Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2864 E. 2022/734 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar ve birleşen davacılar vekili ile davalı … Hesabı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl dosyada; davacı … … vekili dava dilekçesiyle; 06/08/2016 tarihinde davalı … kullandığı, diğer davalı … şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı… plakalı aracın, … plakalı motosiklete çarpması sonucu motosikletteki hem yolcu konumundaki eşi …’in hem de sürücü … …’un vefat ettiğini, müvekkilinin eşinin vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kaldığını, destek zararının ödenmesi için davalı … şirketine 05/09/2016 tarihinde başvurulduğunu, teklif edilen ödemenin zararı tam olarak karşılamadığını ileri sürerek ve davasının belirsiz alacak davası olduğunu da belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak eşi …’in vefatı nedeniyle şimdilik 2.000,00 TL destek zararının … şirketinden dava tarihinden itibaren avans faiziyle, davalı sürücüden olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, manevi zararı olan 100.000,00 TL’nin sürücü davalıdan olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 21/02/2019 harç tarihli dilekçesi ile; eşinin vefatı nedeniyle 2.000,00 TL olan destek zararı talebini 42.976,92 TL daha artırarak 44.976,92 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesiyle; söz konusu… plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde müvekkili nezdinde ZMMS poliçesinin bulunduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sürücü … … vekili cevap dilekçesiyle; karşı araç olan motosikletin kusurlu olduğunu, kullananın sürücü belgesinin bulunmadığını ve kask takılmadığını, yine motordakilerin uyuşturucu kullandıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/996 E Sayılı Dosyada;
Davacılar vekili dava dilekçesiyle; 06.08.2016 tarihinde …’e ait ve sevk ve idaresindeki ZMMS poliçesi bulunmayan … plaka sayılı motosiklet ile davalı … …’in sevk ve idaresindeki, davalı … … tarafından sigortalı… plaka sayılı aracın çarpışması sonucu, … ve … …’in vefat ettiğini, müvekkili …’nın vefat eden …’nin eşi, …’ın ise kardeşi olduğu, Müvekkilleri … ve …’nin ise …’nin kayın anne ve babası, …’ın ise anne babası oldukları, diğer davacı müvekkilleri …, … ve …’in ise …’ın kardeşleri olduğunu, müvekkilleri …, …, …, … ve …’nin vefat eden …’ın desteğinden mahrum kaldığı, kaza tarihinde hamile olan müvekkili …’nın ise eşi …’nin desteğinden mahrum kaldığını, müvekillerinin zararlarından, kazaya karışan diğer araç sürücüsü ve sigortası yanı sıra …’nin sürücüsü olduğu motosikletin Trafik Sigortası bulunmaması nedeniyle davalı … Hesabı’nın da sorumlu olduğunu, ayrıca müvekkillerinin meydana gelen vefat nedeniyle manevi olarak da acı çektiklerini, manevi zararlarından da davalı … sorumlu olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak; müteveffa …’ın vefatı nedeniyle davacılar …, …, …, … ve … için şimdilik 500,00 er TL den 2.500,00 TL maddi tazminatın, …’nin vefatı nedeniyle davacı …’ya şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden başvuru tarihi 05.09.2016 dan itibaren işleyecek avans faizi ile, davalı … Hesabından dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle, davalı … …’ten kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yine …’ın vefatı nedeniyle; annesi … ve babası … için 70.000,00 er TL, kardeşi … için 30.000,00 TL, kardeşi … için 25.000,00 TL, kardeşi … için 20.000,00 TL, kardeşi … için 5.000,00 TL olmak üzere 220.000,00 TL manevi tazminatın, Müteveffa …’nin vefatı nedeniyle kayınpederi … ve kayınvalidesi …’ye 25.000,00 er TL’den toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den alınmasına, ayrıca …’ın vefatı nedeniyle 4000,00 TL cenaze giderinin davalılardan alınarak davacılar … ve …’ye, …’nin vefatı nedeniyle 4.000,00 TL cenaze giderinin davalılardan alınarak davacı …’ya verilmesine ve dosyanın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/807 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 21/02/2019 harç tarihli bedel artırım dilekçesiyle; müvekkili … … için davalı … Hesabı yönündeki talebini 17.145,32 TL’ye, müvekkili … için … ve … … yönündeki talebini 61.647,29 TL’ye, … Hesabı yönündeki talebini ise 9.286,74 TL’ye, müvekkili… için … ve … … yönündeki talebini 82.231,16 TL’ye ve … Hesabı yönündeki talebini ise 12.842,83 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesiyle; söz konusu… plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde müvekkili nezdinde ZMMS poliçesinin bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sürücü … … vekili cevap dilekçesiyle; öncelikle mahkemenin yetkisiz olduğunu, Adıyaman Mahkemelerinin yetkili olduğunu, belirterek yetkisizlik itirazında bulunmuş, bilahare de karşı araç olan motosikletin kusurlu olduğunu, kullananın sürücü belgesinin bulunmadığını, kask takılmadığını, yine motordakilerin uyuşturucu kullandıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle; öncelikle mahkemenin yetkisine itiraz ederek Adıyaman mahkemelerinin yetkili olduğunu, yine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, ayrıca motorun zorunlu trafik sigortası yaptırması gereken taşıtlardan olup olmadığının belirlenmesini, yaptırmasının gerekli olması halinde ZMMS’sinin bulunup bulunmadığının araştırılmasını ve motorda bulunanların kask takmadıkları nazara alınarak müterafik kusur indirimi yapılmasını talep ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2017/391 E Sayılı Dosyasında;
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili … …’in babası …’in 06/08/2016 tarihinde kendisine ait ve sürücüsü olduğu motosiklet ile davalı … …’in sürücüsü olduğu ve davalı … … A.Ş. tarafından ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazasında vefat ettiğini, müvekkilinin ise o tarihte anne karnında olup 27/03/2017 tarihinde dünyaya geldiğini, baba desteğinden yoksun kaldığını ve zarara uğradığını, …..plakalı karşı aracın sürücüsü, işleteni ve ZMMS poliçesini yaptıran davalı … sigortaya başvuru yapıldığı halde ödeme yapılmadığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın davalı işleten / sürücüden kaza tarihinden, … şirketinden ise başvuru tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 21/02/2019 tarihli bedel artırım dilekçesiyle; talebini 83.504,42-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesiyle; öncelikle çocuk adına açılan bu davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, aksi halde bu dosyanın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/807 esas sayılı dosyasında birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesiyle; usulüne uygun başvuru bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine, aksi halde Ankara 8. Asliye Ticaret mahkemesinin 2016/807 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine, yine …’in vefatı nedeniyle başvuru üzerine … … için 90.267,00-TL destek zararının ödendiği ve kask takılmadığından müterafik kusurun nazara alınmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 06/08/2018 tarihinde davalı … …’in işleteni ve sürücüsü olduğu, davalı … sigortaya ZMMS poliçesiyle sigortalı… plakalı araç ile davacıların desteği …’in sürücüsü olduğu ZMMS poliçesi bulunmayan … plakalı motorun gerçekleştirdiği trafik kazasında, motor sürücüsü … ile motorda yolcu olarak bulunan … …’un vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün %90, motosiklet sürücüsünün %10 kusuru olduğu, davadan önce … sigortaya başvuru yapıldığı, buraca davacı … …, … ve …’ye ödemede bulunulduğu ancak yapılan ödemelerin zararı karşılamadığı ve zarardan mahsubundan sonra bakiye zararlarının olduğu, yine davacı … …’in eşi …’i ve kardeşi … …’u kaybetmesi, davacı … ve…’un çocukları, …, … ve … ise kardeşleri olan … …’u kaybetmeleri nedeniyle duydukları acı ve ızdırabın giderimi için … şirketleri dışındaki davalı sürücü / işletenden manevi tazminat talep edebilecekleri, talep edilecek bu tazminatın tarafların ekonomik sosyal durumu gözetilerek, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanması da olmadığı ve de hak sahibi için zenginleşme, karşı taraf için de yoksullaşmaya neden olmaması, manevi acı ve ızdırabın