Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2973 E. 2022/1211 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2973 – 2022/1211
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2973
KARAR NO : 2022/1211

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI : 2014/1476 Esas 2019/404 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :

DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 28/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 17.10.2013 tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortasıcı olduğu aracın şerit ihlali yaparak …’in sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu … ile aracında yolcu olarak bulunan yeğeni …’in öldüğünü, davacı …’in yaralandığını ve tedavisinin devam ettiğini bakıcı ihtiyacı olduğunu; …’ın davacılar … ve …’ın kızı, …, … ve …’un kardeşi, …’in görümcesi; …’ın davacılar … ve …’in oğlu, … ve …’ın torunu, … ve …’un yeğeni olduğunu, davalı sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu belirterek HMK’nın 107. maddesi gereğince davacı baba … için ölen kızı … yönünden 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 150.000,00 TL manevi tazminat, ölen torunu … yönünden 50.000,00 TL manevi tazminat; davacı anne … için ölen kızı … yönünden100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 150.000,00 TL manevi tazminat, ölen torunu … yönünden 50.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden kendi yaralanması sebebiyle 10.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminat ile ablasının ölümü nedeniyle 100.000,00 TL, yeğeninin ölümü sebebiyle 50.000,00 TL manevi tazminat, davacı anne … için oğlu …’ın ölümü sebebiyle 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 150.000,00 TL manevi tazminat, …’ın ölümü sebebiyle 20.000,00 TL manevi tazminat, davacı baba … yönünden oğlu …’ın ölümü sebebiyle 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 150.000,00 TL manevi tazminat, kız kardeşi …’ın ölümü sebebiyle 50.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden kız kardeşinin ölümü sebebiyle 100.000,00 TL manevi tazminat, yeğeninin ölümü sebebiyle 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, hükmolunan tazminatlara olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiş; 22/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 13.692,11 TL, davacı … için 51.480,08 TL, davacı … için 77.362,06 TL, davacı … için 115.095,86 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı … için 7.530,72 TL geçici iş görmezlik, 134.063,86 TL sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan toplam 141.594,58 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, davalılardan …’e ait, …’ın sevk ve idaresindeki aracın sağ tekerleğinin yerinden çıkması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, aracın bakımının yeni yapıldığını, teknik arıza nedeniyle davalıların kusursuz olduğunu, davacı …’nın sağlık durumuna ilişkin Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması, davacılardan …, …, … ve …’in desteklerinden yoksun kalındığına ilişkin delillerin toplanması gerektiğini, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirkete 04/08/2013-04/08/2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesiyle sigortalı olup ölüm – sakatlık halinde azami limitin 250.000,00 TL olduğunu, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu, dava öncesi davacılar tarafından yapılan başvuru bulunmadığını, müteveffaların ve kazada yaralanan davacının kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, hem destek hem maluliyet tazminatı talebinde hatır taşıması nedeniyle belirlenen tazminattan en az %10 oranında indirim yapılması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı belirlenirken bilinen ücret, belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücretin baz alınmasını, kusur yönünden ATK’dan, zarar miktarının tespiti yönünden aktüer bilirkişiden rapor alınmasını, geçici iş görmezlik tazminatının tedavi teminatı içerisinde