Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2841 E. 2022/790 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar ……..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2019
NUMARASI …….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 31/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 06/12/2016 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde araçta yolcu konumunda bulunan davacının ağır derecede yaralandığını, söz konusu yaralanma neticesinde sürekli ve geçici olarak iş göremezlik halinin oluştuğunu, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL geçici, 100,00-TL sürekli iş göremezlik olmak üzere 200,00-TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın sigorta şirketi bünyesinde sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalının sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının maluliyetini ispat etmesi gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, davacıda meydana gelen maluliyet oranının tespiti için … … ATK’dan alınan raporda, dava konusu kaza nedeniyle davacıda Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranı hesaplanmasını gerektirecek sekel mahiyetinde bir arızası bulunmadığından maluliyet oranı tayinine mahal olmadığının bildirildiği, söz konusu ATK raporuna her ne kadar davacı tarafından itiraz edilmiş ise de, itirazlarının bir kısmının soyut olması, diğer itirazlarının da tamamının ATK raporunda tek tek değerlendirilmesi nedeniyle itirazın reddine karar verildiği, söz konusu … … Adli Tıp Kurumu raporunun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkemece kabul görmüş olup tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu kaza neticesinde davacıda maluliyet oluşmaması nedeniyle davacının davasının reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının maddi zararlarının tazmini amacıyla aracın ZMSS şirketi olan … Sigorta A.Ş aleyhine belirsiz alacak davası açıldığını, davanın niteliği itibariyle belirsiz alacak davası olmasına rağmen mahkemece verilen kesin kararın kabulünün mümkün olmadığını, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerekirken kesin karar verilmesinin iş bu davanın niteliğine aykırı olduğunu, kesinlik sınırının kamu düzenine ilişkin olduğunu, kesinlik sınırı belirlenirken dava edilen miktarın değil, dava değerinin tümünün dikkate alınması gerektiğini, iş bu davanın HMK’nun 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olduğunu, belirsiz alacak davasında alacağın bir kısmının dava edilmesi ve mahkemece bu alacağa ilişkin davanın tümden reddedilmiş olması halinde davacı yönünden kararın kesin olduğundan söz edilemeyeceğini, mahkemece verilen iş bu kesin kararın hukuka ve yasalara alenen aykırı olduğunu,
20.02.2019 tarihli Adli Tıp Raporunda davacının malul olmadığı tespiti nedeniyle tüm itirazlarına rağmen davanın reddine karar verildiğini, gerekli inceleme yapılmaksızın verilen kararı kabul etmediklerini, zira 23.02.2017 tarihli … Hastanesi’nden alınan rapor da davacının tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %25 (yüzde yirmibeş) olduğunun tespit edildiğini, … … Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen raporda, …’ın sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı kanaatine varıldığını, iş bu rapor davacının maluliyetini tam olarak yansıtmadığından hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının kazadan sonra ağır şekilde yaralandığını ve uzun süren bir tedavi süreci atlatığını, vücudunun pek çok yerinde kırıklar meydana gelmekle birlikte psikolojisinin tamamen bozulduğunu, sol köprücük kemiğinin de kırıldığını, artık bundan sonra günlük yaşamına ve iş yaşamına büyük güçlüklerle devam edeceğini, kaza sebebiyle vücudunun muhtelif yerlerinde ameliyat izleri olan davacının köprücük kemiğindeki kırık sebebi ile gündelik yaşamına eskisi gibi devam edememesinin yanı sıra, anksiyete bozukluğu da meydana geldiğini, kaza sebebiyle ameliyatlar geçirdiği ve kolunda bu