Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3065 E. 2022/1311 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/3065 – 2022/1311
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/3065
KARAR NO : 2022/1311

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2019
NUMARASI : 2015/538 Esas 2019/519 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı esas davanın davalısı … Sigorta AŞ. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Esas davada davacı vekili, 28.04.2015 tarihinde davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın kırmızı ışık ihlali yaparak davacının sevk ve idaresindeki motorsiklete çarpması sonucu davacının yaralandığını, davacının kaza tarihinde kurye olarak çalıştığını belirterek HKM’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 500,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı ile 2.500,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olarak toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 25.08.2018 tarihli dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatın 8.551,94 TL’ye geçici işgöremezlik tazminatını 949,07 TL’ye yükseltmiştir.
Esas davada davalılar … ve … vekili, davalı …’a ait …’in sevk ve idaresindeki araçla seyir halinde iken trafik lambasının yeşilden sarıya döndüğü sırada önündeki aracın aniden durması sonucu, önde bulunan araca çarpmamak için direksiyonu kırdığını, bu sırada davacının sevk ve idaresindeki motosiklete çarptığını, davalının hızının 25-30 km olduğunu, bahse konu yaralanmanın gerçekleşmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini; ,karşı dava olarak dava konusu kaza nedeniyle davalı …’a ait araçta hasar ve değer kaybı oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalma kaydıyla hasar ve değer kaybı olarak 4.200,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte karşı davalılar sürücü … ve motorsiklet maliki …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Esas davada davalı … Sigorta AŞ. vekili, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın … poliçe numarası ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle, davacının kask takmadığını, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurumundan, kusur raporunun Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınmasının gerektiğini, davacının geçici iş göremezlik, tedavi giderleri ve bakıcı giderinin 6111 sayılı yasa gereği teminat dışı olduğunu, davalı şirkete başvuru bulunmadığından dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Karşı dava süresinde açılmadığı için 20/06/2016 tarihli celsede tefrik edilmiş; mahkemenin 2016/238 esasına kaydolmuştur mahkememizin 26/11/2018 tarihli kararı ile ayrılan karşı davanın birleştirilmesine karar verilmiş, birleşen davada davalı … vekili, birleşen davanın davacısının kazada tam kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davanın davalısı … savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece kaza tespit tutanağında kazanın; sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın orta şeritten seyir halinde iken butonlu yaya geçidi ışıklarına geldiği esnada önündeki araçların duruşa geçtiğini fark ettiğinde sola-sağa manevra ile yaya geçidinden karşıdan karşıya geçen … plakalı motosiklete çarparak araçların hasarlanmasına ve motosiklet sürücüsünün yaralanmasına sebebiyet verme şeklinde gerçekleştiği, motosiklet sürücüsünün yaya geçidinden aracıyla birlikte karşıdan karşıya geçmesi nedeniyle kural ihlali olduğu, otomobil sürücüsünün ise manevraları düzenleyen kurallara uymama nedeniyle kural ihlali olduğunun tespit edildiğini, ceza yargılaması sırasında düzenlenen 