olup, sağlık hizmetleri bedellerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, davacının kaza tarihinden itibaren faiz talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davanın, cismani zarar ve destekten yoksun kalmadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/46 esas 2016/48 karar sayılı ilamın tetkikinden; sanık … hakkında taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde ATK’dan alınan rapor gereğince sanığın tam kusurlu olduğu, kaza sonucu iki kişinin ölümüne bir kişinin de çok ağır derecede yaralanmasına taksirle neden olduğu anlaşılmakla cezalandırılması yoluna gidildiği, suçun işleniş şekli, kusur durumu, suçun işlendiği zaman ve yer nazara alınarak temel ceza tayininde adalet, hakkaniyet ve nesafet kuralları gözetilerek alt sınırdan makul derecede uzaklaşılıp sanığın cezalandırılmasına karar verildiği,
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporunda; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacı …’nın %19,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, davalı …’ın araç sürücüsü, davalı …’in araç maliki, … Sigorta A.Ş’nin ise kazaya sebebiyet veren aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olduğu, manevi tazminat tüm davalılardan talep olunmuş ise de düzenlenen poliçe kapsamında manevi zararların teminat altına alınmadığını, davacıların gerek destekten yoksun kalma tazminatı ve gerekse cismani zarardan doğan maddi zararın tespiti yönünde iki ayrı aktüer bilirkişiden rapor alındığı, ilk aktüer bilirkişiden alınan raporun hükme esas alınabilir mahiyette görülmediği, ikinci aktüer bilirkişiden alınan rapordaki eksikliklerin ikinci ek raporda giderildiği,
Davacılar vekilinin, davalı sigorta şirketi ile davacı … yönünden sulhname düzenlendiğini, düzenlenen sulhnamenin 21/11/2018 tarihinde sigorta şirketi adına Av. … davalı … adına davacı vekilince imza altına alınarak onaylandığını, sulhname uyarınca üzerinde mutabık kalınan maddi tazminatın işlemiş faiz, yargılama gideri ve yargılama vekalet ücreti dahil olmak üzere toplam 239.598,85 TL olduğunu, davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, gerekçesinin ise bilirkişi raporunda …’nın doğum tarihinin hatalı alınması, muhtemel ömrünün ve buna dayalı maddi tazminat miktarının yanlış hesaplanmasının ileri sürüldüğünü, davalı şirketin sulhnameden dönmesinin hukuka aykırı olup sulhnamenin tasdikine karar verilmesini istediği, davacı vekilinin beyan dilekçesi ekinde taraflarca düzenlenen sulh protokolü ve ibraname başlıklı belgenin sunulduğu, sunulan belgede 21/11/2018 tarihli protokolün tanzim ve imza edildiği, ancak ödemenin belirtilen hesaba yapılması durumunda geçerli olacağının protokole dercedildiği anlaşıldığından davacının protokolün tasdikine ilişkin istemin mahkemece yerinde görülmediği,
Dosyaya sunulan ve hükme esas alınan 05/02/2019 tarama tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda; 2019 yılı güncel asgari ücret verileri dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, desteğin elde ettiği gelir, müteveffa …’ın yetiştirme gideri, davacı …’nın maluliyet raporu, aktif çalışılan ve pasif çalışılmayan dönemler ile sürücünün kusur oranı, 1931 simgeli PMF Yaşam Tablosu dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda davacı … için 13.692,11 TL, davacı … için 51.480,08 TL, davacı … için 77.362,06 TL, davacı … için 115.095,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı …’in cismani zarara uğramasından dolayı 7.530,72 TL geçici iş göremezlik, 134.063,86 TL sürekli iş gücünden kayıp nedeniyle toplam 141.594,58 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edilebileceği, kaza tarihinde ZMMS poliçesi, sakatlanma ve ölüm teminat tutarının 250.000,00 TL olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği, aktüer bilirkişinin dosyaya sunduğu 28/01/2019 tarihli ikinci ek raporun detaylı, gerekçeli ve dosya içerisinde mevcut delillerle uyumlu görüldüğünden bu rapor doğrultusunda ıslah dilekçesi kapsamında maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, her ne kadar hatır indirimi ve müterafik kusurdan kaynaklı tazminattan indirim yapılması istenmiş ise de hatır taşımasının olmadığı, davacı …’nın müterafik kusuruna ilişkin delil ceza dava dosyasında tespit edilemediğinden bu yöndeki savunmalar çerçevesinde zarar miktarından indirim yoluna gidilmediği, davacıların gerek destekten yoksun kalmadan gerekse cismani zarardan doğan maddi tazminat taleplerinden davalılar sürücü, işleten ve ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin sorumlu olduğu; davacıların manevi tazminat isteminde bulunduğu; müteveffa …’ın; davacı … ve …’in kızı, …, … ve …’un kız kardeşi; müteveffa …’ın; … ve …’in oğlu, … ve …’in torunu, … ve …’nın yeğeni olduğu,
6098 sayılı TBK’nın 56.maddesi 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin E:1994/8297 K:1995/655 31.01.1995 tarihli kararında ifade edildiği gibi davalı araç sürücüsünün kusur oranı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, talep edilen manevi tazminat miktarı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde yukarıda bahsi geçen Yargıtay kararı ve İçtihatı Birleştirme Kararında izah olunan esaslarda gözetilerek, takdir edilecek manevi tazminat miktarının zarara uğrayan davacıların manevi huzurunu doğurmayı gerçekleştirecek düzeyde olması düşünülerek çocuklarının vefatı nedeniyle …, …, … ve … lehine 30.000,00’ar TL, kardeşlerinin vefatı nedeniyle davacı …, … ve …’a 7.000,00’er TL, yeğeninin vefatı nedeniyle davacı … ve …’ya 3.000,00’er TL manevi tazminatın davalılar sürücü … ve işleten …’ten avans faiziyle tahsiline,
Her ne kadar davacı … eşinin kardeşi …’ın vefatı nedeniyle manevi tazminat talep etmiş ise de mahkemece bu istem ve davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminat isteminin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; davacı … için 13.692,11 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan, kızı …’ın vefatı nedeniyle 30.000,00 TL manevi tazminatın, torunu …’ın vefatı nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan; davacı … için 51.480,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan, kızı …’ın vefatı nedeniyle 30.000,00 TL manevi tazminatın, torunu …’ın vefatı nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan; davacı … yönünden dosyasında sulhnamenin tasdikine ilişkin talebin reddi ile davacı …’nın açtığı davanın kısmen kabulüne; 7.530,72 TL geçici iş göremezlik, 134.063,86 TL sürekli iş gücünden kayıp nedeniyle toplam 141.594,58 TL maddi tazminatın davalılardan,
Kardeşi …’ın vefatı nedeniyle 7.000,00 TL, yeğeni …’ın vefatı nedeniyle 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan; davacı … için 77.362,06 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan, kız kardeşi …’ın vefatı nedeniyle 7.000,00 TL manevi tazminatın, oğlu …’ın vefatı nedeniyle 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan; davacı … için 115.095,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan, oğlu …’ın vefatı nedeniyle 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan; davacı … için kardeşi …’ın vefatı nedeniyle 7.000,00 TL manevi tazminatın, yeğeni …’ın vefatı nedeniyle 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 17/10/2013 tarihinden itibaren (davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 16/10/2014 tarihinden itibaren) avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuş; davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmadığı gerekçesiyle 16.10.2019 tarihli ek karar ile adı geçen davalılar vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 344 maddesi gereğince istinaf başvurusu yapılmamış sayılmasına karar verilmiş; ek karara yönelik adı geçen davalılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmamıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemede ikame olunan maddi manevi tazminat talepli davada yerel mahkemece bir kısım davacılar yönünden manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen ret, davacı … yönünden ise kendisinin yaralanmasına ilişkin manevi tazminat istemi hususunda hüküm kurulmadığını,