ameliyatlar sebebiyle güç kaybı olduğunu, … Hastanesi’nden alınan rapor ile … … Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 20.02.2019 tarihli rapor arasında büyük çelişkiler olduğunu, bu durumun hukuki güvenilirlik ilkesini zedeleyeceğini, iki rapor arasında bu denli büyük bir çelişki olmasının, davacıyı hak kaybı yaşama tehdidi ile karşı karşıya bıraktığını, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve davacının yüksek maluliyetinin tam olarak tespit edilebilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumundan yeni bir adli tıp raporunun alınmasını talep ettikleri halde mahkemece bu talebin reddedildiğini, rapordaki çelişki giderilmeden davacının maluliyetini tam olarak yansıtmayan … … Adli Tıp Anabilim Dalı’nın düzenlemiş olduğu 20.02.2019 tarihli rapora dayanarak hüküm kurulmasının tamamen hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan raporda, davacının trafik kazası sonucu bedensel özür oranı hesaplanmasını gerektirecek sekel mahiyetinde bir arızası bulunmadığından maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı belirtildiğinden, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Her ne kadar mahkemece kesin olmak üzere davanın reddine karar verildiği belirtilmiş ise de, davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava şeklinde açılmış olması, bu halde kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği, davacı yönünden maluliyeti bulunmadığının kabulü ile tazminat hesabı yapılmadığı için alacak miktarının tespit edilmediği, bu durumda kararın kesin olduğundan söz edilemeyeceği için davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesine geçilmesi gerekmiştir. Zira yasa gereği kesin olmayan kararlar yönünden, mahkemenin kararın kesin olduğuna hükmetmesi kararı kesin hale getirmeyecektir.
Davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf taleplerine gelince; davacı, davalının ZMSS şirketi olduğu araçta yolcu konumunda iken gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucu yaralandığından ve maluliyeti bulunduğundan bahisle iş bu davayı açarak geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiştir. Davaya konu trafik kazasının gerçekleştiği anlaşılmış ise de, davacının tazminata hak kazanması için talebe göre, kaza sonucu davacının maluliyetinin bulunması ve bu hususu davacı tarafın ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda hükme esas alınan HÜTF Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölüm Başkanlığı Adli Tıp ABD Başkanlığı tarafından düzenlenen 20.02.2019 tarihli raporda, … Hastanesine ait 06.12.2016 geliş ve çıkış tarihli epikriz raporunda, davacının trafik kazası geçirdiği, velpeau (kol, gövde) bandajı uygulandığı, davacı hastanın 17.01.2017 geliş ve çıkış tarihli epikriz raporunda hastanın klavikula kırığı tanısının olduğu, 06.02.2017 geliş ve çıkış tarihli epikriz raporunda anksiyete bozukluğu tanısının olduğu, 23.02.2017 tarihli engelli sağlık kurulu raporu ile tedavi ile kısmen düzelen anksiyete bozukluğu tanısının olduğu, engel durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %25 olduğunun kayıtlı olduğu, davacının HÜTF hastanesinde 30.10.2017 tarihli muayenesinde, eklem hareket açıklığı ve motor gücü muayenesinde kaza ile ilgili herhangi bir patolojiye rastlanmadığı, aynı tarihli radyografisinin incelenmesinde, sol klavikula orta hatta hipertrofik kallus dokusuyla iyileşmiş olan fraktür hattı olduğunun değerlendirildiği, davacı hastanın kazadan sonra aynı gün taburcu olduğunu, 2 ay evde yatmasının gerektiğini, sol omzundaki kırık için bandaj uygulandığını, sol kolu ile ağırlık kaldıramadığını, hiç ameliyat olmadığını, kazadan sonra araca binerken çok korkusu olduğunu, mesleğini bir daha icra edemediğini, kaza anının sürekli aklına geldiğini, düzenli olarak psikiyatrik ilaç kullandığını, sinirliliğinde artış olduğunu, kaza ile ilgili psikiyatrik şikayetlerinin devam ettiğini, ilaç almadan arabalara binemediğini, sol