12/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda …’un somut kazaya neden olduğu, önündeki aracı takip mesafesi kurallarına uygun sürmediği, geçiş kurallarına ve ışıklara riayet etmediği gerekçesi ile kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsünün ise motosikletini yaya yolunda sürmesi nedeniyle kusurlu olduğu ve bir yayadan daha kısa sürede çarpma noktasına ulaşması nedeniyle sürücü …’un kazayı engelleyemediği kanaati bildirildiği, eldeki davada bilirkişiler tarafından düzenlenen 21/05/2018 tarihli raporda; kazanın oluşu aynı şekilde kabul edilmiş ancak motosiklet sürücüsünün geçişini yaya geçidi üzerinde ve yeşil ışıkta yapması nedeniyle kurallara aykırı davranışı olmakla birlikte bu davranışın olayın oluşuna etkisinin bulunmadığı, bütün kusurun önündeki aracı yeterli takip mesafesine göre takip etmeyen buna bağlı olarak trafik ışıklarının kırmızıya yanması üzerine önünde duran araca çarpmamak için kontrolsüz olarak sola doğru manevra yapıp bu sırada yaya geçidi üzerine sağdan sola doğru geçmekte olan davacı motosikletliye çarpan davalı sürücü de olduğu kanaati bildirildiğini; Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 24/04/2019 tarihli raporda da kazanın oluşu aynı şekilde kabul edilmiş ancak yayalara tahsis edilmiş olan ve kullanmaması gereken ışıklı yaya geçidine idaresindeki, motosiklet ile girip yeşil ışıkta yolun karşısına geçmek isteyen davacıya %15 oranında kusur davalı sürücüye ise kırmızı ışık ihlali ve hızını azaltmamak nedeniyle %85 oranında kusur izafe edildiği, düzenlenen kusur raporlarında ve Trafik Kaza Tespit Tutanağında oluşun aynı şekilde kabul edildiği, ceza yargılamasında düzenlenen rapor ile Ankara Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda motosiklet sürücüsünün yaya geçidinden geçmemesi gerektiği kuralına uymaması nedeniyle farklı oranlarda da olsa davacıya kusur tayin edildiği, mahkemece atanan bilirkişi ise motosiklet sürücüsünün yaya geçidini kullanması kural ihlali olarak belirlenmek ile birlikte bu ihlalin kazanın meydana gelmesinde etkili olmadığı değerlendirilip kusurun tamamın otomobil sürücüsüne verildiği, davalı sürücü …’un hazırlık beyanında; mühendislik fakültesi önünde bulunan trafik ışıklarına yaklaştığı sırada trafik ışığının yeşilden sarıya döndüğünü, orta şeritte seyir halinde olduğunu, önündeki aracın aniden durması üzerine çarpmamak için sol şeride geçtiğini, o sırada karşıdan karşıya geçen motosikletliyi bir anda önünde görünce frene bastığını ancak motosikletliye çarptığını ifade ettiğini, davalı sürücünün söz konusu beyanı da gözetildiğinde mahkemece yaya geçidinden motosikletle karşıdan karşıya geçen davacının davranışının kural ihlali oluşturmakla birlikte kazaya etki etmediği, bu nedenle davacıya herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği, tüm kusurun davalı sürücüde olduğunun kabul edildiğini, zira davalı sürücünün önünde seyreden başka bir araç bulunmakta olup bu araç kırmızı ışıkta durabildiği halde arkadan seyreden davalı sürücünün öndeki araca göre ışıklara daha fazla mesafe olmasına rağmen duramamasının nedeninin, birinci ihtimalde çok hızlı seyrediyor olması, ikinci ihtimalde dikkatsiz araç kullanması nedeniyle kırmızı ışığı fark edememesi, üçüncü ihtimalde ise kırmızı ışığın yandığını fark ettiği halde kasten ışık ihlali yaparak geçmek istemesi olabileceği ve her üç ihtimalde de davacının ister yaya olarak isterse motosiklet üzerinde karşıdan karşıya geçmesini kazanın meydana gelişine olumlu ya da olumsuz etkisinin olamayacağı mahkemece değerlendirilmiş ve alınan raporlarda 21/05/2018 tarihli rapora iştirak edilerek davacının kusursuz olduğu kabul edilerek bu