Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2836 E. 2022/660 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ….
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2019
NUMARASI …
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … ve … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 20/03/2017 günü davalı …. sürücüsü olduğu, işleteni … olan ve davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, yaya …’e çarparak ölümüne neden olduğunu, müvekkilleri …’in ölenin eşi, …’ün ise kızı olduğu ve ölenin desteğinden mahrum kaldıklarını, manevi olarak ızdırap çektiklerini, müvekkillerinin zararlarından davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müteveffanın eşi … için 100,00 TL, kızı … için 100,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yine müteveffanın eşi … için 10.000,00 TL, kızı … için 10,000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; müteveffa …’in, 21/03/1939 doğumlu olup olay tarihi itibariyle 77 yaşında, 165 cm boyunda ve 75-80 kg arasında olduğunu, bu haliyle müteveffanın oldukça yaşlı ve boy kilo oranı ile fazla kilolu olduğunu, müvekkilinin olay tarihinde öğrenim gördüğü … Üniversitesinden çıkarak işine doğru … üzerinden normal seyir hızında en sol şeritte yol aldığını, orta refüjün sık bitkilerden oluşması ve böylesine kalabalık ve geniş bir yolda yaya bulunmasının öngörülemez nitelikte olması nedeniyle ilerlerken müteveffa …’in bir anda tüm trafik kurallarına aykırı olarak yol kontrolünü dahi yapmaksızın yola fırladığını, müvekkilinin normal seyir hızında ilerlemekte olmasına rağmen orta refüjde bulunan bitki örtüsü sebebiyle kendisini önceden görmesinin imkânsız olduğunu, müteveffanın bir anda yola fırlamış olması nedeniyle öncelikle kazaya sebebiyet vermemek amacıyla yolun gidiş yönüne göre sağına doğru hareketlendiğini ve dikkatli bir şekilde fren yaparak klakson yardımı ile de müteveffayı uyarmaya çalıştığını, ancak müteveffanın yayalar açısından son derece tehlikeli olan bir yerden yol kontrolü yapmayarak fırlamış olmasının yanı sıra hiçbir şekilde sağ tarafına bakmaksızın koşarak karşıya geçmeye çalışmış olması nedeniyle adeta kendisini müvekkilinin önüne attığını, olay anının tek görgü tanığı konumundaki …’ın emniyette vermiş olduğu ifadesinde “…amca birden yola çıktı, bu esnada sol şeritten gelen araç frene ve kornaya bastı şahsa vurmamak için sağ tarafa doğru kaydı ancak yaşlı amca sağına bile bakmadan koşmaya başladı, mesafe kısa olduğu için araç şahsa çarptı, çarpmanın etkisiyle olay yerine ambulans geldi şahsa müdahale yaptı daha sonra alarak hastaneye götürdü. Olay çok ani bir şekilde gelişti.” şeklinde beyanda bulunduğunu, müvekkilinin meydana gelen kaza olayı nedeniyle herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; dava dilekçesi tebliğine rağmen yasal süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, bilirkişi raporunun tebliği üzere, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, ayrıca yapılan hesaplamayı da kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, deliller toplanarak kusur bilirkişisinden alınan raporda yaya …’in vefatı ile sonuçlanan kazada yayaya çarpan, davalı araç sürücüsünün %25 oranında, vefat eden yayanın %75 oranında kusurlu olduğunun tespit ediliği, aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda ise davalı sigorta şirketinin dava tarihinden önce 29/05/2017 tarihinde …’e 7.218,98 TL ödemede bulunduğu, ödeme tarihine göre