çocuk … yönünden 20.930,00-TL, davacı çocuk … yönünden 14.083,00-TL’sına yükseltmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalı … şirketinin sorumluluğunun kusur ve poliçe limiti dahilinde olduğunu, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlara göre bu tarihten sonra düzenlenen poliçe dolayısıyla kendi kusuru ile vefat eden davacıların murisinin vefatı sonucunda destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın murisin gelir durumunu ispat etmesi gerektiğini, aksi halde asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacağını, murisin kendi kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğinden davacı tarafından yapılan başvurunun reddedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; 14/11/2015 günü dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve arkasına takılı … plakalı römork ile seyir halinde iken hakimiyetini kaybedip köprüden alt yola düştüğü ve bu sırada alt yolda seyir halinde olan dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobile çarpıp duvara sıkıştırması şeklinde meydana gelen trafik kazası sonucunda, … plakalı çekici içerisinde yolcu olarak bulunan aynı zamanda araç maliki olan davacıların murisi …’un vefat ettiği, …’in kullandığı … plakalı çekicinin (ve … plakalı römork) davalı …Ş.’ye 16/06/2015 -16/06/2016 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, poliçenin kaza tarihini kapsadığı, kaza tarihi itibari ile poliçe limitinin 290.000,00-TL olduğu, destekten yoksun kalma tazminatının konusunun, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarar olduğu, buradaki amacın, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunması olduğu, olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesinin amaçlandığı, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimsenin BK.’nun 45/2. maddesine (6098 sayılı TBK. md. 53/1-3) dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebileceği, ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölenle destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığının gerektiği, Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının raporunun ceza dosyasında alınan rapor ile birbirini teyit ettiği, bu raporların dosya kapsamına ve olaya uygun, yeterli ve gerekçeli oldukları görülerek hükme esas alındığı, buna göre … plakalı çekici – … plakalı römork sürücüsü …’in %100 oranında tam kusurlu, … plakalı dava dışı araç sürücüsü …’nın kusursuz olduğunun kabul edildiği, aktüerya bilirkişisi rapor ve ek raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, yeterli, gerekçeli ve hüküm vermeye elverişli olduğu anlaşılarak hükme esas alındığı, davalı … şirketi tarafından davacılara yapılan herhangi bir ödemenin bulunmadığı, SGK tarafından davacılara rücuya tabi ödeme yapıldığı ve bu ödemenin peşin sermaye değerleri dikkate alınarak hesaplanan tazminattan düşüldüğü, olay nedeniyle davacının gelir durumu da dikkate alınarak talep edilebilecek destekten yoksun kalma miktarının davacı eş … için 188.380,19-TL, davacı çocuk … için 21.751,73-TL, davacı çocuk … için 10.653,91-TL olduğu, ancak talep artırım dilekçesine göre Davacı … için 188.380,19- TL, davacı … için 20.930,00-TL, davacı … için 10.653,91-TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiği, her ne kadar talep artırıma karşı davalı vekili zamanaşımı savunmasında bulunmuş ise de; KTK’nun 109/2. maddesine göre zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından itirazın reddine karar verildiği, müteveffanın kaza anında araçta yolcu konumunda olup kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığından kusur indirimi yapılamayacağı, belirlenen miktarların sigorta poliçe limiti dahilinde olduğu, sigortalı araç ticari olduğundan avans faizi talep edilebileceği, davalı … şirketine davacılar tarafından yapılan başvurunun tebliğ tarihinin 07/12/2015 olduğu ve tebliğden 8 gün sonrası olan 18/12/2015 tarihi itibari ile davalının temerrüde düştüğü, ölenle destekten yoksun kalanlar arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın bulunduğu, böylece davacılar lehine BK 53. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile, davacı … için 188.380,19-TL, davacı … için 20.930,00-TL, davacı … için 10.653,91-TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinekarar verilmiş; hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Olayda hatır taşıması bulunmadığından tazminattan yapılan %20 indirimi kabul etmediklerini, kaldı ki bu hususun bilrkişinin görevinde olmayıp mahkemece değerlendirilmesi gereken hususlardan olduğunu, destek ile dava dışı araç sürücüsü arkadaş olsalarda desteğin araçta hatır için taşınmadığını, aracın ticari olduğunu ve hatır taşımasının söz konusu olmadığını, bu nedenle raporun bu yönden hükme esas alınmaması gerektiğini,