giderimine hizmet etmesi gerektiği de nazara alınarak takdiren; davacı … için eşi …’nin ölümünden dolayı 20.000,00-TL, kardeşi … …’un ölümünden dolayı 6.000,00-TL, davacılar … ve … için oğulları … …’un ölümü nedeniyle 14.000,00’er TL, davacı … için kardeşi … …’un ölümü nedeniyle 5.000,00-TL, … için kardeşi … …’un ölümü nedeniyle 4.000,00-TL ve … için kardeşi … …’un ölümü nedeniyle 1.000,00-TL manevi tazminatın sürücü ve işleten davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesi gerektiği vicdani kanısına varıldığı, ayrıca davacıların ölenlerle ilgili cenaze gideri taleplerinin ispat edilemediğinden reddine, yine motorda bulunanların kask takmadığından dolayı müterafik kusur indirimi yapılması itirazının, kaskın takılı olmadığı yönünde dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı da gerekçesiyle,
Asıl davada;” 1-Davacı … …’in eşi …’in vefatı nedeniyle;
A)Maddi tazminat talebinin kabulü ile; 44.976,92 TL’nin davalı … … kaza tarihi olan 06/08/2016 ‘dan itibaren, davalı … … Şirketinden temerrüt tarihi olan 02/06/2017 ‘den itibaren yasal faizi ile birlikte mütesesilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
B) Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL’nin davalı … … kaza tarihi olan 06/08/2016 ‘dan itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine,”
Birleşen Adıyaman 1. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesinin 2017/391 esas sayılı dosyasında; “davacı … …’in babası …’nin vefatı nedeniyle maddi tazminat isteminin kabulü ile; 83.504,42 TL’nin davalı … …’ den kaza tarihi olan 06/08/2016’dan itibaren, davalı … … Şirketinden temerrüt tarihi olan 02/06/2017’den itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, “
Birleşen Ankara 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/996 esas sayılı dosyasında;
“A) Davacı … …’in eşi …’in ölümü nedeniyle;
I- 17.145,32 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 28/12/2017’den itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … Hesabından tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
II-Diğer davalılar yönünden açtığı maddi tazminat davasının derdestlik nedeniyle usulden reddine,
B) … …’un vefatı nedeniyle;
I) Annesi davacı…’un maddi tazminat talebinin kabulü ile;
a)82.231,16 TL maddi tazminatın davalı … … kaza tarihi olan 06/08/2016, davalı … … Şirketinden temerrüt tarihi olan 02/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
b)12.842,83 TL maddi tazminatın dava tarihi 28/12/2017’den itibaren yasal faizi ile birlikte … Hesabından tahsili ile bu davacıya ödenmesine, …
II) Babası …’un maddi tazminat talebinin kabulü ile;
a)61.647,29 TL maddi tazminatın davalı … … kaza tarihi olan 06/08/2016, davalı … … Şirketinden temerrüt tarihi olan 02/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
III) Kardeşleri davacılar …, … … ve … …’un maddi tazminat taleplerinin reddine,
IV) Davacıların … ve … …’un cenaze gideri talebine ilişkin davalarının reddine,
V) … …’un ölümü nedeniyle davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile; davacı anne … için 14.000,00 TL’nin, davacı baba … için 14.000,00 TL’nin, davacı kardeş … için 6.000,00 TL, davacı kardeş … için 5.000,00 TL, davacı kardeş … için 4.000,00 TL, davacı kardeş … için 1.000,00 TL olmak üzere 44.000,00 TL’nin davalı … … kaza tarihi olan 06/08/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile adı geçenlere ödenmesine, fazla istemin reddine,” karar verilmiş hüküm asıl ve birleşen davada davacılar vekili ve birleşen Ankara 10 Asliye Ticaret Mahkemesi davasında davalı … Hesabı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Birleşen dava davalı … Hesabı vekili istinaf dilekçesinde, başvuru koşulunun yerine getirilmediğini, sürücü kusuruna bağlı tazminat taleplerinin teminat kapsamında bulunmadığını, müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, yargılama giderlerinin % 100 kusur oranında belirlenmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacılar ve birleşen dava davacılar vekili istinaf dilekçesinde, Ankara 10 ATM 2016/996 E. Sayılı dosyasında müteveffa … …’un dava