Maddi tazminat hesabı yönünden dosyaya aldırılan bilirkişi raporlarına yöneltmiş oldukları itirazları dikkate alınmaksızın destekten yoksun kalma tazminatına karar verildiğini, mahkeme kararının dosya kapsamına, yüksek yargı kararlarına ve yürürlükte bulunan mevzuata aykırı olup kaldırılması gerektiğini, dava dilekçesi ile manevi zararı doğuran olay nedeniyle davacı …’nın ağır ve uzun süreli olarak yaralandığını, yaralanma sonucunda kalıcı bedensel engelli olduğunu, %19.2 oranında engelli hale geldiği belirtilerek davacı … için (Ablası … ve yeğeni …’ın ölümü nedeniyle talep olunan hariç) 150.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesinin talep olunduğunu, yerel mahkemece davacı …’nın ablası …’ın ölümü nedeniyle talep etmiş olduğu 100.000,00 TL yönünden 7.000,00 TL’nin, …’ın ölüm sebebiyle talep etmiş olduğumuz 50.000,00 TL yönünden 3.000,00 TL’nin ödenmesine hükmettiğini, ancak karar hükmünde kendisinin yaralanmasına yönelik talep etmiş olduğumuz 150.000,00 TL manevi tazminat istemi hakkında herhangi bir hüküm fıkrası kurulmadığını, karardaki bu eksikliğin usul hükmünün ihlali olup 6100 sayılı HMK’nın md. 297/2 fıkrasına aykırı olduğunu,
Dava konusu tazminatın doğmasına neden olan trafik kazası neticesinde davacı …’in kızını ve torununu, davacı …’in kızını ve torununu, davacı …’in oğlunu ve kız kardeşini, davacı …’in oğlunu ve görümcesini, davacı …’in kız kardeşini ve yeğenini, davacı … ise ablasını ve yeğenini kaybettiği gibi kendisinin de ağır derecede yaralandığını kaza neticesinde %19.2 oranında maluliyet ile engelli konumuna düştüğünü, yerel mahkemenin, itiraza konu kararında hükmolunan manevi tazminat tutarlarının gerekçesini Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi Kararı ile TBK’nın 56. Maddesine dayandırmış ise de … ve …’ın yaşamını yitirdiği …’nın ise ağır derecede yaralandığı trafik kazasının meydana geldiği zaman dilimi dikkatle değerlendirildiğinde davacıların acısını ağırlaştıracak özelliğe sahip olduğunun görüleceğini, olayın özel önem atfolunan dini bayramlardan Kurban Bayramı’nın 3. Gününe rastlamakta olup bayram nedeniyle bulundukları köylerindeki anne babalarının evinden mutlulukla ayrılan kazazedelerin yaşamının son bulmasının davacılar yönünden ıstırap ve elemi daha da katlanılmaz hale getirdiğini,
Trafik kazasının sürücü davalı …’ın tam kusuru ile meydana geldiğini, yerel mahkemenin manevi tazminata ilişkin karar gerekçesinde hükmolunacak manevi tazminatın zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığını belirtilmiş ise de bu cümleden olmak üzere yüksek yargı kararlarında ve öğretide en kutsal değer olarak kabul edilen insan yaşamı değerlendirmesine aykırı olarak kızını ve torununu kaybeden davacılar … ve … yönünden 30.000,00+10.000,00 TL olmak üzere 40’ar bin TL, oğlunu ve kız kardeşini kaybeden davacı … yönünden 30.000,00+7.000,00 TL, oğlunu ve görümcesini kaybeden davacı … yönünden 30.000,00 TL, kız kardeşini ve yeğenini kaybeden davacı … yönünden 7.000,00+3.000,00 TL, ablasını ve yeğenini kaybeden davacı … yönünden 7.000,00+3.000,00 TL verilen manevi tazminat tutarlarının yasanın emretmiş olduğu manevi huzuru karşılamaktan, insan yaşamına atfolunan kutsallık değerlendirmesine uzak olduğunu, yerel mahkemenin manevi tazminata ilişkin kısmen kabul hükmü manevi tazminatla amaçlanana hizmet etmekten uzak olmakla kaldırılması gerektiğini, davacı … yönünden hükmolunacak manevi tazminat miktarının belirlenmesinde davacının kaza neticesinde ağır derece de yaralanması ve iyileşmesi sonrasında da vücut bütünlüğünde sürekli hasar kalması bedensel engelli durumuna düşmesinin özel durumunun gözetilmesi gerektiğini,
