Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3086 E. 2022/1039 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/3086 – 2022/1039
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3086
KARAR NO : 2022/1039

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2019
NUMARASI : 2017/875 Esas 2019/680 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
İHBAR OLUNAN :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 13/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 24/01/2015 tarihinde, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, karıştığı trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı aracın kusurlu olduğunu, davalıdan zararların tazmini talep ediliği halde karşılanmadığını, zararlarından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.000,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere 3.500,00 TL maddi tazminatın 29/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın minibüs olduğunu, bu nedenle Karayolları Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigortası yaptırmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin ZMMS kapsamında sorumluluğunun olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul etmemekle birlikte; kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigorta limiti, kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru, zararı ve maluliyetini kanıtlaması gerektiğini, ayrıca geçici iş göremezlik zararlarının da sigorta teminatı kapsamında olmadığını, müterafik kusur ve hatır taşımasının değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinden ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğu; taraf delilleri toplandıktan sonra; … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkalığı’ndan alınan raporda “…’ın meydana gelen kaza sonrası, çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %18 (on sekiz) olduğu, meydana gelen kaza sebebiyle tıbbi iyileşme süresinin 6(altı) aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, kazanın meydana gelmesindeki kusur durumunun tespiti açısından alınan raporda; … plakalı çekici ve buna bağlı dorsenin sürücüsü …’ın; kazanın meydana gelmesinde %80 (Yüzde Seksen) oranında kusurlu olduğunun, davalı tarafından sigortalı… plakalı aracın maktul sürücüsü …’nun; kaza olayının meydana gelmesinde % 20 (Yüzde Yirmi) oranında kusurlu olduğunun, sigortalı araçta yolcu olarak seyahat eden davacının ise kaza olayının meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığının, ayrıca; söz konusu şahsın kaza sonrası yaralanmasına yönelik müterafik kusurunun olduğuna dair bir bulguya rastlanmadığının, kaza olayının meydana gelmesiyle ilgili, kusur atfedilebilecek başka bir kişi veya kuruluş bulunmadığının belirtildiği; aktüer bilirkişi tarafından …’ın işlemiş ve işleyecek dönem için davalının kusuru oranında sürekli iş göremezlik tazminatının 36.306,45 TL, geçici iş göremezlik tazminatının ise 1.147,11 TL olduğu, hesap tarihinde toplam tazminatın 37.453,56 TL olup temerrüt tarihinde (29.03.2017) toplam tazminatın 31.232,23 TL olduğunun belirtiliği, alınan raporların karar vermeye elverişli olduğu, davacının, davalıdan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zararlarını talep edebileceği, ayrıca davacının, araç sürücüsünün kızı olması nedeniyle hatır taşımasının da söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile 37.453,56 TL tazminatın 29/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece davacının zararlarının Karayolları Taşımacılık Zorunlu Sorumluluk Sigortası kapsamına girip girmediği araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu;
Davacı tarafından davadan önce … Tıp Fakültesinden maluliyet raporu alınmasına rağmen, yargılama sırasında aynı kurumundan rapor alınmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca raporun nevrotik bozukluğunun maluliyete neden olup olmadığının değerlendirilmemiş olması nedeniyle yetersiz olduğunu, raporun Adli Tıp Kurumu’ndan alınması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili, kaza yapan aracın minibüs olması nedeniyle husumetin, (sigortasının bulunması halinde) Karayolları Zorunlu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasına yöneltilmesine gerektiği, husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini ileri sürmüş ise de; kaza yapan aracın Karayolları Taşımacılık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası bulunduğuna yönelik delil bulunmaması yanı sıra dosya kapsamına göre de, kazanın Karayolları Taşıma Kanunu çerçevesinde yapılan taşıma sırasında gerçekleşmediğinin anlaşılmış olmasına göre davalının husumete ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin, davacının maluliyet raporuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; “Bedensel Zarar” başlığı altında düzenlenen 6098 sayılı TBK.’nın 54. maddesinde bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmektedir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir.
Trafik kazasına maruz kalan kişilerin kaza nedeniyle psikolojik olarak etkilenecekleri tartışmasız bir gerçek olsa da, bu etkilenmenin maluliyete sebep olacak yoğunlukta olup olmadığı, etkilenmenin çalışma gücüne etki edecek boyutta olup olmadığı, ayrıca psikolojik rahatsızlıklar mevcut ise bu hususun kazadan meydana gelip gelmediğinin, saptanması gerekir.
Öte yandan; zarar gören davadan önce aldığı maluliyet raporu çerçevesinde dava açabilir ise de davalı tarafından rapora itiraz edilmiş olması ve itirazların somut mahiyette olması halinde davalının “Hukuki Dinlenilme Hakkı” çerçevesinde itirazları değerlendirilerek, HMK’nın 27. maddesi gereğince açıklama ve aksi ispat hakkı tanınmalıdır.
Somut olayda, davacı tarafından … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına şahsen başvurularak maluliyet raporu alındıktan sonra, alınan rapora göre eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu 28/11/2017 tarihli 2790 Sayılı raporda; davacının 24/01/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazası neticesinde “sol skapula kırığı”, “maksillofaisyal travması” meydana geldiği ve psikiyatrik şikayetleri olduğu nazara alınarak, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre “nevrotik bozukluklar” nedeniye %16, sol skapula kırığı sekeli omuz eklem ankilozu” nedeniyle %7; balthazard formülü ile hesaplandığında maluliyet oranın %22 olduğu, E cetveline göre ise %18 oranında olacağı tespit edilmiştir. Davacının nevrotik bozukluğunun, kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, illiyetinin bulunması halinde tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği ve kalıcı maluliyet haline gelip gelmediği, kalıcı maluliyet olması halinde çalışma gücü kaybına neden olacak boyutta olup olmadığı değerlendirilmemiştir.
Bu durumda, davalı tarafından davacının davadan önce aldığı rapora itiraz etmiş olması nedeniyle; mahkemece öncelikle davacının nevrotik bozukluğunun olup olmadığı, nevrotik bozukluğu bulunması halinde kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi bakımından davacının kaza öncesinde bu hususta tedavi görüp görmediğinin ve buna ilişkin ilaç kullanıp kullanmadığının belirlenmesi için kaza tarihi ve öncesine ait tedavi bilgilerinin istenmesi, kaza tarihinden sonra ortaya çıktığının belirlenmesi halinde, davacıda nevrotik bozukluğun bulunup bulunmadığı, var ise kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği, maluliyete neden olacak şekilde kalıcı hale gelip gelmediği, kalıcı hale gelmiş ise çalışmasına engel teşkil edip etmediğinin ve hangi oranda etkisinin olacağının belirlenmesi ve buna göre; davacının kaza nedeniyle meydana gelen geçici ve sürekli iş göremezlik durumunun tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan rapor alınması gerekirken, bu hususa ilişkin araştırma ve değerlendirme yapılmamış olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talebinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; davanın yeniden görülerek, mahkemece yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılarak, davacının maluliyet durumu tespit edildikten sonra, davacıya davalının sorumluluğunu da kapsar şekilde (davalı yahut diğer sigorta şirketi tarafından) daha önce ödeme yapılmış ise buna ilişkin evraklar da dosyaya kazandırılarak ödeme tarihi itibariyle davalının zararının karşılanıp karşılanmadığının değerlendirildiği önceki aktüer bilirkişinden ek rapor yahut yeni bir bilirkişiden (hükümün davacı tarafından istinaf edilmemiş olması nedeniyle usulü kazanılmış haklarda korunarak) rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 12/09/2019 tarihli 2017/875 Esas – 2019/680 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 640,00 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.