kapsamda birleşen davanın reddine hükmedilmesi gerektiği; asıl davanın konusunun trafik kazasında oluşan yaralanmaya bağlı olarak geçici ve kalıcı iş göremezlikten doğan maddi zararın ve manevi zararın tazmini olduğu, somut olayda kazanın 28/04/2015 tarihinde gerçekleştiği, poliçenin 16/02/2015 tarihinde düzenlendiği anlaşıldığından yeni genel şartların uygulanmayacağı, Ankara … Adli Tıp Ana bilim Dalı Başkanlığınca hazırlanan rapora göre davacının vücut çalışma gücünden %1,3 nispetinde kaybettiği, 1 ay süreyle iş göremezlik halde kaldığının tespit edildiği, davacının asgari gelir düzeyi üzerinde kazancı olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığından davacının yasal asgari ücret elde edeceği, rucua esas SGK tarafından bağlanan gelir bulunmadığından bu yönde indirime gidilmediği, yine davacının müterafik kusuru bulunmadığı, yukarıdaki tespitlere göre düzenlenen denetime elverişli kusur ve hesap bilirkişisi raporlarına itibar ile davacının 949,07 geçici iş göremezlik ve 8.551,94 TL sürekli iş göremezlik zararından kaynaklı tazminata hak kazandığının mahkemece kabul edildiği yine davacı haksız fiil neticesinde bedensel zarara uğradığından TBK 56/1 maddesi kapsamında manevi tazminat takdirinin gerektiği kabul edilip davacının kurye olarak çalışması, davalı sürücünün (ceza yargılamasında alınan beyanı) ve davalı araç işleteni ekonomik ve sosyal durumları kusurun tamamının davalı sürücüye ait olduğunun kabulü ile davacının kesin maluliyet oranı ve iyileşme süresi gözetilerek 2.500,00 TL manevi tazminatı davalı gerçek kişilerden tahsili ile davacıya verilmesine, hükmedilen tazminatın gerçek kişi davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren sigorta şirketi yönünden ise davadan önce müracaat söz konusu olmadığından dava tarihinden itibaren işlemek üzere ve sigortalı aracın ticari amaçla işletilmemesi nedeniyle yasal faiz yürütülmesi gerektiğini kanısıyla asıl davanın kısmen kabulü ile; 949,07 TL geçici, 8.551,94 TL kalıcı maluliyet olmak üzere toplam 9.501,01 TL.nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen tutara davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 28/04/2015 tarihinden itibaren değişen oranlı yasal faiz işletilmesine, 2.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 28/04/2015 ten itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı esas davanın davalısı … Sigorta AŞ. vekili ile esas davanın davalısı karşı davanın davacıları … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş; mahkemenin 13.09.2019 tarihli ek kararı ile esas davanın davalısı, karşı davanın davacıları … ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmadığından HMK’nun 344 maddesi gereğince kararın istinaf edilmemiş sayılmasına karar verilmiş; ek karara karşı esas davanın davalısı karşı davanın davacıları … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Esas davanın davalısı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece hükme esas alınan kusur oranlarının kabulünün mümkün olmadığını, davayı kabul manasında olmamak üzere, kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna sevki gerektiğini,