Maddi tazminata ilişkin olarak da; yargılama sırasında mahkemece üç ayrı aktüerya bilirkişisinden rapor alındığını, raporlarda … ve …’ın desteği …’ın geliri, evlenme ihtimali, 2 çocuk yapma ihtimali olasılıklarına göre birbiriyle farklılık içerecek şekilde hesaplandığını, raporlara yöneltmiş oldukları itiraz dilekçelerin tamamında …’ın flörtünün dahi bulunmadığı hususuna yer verilerek Devlet İstatistik Kurumu’nun kadınların 41 yaş sonrası evlenme ve çocuk yapma oranlarına ilişkin istatistiki verilerinden alıntı yapılarak itiraz edildiğini, yine 40 yaş sonrası kadının doğurganlığını etkileyen hususlarla ilgili bilimsel veri içeren makale ve açıklamalara yer verildiğini, erkek ve kadın ayrımı yapılmaksızın kaza tarihinde 41 yaşında olan mütevvefanın olaydan belli bir süre sonra evleneceği bu evlilik süresinde iki çocuğunun doğabileceği varsayımıyla yapılan, elde edilecek gelir ve yoksun kalınan tazminat hesaplamaları ve bu hesaplamalara dayanılarak verilen hükmün dosya kapsamına, bilimsel verilere açıkça aykırı olduğunu,
Davacı … yönünden yoksun kalınan destek hesabı yapılırken …’in yaşı ve muhtemel ömrünün hatalı değerlendirildiğini, …’in muhtemel yaşam süresinin Nisan 2019 olarak kabul edildiğini, bu kabul hatalı olup davacı …’in halen yaşadığını ve sağ olduğunu, bu kabule göre … yönünden hükmolunan maddi tazminatın hatalı olduğunu, davacı … yönünden yoksun kalınan destek hesabı yapılırken hataya düşüldüğünü, alacağı payın iki çocuk hesabı ve diğer nedenlerle gerçeği yansıtmayacak şekilde eksik hesaplandığını bu hesaba göre hüküm kurulmuş olmasının yasaya aykırı olduğunu, yaşamını yitiren müteveffa …’ın anne ve babası yönünden yoksun kalınan destek hesabı yapılırken bakım gideri, askerlik süresi, evlenme tarihi, iki çocuğun doğum tarihleri, … ve …’in muhtemel ömrü gibi unsurlarda hataya düşüldüğünü, mahkemece hatalı hesaplamalara ilişkin itirazları gözetilmeksizin itiraza konu kararın verildiğini, davacı …’nın gerek maluliyet karşılığı doğan zararı gerekse geçici iş göremezlik süresi karşılığı yoksun kaldığı maddi zararlarının hesabında bilirkişilerce hataya düşüldüğünü, hazırlanan bilirkişi raporlarındaki hataların giderilmesi yönündeki itirazlarının dikkate alınmaksızın karar verildiği, mahkeme kararının bu yönüyle mevzuata aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1476 E. – 2019/404 K. sayılı kararının aleyhe olan hükümler yönünden kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma ve ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı, manevi tazminat, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın … idaresinde bulunan araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu … ve …’ın vefat ettiğini, müteveffa …’ın; davacılardan … ve …’ın kızı, …, … …’un kardeşi, …’in görümcesi; müteveffa …’ın; davacılardan … ve …’in oğlu, … ve …’ın torunu, … ve …’un yeğeni olduğunu, araçta yolcu olarak bulunan davacı …’nın yaralandığını belirterek davacı … için geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, tüm davacılar için manevi tazminat ile anne ve babalar için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Davacı …, dava konusu kazada ablasının ve yeğeninin ölümü nedeniyle manevi tazminat; kendisinin yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece adı geçen davacının kendi yaralanmasından kaynaklanan manevi tazminat istemi dışındaki talepleri konusunda karar verilmiş olmasına rağmen kendi yaralanmasından kaynaklanan manevi tazminat talebi yönünden olumlu olumsuz karar verilmediğinden mahkeme hükmü doğru görülmemiş; adı geçen davacının bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiştir.
2-Yargıtay uygulamalarına göre; bekar olarak vefat eden desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları için, yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki, anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı belirlenmiş olup destek tazminatlarının varsayımsal hesabının buna göre yapılması gerekmektedir.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi gerekir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, … Üniversitesi ve … Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı).