konusu kazadan önce 20 yaşında bekar olup davacılar anne …, baba …, kardeşler …, … ve … ile birlikte aynı evde yaşamakta olduklarını, müteveffanın asgari ücretle serbest olarak çalışmakta olup gelirinden aynı evde birlikte yaşadığı anne babası ve kardeşlerinin faydalandığını, yine müteveffanın kardeşi olan … için talepte bulunulmadığını, çünkü …’nın evli olup ayrı bir evde yaşadığını, sadece kardeşlerden …, … ve … için talepte bulunulduğunu, haksız fiil tarihinde …’in 15, …’in 10 ve …’ın 4 yaşında olduklarını ve abileri olan müteveffa … ile aynı evde yaşadıklarını, Türkiye’deki gelenek ve göreneklere, yaşam tecrübesine bakıldığında aynı evde yaşayan bireylerin birbirine destek olduğu ve olacağının tartışmasız olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2016 tarih 2016/761-1671 E.K. sayılı kararında da; “davacılar …, … ve … kazada hayatını kaybeden …’nın kardeşleridir. Mahkemece davacı kardeşler yönünden ölen kardeşin destek olacağının ispat edilmediği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş ise de, desteğin ve destek alacak kardeşlerin 18 yaşından küçük olması aynı evde yaşıyor olmaları nedeniyle davacı kardeşlerin bulundukları sosyal çevreye göre destek alacakları yaşlar belirlenip desteğin 18 yaşında gelir sağlayacağı göz önüne alınarak buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken eksik inceleme ile davacı kardeşler yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…” denildiğini ve aynı evde yaşayan kardeşlerin birbirine destek olacağının kabul edildiğini, gerekçeli kararda cenaze masrafları yönünden ret kararı verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, gerekçeli kararda faizin işleyeceği tarihlerde de hata bulunduğunu, davalı … şirketi 02.06.2017 tarihinden itibaren değil kendisine başvuru tarihi olan 05.09.2016 tarihinden 8 gün sonra temerrüde düştüğünden 14.09.2016 tarihinden itibaren faiz başlatılması gerektiğini, Mahkemenin 02.06.2017 tarihini neye göre belirlediğinin anlaşılamadığını, asıl davada davacı … 10.09.1998 doğumlu olup ek rapor tarihinde 21 yaşının içinde olup halen bekar olduğunu, AYİM’in yeniden evlenme olasılığı tablosuna göre 21-25 yaş aralığındaki bir kadının yeniden evlenme olasılığı %40 olup bir çocuk sahibi olduğundan dolayı ayrıca %5 daha indirildiğinde sonuç olarak yeniden evlenme olasılığı %35 iken raporda % 47 oranının esas alınmasının hatalı olduğunu, birleşen Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/391 E. Sayılı davada desteğin ölümünden sonra doğan 27.03.2017 doğumlu …’a kural olarak 22 yaşına kadar destek olacağı ve bu sebeple sadece destek süresinin 22 yıl olarak hesaplanmasının hatalı olduğunu, bakım süresinin en az 25 yaş olarak kabul edilmesi gerektiğini, birleşen dosyalardan Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/996 E. sayılı dosya ile açtıkları davanın dava dilekçesinde davacılardan … Ve… için damatları olan …’in vefatı nedeniyle davalı … …’ten her biri için ayrı ayrı 25.000,00 TL (toplamda 50.000,00 TL) manevi tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz hiç karar verilmediği anlaşıldığından kararın bu yönden de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava ve birleşen davalar maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi kural olarak istinaf sebepleri ile sınırlı olmakla birlikte, Mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde HMK’nın 355. Maddesi gereğince resen incelenir.
1-Meydana gelen kaza nedeniyle, Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/391 E. Sayılı davacısı …, davalısı … … ve … … A.Ş. Olan davada, mahkemece eldeki dava ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/807 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek, davanın birleşen mahkemede görülmek üzere gönderiliği anlaşılmaktadır.
HMK’nın 166. maddesinde davaların birleştirilmesi düzenlemiş, kural olarak aynı düzey ve sıfattaki ayrı yargı yerlerindeki davaların da koşulların bulunması halinde birleştirilebileceği kabul edilmiş ve HMK’nın 166/2. Maddesinde “Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.” denilmiştir.
