Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2924 E. 2022/827 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2924 – 2022/827
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2924
KARAR NO : 2022/827

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI : 2015/765 Esas 2019/617 Karar

DAVACILAR
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı Davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 29/03/2014 tarihinde, yaya olarak taşıt yolunda geçmekte olan müvekkili …’ye davalı …’ın sürücüsü olduğu ve davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı aracın çarptığı ve müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, diğer müvekkillerinin …’nın anne ve babası olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün kusuru olduğunu ve müvekkilinin uğramış olduğu kalıcı sakatlık nedeni ile maddi zararlarından davalıların sorumlu olduğunu, ayrıca kaza nedeniyle müvekkilinin yaralanması nedeniyle müvekkillerinin manevi olarak ızdırap çektiklerini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 100.00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi bakımından poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile ve ihbar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile) tahsiline, ayrıca müvekkili …için 50.000,00- TL; müvekkili … için 10.000,00 – TL ve müvekkili …için 10.000.00- TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Sigorta vekili, cevap dilekçesinde; kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigorta limiti, kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının zararını kanıtlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … yasal süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, yasal süresinden sonra verdiği beyan dilekçesinde; kaza öncesinde çok yavaş seyrettiğini, kalabalık olan sokakta davacının yola aniden çıktığını ve hızının çok yavaş olmasının faciayı önlediğini, kaza sonrası davacı …’nın kendisine “ amca çok özür dilerim, benim yüzümden oldu, Kemal kardeşimi dövüyordu, bende onu kovalıyordum, duramadım” gibi sözler söylediğini, kazadan sonra kendisi ve aile ile ilgilendiklerini, davayı kabul etmediğini, kaza tespit tutanağında da kusursuz olduğunun tespit edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazası kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacının araç sürücüsünden ve ZMMS kapsamında sigorta şirketinden maddi tazminat ve davalı sürücüden manevi tazminat talep ettiği, maddi tazminat yönünden, sigorta poliçesinin 01.06.2015 tarihinden önce akdedildiği, bu nedenle davacının zararın belirlenmesinde çalışma gücü kaybına ilişkin yönetmelik hükümlerinin baz alınması gerektiği, mahkemece … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapor ile İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan aldırılan raporlarda meydana gelen kaza nedeniyle davacının kalıcı maluliyetinin kalmadığının tespit edildiği, davacılar üçüncü kez maluliyet raporu alınmasını talep etmiş ise de raporlar arasında çelişki bulunmadığından taleplerinin yerinde görülmediği, Mahkemece kusur bilirkişisinden alınan kusur raporunda; kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün %20 oranında, davacı yaya’nın ise %80 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, alınan kusur raporunun ceza soruşturmasında aldırılan rapor ile de çelişmediği ve kusur raporunun karar vermeye elverişli olduğu, davacı vekili kaza nedeniyle müvekkilinin kalıcı maluliyeti meydana geldiğinden maddi tazminat talep etmiş ise de, davacının kalıcı maluliyeti bulunmadığından maddi tazminat talebinin yerinde görülmediği, öte yandan davacılar … ve …’nin kızlarının yaralanması nedeniyle oluştuğunu iddia ettikleri manevi zarar tazmini istemi yönünden, 6098 Sayılı TBK’nun manevi tazminat başlıklı 56/2 maddesinde “Ağır bedensel zararlar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.” hükmü mevcut olduğu, davacı …’nın İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan aldırılan adli tıp raporunda kalıcı maluliyetinin olmadığı, 4 ay iş göremez halde kaldığının tespit edilmiş olduğu, davacıların yakınlarının ağır yaralanması gibi somut olayın kendisine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olguları kanıtlanması durumunda, sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabul edilmesi gerektiği, olayın gelişim biçimi, yaralanmanın derecesi gözetildiğinde, davacıların kızlarının ağır olmayan yaralanması nedeni ile davacıların sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabul edilemeyeceği, bu nedenle taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacı …’nın manevi tazminat talebi yönünden ise, davacının yaralanmasının fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerleri bakımından manevi olarak zarara uğramasına sebep olduğundan kuşku olmadığı, buna göre, olayın özelliği ile duyulan veya duyulacak elem ve acıya karşılık olarak kazadaki tarafların kusur durumu davacının kusurunun %80 olması, tarafların sosyal ekonomik durumu, kaza tarihine göre paranın alım gücü ve yaralanmanın mahiyeti değerlendirildiğinde davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminatın yeterli ve makul olduğu gerekçesi ile; davacı …’nın maddi tazminat talebi ile davacılar … ve …’ın manevi tazminat talebinin reddine, davacı …’nın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan kusur raporuna itiraz etmelerine rağmen itirazlarının kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, davalı araç sürücüsünün kaza öncesinde fren tedbirine dahi başvurmamasına göre, raporun uygun olmamasına rağmen ek rapor alınması talebinin haksız olarak reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, diğer yandan meydana gelen kaza neticesinde femur şaft kırığı meydana gelen …’nın bacağına ameliyat ile platin takıldığı ve sonrasında ameliyat ile platinin çıkarıldığı, sonrasında rahatsızlığın nüksetmesi nedeniyle üçüncü kez ameliyat ile platin takıldığı buna rağmen maluliyet meydana gelmediğinin tespit edilmemesine göre maluliyet raporlarının karar vermeye elverişli olmadığını ve rapora itirazları sonrasında mahkemece yeniden rapor alınması taleplerinin reddedilmesinin haksız olduğu, alınan raporda bacağındaki ameliyat ve dikiş izlerinin sabit eser niteliğine olup olmadığının dahi değerlendirilmediği halde, mahkemece kalıcı maluliyetin meydana gelmediği kabul edilmesinin hatalı olduğu; kaza nedeniyle müvekkili …’nın 3 kez ameliyat geçirmesine göre hükmedilen manevi tazminatın hakkaniyete uygun olmadığı, yine müvekkilleri … ve …’ın manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin yaşadıkları manevi ızdırapa göre uygun olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kayaklanan cismani zarar nedeniyle, yaralanan ile anne ve babası tarafından açılan maddi tazminat ve manevi tazminat istemidir.
Kaza tespit tutanağında; ” Sürücü … sevk ve idaresindeki, aracıyla … Sokakta sağlı sollu park halindeki araçların olduğu yol bölümünde, … sokak istikametine seyri sırasında, olay yeri No:… sayılı yer önünde, kendi seyir yönüne göre sağından soluna duran aracın arasından aniden yol içerisine çıkış yapan yaya …’ye fren tedbirsiz aracının ön kesimleriyle çarparak duruşa geçtiği olayda; Yaya …’nın 2918 Sayılı Yasanın 68-1-b maddesi ( araçlara ilk geçiş hakkı tanımayarak, kontrolsüz geçiş yapmak) kural ihlali görüldüğü (asli kusurlu olduğu) … plaka sayılı araç sürücüsünün ise 2918 Sayılı Kanunun 52/1-b maddesi (düğün kalabalığının olduğu, duran araçların arasından yayaların çıkabileceğinden, aracının hızını ayarlamak) kuralını ihal ettiği” denilerek kazanın oluş şeklinin tespit ediliği görülmüştür.
Kazaya ilişkin yapılan ceza soruşturasında davalı … kolluk ifadesinde ” Sevk ve idaremdeki araç ile … Mahallesi … Sokak üzerinde 30-40 km hızla seyir halinde iken, sokak üzerinde No:… önüne geldiğimde, sağımda bulunan binan garaj çıkışında oynamakta olan ve başka çocuklar tarafından kovalanan çocuklardan ismini sonradan öğrendiğim …koşarak geldi ve benim aracımın yan tarafından çarptı ve ben aracı durdurdum, ancak çocuk benim aracımın önüne yere düştü, ” şeklinde olayın oluş şeklini ifade ettiği görülmüş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2014/56938 Soruşturmasında meydana gelen taksirle yaralanma nedeniyle yaralanın velisinin şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece alınan kusur raporunda da; kazanın kaza tespit tutanağında belirtilen şekilde meydana geldiği kabul edilerek kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün %20 oranında tali kusurlu, davacı …’nın ise asli %80 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Kaza neticesinde tedavi evraklarına göre, davacının sol femur şaft kırığı meydana gelmiş, tedavi evrakları değerlendirilerek ve muayenesi yapılarak, … Üniversitesi Tıp Fakütesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 30/07/2017 tarihli raporda, davacının 29/03/2014 tarihinde geçirdiği kaza nedeniyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre vücut çalışma gücünü kaybetmediği, 6 ay süre ile iş göremez kalacağının tespiti edilmesi sonrasında, davacının rapora itirazı üzerine alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’dan alınan 24/12/2018 tarihli … sayılı raporda da, davacının meydana gelen yaralanması nedeniyle çalışma gücünü kaybetmediği, iş göremezlik süresinin 4 aya kadar uzayabileceğinin tespit ediliği görülmüştür.
