Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2870 E. 2021/1051 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazasından Kaynaklanan Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat

KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, başvuru şartların yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı otobüsün, yaya olan davacıya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında, davacının ağır şekilde yaralandığını, ampute durumuna düşüp sağ bacağının diz altından kesildiğini, davacının yaşı ve büyüme çağında olması nedeniyle sık protez değişimine, geçici ve sürekli bakıcıya ihtiyacının doğduğunu belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde açtıkları davada şimdilik 2.000,00 TL protez ve tedavi giderleri için, 1.000,00 TL bakıcı gideri için olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan (teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiş; talep artırım dilekçesi ile protez ve tedavi giderleri için talebi 82.800,00 TL’ye, bakıcı giderleri için talebi 1.355,76 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, sorumluluklarının poliçe teminat limiti ve sigortalının kusur oranı ile sınırlı olduğunu, 6111 sayılı Yasa gereğince davacının tedavi masrafları talebinin muhatabının … olup, bu nedenle bir sorumluluklarının kalmadığını, bakıcı giderleri sakatlık teminatı kapsamında olmakla birlikte sorumluluk için aranan şartların gerçekleşmiş olması gerektiğini, temerrüt hasıl olmadığından dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; kusur ve hesap raporlarının denetime elverişli olması sebebiyle kabul edildiği, bakıcı giderinin davayla müracaat tarihinde doğmuş bir gider olması nedeniyle temerrüt tarihinden itibaren, protez bedelinin ise başvuru tarihinden sonra doğmuş gider olması nedeniyle ilk protez ihtiyacının doğduğu 05/10/2011 tarihinden itibaren avans faizi işletildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 82.480,00 TL protez gideri ve 1.355,76 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 83.835,76 TL maddi tazminatın, 1.355,76 TL’ye 02/06/2011 tarihinden, 82.480,00 TL’ye 05/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hükmün yargılama giderleri tutarı içinde davacı tarafça adli tıp raporu ücreti olarak harcanan 350,00 TL ile 800,00 TL’nin her ne kadar hesaplamaya dahil edilmiş gibi gösterilmiş ise de yargılama gideri toplamının başvurma harcı, bilirkişi ücreti, yazışma, tebligat giderlerinden oluşup, bu tutarların dikkate alınmaması nedeniyle eksik yargılama giderine karar verilmesinde isabet olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının kusuru daha fazla olduğu halde hükme esas alınan kusur raporunda davacının %60 oranında asli kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğu gibi asli kusur halinde kusur oranının en az %75 olması gerektiğini, tedavi giderlerinin 6111 sayılı Yasa gereğince … sorumluluğunda olması ve 14/05/2015 tarihinde yayınlanan ZMMS yeni genel şartları uyarınca sağlık gideri teminatının … sorumluluğunda olması nedeniyle sigorta şirketinin protez bedelinden sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, protez ve tedavi gideri ile bakıcı giderinden kaynaklanan tazminatın ZMMS sigortacısı davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
1) Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; mahkemece hükmün 6 nolu bendinde yer alan yargılama giderleri içerisinde davacıdan 30/03/2016 tarihinde 250,00 TL ve 100,00 TL olmak üzere toplam 350 TL ve 07/04/2017 tarihinde 800,00 TL olarak tahsil edilmiş ATK ücretlerinin yargılama giderleri toplamına dahil edilmiş olduğunun UYAP sisteminden yapılan kontrolde anlaşılmasına; kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti için alınan ve hükme esas kabul edilen kusur raporunun, dosya kapsamında yer alan kaza tespit tutanağına ve kesinleşmiş durumdaki ceza dosyasında alınan ATK raporuna ve oluşa uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına göre; davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
