Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2865 E. 2022/1015 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

… BAM 26. Hukuk Dairesi ….
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2019
NUMARASI : ……
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/05/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalılar … ve …vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.11.2015 tarihinde davalılardan …’ın işleteni, … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı, …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla park halindeki … plakalı dolmuşa çarpması sonucu park halindeki … plakalı araçla … plakalı araç arasından geçen davacının sıkışması sonucu yaralandığını, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü davalı …’nin asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek,1.000,00 TL maddi tazminat ile 75.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle (davalı sigorta şirketi yönünden reeskont faizle) birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 20/12/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında maddi tazminat yönünden davalı sigorta şirketi ile anlaşma sağlandığını, taraflarına vekalet ücreti ve yargılama gideri ile birlikte dava konusu maddi tazminat ödemesi yapıldığını, maddi tazminat taleplerinin konusuz kaldığını, ancak manevi tazminat yönünden sigorta şirketine yönelik bir talepleri bulunmadığını, manevi tazminatı sadece davalılar … ve …’tan talep ettiğini, davalı sigorta şirketinin de vekalet ücreti talebinde bulunmadığını beyan etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde 24.12.2014-22.12.2015 tarihleri arasında trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, zararın ve kusur durumunun kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …; işleteni olduğu, davalı …’ın sevk ve idaresindeki araçta fren arızası olduğu için dava konusu kazanın meydana geldiğini, araç sürücüsü …’ın kazada kusuru bulunmadığını, dava dışı … ve … plaka sayılı araçların hatalı olarak park ettiklerini, her ne kadar park halinde de olsa iki araç arasından geçmenin dikkatsiz ve tedbirsizce yapılan bir hareket olduğunu, dolayısıyla kusurun hatalı park eden dava dışı iki araç ile bu araçların arasından geçen davacıya ait olduğunu, davacının yaralanmasının daimi olmadığını, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …; sevk ve idaresindeki araçta fren arızası olduğu için dava konusu kazanın meydana geldiğini, kusuru bulunmadığını, dava dışı … ve … plaka sayılı araçların hatalı olarak park ettiklerini, dolayısıyla kusurun hatalı park eden dava dışı iki araç ile bu araçların arasından geçen davacıya ait olduğunu, davacının yaralanmasının daimi olmadığını, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kusur raporunun ceza dosyasında alınan rapor ile uyumlu olduğu, davalıların sosyal ekonomik durumları uyarınca asgari ücretin üzerinde kazançlarının bulunduğuna dair dosya kapsamına herhangi bir bilgi yahut belgenin yansımadığı ve davacının da kazanın meydana geldiği tarihte 21 yaşında olduğu ve genç yaşında %22 oranında vücudunda maluliyetin meydana geldiği hususlarının tümü birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalı sürücü ve araç malikinden takdiren 50.000,00 TL manevi tazminatı dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte talep edebileceği, maddi tazminat yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla davacının maddi tazminat talebi yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müşterek müteselsil tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalılar … ve …vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Manevi tazminat yönünden talebin daha azına karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, … … … ve Araştırma Hastanesi raporuna göre davacının yaralanmasının basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek nitelikte olup vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğunu,
Kazada yaralanması sonucu tarifi mümkün olmayan acı ve elem duyduğunu, yaşı itibariyle bu tarz olaylardan ne kadar çabuk etkileneceği ve ruh halinin bozulmaya ne denli meyilli olabileceğinin izahtan vareste olduğunu, bunun üzerine bir de okulundan ve sosyal yaşantısından mecburi olarak uzak kalması, halen yatağa mahkum olarak yaşamasının büyük bir yıkım oluşturduğunu, iş hayatına yaşıtlarından geç atılacak olması, hala evinde tedavi görmekte olduğu, okuluna devam edememesi, yaşadığı olayların şokunu üzerinden atamaması ve psikolojisinin bunlara bağlı olarak bozulması sonucu, acı ve elemini dindirmek mümkün olmamakla birlikte duyduğu acıyı azaltmak bakımından manevi tazminat talep etmek gerektiği, somut olayda davacının vücut genel çalışma gücünden %22.2 oranda kaybettiği, 9 ay süre ile iş görmezlik halinde kaldığı, davalı sürücü …’ın olayda %100 kusurlu olduğu belirlendiğinden vicdani anlamda davacının manevi tazminat yönünden tatmin edilmesi gerektiğini, tüm yukarıda bahsedilenler ışığında davacının herhangi bir kusuru bulunmaksızın böyle acı bir kaza geçirmiş olması, kaza sonrası gerek fiziki olarak gerek psikolojik olarak geçirmiş olduğu rahatsızlıklar, sosyal yaşantısından geri kalması gözetildiğinde, davacının yaşının henüz çok genç olması hayatının başlangıcında olduğu ve bu yaşında yüksek oranda maluliyet sebebiyle hayatının eskisi gibi olmayacağı göz önüne alındığında manevi tazminatın yetersiz kalacağı sabit olduğundan istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Olayda; araç maliki …’ın kusursuz, tüm kusurun davacı yayaya ait olduğunu, olayın oluş anına ait kamera kaydı bulunduğu halde bu kayıtlar incelenmeden ve bu kayda göre rapor alınmadan hüküm kurulduğunu,