Eldeki davada, Adıyaman Asliye (Ticaret) Mahkemesi, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava ile görmekte olduğu davanın birleştirilmesine karar verilmiş ise de, gerek UYAP sisteminde yapılan kontrolde, gerekse de fiziken dosya içerisinde birleştirmeye ilişkin kararın kesinleştirildiğine dair kesinleşme şerhi yahut gerekçeli kararın tebliğine ilişkin evraklara rastlanılmamıştır. HMK’nın 166/2 maddesi gereğince ayrı yer mahkemesince verilen birleştirme kararları usulünce kesinleştirilmedikçe, birleşen mahkemeyi bağlamayacağından, tarafların hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde, birleşen dosya kesinleştirilmeden birleştirilmek üzere birleşen mahkemeye gönderilmiş ise, birleşme kararının kesinleştirilmesine yönelik işlemler ikmal edilerek bundan sonra birleşen mahkemeye gönderilmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği halde, usule uygun şekilde kesinleştirilmeden gönderilen dosya üzerinden de yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan doğru görülmemiştir.
2- 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılmasını ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği; aynı maddenin 2. fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiş olup, hakim kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir. (HMK mad. 26; 297/2)
Anılan madde uyarınca mahkemece, taleplerin hepsi hakkında karar verilmesi gerekir. Mahkemenin taleplerden biri hakkında olumlu veya olumsuz hiçbir karar vermemiş olması halinde hakkında karar verilmemiş olan talep, zımnen reddedilmiş sayılamaz. Çünkü, bu talep hakkında ortada olumlu veya olumsuz bir mahkeme kararı yoktur.
Birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/996 E. sayılı dosyasında; davacılar … ve…, oğulları …’ın yanı sıra damatları …’in vefatı nedeniyle de manevi tazminat talebinde bulunmasına rağmen, davacıların manevi tazminat talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usule aykırı olduğundan davacılar vekilinin buna ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmüştür.
3-) Cenaze giderine ilişkin olarak, Birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/996 Esas sayılı dosyasında; davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf, davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarının tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir.
Somut olayda; birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasındaki davacıların cenaze giderine ilişkin talepleri yönünden Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan cenaze gider talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, ölüm nedeniyle yapılan cenaze ve defin giderlerinin neler olduğu ve cenaze dolayısıyla yapılması zorunlu olan masrafların ilgili Belediyeden sorulması suretiyle makul, uygun miktarda cenaze ve defin masrafı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. (4. Hukuk Dairesi’nin 28/09/2021 tarih ve 2021/16495 Esas, 2021/5547 Karar sayılı kararı)
4) … hesabına davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığı istinafına ilişkin olarak,
2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97.maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 Sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili … kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. … kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” denilmiştir.
Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına veya poliçenin olmaması durumunda bu sorumluluğu üstlenen … hesabına yasa gereği karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya veya … hesabına tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya veya … hesabına yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına ve … hesabına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”.
HMK 115. maddesinde ise, “(1)Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2)”Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/4932 Esas – 2018/12056 Karar sayılı kararında; “HMK’nin 114. maddesinde dava şartları gösterilmiş, 115/2. maddesindeki, ‘”Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” denilmiş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarında da KTK’nın 97. Maddesi gereğince başvuru tamamlanabilir dava şartı olarak kabul edilmiştir. (Yargıtay 4. H.D’nin 2021/4830 E. – 2021/8625 K. ; 2021/4560 E. 2021/7853K. 2021/4930 E- 2021/7701 K. Sayılı emsal kararları)
Bu halde, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir. HMK’nin 114. maddesinde gösterilen dava şartı olarak belirlenen bir çok hususun tarafça giderilebilecek bir noksanlık olarak görüldüğü madde gerekçesinden de anlaşılmaktadır.
Bu durumda birleşen davacılar vekiline, 2918 Sayılı Yasanın 97. Maddesi gereğince, birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında davalı … Hesabına bir başvuru yapılıp yapılmadığı yönünde açıklamada bulunmak ve başvuruda bulunulmuş ise başvuru belgelerini sunmak, başvuruda bulunulmamış ise HMK’nın 115/2 maddesi gereğince, davalı … şirketine müracaat etmesi hususunda kesin süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı eksikliğinin tamamlanması için imkan sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dava şartı eksikliği giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dava Şartındaki eksiklik yanı sıra, kabule göre de; Davacılar, vefat eden … ve …’ın seyrettikleri tescilli motosikletin ZMMS sigortası olmadığı ve motosiklet sürücüsünün de kazanın meydana gelmesinde kusuru olduğundan bahisle … Hesabı’ndan da maddi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır.