2) Davalı vekilinin hüküm altına alınan protez bedeli giderinin teminat kapsamında olmadığından sorumluluklarının bulunmadığına dair istinaf sebebinin değerlendirilmesinde; Davacının, trafik kazası neticesinde sağ bacağını diz altından kaybetmiş olması nedeniyle protez değişimine ve bakıcıya ihtiyaç duyduğunu belirterek protez ve bakıcı giderlerinin karşılanması istemli açtığı davada mahkemece, davacının kaza sonucu meydana gelen yaralanma neticesinde maluliyeti, bakıcı ihtiyacı bulunup bulunmadığı varsa oranının ve süresinin tespiti hususlarında rapor tanzimi istenilen … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 11/01/2017 tarihli maluliyet raporunda davacının %60 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceği, tedavi süresince bakıcı ihtiyaç süresinin 4 ay olduğunun rapor edildiği, davacının kaza nedeniyle protez ihtiyacının olup olmadığı, ihtiyacı varsa gereksinim duyacağı protez tipinin tespiti ile hangi sıklıkta değişmesi gerektiği hususunda mahkemece yazılan müzekkere gereğince … …. düzenlenen 21/07/2017 tarihli rapor da, davacının 18 yaşına kadar slikon liner kilit sistemli diz altı protezi kullanması ve protezlerin 2 yılda bir değişmesi gerektiği, 18 yaşından sonra ise … Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki karbon ayak ile birlikte aktif vakum sistemli modüler diz altı protezi kullanması ve 18 yaşından sonra protezlerin 5 yılda bir yenilenmesi gerektiğinin rapor edildiği, 10/06/2018 tarihli kusur ve hesap bilirkişi heyeti raporunda davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünün %40 tali kusurlu, yaya olan davacı küçüğün %60 asli kusurlu bulunduğu, 4 aylık bakıcı süresince brüt asgari ücretten bakıcı giderinin kusura isabet eden miktarın 1.355,76 TL olduğu, protez bedeli giderinin kusura isabet eden miktarın 82.800,00 TL olduğunun hesaplandığı, davalı vekilinin … tarafından karşılanmış/karşılanmamış tutarlar yönünden bir hesaplama yapılmadığına dair rapora itirazı üzerine dosyanın mahkemece ek rapor tanzimi için aynı heyete gönderildiği ancak, heyette yer alan bilirkişiye ulaşılamadığından bahisle dosyanın heyette yer alan diğer bilirkişilerce mahkemeye iade edilmesi üzerine bu sefer mahkemece yeni bir heyetten alınan 17/04/2019 tarihli hesap raporunda: 4 aylık bakıcı süresince brüt asgari ücretten bakıcı giderinin kusura isabet eden miktarın 1.355,76 TL olduğu, ilk rapordaki hesap tablosunda çarpma hatası yapıldığından bahisle protez bedeli giderinin kusura isabet eden miktarın 82.480,00 TL olduğunun hesaplandığı, mahkemece 17/04/2019 tarihli hesap raporu doğrultusunda hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiştir. Somut olayda davaya konu kaza 10.05.2011 tarihinde meydana gelmiş olup, kaza tarihi itibariyle yürürlükteki bu yasa maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın … tarafından karşılanacağı”; yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın % 20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’na göre zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sorumluluğunu üstlendiği sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş, 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25/02/2011 tarihinden itibaren 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk …’na geçmiş bulunmaktadır. Buna karşın gerek söz konusu madde kapsamında olmayan tedavi giderlerinden gerekse belgesiz tedavi giderlerinden … sorumlu olmayıp, sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Somut olayda dava tarihine kadar yapılmış ve ödemesi gerçekleştirilmiş protez giderleri anılan madde kapsamında yer alan tedavi giderlerinden olup, …’nun sorumlu olacağında şüphe bulunmamaktadır. Nitekim dosya kapsamında yer alan faturada davacının son olarak 19/11/2014 tarihinde protez değişimin yapılığı, … 23/07/2015 tarihli yazısında da davacıya 07/03/2012-29/12/2014 tarihleri arasında toplam 13.251,20 TL ödeme yapıldığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacının protez ihtiyacı ile ilgili henüz yapılmamış olup ileride gideri sarfı lazım gelecek bedellerin belgesiz tedavi gideri sayılıp sayılmayacağı ve buna göre anılan madde kapsamındaki tedavi giderlerinden olup olamayacağının değerlendirilmesinde ise belgesiz tedavi giderleri, …’nun ödemekle yükümlüğü olmayacağı, yaralanma ile ilgili, bağlantılı, hayatın olağan akışına uygun, olağan nitelikteki ulaşım, yiyecek, konaklama ve sair giderler olup, bu tür giderler poliçe teminatı kapsamında kaldığından sigorta şirketi bu zararlardan sorumludur. Bu hali ile henüz yapılmamış protez gideri, belgesiz tedavi gideri kapsamında olmayıp, davacının yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı protez ve protez yenileme ve bunlarla ilgili sair giderlerin zaman içinde harcanmasına müteakip belgelendirilmek koşulu ile … tarafından karşılanacağı, bu hususun da …’nun sorumluluğunda bulunduğu 6111 sayılı Kanun ile değişik 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi hükmü karşısında kuşkusuzdur.