Davalı vekilinin cevap dilekçesini süresinde sunmadığını, bu nedenle cevap dilekçesine muvafakatleri bulunmadığını, HMK’nın 128. maddesi gereği cevap dilekçesinin süresi içinde verilmemesi halinde, davalının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağını,
Ek raporda SGK tarafından yapılan rücuya tabi ödemenin mahsubunun hatalı olduğunu, ilk peşin sermaye değerinin mahsupta dikkate alınması gerekirken, bilirkişinin yıllık tutar peşin değeri dikkate alarak mahsup yaptığını, bunu kabul etmediklerini, SGK tarafından yapılan ödemenin müteveffa hayatta iken SGK’ya yaptığı prim ödemeleri karşılığı olduğunu, vefattan günümüze kadar davacılara yapılan tüm ödemelerin toplanması suretiyle hesaplanan tazminattan mahsubunu kabul etmediklerini, ilk peşin sermaye değeri nazara alınarak mahsup işlemi yapılması gerektiğini, mükerrer mahsup yapıldığını, raporda önce peşin değerli tazminat tutarı hesaplandığını, daha sonra SGK yıllık rücuya tabi kısmın indirildiğini, sonrasında her bir davacı için SGK yıllık rücuya tabi kısım indirimlerini toplayarak 69214.17-TL ye ulaştığını, tekrar ikinci kez mahsup işlemi yapmak üzere kaza tarihi itibari ile poliçe teminat limiti olan 290.000.00-TL’sından, 69.214,17-TL’yi indirip, proporsiyon uygulayarak 220.785,83-TL tazminat hesapladığını ve bunun davacılara paylaştırıldığını, oysa SGK tarafından yapılan rücuya tabi ödemenin mahsubu sonucu davacıların talep edebileceği toplam tazminatın 315.124,54-TL olduğunu, kaza tarihindeki teminat limiti aşıldığından davalı sigortacının toplam 290.000,00-TL tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece, maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, müteveffa …’un vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, zira; müteveffa sigortalı olup davacının tazminat taleplerinin poliçe teminatı kapsamında bulunmadığını, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının, KTK madde 91’de belirtildiği üzere işletenin”üçüncü kişilere” verdiği zararları karşılamak amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası olduğunu, 2918 sayılı KTK.nun 91. maddesine göre; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğunu, KTK m. 3’deki ve m. 85 ile sonraki maddelerdeki tanımlara göre işletenin, motorlu aracın sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracı uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hatlerde kiracı, ariyet veya rehin alan, aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işleten ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunan, aracın kullanılmasından ekonomik çıkar ve yarar sağlayan kişi olduğunu, 2918 sayılı KTK 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, 85/son maddesinde ise; “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verildiğini, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-i. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu …limitlerine kadar temin eder.” şeklinde düzenleme yapıldığını, bu hükümlerden zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğunun anlaşıldığını, motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğunu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğunun öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edildiğini, kanun koyucunun, 2918 Sayılı …’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fikrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğu getirdiğini, bir motorlu aracı işletilmesi sırasında ölüm, yaralanma ve maddi hasara yol açan kazalarda Zoruntu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası’ndan yararlanacak olan “üçüncü kişilerin”” kural olarak işleten veya sürücü ile bir yakınlığı bulunmayan kimseler olduğunu, işletenin kendisinin uğradığı zararların Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamı dışında kaldığını, KTK m.92’de; zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kalan zararlar hususu düzenlenirken; “a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler” şeklindeki hükümle işletenin taleplerinin mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında tutulduğunu, davalı şirket tarafından düzenlenen sigorta poliçesi sorumluluk sigortası olup bu sigorta ile işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin 3. kişilere verdiği zararların sigorta teminatı kapsamına alındığını, dava konusu kazada ise vefat edenin sigortalı ve aracın işleteni olup söz konusu taleplerin sigorta poliçesi teminatı kapsamında yer almadığını, bu nedenle davalı şirketin sigortalının vefatından dolayı davacıya karşı bir sorumluluğu bulunmadığını, davanın kabulünün hatalı olduğunu, 01/06/2015 tarihli Trafik Sigortası Genel Şartları eki “Ek:3 sürekli sakatlık tazminat hesaplamasına ilişkin 5. fıkrasında; “Belgelendirilmiş olması durumunda, hesaplamalamlarda ölen kişinin vergilendirilmiş geliri dikkate alınır. Vergilendirilmiş gelir tutarı için herhangi bir belge sunulmaması durumunda hesaplama asgari ücret kullanılarak yapılır” denildiğini, genel şartlarda açıkça belirtildiği üzere müteveffanın vergilendirilmiş güncel gelirlerinin dikkate alınması gerekmekte olup bilirkişinin dosyada gelir durumunu gösteren güncel maaş bordroları bulunmamasına rağmen varsayımsal olarak tespit edilen gelir üzerinden hesaplama yapmasının da hatalı olduğunu, vergilendirilmiş gelir sunulmamış olması nedeniyle asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın dikkate alınması gerektiğini (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/3912 E.-2018/7374 K. 27.11.2018 Tarihli İlamı), Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, davacının gelir durumunun yine davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, Aktüerya Hukuku Uzmanı Bilirkişiden alınan raporda davacıların destekten yoksun kalma tazminatının toplam 220.785,83-TL olduğu kanaatine varılmış olup mahkemece rapora karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, destekten yoksun kalma zararından davalı … şirketinin 2918 Sayılı KTK ve Genel Şartlar uyarınca sorumluluğu bulunmadığı ve bu husus bilirkişi raporunda değerlendirilmemiş olduğu halde sigorta hukuku konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınması gerekirken mahkemece eksik incelemeye dayalı raporun hükme esas alındığını,kaldı ki;hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar da fahiş olup hesaplanan tazminat tutarlarının gerçeği yansıtmadığını, sigorta zenginleşme aracı olmayıp sadece gerçek zararın tazmininin istenebileceğini, sigorta poliçesinin teminatının maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçede belirtilen limitin, ölüm halinde mutlak ve likit ödenecek meblağ olmayıp, vefat edenin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yoksun kaldıkları zararın, yani destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması sonucunda belirlendiğini, hükmedilen tazminata işletilecek faizin avans ve başlangıç tarihi olarak 18.12.2015 tarihi belirtildiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesi ve yerleşmiş Yargıtay Kararları gereğince, gerekli belgelerin eklenmesi sureti ile şirkete müracaat tarihinden öncesinde temerrüdün söz konusu olmadığını, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü, belgelerin ibrazından itibaren (8) iş günü içinde, böyle bir başvuru olmadığı takdirde dava tarihinde muaccel hale geldiğinden bu tarihler öncesinde sigorta şirketi açısından faiz sorumluluğu da bulunmadığını, davalı şirketin söz konusu tazminat miktarından sorumluluğu bulunmadığından davacıların başvurusu üzerine taleplerin reddedildiğine ilişkin cevap verildiğini, temerrütten bahsedilemeyeceğini, bu nedenle mahkemece hesaplanan temerrüt tarihinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini, mahkemece avans faize hükmedilmiş olup bir taraf için ticari sayılan husus sözleşme mahiyetini arz etmiyorsa karşı taraf için herhalde ticari sayılmayacağını, ortada bir haksız fiilin söz konusu olduğu durumlarda; taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilemeyeceği için, işin bir taraf yönünden ticari olarak