Bu nedenle Yargıtay kararları ile belirlenmiş ilkelere göre tazminatın hesaplanması ve bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Hükme esas 18.07.2018 kök ve 28.01.2019 tarihli ek raporda aktüer bilirkişi; müteveffa …’in 14.09.1972 doğumlu olup olay tarihinde (17.10.2013 tarihinde) 41 yaşında olduğunu, 1931 simgeli PMF yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 28,73 yıl olduğunu; 01.01.1936 doğumlu desteğin babası davacı …’in olay tarihinde 78 yaşında olup, 1931 simgeli PMF yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 5,50 yıl yani 5 yıl 6 ay olup davacı babanın muhtemel yaşam süresinin 18.04.2019 tarihine kadar devam edeceği; davacının destek ihtiyacı süresinin kendi muhtemel yaşam süresi sonu olan 18.04.2019 tarihine kadar olacağı; desteğin annesi davacı …’in 01.08.1948 doğumlu olup olay tarihinde 65 yaşında olduğu, 1931 simgeli PMF yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 11,75 yıl yani 11 yıl 9 ay olup davacının muhtemel yaşam süresinin 17.07.2025 tarihine kadar devam edeceği, davacının destek ihtiyacı süresinin kendi muhtemel yaşam süresi sonu olan 17.07.2025 tarihine kadar olacağı; farazi destek konumundaki …’in olay tarihinde bekar ve 41 yaşında olduğu, ancak desteğin ileride evleneceği 1 ve 2 çocuklu olacağı dönemler düşünülerek olay tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra evleneceği (31.12.2014), bu döneme kadar ev ihtiyaçlarına yarı yarıya katılacağından anne ve babasına ayrı ayrı “%25”er pay ayıracağı, müteveffanın evlendikten yaklaşık 2 yıl sonra muhtemel ilk çocuğuna sahip olacağı döneme kadar(31.12.2016) davacı anne-babanın payının ayrı ayrı %16’şar olacağı, sonraki 2. yıl sonunda ise ikinci çocuğuna sahip olacağı(31. 12.2018), muhtemel 1. çocuk ve 2. çocuğun doğumu arası dönemde anne-babanın payının ayrı ayrı %14’er olacağı, 2. çocuğun doğumundan davacı babanın destek ihtiyacı süresi sonuna kadar(18.04.2019) davacı anne ve babanın payı ayrı ayrı %12,5’ar olacağı, babanın destek ihtiyacından çıkmasından annenin destek ihtiyacı süresi sonuna kadar(17.07.2025) (destekten çıkan babanın payı anneye ekleneceğinden) gelirinden 25 payı annesine ayıracağı varsayılarak hesaplama yapıldığı belirtilerek açıklanan verilere göre destek …’ın davacı anne-babası için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmıştır.
