Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2977 E. 2022/859 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2977
KARAR NO : 2022/859

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2019
NUMARASI : 2018/611 Esas 2019/667 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 31/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 06.08.2018 tarihinde davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı aracın şerit ihlali yaparak … plakalı araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiğini, davacıların müteveffanın eşi, çocuğu ve annesi olduğunu, sigorta şirketine yapılan başvurunun 18.08.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının ödeme yapmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere HMK.nın 107. Maddesi gereğince davacı eş … için 500,00 TL, çocuk … için 500,00 TL, anne … için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 04.09.2018 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında davacı eş için 205.554,03 TL, çocuk için 61.706,64 TL, anne için 92.739,33 TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili, Karayolları Trafik Kanunun 97. Maddesi değiştirildiğini, trafik kazasından doğan tazminat talepleri için dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine yazılı olarak başvurunun bir dava şartı haline geldiğini, gerekli belgelerin davacı tarafından ibraz edilmediğini, bu sebeple de ödeme yapılmadığını, davalının sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, kusur oranlarının tespiti gerektiğini, müteveffa açısından destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacıların müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, davacının desteği …’ın sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğundan olayda hatır taşıması olup olmadığının araştırılmasını, ayrıca kaza sırasında sürücü alkollü ise davacının alkollü kişinin aracına binerek kendi can güvenliğini tehlikeye attığından müterafik kusuru bulunduğunu bu nedenle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; aza tespit tutanağı, Sındırgı Cumhuriyet Savcılığının 2018/797 sayılı soruşturma dosyası, sürücü …’a ait alkol raporu, hasar dosyası, kaza sırasında dava dışı … plakalı aracın kendi şeridinde seyrederken … plakalı …’ın sevk ve idaresindeki araçla çarpıştığı, kusurun … plakalı araç sürücüsü …’ta olduğu, dosyadaki beyanlardan olay günü destek ve diğer yolcuların kendilerini havuza götürmeleri için araca bindikleri, hatır taşımasının söz konusu olduğu, sürücünün alkollü olduğunun fark edilmemesinin mümkün olmadığı gibi alkollü sürücünün kullandığı araca binildiğinin anlaşıldığı, kazanın oluşmasında alkolün etkisinin olduğu kanaati oluştuğu, kusur ve aktüerya bilirkişisinden rapor alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne, davacı … için 205.554,03 TL., … için 92.739,33 TL, … için 61.706,64 TL toplam 360.000,00 TL’den %20 hatır taşıması ve %20 sürücünün alkollü olduğu bilerek araca binildiği gözetilerek %40 indirim yapılarak 123.333,41 TL …, 55.643,60 TL …, 37.023,98 TL … için 216.000,00 TL’nin talep gibi 04.09.2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece % 20 hatır taşıması ile % 20 sürücünün alkollü olduğu ve bu yönde alınan sürücünün kazanın meydana gelmesinde alkollü olması nedeninin yer aldığı Nöroloji raporu ile nihai karar verildiğini, mahkeme kararında % 20 hatır taşıması ile % 20 sürücünün alkollü olduğu gerekçesi ile toplamda % 40 indirim yapılmasına ilişkin kararına katılmadıklarını, hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’ nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunduğunu, hatır taşımasında ya da kullanmadan söz edebilmek için yararlanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olması, taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması gerektiğini, taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyeceğini, ayrıca hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/12800 Esas ve 2019/5904 Karar sayılı görüşünde, mahkemenin yapmış olduğu hatır taşımasında ki gerekçesinin ayrıntılı olarak tartışılması gerekliliğinin yanı sıra hatır taşıması yapılmasının zorunlu olmadığını da belirttiğini, % 20 hatır taşıması indirimi yapılması olayın meydana gelişi ve ceza yargılamasında yer alan ifadelerden de anlaşılacağa üzere hatır taşıması olmadığını, mahkeme sürücünün alkollü olduğu ve bu nedenle kazanın meydan gelmiş olduğuna ilişkin bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini, kazanın meydana gelmesinin alkolün sebep olması ile müteveffanın araca binerken bu durumu bilmesi arasında illiyet bağı bulunmadığını ileri sürmüştür.
Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava açılmadan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi gereğince belgeler ile birlikte tam ve eksiksiz şekilde başvuru yapılmadığını, başvuruda istenen belgelerin sunulmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin vefatı sebebiyle destekten yoksun kalan baba için pay ayrılmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre anne baba payının ayrılması gerektiğini, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/5528 E- 4016/11500 K. Sayılı ilamı) raporda belirtilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının varsayımlara dayanılarak belirlendiğini, gerçeği yansıtmayan bu tazminat miktarının kabul edilemeyeceğini, poliçede belirtilen limitin, ölüm halinde mutlak ve likit ödenecek meblağ olmadığını, vefat edenin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yoksun kaldıkları zararın hesaplanması gerektiğini, bilirkişi raporundaki hesaplamanın hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihi olarak 04.09.2018 tarihi belirtilmiş olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesi ve yerleşmiş Yargıtay kararları gereğince, gerekli belgelerin eklenmesi sureti ile müracaat tarihinden öncesinde temerrüde düşmediklerini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacılar vekilinin ile davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiğini, davacıların desteğin eşi, kızı ve annesi olduğunu belirterek destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş, mahkemece davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, desteğin araçta hatır için taşındığından %20 ve sürücünün alkollü olması nedeniyle %20 olmak üzere toplam %40 indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı … şirketi davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
1-Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davacıların destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında TRH 2010 yaşam tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen hesaplama yöntemine göre hesaplama yapılarak desteğin rapor tarihinde 33 yaşında olduğu kabul edilerek uygulanan formülde Dx için hesaplama yapılan davacının rapor tarihindeki yaşı esas alınması gerekirken her davacı için yapılan hesaplamada desteğin olay tarihindeki yaşı D33 alınarak hesaplama yapılmış ve buna göre hüküm kurulmuş ise de denetlemeye uygun olmayan hatalı ve eksik rapora göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Dava konusu olay 06.08.2018 tarihinde meydana gelmiş, davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 26.10.2017 – 2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması nedeniyle davacıların zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Ancak TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının desteğin ve hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17 Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) “destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF” yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre davacıların bakiye yaşam sürelerinin ve destek sürelerinin belirlenmesi ve progresif rant yöntemine göre hesaplama yapılması gerekir.
2-6098 Sayılı TBK 53/3 maddesinde ölüm hâlinde uğranılan zararlar arasında sayılan “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” ifadesi ile Yargıtay uygulamalarına göre desteğin başkasının geçimini kısmen veya tamamen, sürekli ve düzenli olarak sağlayan veya ona ileride bakması kuvvetle muhtemel olan kişi olduğu kabul edilmiş, bir kimsenin başkalarının desteği sayılabilmesi için, fiili bakım ilişkisinin varlığı yeterli sayılmıştır. Destek ilişkisi, hukuki bir ilişkiyi değil fiili bir durumu amaçladığını, hısımlık ilişkisine ve nafaka hakkındaki hükümlere dayanmadığını belirterek, kanun gereğince bir kimseye yardım etmek zorunda bulunan kişinin değil, fiilen ve düzenli olarak onun geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların normal akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi, gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimsenin destek sayılacağı kabul edilmiştir.
Yargıtay uygulamalarında anne ve baba çocuklarının ölümü tarihinde bakıma muhtaç olmasalar dahi ileri tarihlerde çocuklarının bakımına ihtiyaç duyabileceklerini, anne ve babanın çocuklarından her zaman maddi ve manevi destek alacağı, bu nedenle tazminat hesabı yapılırken sağ olan anne ve babaya destek payı ayrılması gerektiği kabul edilmektedir.
Destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekir.
Dava konusu olayda desteğin davacılar dışında desteğinden yoksun kalan kişiler olup olmadığı tespit edilmemiştir. Mahkemece desteğe ait nüfus kayıtları getirilerek davacılar dışında başkaca desteğinden yoksun kalan hak sahiplerinin olup olmadığının tespiti ile başkaca hak sahiplerinin bulunması halinde tazminat hesabında pay ayrılarak hesaplama yapılması gerekirken bu hususta araştırma yapılmadan karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacılar için belirlenen destekten yoksun kalma tazminatı davalı … şirketinin olay tarihinde geçerli teminat limiti olan 360.000,00 TL’nin üzerinde olduğundan garame hesabı yapılarak davacıların tazminatı belirlenmiş, mahkemece desteğin araçta hatır için taşındığı kabul edilerek %20 oranında ve sürücünün alkollü olması nedeniyle %20 oranında toplam %40 indirim yapılarak belirlenen miktara hükmedilmiş ise de; hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi sigorta şirketinin poliçe limitine göre garame hesabı yapıldıktan sonra değil bilirkişi raporu ile belirlenen zarar miktarı üzerinden %20 oranında hatır taşıması nedeniyle, %20 oranında müterafik kusur nedeniyle indirim yapılarak tazminatın belirlenmesi gerektiğinden davacıların bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
4-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarara katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Mahkemece desteğin yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün alkollü olduğu belirtilerek nöroloji uzmanı bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi tarafından kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği belirtilmiş olması ve desteğin sürücünün alkollü olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı belirtilerek %20 oranında indirim yapılmıştır. Ancak müterafik kusur nedeniyle belirlenen zarardan indirim yapılabilmesi için desteğin sürücünün alkolü olduğunu bilerek araca binmesi gerekir. Dava konusu olayda desteğin sürücünün alkollü olduğunun bilip bilmediği tam olarak belirlenmiş olmadığından bu hususta değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun gerekçeli kararda tartışılmamış olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ve davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince kesin olmak üzere 31.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.