1-Davacılar vekilinin kusur rapora yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; kazanın oluş şekli kaza tespit tutanağı ile belirlenmiş olup, davacıların da kazanın oluşunun tutanakta tespit edilenin aksine olduğuna yönelik itirazları ve delilleri bulunmamaktadır. Kazanın davacı …’nın taşıt yoluna, gelen araçları kontrol etmemeksizin ve yaklaşan araçlara ilk geçiş hakkını vermeksizin yol kenarında duran araçların arasından girmesi neticesinde meydana gelmiş olmasına, davalının kaza tespit tutanağında ve bilirkişi raporunda değerlendirilen kusurlu eyleminden daha ağır bir kusurunun da tespit edilmemiş olmasına göre alınan kusur raporunun ve tespit edilen kusur oranın, kazanın oluş şekline uygun olmasına göre davacılar vekilinin kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davacılar vekili tarafından, maluliyet raporuna da itiraz edilmiş ise de; Mahkemece alınan ilk raporda ve davacının itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan raporlar arasında çelişki bulunmamasına, raporların davacının tedavi evrakları incelenerek, son durumu değerlendirilerek ve muayenesinin yapılarak tanzim edilmiş olmasına göre mahkemece alınan maluliyet raporları çerçevesinde karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
3-Davacılar vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Haksız eylem sonucunda, cismani yaralanmanın meydana gelmesi halinde TBK’nın 56/1 maddesi gereğince cismani zarara uğrayan manevi zararlarının tazmini için manevi tazminat talep edebileceği gibi, TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü gereğince, yaralananın yakınları tarafından da yaralanmanın ağır bedensel zarara neden olması halinde manevi tazminat talep edilebilir.
Davacılar … ve …kaza neticesinde kızlarının yaralandığından bahisle manevi tazminat talep etmiş ise de Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporunda davacı …’nın kaza neticesinde sol femur şaft kırığı meydana geldiği ve maluliyetine neden olmayacak şekilde kaynadığı, iyileşme süresinin 4 ayı bulabileceği belirtilmiştir. Meydana gelen yaralanmanın yaşamsal tehlikeye de neden olmadığı tedavi evraklarından anlaşılmaktadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2018/1468 Esas 2018/5097 Karar emsal içtihatında ” Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2. maddesi hükmüne göre ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Dava konusu olayda; davalı …nin davacı müşterek çocuk …’a otomobiliyle çarpmak suretiyle kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, bu yaralanma neticesinde davacı …’ın iyileşme süresinin 6 (altı) ay olduğu ve sürekli iş göremezlik halinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde yaralanmanın derecesine göre yaralananın yakınları olan diğer davacıların yansıma yoluyla oluşan manevi zarar talepleri yerinde değildir. Mahkemece, yansıma yoluyla manevi zarar talep eden davacı …….. ve ……….. yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden, adı geçen davacılar lehine manevi tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” denilerek kemik kırığının, maluliyetine neden olmaması ve/veya yaşamsal tehlikeye neden olmadığı durumlarda ağır bedensel zarar olmayacağını kabul etmiştir.
Bu durumda yaralanma ağır bedensel zarar oluşturmadığından, davalı … ve …’ın tazminat talebinin reddedilmiş olmasında isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin buna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı …”nin tazminat talebi yönünden ise; Yasa’nın 51.maddesindeki “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne uygun şekilde manevi tazminat miktarını belirlemelidir. Buna göre, hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira TMK’nın 4.maddesindeki hakimin takdir yetkisi kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hukuka ve hakkaniyete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir.
Somut olayda; kaza tarihi, davacının meydana gelen yaralanması, kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu bulunması, tarafların sosyal ekonomik durumları ve kaza tarihindeki paranın satın alma durumu nazara alındığında mahkemece davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı hakkaniyete ve nesafete uygun olduğundan davacı vekilinin, davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, göre; davacılar vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacılardan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 31/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.