Gerekçeli kararda da açıkça ifade edildiği üzere kaza tespit tutanağında motosiklet sürücüsünün yaya geçidinden aracıyla birlikte karşıdan karşıya geçmesi nedeniyle kural ihlalinde bulunduğu, otomobil sürücüsünün ise manevraları düzenleyen kurallara uymama nedeniyle kural ihlali olduğunun tespit edildiğini, yine aynı şekilde ceza yargılaması sırasında düzenlenen 12/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda motosiklet sürücüsünün motosikletini yaya yolunda sürmesi nedeniyle kusurlu olduğu ve bir yayadan daha kısa sürede çarpma noktasına ulaşması nedeniyle sürücü …’un kazayı engelleyemediği kanaati bildirildiğini, diğer yandan Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 24/04/2019 tarihli raporda da yayalara tahsis edilmiş olan ve kullanmaması gereken ışıklı yaya geçidine idaresindeki, motosiklet ile girip yeşil ışıkta yolun karşısına geçmek isteyen davacıya %15 oranında kusur izafe edildiğini, bütün bu tespit ve raporların aksine olarak, yerel mahkeme tarafından motosiklet sürücüsünün yaya geçidini kullanmasının kural ihlali olarak kabul edilmesi ile birlikte bu ihlalin kazanın meydana gelmesinde etkili olmadığının değerlendirilmesi ve tüm kusurun otomobil sürücüsü davalıya verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı motosiklet sürücüsünün kazada kusurlu olduğu açıkça tespit edilmiş iken bu kusurun kazaya etki etmediği ile davacıya herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği ve tüm kusurun davalı sürücüde olacağının kabul edilmesinin mantık kurallarına uygun olmadığı gibi hukuken de cevaz verilen bir durum olmadığını, kabulü mümkün olmayan işbu raporun dikkate alınmamasını ve kusur oranlarının yasa, usul ve içtihatlara uygun olarak yeniden belirlenmesi için Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden yeni bir rapor alınması gerektiğini, Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/11-115 E., 2004/108 K., 25.02.2004 Sayılı İlamında; “Dava, TTK.nun 1301 maddesine dayalı olarak sigortalının halefi sıfatıyla ona ödenen tazminatın rücuen tahsili için davalılar aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, kesinleştiği belli olmayan ceza mahkemesi kararına ve bu karara dayanak rapora itibar edilerek davalı sürücünün tam kusurlu olduğu kabul edilerek dava kabul edilmiştir. BK.nun 53.maddesine göre ceza mahkemesinin kararı kusurun takdirinde ve zarar miktarının tayininde hukuk hakimini bağlamaz. Yasanın bu düzenlemesi Yargıtay’ın yerleşmiş inançlarına göre maddi olayı belirleyen ceza mahkemesi kararları açısından kabul görmemektedir. Ancak, mahkemenin hükme esas aldığı ceza mahkemesi kararının kesinleştiği belli olmadığına ve kararda sanık sürücüye izafe edilen kusurun derecesini hukuk hakimi ayrıca tayin etmesi yasa hükmü gereği olduğundan, hukuk davası açısından davalı sürücünün kusurunun uzman bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi gerekmektedir. Nitekim davalıların kusura itirazları üzerine davacı vekili delil listesinde keşif ve bilirkişi raporuna da dayandığı gibi 15.3.2001 havale tarihli dilekçesinin 2.sayfasının 4.paragrafında da ceza davasının sonucu beklenmeksizin kusur ve hasar tespiti açısından bilirkişi incelemesi yapılmasını istemiştir. O halde mahkemece, tarafların talepleri gözetilerek kusur oranının uzman bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi gerekir iken eksik incelemeye dayanılarak karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir”. şeklinde belirtildiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere davacı tarafın kask takmadığını, koruma önlemlerini almadığını, bu nedenle müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini, (emsal Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2011/10520 E., 2012/14308 K. 04.10.12 Tarihli İlamı) belirterek istinaf isteminin kabulü ile Yerel Mahkeme Kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Esas davanın davalısı … Sigorta AŞ. vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Esas dava trafik kazasındaki yaralanmadan kaynaklanan geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı ile manevi tazminat; karşı dava ise araç hasarı ve değer kaybı istemine ilişkindir.
