Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/3059 E. 2022/943 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 08/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 14/12/2011 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki kamyonet ile seyir halinde iken aracın arka lastiğinin patlaması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek şarampole devrilmesi neticesinde ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde …’ın hayatını kaybettiğini, davalı … şirketinin ZMMS poliçesi nedeniyle zarardan poliçe limiti kadar sorumlu olduğunu, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/569 Esas sayılı dosyasında açılan davada talep miktarını fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak ıslah ettiklerini, ancak ıslahtan sonra dava devam ederken bilirkişi raporu alındığını, bu raporda davacıların talep edebilecekleri tazminat miktarının yapılan ıslahtan fazla olduğunun tespit edildiğini, mahkemece talep artırım dilekçesi doğrultusunda karar verilen tazminatın müteveffanın desteği olan davacıların talep edebilecekleri miktarın altında olduğunu, kalan kısım için yeniden talep artırılması mümkün olmadığından bakiye miktar için bu davanın açıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … için 100,00 TL, … için 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ilk dava tarihi olan 10/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 17/05/2019 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminata ilişkin dava değerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak … için 23.129,73 TL, … için 35.899,43 TL’nin tazminini istemiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın zaman aşımına uğradığını, müteveffanın sigortalı aracın sürücüsü ve aynı zamanda işleteni olduğunu, trafik sigortası genel şartları uyarınca işletenin kusurunun teminat dışı olduğunu, müteveffanın kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu, davacı hak sahiplerinin 3. şahıs olmadıklarını, bu nedenle davacıların tazminat talep haklarının olmadığını, davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talepli davanın daha öncesinde açıldığını ve bu davanın kabulüne karar verildiğini, Yargıtay tarafından onanan karar neticesinde icra dosyasına … için 22.100,00 TL, … için ise 15.100,00 TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte ödeme yapıldığını, müteveffanın davacılara destek olduğunun ispatlanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalının dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, davacılar tarafından iş bu dava açılmadan önce Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/569 Esas sayılı dosyasında destekten yoksun kalma talebi ile dava açıldığı, davacılar vekili tarafından 09/12/2013 tarihinde davanın ıslah edilmesi sonrasında alınan 05/06/2014 tarihli bilirkişi raporunda davacıların destekten yoksun kalma zararlarının ıslah edilen miktardan daha fazla hesaplandığı, mahkemece taleple bağlı kalınarak … yönünden 15.100,00 TL, … yönünden ise 22.100,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay tarafından onandığı, dolayısı ile aynı taleple daha önce açılan dava onanarak kesinleştiğinden, kesinleşen kararda hükme esas alınan bilirkişi raporu da bu sebeple Mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olup, davacılar vekili bakiye zararların tazmini için iş bu davayı ek dava olarak açtığından ancak söz konusu raporda bakiye kalan zarar miktarını talep edebileceği (Davacı vekili ilk davayı açarken fazlaya dair haklarını saklı tuttuğundan ek dava olarak eldeki davayı açmıştır.), bu durumda, kısmi davanın tespite ilişkin bölümü, görülmekte olan ve aynı maddi ve hukuki sebeplere dayanan bu ek dava içinde, kesin hüküm “delil” teşkil edecektir. Kesin hüküm bulunan bir konuda ise, mahkemenin, bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına hukuken olanak yoktur. Başka bir anlatımla, sonradan açılmış olan ikinci “ek” davaya bakan mahkeme, kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen hükmün tespite ilişkin bölümü ile bağlıdır. Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince aldırılan 05/06/2014 tarihli bilirkişi raporunda …’ın talep edebileceği tazminat miktarının 21.764,04 TL, …’ın ise 30.447,85 TL olarak tespit edildiği, buna göre davacıların bakiye talep edebilecekleri destek tazminatının … için (21.764,04 TL – 15.100 TL=) 6.664,04 TL, … için (30.447,85 TL – 22.100 TL=) 8.347,85 TL olduğu kanaatine varıldığı, davalının ilk davanın açılış tarihinde temerrüte düştüğünden tazminata bu tarihten itibaren faiz işletilmesi ve araç hususi olduğundan tazminata yasal faiz uygulanması gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulü ile davacı … için 8.347,85 TL, davacı … için 6.664,04 TL destekten yoksun kalma tazminatının 10/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Ankara 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/569 E. Sayılı dosyasında alınan rapor doğrultusunda karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/17-351 E., 2011/386 K. İlamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 04.04.2012 tarih 2012/4-19 E. 2012/282 K. sayılı ilamı),
Mahkemece güncel verilerek esas alınarak hazırlanan 15/05/2019 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, ilk açılan dosyada alınan 05/06/2014 tarihli raporun hükme esas alınmasını kabul etmediklerini, davacıların gerçek zararının tam anlamıyla karşılanabilmesi için karar tarihine en yakın verilerin dikkate alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacıların istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı (ek dava) istemine ilişkindir.