kolundaki ağrıların devam ettiğini ifade ettiği, 22.01.2019 tarihli psikolog … tarafından yorumlanan MMPI testine göre, kendini kötü gösterme skalasında yükselme olduğu, sekonder kazancın etkili olabileceği, hastanın medulla sisteminde ilaç alımı raporlarına bakıldığı, ilaçlarını düzenli almadığının görüldüğü, hastanın ilaçlarını özelden aldığını beyan ettiği, ruhsal durum muayenesinde, bilinci açık, koopere ve oryente olduğu, duygudurum duygulanım ötimik olduğu, anksiyete gözlenmediği, düşünce içeriğinde yoğun kazayla ilgili uğraşlarının olduğu, düşünce süreci ve konuşmasının olağan olduğu, uykunun arttığı, iştahının normal olduğu, yargılama içgörü olağan olduğu, ruhsal durum muayenesi ve psikometrik testlerine göre olayı egzajere ettiği düşünülmüş olup işlevselliğinin etkilendiğinin düşünülmediğinin belirtildiği, buna göre davacının özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranı hesaplanmasını gerektirecek sekel mahiyetinde bir arızası bulunmadığından maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı kanaatinde oldukları bildirilmiştir. Dosyada mevcut Diyarbakır … Hastanesince verilen 09.01.2018 tarihli cevapta, davacının olay tarihinde acil servise müracaat ettiği, ayakta tedavisinin yapıldığı, olay nedeniyle yatış yapmadığı, hastane arşivinde herhangi bir grafi ve yatış dosyası olmadığı belirtilmiştir.
Davacı tarafın kişisel başvurusu üzerine, Diyarbakır … Hastanesince düzenlenen 23.02.2017 tarihli engelli sağlık kurulu raporunda davacı için tedavi ile kısmen düzelen anksiyete bozukluğu nedeniyle tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %25 olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafça iş bu dava açılmadan önce engelli raporuna istinaden, zararının sigorta şirketinden giderilmesi hususunda Sigorta Tahkim Komisyonuna müracaat edildiği, Sigorta Tahkim Komisyonunun 16.11.2017 tarihli, 2017 E.36151-2017/49480 K. sayılı kararı ile anksiyete bozukluğunun kazaya bağlı olup olmadığının, nedensellik bağının tespiti ve zaman içinde tedavi olup olmadığının tespitinin önem arzettiği, bu hususta başvuranın talebi üzerine sevk edildiği HÜTF hastanesinin 09.11.2017 tarihli yazı ile başvuranın sağlık bakanlığına bağlı bir hastaneden ruh sağlığı ve nörolojik tetkikler ile ilgili ayrıntılı raporları alındıktan sonra bu konuda rapor düzenlenebileceğini bildirdiği, bu tür bir raporun düzenlenmesi için hastanın uzun süre kontrol altında tutulması gerektiği tecrübeyle bilindiğinden, 5684 sayılı yasa gereği 4 aylık süre bitimine kadar işlemlerin yetişmeyeceğinin anlaşıldığı, başvuru sahibi tarafından ara kararda bildirilen süre içinde dosyaya bu hususta rapor sunulmadığı, uyuşmazlık konusu taleple ilgili başvuran tarafından ara kararı gereğince trafik kazasına bağlı maluliyetinin ve sürekli sakatlık oranının tespiti için sağlık kurulu raporunu temin etmesi durumunda yeniden dava açma yolu saklı kalmak üzere başvurunun reddine karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının davaya konu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle maluliyeti bulunmadığının hükme esas alınan rapordan anlaşılmasına, engelli raporu ile tazminata esas maluliyetin farklı olmasına, bu nedenle çelişkiden söz edilememesine, sigorta tahkim kararında da bu hususa değinilmesine, HÜTF raporunda engelli raporunun ve konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen son durum raporunun da değerlendirilmesine ve mahkemenin gerekçesine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı … vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80.70TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 44.40TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 36.30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirmesi ve harç ikmali işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL olmak üzere oy birliği ile 25.03.2022 tarihinde karar verildi.

…………..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.