Esas davada davacı vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın davacının sevk ve idaresindeki motorsiklete çarpması davacının yaralandığını belirterek sürekli ve geçici işgörmezlik tazminatı ile manevi tazminat talep etmiş, mahkemece davalı sürücüsünün kazada asli ve tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
08.04.2015 tarih saati 16.10 olan kaza tespit tutanağında sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Celal Bayar Bulvarı Sıhhiye Köprüsü istikametine orta şeritten seyirle Bebe Sokak kavşağındaki butonlu yaya geçidi ışıklarına geldiğinde ön ilerisindeki araçların duruşa geçtiğini fark ettiğinde sağa manevra ile yaya geçidinden karşıdan karşıya geçen … plakalı motosikletin sol yan kesimine kendi aracının ön sol kesimi ile çarpması sonucu motosiklet sürücüsünün yaralanmasına sebebiyet verdiği kazada, motosiklet sürücüsü …’ın yaya geçidinden motorsikletle karşıdan karşıya geçmesi nedeniyle kural ihlali olduğu, otomobil sürücüsü …’un ise manevraları düzenleyen kurallara uymama nedeniyle kural ihlali olduğunun tespit edildiği; eldeki davada alınan Ankara ATK’nun 24.04.2019 tarihli raporunda; olay sonrası tanzim edilen Trafik Kazası Tespit Tutanağı, 21.05.2018 tarihli Bilirkişi Raporu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan 12.10.2015 tarihli Bilirkişi Raporu dosya kapsamındaki ifadeler, olay sonrası mahalde çekilmiş fotoğraflar ve tespit edilen diğer tüm veriler incelenip durum değerlendirmesi yapıldığında kazanın oluşunun aynı şekilde kabul edildiği davalı sürücü …’un idaresindeki otomobil ile gündüz vakti, meskun mahalde, bölünmüş yolu takibe seyredip, geldiği olay mahallinde, hızını ve sürüşünü mahal şartlarına göre ayarlamadığı, kavşağa ve çıkışındaki ışıklı yaya geçidine hız azaltarak kontrollü bir şeklide yaklaşmadığı, bu haliyle, kırmızı ışık ihlali yaparak, ışıklı yaya geçidi üzerinden kullandığı motosiklet ile geçmekte olan davacı sürücü …’a çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketi ile asli kusurlu (%85 oranında ); davacı sürücü …’ın gündüz vakti, olay mahallinde, yayalara tahsis edilmiş olan ve kullanmaması gereken ışıklı yaya geçidine idaresindeki motosiklet ile girip, yeşil ışıkta yolun karşısına geçmek istediğinde, kırmızı ışık ihlali yapan davalı sürücünün kullandığı otomobilin sadmesine maruz kaldığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketi ile alt düzeyde tali kusurlu (%15 oranında)kusurlu olduğu; yine mahkemece alınan 21.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın oluşu aynı şekilde kabul edilerek motosiklet sürücüsünün geçişini yaya geçidi üzerinde ve yeşil ışıkta yapması nedeniyle kurallara aykırı davranışı olmakla birlikte bu davranışın olayın oluşuna etkisinin bulunmadığı, bütün kusurun önündeki aracı yeterli takip mesafesine göre takip etmeyen buna bağlı olarak trafik ışıklarının kırmızıya yanması üzerine önünde duran araca çarpmamak için kontrolsüz olarak sola doğru manevra yapıp bu sırada yaya geçidi üzerine sağdan sola doğru geçmekte olan davacı motosikletliye çarpan davalı sürücü de olduğunun bildirildiği; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/106968 Hazırlık dosyasında alınan 12.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda olayın aynı şekilde olduğu kabul edilerek …’un somut kazaya neden olduğu, önündeki aracı takip mesafesi kurallarına uygun sürmediği, geçiş kurallarına ve ışıklara riayet etmediği gerekçesi ile kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsünün ise motosikletini yaya yolunda sürmesi nedeniyle kusurlu olduğu ve bir yayadan daha kısa sürede çarpma noktasına ulaşması nedeniyle sürücü …’un kazayı engelleyemediği dolasıyla her iki sürücünün de kusurlu olduğu; yargılama sırasında davalı tarafından sunulan Ankara 3.Asliye Ceza Mahkemesini 2015/760 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda kazanın aynı şekilde olduğu kabul edilerek davacı motorsiklet sürücüsünün yaya yolundan motorsikleti ile geçmesi nedeniyle tali kusurlu ( %20); araç sürücüsü …’un ise ışık ihlali nedeniyle asli kusurlu (%80) kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Dosya içindeki raporlarda kazanın oluş şekli aynı kabul edilmesine rağmen farklı oranlarda kusur belirlemesi yapıldığından Mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla olaya ilişkin ceza dosyası da istenerek Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi, İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden esas davanın davalısı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 1. İcra Dairesinin 2019/14114 esasına yatırılan 25.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.