Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2912 E. 2022/813 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2912
KARAR NO : 2022/813

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2019
NUMARASI : 2018/265 Esas 2019/529 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU :Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 01/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu 2011 model … marka … plakalı aracı ile karşı tarafın trafik poliçesini ürettiği … plakalı araç arasında kaza olduğunu, kaza akabinde yaptırılan tespit ile müvekkilinin aracının piyasa değerinin 29.000,00-TL, hurda değerinin ise 7.000,00-TL olarak belirlendiğini, davalıya başvuru yapılmasına rağmen herhangi bir ödeme yapmadığını, davalıya 19/03/2018 tarihinde tebliğ yapıldığını ve 04/04/2018 tarihinde temerrüde düştüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve Kahramankazan Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/6 D. İş. dosyasının masrafları ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde …-0 No.lu 29/09/2017- 29/09/2018 vadelerini içerir Mecburi Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı olup poliçenin 27/12/2017 tarihinde devirden dolayı feshedildiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe vadesi, poliçe limiti ve sigortalı sürücünün kusuru ve kusur oram ile sorumlu bulunduğunu, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, davacının müvekkili şirketin yokluğunda almış olduğu hasar tespit raporunu kabul etmediklerini, davacının aracının tam hasara uğradığını belirtmesine rağmen hurda tescil belgesini sunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan değerlendirmede; kazaya karışan … plakalı aracın davalı tarafından kaza tarihi itibariyle sigortalı bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile davalı tarafından sigortalı bulunan aracın kazada %75 oranında kusurlu olduğu yine alınan bilirkişi raporu ile davacının aracında meydana gelen zarar miktarının, kusur durumu itibariyle 15.000,00-TL olduğu, kabul edilmiş olmakla, davacı tarafından dava öncesinde sigorta şirketine yapılan başvuru gözetilerek 04/04/2018 tarihinden itibaren yine davalı aracın cinsi gözetilerek alacağa avans faizi uygulanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile; 15.000,00-TL değer kaybının 04/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dosyaya 23.02.2019 tarihli dilekçe ile sunulan 17.10.2018 tarihli noter satış senedi ile sabit olduğu üzere müvekkilin pert olan aracı hükme esas alınan raporda yazdığı gibi 9.000-TL’den satamadığı, aracı 7.000-TL’ye satabildiğini, bu hali ile yerel mahkemenin bilirkişi raporuna itibar ederek hasarlı araca 9.000-TL değer biçmesinin HMK 204. maddesi uyarınca kesin delil olan noter evrağı karşısında hatalı olduğunu, zira HMK 204. maddesi uyarınca ilamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılacakları, yerel mahkeme her ne kadar lehe karar vermiş olsa da gerekçeli kararın 2. sayfasında hüküm kısmından önceki paragrafta toplam zararın 16.500-TL yerine 15.000-TL olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, aracın kaza tarihindeki piyasa değeri 29.000-TL, aracın hasarlı noter satış değeri 7.000-TL, davacının kusuru hariç zararının 22.000-TL olarak kabul edilerek kusur durumuna göre ise toplam zararın 22.000 x 0,75 = 16.500-TL olarak takdir edilmesi fakat talep ile bağlı kalınarak 15.000-TL’ ye hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava trafik kazasından kaynaklanan araç değer kaybı zararının tahsili istemine ilişkindir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. maddesinde “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli, 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Yargıtay tarafından kabul edilen hesaplama yöntemine göre; onarım masrafları, sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise tam hasara (pert) uğramış sayılır. Dosya kapsamına göre aracın kaza sonucu pert olduğu anlaşılmıştır. Aracın pertinin uygun görülmesi halinde, aracın olay tarihindeki 2.el piyasa rayiç değeri ile olay tarihindeki hasarlı değeri (sovtaj değeri) tespit edilip, piyasa değerinden, sovtaj değeri mahsup edilerek bulunan zararın davalı taraftan tazminine karar verilmesi gerekir. Davalı taraf, noterden satış bedeli ile bağlı olmayıp, gerçek zarardan sorumludur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/06/2015 tarih ve 2015/194 Esas, 2015/8549 Karar sayılı ilamı)
Yukarda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında davacının ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmamasına ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 31/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.