Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3084 E. 2022/1038 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2019
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 02/11/2017 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, müvekkilinin sevk ve idaresindeki araç ile karıştığı kazada müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı aracın kusurlu olduğu ve müvekkilinin zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL daimi iş göremezlik ve 500,00 TL bakıcı giderinin davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı 24.05.2019 tarihli dilekçesi ile daimi iş görmezlik tazminatını 27.578,35TL’ye; bakıcı gider tazminatını 1.777,50TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde; kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu sorumluluklarının poliçe limiti, kusur ve zararla sınırlı olduğunu, davacının kusuru, zararı ve maluliyeti kanıtlaması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı giderinden müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, davacının meydana gelen trafik kazası nedeniyle daimi iş göremezlik ve bakıcı gideri zararlarını davalıdan ZMMS kapsamında talep ettiği, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan alınan raporda; davalının sigortaladığı araç sürücüsünün aracın hızını mahal şartları ve yol durumuna göre ayarlamadığı duraklama halindeki davacının aracına arkadan çarptığı bu halde dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle %100 kusurlu olduğunun tespit edildiği, kusur raporunun dosya kapsamına ve delil durumuna uygun olduğu, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın raporda davacının vücut çalışma gücünü %8 oranında kaybettiği, bakıcı ihtiyacının 1 ay olduğu; maluliyet raporunun uygun olması nedeniyle, aktüer bilirkişiden alınan hesap raporunda; davacının daimi iş göremezlik zararının 27.578,35TL; bakıcı giderinin 1.777,50TL olduğunun tespit edildiği, davacının zararlarından davalının sorumlu olduğu gerekçesi ile; “Davanın kabulü ile, 27.578,35 TL daimi iş göremezlik tazminatı ile 1.777,50 TL bakıcı tazminatı olmak üzere toplam 29.355,85 TL bedelin 29/03/2018 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece hükmedilen bakıcı giderinden müvekkilinin sorumlu olmadığını, geçici bakıcı giderinin tedavi gideri olduğunu ve 6111 Sayılı Yasa kapsamında değerendirilmesi gerektiğini, bu nedenle kararın hatalı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun da uygun olmadığını, her ne kadar müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, davacının aracına arkadan çarpması neticesinde kaza meydana gelmiş ise de davacının kaza nedeniyle yaralanmadığını, bu durumun soruşturma ifade tutanakları ile de sabit olduğunu, müvekkilinin arkadan çarpması sonrasında davacının, araç sürücüsüne bir şey olmadığını 100,00 TL verilirse yola devam edeceğini beyan ettiği, bu durumun sigortalı araç sürücüsünün çektiği fotoğraflarla da sabitlendiğini, davacının çarpma sonrası kırılan malzemeleri topladığı sırada diğer bir aracın hızla gelerek çapması neticesinde yere yığıldığını ve malul kaldığını, dolayısı ile kazada kusurlu olanın diğer aracın olduğunu, mahkemece alınan raporda birinci kazada ve ikinci kazada araçların ayrı ayrı %100 kusurlu olduğu tespit edilmiş ise de, müvekkiline ait araç sürücüsünün tam kusuruna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kusurun İTÜ veya Karayolları … Heyetinden alınacak rapor ile net şekilde belirlenmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece, davalı tarafından sigortalanan aracın, davacıya ve motosikletine çarpmasında %100 kusurlu olması nedeniyle, davacının zararlarından sorumlu olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Haksız fiil nedeniyle sorumlulukta, illiyet bağı, sorumluluğun asli koşulu, tazminat hukukunun temel ilkesidir. Bu şart olmaksızın bir kişinin sorumluluğu düşünülemez. ( Eren, Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2020, s. 607) Hukuki sorumlulukta, illiyetin varlığından söz edilmesi için uygun illiyet bağının varlığı hukukumuzda aranmaktadır. Uygun illiyet bağının bulunmaması halinde sorumluluktan da söz edilemez. Bu nedenle mahkemece zarar verenin haksız eylemini ve haksız eylem neticesinde oluşan zararın doğru şekilde tespit edilmesi, davacının haksız eylem sonrasında farklı nedenler ile oluşan zararları var ise ve haksız eyleme neden olanın bu zarardan da sorumlu olup olmayacağının uygun illiyet bağı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektir.
