Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2868 E. 2022/695 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2019
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 21/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 12/11/2017 tarihinde davalı …’ın kullandığı … plakalı araç ile dönüşe uygun olmayan yerde karşı yönden gelen aracın şeridine girerek dönüşe geçtiğini, karşı yönden gelen …’ın kullandığı … plakalı araca çarptığını, kaza neticesinde davacı … ‘nin eşi, diğer davacıların babası olan …’ün ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını, 19/11/2017 tarihinde vefat ettiğini, kazada davacı murisin kusuru bulunmadığını belirterek, şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; kaza nedeniyle uzun süre kendisine gelemediğini, ceza dosyasında oluşan kazada tarafların kusur oranlarını belirlemek amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdii edildiğini, delillerin incelenmesi neticesine kazaya asıl sebebiyet verenin …’ın sevk ve idaresindeki araç olduğunu, karşı taraftaki aracın aşırı süratli olduğunu, istenen manevi tazminatın son derece fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davaya konu kaza nedeniyle davalı şirket tarafından davacılara 215.608,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını ve nedenle davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile öncelikle kazada kusur oranlarının tespiti gerektiğini, davalı şirketin sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacı tarafından sigortalının kusuru ile zarar arasındaki illiyet bağı bulunduğunu ispat edilmesi gerektiğini, zorunlu mali sorumluluk şartları kapsamında aktüeryal tazminatın hesaplanması gerektiğini ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı … şirketine sigortalı, diğer davalının dikkatsiz, tedbirsiz ve kontrolsüz şekilde ani manevra ile bölünmüş yolda karşı yöndeki araç bölümüne geçerek U dönüşü yapmak istediği esnada karşı yönden gelen … plakalı araca çarpmış olması nedeniyle meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, davalıya sigortalı aracın sürücüsü diğer davalının %80 kusuru nedeniyle asgari ücret üzerinden hesap edilen destekten yoksun kalma bakiye tazminat talebinin, yapılan ödeme ile hesap edilen tazminat tutarı arasındaki fark gözetildiğinde davacılar tarafından talep edilebileceği, her ne kadar davalı … ödeme yapıldığı gerekçesiyle davanın reddini talep etmişse de, davacı … tarafından imza edilen ibraname tarihi ile sigorta şirketinin ödeme tarihi karşılaştırıldığında, ibranamenin ödeme yapılmadan evvel imzalanmış olması karşısında geçerli bir ibranamenin bulunmadığı, sadece makbuz niteliği taşıdığı kanaatine varıldığı, davacılar vekilinin ıslah dilekçesinde, davacılar yönünden dava dilekçesinde talep ettikleri maddi tazminata yönelik taleplerini davacı … yönünden 50,00 TL, … yönünden 1.350,00 TL ve diğer davacıların her biri yönünden 1.200,00’er TL olarak ayrıştırdıkları her ne kadar davacıların ıslah dilekçelerinde dava dilekçesindeki talep edilen alacağa ek olarak ıslah yolu ile artırılan miktarın 29.571,18 TL olduğu ve her bir davacı yönünden ayrı ayrı artırılan miktarın belirtildiği hükmün verilmesinin ardından anlaşılmışsa da, hükmün verilmiş olması ve dosyadan el çekilmiş olması bilirkişi raporunda tespit edilen miktardan farklı olmak suretiyle maddi tazminat taleplerinin … yönünden reddi ile diğer davacılar yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiği, manevi tazminata yönelik talepler açısından ise; müteveffanın ölüm tarihinde 34 yaşında olduğu ve davacı eşi …’ün 29 yaşındayken 4 küçük çocuğu ile kaldığı; müteveffanın çocukları diğer davacıların da küçük yaşta babalarını kaybetmiş olduğu, davalı …’ın olayda %80 kusurlu olduğu ve müteveffanın kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla, desteğin vefatının davacılarda yaratacağı manevi zararın maddi bir ölçümü tam olarak yapılamasa da bir nebze olsun yaşanılan manevi yoksunluğun sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak şekilde kusur oranı da dikkate alınarak yapılan değerlendirilmesi neticesinde, davacıların davalı sürücüden manevi tazminatı kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile talep edebilecekleri kanaatine varıldığı, davacılar vekili dava dilekçesinde maddi tazminata ilişkin dava tarihinden itibaren faiz talep ettiğinden ve ıslah dilekçesinde faiz talep edilmemiş olduğundan, ıslah edilen miktar hakkında faizsiz, diğer talepler yönünden ise dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, ıslah edilen destekten yoksun kalma tazminat taleplerine yönelik davanın kısmen kabulü ile; … için hesap edilen 4.005,72 TL destekten yoksun kalma tazminatının 1.350,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 2.655,72 TL’sinin ise faizsiz olarak davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, … için hesap edilen 5.089,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının 1.200,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 3.889,76 TL’sinin ise faizsiz olarak davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacı…’e verilmesine, … için hesap edilen 6.914,82 TL destekten yoksun kalma tazminatının 1.200,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.714,82 TL’sinin ise faizsiz olarak davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, … için hesap edilen 13.610,88 TL destekten yoksun kalma tazminatının 1.200,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 12.410,88 TL’sinin ise faizsiz olarak davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, manevi tazminat talebine yönelik davanın kabulü ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın 12/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın 12/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacı…’e verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın 12/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,10.000,00 TL manevi tazminatın 12/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın 12/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde, hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, rapora karşı süresinde ileri sürülen itirazlarının dikkate alınmadığını, destek paylarının hatalı hesaplandığını, uygulanan destek payları toplamının mevzuata aykırı olarak daha yüksek olduğunu, bilirkişi tarafından hesaplanan bakiye tazminatın mevzuata göre yapılacak bir hesaplama sonucundan 8.000,00 -10.000,00 TL daha yüksek olduğunu, müteveffanın içinde bulunduğu araç sürücüsü …’ın alkollü olduğunun savcılık evrakları ile sabit olduğunu, işbu hususun zararın oluşmasında etkisi bulunması nedeniyle Yargıtay kararları gereğince hesaplanacak tazminattan müterafik kusurun tenzili gerektiğini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunun incelenmesinde, tazminat hesabında ZMMS genel şartlar ekindeki hesaplama yönteminin kullanıldığı, TRH 2010 tablosu ve 1.8 teknik faizin uygulandığı anlaşılmıştır.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü,….. hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve annüite formülüne göre devre başı ödemeli belirli süreli rant esası (%1,8 teknik faiz) bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 Tablosu’nun esas alınmasına bir isabetsizlik görülmemiş ise de; progresif rant formülü yerine %1,8 faizin tatbik edilmesi isabetsizdir.
Bu durumda mahkemece, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemine göre ve usuli kazanılmış haklar korunarak bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması da isabetsizdir.
Davalı … tarafından destek paylarının doğru hesaplanmadığı, bilirkişi raporuna itirazlarında da belirtildiği üzere çocukların destekten çıkması ile birlikte çocukların payının hak sahibi eş ve diğer çocuklara dağıtıldığı ve dava dışı anne ve babaya pay verilmediği ve verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 08/11/2021 tarih ve 2021/4608 Esas, 2021/8353 Karar sayılı ilamı) Bu nedenle, bu yöne ilişkin istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Hatır taşıması konusuna gelince,
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Taşımanın hatır için yapılmış olması, TBK’nın 51. maddesi kapsamında tazminatın belirlenmesinde hâkim tarafından göz önüne alınması gereken bir husus olduğu, Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiş olup, davalı tarafından ileri sürülmüş ise mahkemece taşımanın hatır taşıması olup olmadığı değerlendirilerek, taşımanın neden hatır taşıması kabul edilip edilmediği karar gerekçesinde belirtilmelidir.
Müterafik kusur indirimi konusunda ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zararın doğması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Yukarıda ki açıklamalar dikkate alındığında, davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması, zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde zarardan indirim yapılması gerekebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekir.
Somut olayda davacılar murisinin davalı … ile birlikte alkol aldıkları iddia edildiğinden ceza dosyası içeriği de incelenerek, davalının savunması üzerinde durularak mahkemece zarar görenin müterafik kusurunun varlığı ve indirim yapılması gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması, müterafik kusur oluşturduğunun kabul edilmesi halinde tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerekirken, bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm tesisi de isabetli görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınması sonrasında davalının müterafik kusur ve hatır taşıması iddiasının değerlendirilmesi, istinaf edenin sıfatına göre usuli kazanılmış haklar korunarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyasın mahal mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14/05/2019 tarihli 2018/352 Esas 2019/352 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından istinaf peşin harcı olarak yatırılan 1.360,00 TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara 28. İcra Dairesinin 2019/12176 Esas sayılı dosyasına yatırılan teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.