Öte yandan 6111 Sayılı Yasada …’nun sorumlu olduğu giderlere yönelik olarak, miktar açısından bir limit konulmamış iken 27.08.2011 tarihli 28028 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde, tedavi giderlerinin Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı belirtilerek, tedavi giderlerinin ödenmesi konusunda Kanunda yer almayan bir kısıtlama getirilmiş ise de; bahsi geçen Yönetmeliği 4. maddesinin 1. bendinin iptali için açılan davada Danıştay 15. Dairesinin 16/03/2016 tarih …. K sayılı kararı ile 2918 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanunla değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır gerekçesi ile Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiş olmakla davacının protez ihtiyacı ile ilgili gerek belgeli gerekse henüz yapılmamış olup ileride gideri sarf edildiğinde belgelenecek bedellerin kısıtlama olmaksızın tamamını …’dan talep edebilmesinde de yasal bir engel kalmamıştır.
Yine her ne kadar 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinin 1. fıkrasına 6645 Sayılı 04/04/2015 tarihli yasa ile …’nun sorumluluğu açısından “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” sorumlu olacağı eklenmiş ise de, sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümleri nazara alınması gerektiğinden, 6645 Sayılı düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra meydana gelen trafik kazalarında uygulanacağından, öncesinde meydana gelen kazalarda uygulanma imkanı bulunmadığından, davaya konu kaza 10/05/2011 tarihinde meydana geldiğinden, davacının bu madde hükmü gereğince … tarafından karşılanmayan gider olarak talep edebileceği bir zararı da bulunmamaktadır.
Bu bağlamda 6111 Sayılı Yasa ile değişik 2918 Sayılı Yasanın 98 maddesi ve Geçici 1. maddesi gereğince, protez giderleri ister belgeli olarak sarf edilmiş olsun ister tedavi süresince yapılması muhtemel olup dava tarihi itibariyle fatura vb. bir belge ile belgelendirilmemiş olsun tamamı sağlık hizmet bedeli kapsamında …’nun sorumluluğunda olduğundan, bu giderlere yönelik davacının davalı … şirketinden bir talepte bulunamayacağı değerlendirilerek bu kısma ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilerek yapılan inceleme neticesinde, davalı vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda 2 nolu bentte belirtilen gerekçelerle kabulü ile kararın kaldırılması, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK.353/1-b/2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2019 tarih ve …. sayılı kararının HMK 353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
III- Dairemizce yeniden hüküm kurularak;
1- Davanın Kısmen Kabulü, Kısmen Reddi ile bakıcı gideri yönünden 1.355,76 TL maddi tazminatın 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gereken 92,61 TL harcın, peşin ve ıslahla alınan 302,39 TL harçtan düşümü ile bakiye 209,78 TL harcın, kararın kesinleşmesi ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından peşin ve ıslahla yatırılan harçtan 92,61 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihindeki AAÜT 13.maddesi uyarınca hesaplanan 1.355,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen dava değeri üzerinden karar tarihindeki AAÜT 13.maddesi uyarınca hesaplanan 1.355,76 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan adli tıp gideri (350,00 TL + 800,00 TL), başvurma harcı, bilirkişi masrafı, tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 3.489,60 TL yargılama giderini, kabul ve red oranına göre 56,21 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
İSTİNAF YARGILAMA HARÇ VE GİDERLERİ
1- İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının peşin yatırılan 44,40 TL mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
2- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 1.431,71 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3- HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafça yapılan 34,30 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Kararın taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, Dairemizin bu kararına karşı HMK’nun 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtayın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere temyiz yasa yoluna başvuru hakkı açık olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.