yapılan hesaplamaya göre davacının zararının karşılandığı, diğer davalının ise destek zararını kanıtlayamadığının belirtildiği, alınan raporun karar vermeye elverişli olduğu, davacıların manevi zararları yönünden ise kazanın meydana gelmesindeki kusur durumu, davacıların ölene yakınlığı, sosyal ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde … için 7.500,00 TL, davacı Hanife için 5.000,00 TL manevi tazminatın uygun olduğu gerekçesi ile; davacıların maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne davacı … için 7.500,00 TL, davacı Hanife için 5.000,00 TL manevi tazminatın 20/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece müvekkili …’ye %25 oranında kusur izafe edilerek, manevi tazminata hükmedildiğini, kararın hatalı, usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkiline izafe edilen kusuru kabul etmediklerini, kazanın vefat edenin yola atlaması ile meydana geldiğini, müvekkilinin kural ihlali bulunmadığını, tanık …’ın ifadesinden de anlaşılacağı üzere; müvekkilinin, yola birden çıkan yayaya çarpmamak için frene ve kornaya bastığını, çarpmamak için elinden geleni yaptığını, ancak mesafesinin kısa olması nedeniyle yayaya çarptığını, müvekkilinin kusuru olmadığının tanık beyanı ile sabit olduğunu, kusur olmaması nedeniyle müvekkilinin eylemi ile aralarında illiyet bağının bulunmadığını, kusuru kabul etmemekle birlikte müvekkilinin kusuru olduğu kabul edilse dahi, müteveffanın deyim yerindeyse illiyet bağını kesecek nitelikteki ağır kusurlu hareketi ile davalı müvekkillerinin kusurlu veyahut kusursuz sorumluluğunun olmadığı hususunun yapılacak olan istinaf incelemesinde dikkate alınmasını talep ettiklerini, müvekkilinin 50-55 km hızla aracını kullansa dahi kazayı önleyemeyeceğini, vefat edenin birden yola atlaması ile kazanın meydana geldiğini, vefat edenin ağır kusuru bulunduğundan, müvekkillinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, vefat edenin ağır kusurlu olması nedeniyle manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca hükmedilen manevi tazminatın, ağır kusur durumuna göre de fahiş olduğunu, son olarak vefat edenin davacı …’ün vesayeti altında bulunduğunu, bu durum gözetildiğinde vasinin bakım yükümlülüğünün ihlalinin de kazanın meydana gelmesinde katkısı olduğunun tartışmasız olduğunu, bu nedenle davacı yanca kendi kusuruna dayanarak hak iddia etmesinin de, hukuka uygun olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Kaza tespit tutanağında; “sürücü … idaresindeki aracıyla … … istikametinde seyrederken, … Kavşağına geldiğinde, solundan orta refüjden, 50 cm fiziki engel olmasına rağmen, … istikametine geçmeye çalışan yaya …’e gerisinde ve yakın ilerisinde (50 km) hız limiti lehvası olmasına rağmen aracın hızını ayarlamayarak, arcının ön kısmıyla çarptıktan sonra araç üzeri ön cama ve daha sonra 6.40 metre ileri havalanarak düşmesi neticesinde kazanın meydana geldiği, kazanın oluşumunda yaya …’in KTK’nın 68. madde kusurunu, sürücünün ise KTK’nın 51. madde kusurunu ihlal ettiği” denildiği görülmüştür.
Meydana gelen kaza nedeniyle … 25. Asliye Ceza Mahkemesi 2017/411 Esas 2018/648 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde, …’nin kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği, UYAP Sisteminden yapılan kontrolde, … Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; 2020/202 E. 2020/102 K. sayılı ilamı ile kararın düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür.