Kazanın, minibüs durağı içinde meydana geldiğini; durakta, sırası gelen minibüs şoförlerinin yolcuları bindirip hareket ettiğini ve arkadaki minibüslerin adım adım yolcu bindirme durağına yanaştığını, kazanın … yönetimindeki minibüsün yolcu bindirme durağına yanaşmak üzere önündeki minibüs ile arasındaki boşluğu doldurmak için hareket ettiği sırada, davacının iki dolmuş arasından (… … ..) geçmeye çalıştığı sırada meydana geldiğini, davacının geçtiği yerde yaya yolu bulunmadığını, bu hususun … ile yapılan yazışma sonucunda teyit edildiğini, başka bir anlatımla kazanın, davacının, yayalar için ayrılmış kaldırım üzerinden yürüyüp, … … Müdafaa Caddesine geçmek yerine, muhtemelen kestirme yol olduğunu düşünüp, üstelik iki kulağında kulaklık olduğu halde iki dolmuş arasından (yasak bölgeden) geçmeye çalıştığı sırada meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalılar kusursuz olup, tam/tek kusurlunun davacı olduğunu, ancak bu husus gözönünde bulundurulmadan, kamera kaydı izlenmek suretiyle bilirkişi raporu aldırılmadan, eksik inceleme sonucunda karar verilmesinin hatalı olduğunu,
Davacı için tespit olunan; maluliyet oranı, iş göremezlik süresi, yaşadığı psikolojik travma, kusur dağılımı ile ilgili raporların maddi vakıaya, oluşa, hakikate, bilimsel ve hukuksal gerçekliğe uygun olmadığını, ileri sürülen iddialar ile vaki davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; somut olayda; davacı velev ki kusursuz olsa dahi hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının oldukça fahiş olup, davalıyı cezalandırıcı, davacıyı da sebepsiz zenginleştirici nicelikte olduğunu, konusuz kalan maddi tazminat davası yönünden, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacının maddi tazminat talebi yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, vekil eden (araç maliki) kazanın meydana gelmesinde kusursuz olup bu itibarla, konusuz kalan maddi tazminat talebi yönünden vekil eden yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’ın kusuru bulunmadığını, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı dolmuşun freninin patlaması sebebiyle 29.11.2015’de istenmeyen kazanın meydana geldiğini, bilirkişi tarafından tanzim edilen 06.12.2018 tarihli raporda …’nin %100 kusurlu, davacı yolcu …’ın kusursuz olduğu kanaatine varılmış ise de rapor hatalı olup davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde …’ın herhangi bir şekilde kusuru bulunmadığını, araç sahibi …’ın aracın arızalı olduğunu bilip, herhangi bir önlem almadığını, kaza olduktan sonra aracın … ve bakımlarını yaptırdığını, yapılan bakımlara ait delil niteliğinde fatura ve tutanakların eldeki dosyada mevcut olduğunu, bilirkişinin hazırladığı raporunda “… 11. Asliye Ceza Mahkemesince … Adli Tıp Kurumu Başkanlığında alınan bilirkişi raporunda; davalı sürücünün frenlerinin tutmadığını iddia etmekle beraber kaza tutanağında bu yönde bir tespit bulunmadığı” şeklinde tespiti dikkate alarak, iş bu raporda belirtilen kanaate iştirak edildiğini ifade ederek …’nin kusurlu olduğunu hatalı olarak değerlendirdiğini, araç sahibi …’ın kazanın hemen sonrasında kazanın olduğu 29.11.2015 tarihinde … plakalı aracının fren arızasını … … … ve … Servisinde yaptırdığını, yapılan … işlemlerinde … plakalı araçta 1 adet fren merkezi, 1 adet fren cırcırı, 1 takım balata değişikliği yapılmış olmakla buna ilişkin …. sıra nolu 29.11.2015 tarihli faturanın Yerel Mahkemeye sunulduğunu, … … … ve … Servisince … plakalı araçla ilgili olarak “… plakalı aracın 29.11.2015 tarihinde arka fren merkezi kırılıp aracın freninin tutmamasına sebep kılmıştır.” şeklinde tutulan tutanakta aracın fren merkezinin arızalı olduğunun belirlendiğini, ilgili tutanağın dosyada mübrez olduğunu, aracın tamirat ve bakımlarının sorumluluğu araç sahibine ait olup, aracının arızalı olduğunu bile bile aracını trafiğe çıkaran diğer davalı …’ın tek başına kusurlu olduğunu, … plakalı aracın sahibi diğer davalı …’ın, …’ye araçta daha önce oluşan fren arızasının tamiratını yaptığını söyleyerek teslim ettiğini, ancak aracın fren arızasını gidermediğini, …’nin araçtaki fren arızasının diğer davalı araç sahibi tarafından giderildiğini düşünerek ve davalı araç sahibine güvenerek aracı normal seyrinde kullanmaya başladığını ancak istenmeyen kazanın meydana geldiğini, belirlenmiş olan bu arıza sebebiyle kaza meydana gelmiş olup, fren arızasını gidermeden aracın trafiğe çıkmasına göz yuman, araç sahibi davalı …’ın meydana gelen kazada tek sorumlu ve %100 kusurlu olduğu açıkça anlaşılmakla, …’a atfedilecek kusur durumunun kesinlikle bulunmadığını, davacının tazminat talep edebileceği tek kişi davalı araç sahibi …olduğundan; davalı … yönünden eldeki davanın reddinin yasa gereği olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili ile davalılar …ve … vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmaktan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili manevi tazminat miktarının az olduğunu; davalılar vekilleri ise kusur oranı, davacının maluliyet oranı ve manevi tazminatın fahiş olduğunu, maddi tazminat yönünden vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminde bulunmuşlardır.