Kaza tarihinde, vefat eden …’nin motosikletin işleteni olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan asıl davada … tarafından motosikletin vefat eden …’ın sevk ve idaresinde iken kazanın meydana geldiğini ileri sürmüş ise de, sonrasında açılan kendisinin de taraf olduğu birleşen 10 Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında araç sürücüsünün ve işletenin … olduğu belirtilmiş, mahkemece de bu şekilde kabul edilerek davanın esası hakkında karar vermiş, verilen karar sürücünün diğer vefat eden olduğuna yönelik istinaf edilmemiştir.
5684 Sayılı Yasanın 14. maddesinde ” (1) Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı … …. Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … … ve …. … … nezdinde … Hesabı oluşturulur.
(2) Hesaba;
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,

c) … şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d)…uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için,
başvurulabilir. Bakanlar Kurulu, gerekli görülen hallerde, eşyaya gelecek zararların kısmen veya tamamen Hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir.” denilerek … Hesabının sorumluluk sınırları belirlenmiştir.
Bu çerçevede, … Hesabının sorumluluğu, sigortasız aracın karıştığı kaza nedeniyle, riskin gerçekleştiği tarihteki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere ve KTK ve ZMMS Genel Şartları ile belirlenen … şirketlerinin sorumlu olduğu bedensel zararlar ile sınırlıdır. … Şirketinin sorumluluğunda olmayan zararlar bedensel zarara ilişkin olsa dahi … Hesabı’ndan da talep edilemez.
Somut olayda, ilk derece mahkemesi tarafından, kazada vefat eden …’in tescilli sigortasız motosikletin işleteni ve sürücüsü olduğu kabul edilmesine, Birleşen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında davacı … …’in, eşi …’in vefatı nedeniyle destek zararlarından … Hesabı’nın sorumluluğuna hükmedilmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan KTK’nın 92/1-h maddesi gereğince ilgililerin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin, … teminatı kapsamı dışında tutulmuş olmasına, ayrıca KTK’nın 91. Maddesinde de işletenin 85/1 maddesi kapsamında sorumlu olduğu zararların teminat kapsamında olması yanı sıra, Genel Şartlar gereğince de destek kişinin kusuruna denk gelen zararların … teminatı kapsamında olmamasına rağmen, davalı … Hesabı’nın …’nin vefatı nedeniyle destek zararından sorumlu tutulması da doğru değildir.
6) Davacı vekilinin müterafik kusur indirimine ilişkin istinaf talebinin incelenmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı T.B.K. 52. maddesinde “Zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Taraflarca ileri sürülmese dahi müterafik kusur resen gözetilmelidir.
Zararın meydana gelmesine veya artmasına neden olacak davranışlar ve güvenlik tedbiri alınmaması yahut motosikletle seyir halinde iken kask takılmaması zararın belirlenmesinde esas alınması gereken bir kusur olmayıp, bu yöndeki bir iddianın ispatı halinde hakimin tazminatı belirlerken resen gözönüne alması gereken müterafik kusurdur. Bu hali ile hükmedilecek tazminattan zarar görenin müterafik kusuru nedeniyle uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda hükme esas alınan Adli Tıp raporunda motosiklet sürücüsünün ve yolcusunun kaskları bulunmadığı belirtildiğinden, ceza dosyası da incelenerek ve ölümlerin kafa travmasına bağlı olarak gereçekleşip gerçekleşmediği yönünde illiyet bağı da kurularak, müteveffaların müterafik kusurunun karar yerinde değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, asıl davada davacı ve birleşen davada davacılar vekili ile birleşen davada davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK’nın 353/1-a-4-6 ve 353/1.a.6 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklanan eksilikler ikmal edildikten sonra, hüküm tüm taraflarca istinaf edilmemiş olması nedeniyle usuli kazanılmış haklar da korunarak davanın esası hakkında yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre sair itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Asıl davada davacı ve birleşen davada davacılar vekili ile birleşen dava davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/03/2019 tarih ve 2016/807 Esas, 2019/266 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-4.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde istinaf edenlere iadesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği ile harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/1-a. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.