nitelendirilmesinin, diğer taraf yönünden de aynı nitelendirmede bulunulmasını hukuken haklı göstermeyeceğini, dahası; haksız fiilden doğan ilişkiler Ticaret Kanunu’nda da düzenlenmedikleri için bu nedenle de ticari iş niteliğini kazanamayacaklarını, kararın bu yönden de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatının kapsamı, poliçe ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlara göre belirlenir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise Genel Şartlar A.3. maddesinde “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinden olan destekten yoksun kalma tazminatı A.5. maddesinin (ç) bendinde “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. Maddesinde ise teminat dışı kalan haller düzenlenmiş, belirtilen maddenin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ile (d) bendindeki “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatının dışında kalan haller kapsamında sayılmıştır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.1. maddesi, A.3. maddesi, A.5. maddesinin (ç) bendi, yine A.6. maddesinin (c) ve (d) bentleri birlikte değerlendirildiğinde bir motorlu aracın işletilmesi sırasında oluşan destekten yoksun kalma zararının, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olması için; talep edilen destek tazminatının sigortalının hukuki sorumluluğu kapsamında kalması, ölenin üçüncü kişi olması ve sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna da denk gelmemesi gerekmektedir. Bu üç şarttan birini taşımayan taleplerin zorunlu mali mesuliyet sigortasının teminat kapsamında olamayacağı açıktır. Sonuç olarak; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre, karayolu motorlu araçlar zorunlu malî sorumluluk sigortası, bir motorlu aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişinin ölümü veya yaralanması veya malının zarara uğraması durumunda zararı teminat kapsamına almaktadır. “Üçüncü kişi” ise işletene göre belirlenecektir. Bir başka deyişle sigortacı, işletene göre üçüncü kişi olan kişilerin ölmesi veya yaralanması veya malına zarar gelmesi durumunda işletenin bu sorumluluğunu üstlenmektedir.
6704 Sayılı Kanun 4. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 92. maddesine eklenen “h” ve “i” maddelerinde de bu konuda düzenleme yapılmış, ilgili maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle yapılan iptal başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesince 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı ve 17/07/2020 tarihli karar ile teminat kapsamının belirlenmesine ilişkin 2918 Sayılı Yasanın 92. maddesinin “i” bendinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiş, “h” bendinde yer alan sigorta teminatı kapsamında kalmadığı belirtilen “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” maddesine ilişkin gerekçesinde ise “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin itiraz konusu (h) bendinde ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olmadığı belirtilmektedir. Kanun’da ilgililerin kimler olduğu belirtilmemiş ise de anılan ibareyle ifade edilenin kazaya uğrayan kişi dışında tazminat talep edebilecek kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Kuralda yer alan “…sigortalının sorumluluk riski…” ibaresinin anlamı da değerlendirilmelidir…..zorunlu mali sorumluluk sigortasının amacı işletenin Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu güvence altına almaktır. Dolayısıyla bu hukuki sorumluluğunu sigorta ettirmekle yükümlü olan işletenin sigortalı konumunda olduğu, sigortalının sorumluluk riskinin ise Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluk kapsamında gerçekleşmesi olası risklerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle kuralın belirsiz olduğu söylenemez. Kural uyarınca sigortalının sorumluluk riski kapsamında değerlendirilemeyecek risklerden doğan tazminat taleplerinden dolayı zorunlu mali sorumluluk sigortasına dayanılarak sigorta şirketinden talepte bulunulmayacaktır. Mali sorumluluk sigortasının sigortalının kanundan doğan hukuki sorumluluğunu teminat altına almak amacıyla zorunlu kılındığı dikkate alındığında, sigortalının hukuki sorumluluğu kapsamında olmayan tazminat taleplerinden dolayı sigorta şirketinin de sorumlu tutulamamasının işin niteliği gereği