Yine hükme esas alınan aynı kök ve ek raporda 13.03.1996 doğumlu müteveffa …’in olay tarihi olan 17.10.2013 tarihinde 18 yaşında olup, 1931 simgeli PMF yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 46,96 yıl olup; 10.03.1968 doğumlu desteğin babası davacı …’in olay tarihinde 46 yaşında olduğu, 1931 simgeli PMF yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 24,78 yıl yani 24 yıl 9 ay 14 gün olup davacının muhtemel yaşam süresinin 01.08.2038 tarihine kadar devam edeceği varsayılarak, davacının destek ihtiyacı süresinin kendi muhtemel yaşam süresi sonu olan 01.08.2038 tarihine kadar olacağının kabul edildiği; 10.02.1975 doğumlu desteğin annesi …’in olay tarihinde 39 yaşında olup, 1931 simgeli PMF yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 30,31 yıl yani 30 yıl 3 ay 23 gün olduğu, muhtemel yaşam süresinin 10.02.2044 tarihine kadar devam edeceği, davacının destek ihtiyacı süresinin kendi muhtemel yaşam süresi sonu olan 10.02.2044 tarihine kadar olacağı, farazi destek konumundaki müteveffa …’ın ileride yüksek tahsil yapacağı yönünden kanaat getirici bir bilgi ya da belge olmadığından 18 yaşın ikmali ile anne ve babasına destek vereceği, desteğin 18 yaşını tamamlaması ile 13.03.2014’den sonra anne ve babasına destek vermeye başlayacağı, destek vermeye başladıktan yaklaşık 2,5 yıl sonra 31.12.2016 tarihinde askere gideceği, bu tarihe kadar anne ve babasına gelirinden ayrı ayrı %25’er pay ayıracağı, askerlik döneminde ise anne ve babasına destek olamayacağı,12 aylık askerlik döneminin bitiminden itibaren 3 yıl bekar olarak ailesiyle aynı evde oturacağı dönemde (21-24) yaş arası, masraflara askerlik öncesi dönemdeki gibi aynı oranda katılacağından, bu dönemde de anne ve babasına gelirinden ayrı ayrı %25’er pay ayıracağı, evlendikten sonra (31.12.2020) anne ve babanın payının ayrı ayrı %16’ya düşeceği, evlendikten 2 yıl sonra (31.12.2022) ilk çocuğuna sahip olacağı, ilk çocuğun doğumundan 2.çocuğundan doğumuna kadar anne ve babanın payının %14’er olacağı, sonraki 2. yıl sonunda ise ikinci çocuğuna sahip olacağı, 2.çocuğun doğumundan (31.12.2024) davacı babanın muhtemel yaşam süresi sonuna kadar (01.08.2038) anne ve babanın payının %12,5’a azalacağı, davacı babanın destek ihtiyacından çıkmasından davacı annenin muhtemel yaşam süresi sonu olan (10.02.2044)’e kadar (babanın destek ihtiyacı payı anneye ekleneceğinden) davacı annenin payı %25 olarak devam edeceği varsayılarak davacılar … ve … için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmıştır. Davacı … açısından da anılan bilirkişi kök ve ek raporunda 1931 simgeli PMF yaşam tablosu esas alınarak %3 maluliyet 9 ay geçici iş göremezlik süresi karşılığı 7.530,72 TL geçici iş göremezlik, 134.063,86 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 141.594,58 TL maddi tazminat hesaplanmıştır.
Hükme esas bilirkişi raporunda destek …’in babası davacı …’in olay tarihinde 78 yaşında olup, 1931 simgeli PMF yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin 5,50 yıl yani 5 yıl 6 ay olup davacı babanın muhtemel yaşam süresinin 18.04.2019 tarihine kadar devam edeceği gerekçesiyle 18.04.2019 tarihine kadar destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış ise de 28.04.2022 tarihli nüfus kayıt örneğinde davacı …’in sağ olduğu anlaşıldığından, 18.04.2019 tarihine kadar hesaplama yapılan bilirkişi raporununu hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
3- Dosya kapsamından …’in kaza tarihinde 41 yaşında, bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiği, hükme esas bilirkişi raporunda ise desteğin evlenip iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek destek paylarının buna göre belirlenip hesaplama yapıldığı anlaşılmakta ise de desteğin yaşı, sosyal ve ekonomi durumu, aile yapısı göz önüne alındığında desteğin evlenip bir çocuk sahibi olacağı kabul edilerek destek paylarının yukarıdaki açıklamalar ve Yargıtay uygulamasına göre hesaplanması yine davacı anne-babalar … ve … ile; … ve … için destekten yoksun kalma tazminatının, davacı … için sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve Prograsif Rant Yöntemine göre hesaplanması gerektiğinden aktüer bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan bilirkişi kök ve ek raporuna göre hüküm tesisi isabetli görülmediğinden davacılar …, …, …, … ve … vekilinin anılan yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Yukarda 1 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı … vekilinin, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar …, …, … ve … vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen hususlardaki eksiklikler tamamlanarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davacılar vekilinin sair hususlara ilişkin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …, …, …, …, … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.