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, 29.11 2015 tarihli kaza tespit tutanağı, … 11.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/15 Esas-2017/334 Karar sayılı dosyasından alınan 23.03.2016 tarihli ATK raporu ve eldeki davada alınan 06.12.2018 tarihli uzman bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda teknik arıza bulunmayıp, davalı sürücü …’ın asli ve tam kusurlu (%100 oranında) olduğunun belirlenmesine, anılan kusur raporlarının dosya kapsamı ve olayın oluş şekline uygun olması, davacının maluliyet oranının kaza tarihindeki yasal mevzuata uygun olarak … Üniversitesi ATK’ca belirlenmiş olması nedeniyle anılan kusur ve maluliyet raporlarının hükme esas alınmasında, davacının maddi zararının eldeki dava açıldıktan sonra ödenmiş (07.10.2016) olması nedeniyle davanın açılmasına davalılar neden olduğundan konusuz kalan maddi tazminat yönünden davalı …lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmasına göre davalılar vekillerinin anılan yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarına davacı ve davalı tarafça itiraz edilmiştir. Davacı taraf tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu söylerken, istinafa gelen davalılar ise fazla olduğunu savunmuştur.
Davacının tazminat istemi BK 56. maddeye dayanmakta olup, bu maddeye göre belirlenecek tazminatın zarara uğrayanda bir giderim duygusu yaratması gerektiği açıktır. Ancak tazminat belirlenirken sadece zarara uğrayan yönünden bakılmayıp, karşı taraf açısından da değerlendirme yapılmalıdır. Bu nitelikte bir tazminat miktarı ise, tarafların kusur oranına, ekonomik ve sosyal durumlarına, duyulan acıya, olay tarihindeki paranın satın alma gücüne vb. gibi verilere göre belirlenebilecektir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu kriterlere göre somut olay değerlendirildiğinde; kaza nedeni ile davacının % 22,2 oranında malul kaldığı ve 9 ay süre ile iş ve gücünden kaldığı sabittir. Ancak, manevi tazminat miktarı belirlenirken, yaralanmanın boyutları, kazadaki kusur durumu yanında, kaza tarihindeki paranın satın alma gücü ve tarafların mali ve sosyal durumlarının da dikkate alınması gerektiği de açıktır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar çok olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere, istinafa gelen davalılar …ve … yönünden karar kaldırılarak, 30.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davalılar …ve … vekillerinin sair istinaf taleplerinin reddine, manevi tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin ayrı ayrı kabulüne, adı geçen davalılar yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-2-Davalılar …ve … vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile; … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16.04.2019 tarih 2016/142 Esas 2019/267 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davacının maddi tazminat talebi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 80,70 TL karar ilam harcının davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Maddi tazminat yönünden davacı yararına talep gereğince vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 2.049,30 TL harçtan peşin alınan 1.297,89 TL’nin mahsubu ile bakiye 751,41 TL harcın davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Manevi tazminat yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabulüne karar verilen miktar üzerinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müşterek müteselsil tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Reddedilen miktara ilişkin davalı …ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar …ve …’a verilmesine,
8-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 29,20 TL başvurma harcı, 1.297,89 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.327,09 TL’nin kabul ve red oranlarına göre 530,83TL’sinin davalılar … ve …’tan müşterek müteselsil tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 559,50 TL tebligat ve müzekkere, 450,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.009,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre 403,80 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’tan müşterek müteselsil tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
III-İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davalı …tarafından yatırılan 853,88 TL; davalı … tarafından yatırılan 853,88 TL istinaf karar harcının talepleri halinde yatırdıkları oranda adı geçen davalılara iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı …tarafından yapılan 65,50 TL; davalı … tarafından yapılan 15,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
3-İstinaf talebi red edilen davacı yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinafa gelen davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda yatıranlara iadesine,
6-Karar tebliği ile harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.