Somut olayda; 02/11/2017 tarihinde davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün, zemindeki buzlama nedeniyle öndeki araca çarpmamak için direksiyonu sağa kırması neticesinde yolun sağında durmakta olan motosiklete ve davacıya çarptığı, kaza sonrası sigortalı araç sürücüsünün başka bir kazaya neden olmamak için yola reflektör koymasından sonra …’ya ait üçüncü bir aracın durmayarak davalı tarafından sigortalı araca çarptığı ve bu aracın da savrularak ilk kaza sonrası kırılan motosiklet sepetine ilişkin parçaları toplamakta olan davacıya ve motosikletine çarptığı, kaza tespit tutanağı, ceza soruşturması ve kovuşturması sırasında alınan ifadeler ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Meydana gelen kaza nedeniyle davacının yaralanması nedeniyle davalı tarafından sigortalı araç sürücüsü ve sonrasında bu araçlara ve davacıya çarpan … Otobüsü sürücüsü hakkında taksirle yaralama suçundan açılan davada, Ankara Batı 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/716 E. 2018/1165 K. Sayılı dosyasında alınan raporlarda ilk kazaya karışan sigortalı araç sürücüsünün ilk kaza nedeniyle kusurlu olması, sonrasında gelen ikinci kaza nedeniyle kusurunun olmaması nedeniyle, sigortalı araç sürücüsünün sadece ilk kaza neticesinde meydana gelen yaralanma nedeniyle cezai sorumluluğu olduğu kabul edilerek, ilk kaza neticesinde …’un basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığından bahisle cezalandırılmasına karar verildiği, ayrıca ikinci kaza neticesinde meydana geldiği kabul edilen yaralanma nedeniyle cezai sorumluluğuna gidilmediği, sigortalı araç sürücüsü hakkında verilen cezanın kesinleştiği görülmüştür.
Mahkemece Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda; sigortalı araç sürücüsünün, yolun sağında durmakta olan motosiklete ve sürücüsüne çarpması ile sonuçlanan birinci kazada sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş, ceza mahkemesinde davacının ağır şekilde yaraladığı kabul edilen ikinci kazada ise tüm kusurun …’ya ait araç sürücüsü …’de olduğu tespit edilmiştir.
Ceza dosyası, kaza tespit tutanağı ve mahkemece alınan kusura ilişkin rapor birlikte değerledirildiğinde, meydana gelen ikinci kaza öncesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün gerekli önlemleri almış olmasına rağmen ikinci kazanın meydana gelmiş olmasına ve ikinci kaza nedeniyle sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen bir kusur da bulunmamasına göre ikinci kaza neticesinde meydana gelen zarar ile sigortalı araç sürücüsünün ilk kazası arasında “uygun illiyet” bağının bulunduğu kanıtlanamamıştır.
Bu durumda mahkemece; ceza mahkemesi dosyasında davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün ilk kaza neticesinde davacı …’un basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiğinden ve sigortalı araç sürücüsünün bu eylemi nedeniyle haksız fiili kesinleştiğinden meydana gelen ilk kaza nedeniyle daimi iş göremezlik zararı ve bakıcı gideri olup olmayacağı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile bu hususta değerlendirme yapılmaksızın, ceza mahkemesinde ikinci kaza sonrasında meydana geldiği kabul edilen yaralanması çerçevesinde davalının sorumluluğuna gidilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanılmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu ilk kaza nedeniyle, davacının daimi maluliyeti ve bakıma muhtaçlığı meydana gelip gelmediği değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/09/2019 tarihli 2018/269 Esas 2019/686 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 2005,30 TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/13759 E. Sayılı dosyasına depo edilen 45.000,00 TL bedelli teminat mektubunun yatırana iadesine
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.