Mahkemece, kusur bilirkişinden alınan raporda da; ceza dosyası ve kaza tespit tutanağı değerlendirilerek; davalı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki 06 BF 2138 plakalı kamyonetiyle seyri sırasında seyir ettiği taşıt yolunun bölünmüş ve yerleşim alanı ve azami 50 km seyir hızının olduğu bir yol olması yanında havanın açık gün durumunun gündüz ve görüşün de açık olmasına bağlı seyir alanını daha dikkatli ve tedbirlice kontrolü altında tutarak 50 km seyir hızının üstünde aracıyla seyretmemesi gerekirken, seyir yönüne göre yolun solundan orta refüj üzerinden yolun sağına geçiş yapan yayayı gördüğünde kendisine çarpmamak için aracıyla almış olduğu 37,80 m fren izine rağmen aracını durduramayarak ön kısmı ile yayaya çarparak, ön camı üzerine alarak yayayı 6,40 m. havalandırarak taşıt yoluna fırlatarak yayanın ilk etapta ağır yaralanmasına ve daha sonra ölümüne sebebiyet verdiği dava konusu trafik kazasının oluşumunda, her ne kadar ceza mahkemesindeki savunmasında 50-60 km ile seyrettiğine ilişkin beyanda bulunmuş ise de beyanı mevcut delil durumuna uygun olmadığından kendisinin lehinde değerlendirilemeyerek yapılan hesaplamaya bağlı kaza sırasında seyir hızının hesaplamaya göre 76 km olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 51, yönetmeliğin 100. maddelerine riayetsizliği nedeniyle kaza tespit tutanağı ile savcılık bilirkişi raporuyla’ da sabit olacağı gibi kazanın meydana gelmesinde tali %25 oranında, müteveffa’nın ise olay mahalli olan yerde yayaların geçişlerine ayrılmış yaya alt ve üst geçidi ile kontrollü ve kontrolsüz geçidinin olmaması yanında yine geçiş yaptığı orta refüj üzerinde geçişleri engelleyici 50 cm yüksekliğinde fiziki engele rağmen yolun karşısına geçişi sırasında, olay yerinin bilinen bir yer olmasına bağlı akıcı bir trafiğe sahip olmasına bağlı olarak da orta refüj üzerinden kaplamaya inmeden önce; sağından gelen araç trafiğini yeterince kontrol etmeden taşıt yolunun karşısına geçişi sırasında sağından seyirle gelen davalı sürücünün yönetimindeki aracın ön kısmı ile çarpılarak ilk etapta yaralanıp daha sonra hayatını kaybettiği dava konusu trafik kazasının oluşumunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun; 68/b-3, yönetmeliğin 138/b-3 maddesine riayetsizliği nedeniyle kaza tespit tutanağı ile savcılık bilirkişi raporuyla sabit olacağı gibi asli %75 oranında kusurlu olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
1-İstinaf eden davalılar vekili tarafından kusur raporunun karar vermeye elverişli olmadığı, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusuru olmadığını ileri sürmüş ise de; Mahkemece alınan kusur raporunda, olaya ilişkin ceza dosyasının ve kaza tespit tutanağında tespit edilen fiziki deliller değerlendirilerek kusur durumunun tespit edilmiş olmasına, davalı araç sürücüsünün ceza yargılaması sırasında da tali kusurlu olduğunun tespit edilerek, cezalandırılmasına karar verilmiş olmasına ve UYAP Sisteminden yapılan kontrolde mahkumiyet kararının kesinlemiş olmasına, haksız eyleminin kesinlemiş olmasına göre alınan kusur raporunun da dosya kapsamına uygun olmasına göre davalılar vekilin müvekkilinin kusursuz olduğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin incelemesinde;
Haksız eylem sonucunda, cismani yaralanmanın veya ölümün meydana gelmesi halinde TBK’nın 56/2. maddesindeki “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü gereğince, yaralananın yakınları tarafından da manevi tazminat talep edilebilir.
Manevi tazminat talep edilmesi halinde, aynı Yasa’nın 51. maddesindeki “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne uygun şekilde manevi tazminat miktarını belirlenmelidir. Kazanın meydana gelmesinde, zarara neden olanın yanında ölenin de kusurunun bulunmuş olması, manevi olarak zarar görenlerin tazminat hakkını ortadan kaldırmaz. Hâkim, kusur durumlarını da nazara alarak uygun bir miktar manevi tazminata hükmedebilir.
Somut olayda, müteveffa asli kusurlu olmakla birlikte, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün de kusurunun bulunmasına, mahkemece hükmedilen manevi tazminatın belirlenmesinde, kusur durumu, tarafların sosyal ekonomik durumları, kaza tarihi ve olayın oluş şekli değerlendirilerek 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde açıklanan ve takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlara uygun olarak tespit edilmiş olmasına, hükmedilen manevi tazminatın hakkaniyet ve nesafet ölçüsünde takdir edilmiş olmasına göre davalılar vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre; davalılar … ve … vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … ve … vekili vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılardan alınması gereken 853,88 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 242,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 611,28 TL harcın davalılar … ve … müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.