Davalıya trafik sigortalı araç davacıların oğlu … yönetiminde iken gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucu … vefat etmiş, davacılar tarafından Ankara 4. ATM’nin 2013/569 esas sayılı dosyasında davalı … aleyhinde destekten yoksun kalma talepli dava açılmış,davacılar vekili 09.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davacı anne için 22.100.00 TL, davacı baba için 15.100,00 TL tazminat istemiş, ıslah dilekçesi verildikten sonra mahkemece alınan 05.06.2014 tarihli aktüer bilirkişi raporunda davacı baba için 21.764,04 TL, davacı anne için 30.447,85 TL tazminat hesaplanmıştır. Mahkemece taleple bağlı kalınarak davacı anne ve baba yönünden ıslah dilekçesinde talep edilen destek tazminatlarına hükmedilmiş (11.07.2014 tarihli, 2013/569-2014/404 sayılı), hükmün davalı … tarafından temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19.10.2017 günlü, 2015/3632-2017/9355 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir. Davacılar vekili iş bu ek davayı açarak bilirkişi raporunda davacılar için tespit edilen ve hüküm altına alınmayan tazminatlar yönünden şimdilik 100,00’er TL destek tazminatının ilk dava tarihinden (10.09.2012) işleyecek faizi ile birlikte tahsilini istemiştir
Mahkemece bu dosyada da aktüer bilirkişi raporu alınmış olup raporun düzenlendiği tarihteki veriler ve 2014 yılından 2019 yılına kadar asgari ücret artışının doğal sonucu olarak, 15.05.2019 tarihli raporda davacı baba için 23.129,73 TL, davacı anne için 35.899,43 TL tazminat hesaplanmıştır. Davacılar vekili bilirkişi raporunda belirlenen bu tazminatların davalıdan tahsilini talep artırım dilekçesi ile talep etmiş ise de, mahkemece Ankara 4. ATM’nin 2013/569 esas sayılı dosyasında alınan 05.06.2014 tarihli aktüer bilirkişi raporunda tespit edilen ve hüküm altına alınamayan (taleple bağlılık ilkesi gereği) bakiye destek tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacılar vekili ilk davayı açarken fazlaya dair haklarını saklı tuttuğundan ek dava olarak eldeki davayı açmıştır. Bu durumda, kısmi davanın tesbite ilişkin bölümü, görülmekte olan ve aynı maddi ve hukuki sebeplere dayanan bu ek dava içinde de, kesin hüküm “delil” teşkil edecektir. Kesin hüküm bulunan bir konuda ise, mahkemenin, bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına hukuken olanak yoktur. Başka bir anlatımla, sonradan açılmış olan ikinci “ek” davaya bakan mahkeme, kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen hükmün tesbite ilişkin bölümü ile bağlıdır (HGK.nun 25.3.1983 tarih 9/1684-295 karar sayılı ilamı). Kaldı ki aksinin kabulü halinde asgari ücrette her yıl sürekli artış olduğundan, alınacak her yeni aktüer raporunda tazminat miktarları davacı taraf lehine artacağından bunun sonu gelmeyecek ve bu durum TMK’nın 2. Maddesinde düzenlenen iyiniyet karinesi ile de bağdaşmayacaktır.
Yine davacılar tarafından, Ankara 4. ATM’nin 2013/569 esas sayılı hükmün temyiz edilmediği, 05.06.2014 tarihli hesap raporuna itirazının bulunmadığı, hükmün sadece davalı … tarafından temyiz edildiği, raporda belirlenen tazminat miktarları için davalı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluştuğunun da dikkate alınması gerekmektedir. Hükmü temyiz etmeyen davacılar lehine olacak biçimde, asgari ücrette gerçekleşen artışın kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle uygulanmasıyla yeniden hesap yaptırılıp, tazminatın 05.06.2014 tarihli rapordaki miktarı dahi aşacak biçimde belirlenmesi, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakları ihlal edecektir (HGK’nun 18.02.2020 tarih, 2016/21-817 Esas ve 2020/167 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacılardan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40 TL maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna müracaat eden davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği ile harç mahsup ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 08.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.