olduğu anlaşılmaktadır. Sigorta şirketinin sorumluluğunun zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına aldığı riskler ile sınırlandırılması suretiyle ilgililerin, işletenin dahi sorumlu olmadığı tazminat taleplerini sigorta şirketine yöneltmelerinin önüne geçilmesinin ve sigorta şirketinin mülkiyet hakkının korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda esasen sigortalıdan talepte bulunması mümkün olmayan ilgililerin, sigorta şirketinden de talepte bulunamamasının Anayasa’nın 17. ve 35. maddelerinde düzenlenen hakları ihlal ettiği söylenemez. Kuralın ilgililerin menfaatleri ile sigorta şirketinin menfaatleri arasında makul bir denge kurulmasını engelleyen bir yönünün bulunmadığı görülmektedir.” denilerek, 2918 Sayılı yasanın 85. maddesi kapsamında kalmayan üçüncü kişilerin zararlarının sigorta kapsamında kalmadığına yönelik bir düzenleme olduğundan bahisle, düzenlemenin belirli olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Buna göre, davalı … şirketine trafik sigortalı aracın işleteni (ve davalının sigortalısı) olan müteveffa …’un işleteni olduğu araçta, yolcu konumunda iken dava dışı sürücü … tarafından gerçekleştirilen trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm olayında, hak sahibi davacıların destek zararlarından sigortacının sorumlu olup olmadığının, 6704 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki dönem açısından 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Karayolu Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir.Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile de 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni Genel Şartlar C.11 maddesine göre, Genel Şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Karayolları Trafik Kanununun 93. maddesi (Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı kararı ile de Anayasa’ya aykırı olmadığına hükmedilmiştir.) gereği, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. Böylece Hazine Müsteşarlığı Kanundan aldığı yetki ile zorunlu sigorta genel şartlarını belirler. Sigortacılık Kanunu’nun “Sigorta Sözleşmeleri” başlıklı 11. maddesinin birinci cümlesinde; “Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir.” ifadesi mevcut olup bu doğrultuda, yapılacak sözleşmeler (poliçeler) genel şartlara uygun olmak zorundadır. ZMSS Genel Şartları, sözleşmede taraf olmayan Hazine Müsteşarlığı tarafından, Kanundan alınmış olan yetkiye dayalı olarak belirlenir. Hazine Müsteşarlığı, zorunlu mali sorumluluk sigortası hizmeti veren bir kuruluş olmadığı gibi hizmeti alan taraf ile bir sözleşme ilişkisi içinde bulunmamaktadır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın uygulanmasının, Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesinde belirtilen “tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği” ilkesine aykırı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu ilkenin uygulanabilmesi için her iki tarafın özgür iradesi ile poliçe düzenlendikten sonra zarar görenin aleyhine tazminatın kaldırılması yada azaltılmasını gerektirecek değişikliklerin yapılması durumunda geçerli olacaktır. Oysa 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları, yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçelerde geçerli olacağından, poliçenin düzenlendiği tarih itibarı ile Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası’nın kapsamı tüm taraflarca bilinmektedir.
Sigortacı, işletenin sorumluluğunu poliçe ve genel şartlar kapsamında üstlendiğine göre, sonradan bir değişiklikten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Kaldı ki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1423. maddesine göre sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmese dahi sigortalı, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur. 01.06.2015 tarihinde düzenlenen Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi de, 2019/3490 Esas – 2020/4957 Karar sayılı 08.09.2020 tarihli kararında “Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” denilerek, sorumluğun belirlenmesinde poliçe tanzim tarihindeki genel şartların nazara alınacağını” belirtmiş, yine aynı kararında “01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde ‘Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.
Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır” denilerek, 01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilen ZMMS poliçelerine istinaden yeni genel şartlar uygulanacağından, işletenin kendisinin vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kalan üçüncü kişilere karşı, sigortalının (işletenin) sorumluluğu olmamasına göre, yapılan düzenleme ile sigortanın da sorumlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu itibarla, 2918 Sayılı Yasanın 91. maddesinde, işletenin 85/1 madde kapsamında oluşan sorumluluğu yönünden ZMMS yapılmasına ilişkin zorunluluk bulunması, 2918 Sayılı Yasanın 85/1 maddesi kapsamı dışındaki zararlar yönünden ise kanunda ZMMS yaptırılmasına ilişkin emredici hüküm bulunmamasına göre, işletenin sorumluluğunda olmayan zararların sigorta teminatı kapsamında olmayacağı da genel şartlar ile belirlenebilir. Kanun gereğince ZMMS yaptırılması zorunlu olmayan hususun genel şartlarda belirtilmesi kanuna aykırılık oluşturmayacağından, sigortanın sorumluluğunun belirlenmesinde nazara alınır.
Somut olayda, davaya konu trafik kazası 14.11.2015 tarihinde meydana gelmiş olup, 16.06.2015/2016 vadeli ZMSS poliçesi de davalı … şirketince 15.06.2015 tarihinde düzenlenmiştir. Davalı, kaza yapan aracı ZMMS ile sigortalayan sigorta şirketi olup kanunla sınırları belirlenen işletenin zararlarından sorumludur. ZMMS poliçesinin düzenlenme tarihi ve kaza tarihi itibari ile davaya konu olayda 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS genel şartları hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Somut olayda söz konusu ZMSS Poliçesinde, davacıların eş ve babası olan destekleri sigortalı ve aracın işleteni olan … dava konusu trafik kazası nedeni ile hayatını kaybetmiştir. Ölenin aynı zamanda aracın işleteni olması sebebi ile üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, işleten olarak, kendi ölümü nedeni ile tazminat yükümlülüğü olamayacağından, işletenin sorumluluğunu poliçe limitleri dahilinde üstlenen zorunlu mali mesuliyet sigortacısının da bu ölüm nedeni ile doğan zarardan sorumlu olmayacağı açıktır.
Bu nedenle, 01.06.2015 tarihinde düzenlenen ZMMS Genel Şartlarının A.6. maddesinin (c) bendi ile (d) bendindeki düzenlemeler nedeniyle sigortalı araç işleteninin kendisinin vefatı nedeniyle meydana gelen destek zararları sigorta teminatı kapsamında olmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden, davalı … şirketi vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kuırulması,kararın kaldırılma sebebine göre sonuca etkili görülmediğinden davalı … şirketi vekilinin sair, davacılar vekilinin tüm istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.05.2019 gün ve 2017/793 Esas – 2019/438 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, kararın kaldırılma sebebine göre sonuca etkili bulunmadığından davalı … şirketi vekilinin sair, davacılar vekilinin tüm istinaf taleplerinin incelenmesine YER OLMADIĞINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davacılar …, … ve … tarafından, davalı …Ş. aleyhinde açılan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin davaların reddine,
2-Davacı taraftan alınması gereken 80.70-TL karar harcının, peşin alınan 31,40-TL maktu ve 990,00-TL ıslah harcı toplamı olan 1.021,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 940.70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı …Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4 maddesi gereğince tespit ve takdir edilen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı … şirketine verilmesine,
4-Davalı …Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4 maddesi gereğince tespit ve takdir edilen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı … şirketine verilmesine,
5-Davalı …Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4 maddesi gereğince tespit ve takdir edilen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı … şirketine verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen toplam 945,88-TL yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Davacılar tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-Davalı …. tarafından yatırılan 44.40-TL maktu ve 3.756,44-TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … şirketine iadesine,
2-Davacı taraftan peşin alınan 44.40-TL maktu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacılara iadesine,
3-Davalı … şirketi tarafından yapılan toplam 24,38-TL istinaf yargılama giderinin, davacılardan tahsili ile davalı … şirketine verilmesine,
4-Davalı …. tarafından yatırılan 150.00-TL gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde adı geçen davalıya iadesine,
5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak oy birliği ile 29.04.2022 tarihinde karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.