Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2832 E. 2022/659 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2019
NUMARASI …..
….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 20/08/2015 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, müvekkilinin sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklete çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde, davalı tarafından sigortalı aracın kusurlu olduğunu, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00-TL iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru zararı ve maluliyeti kanıtlaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının trafik kazasında yaralandığından bahisle tazminat talep ettiği, kusur bilirkişisinden alınan rapora göre kazanın meydana gelmesinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın %70 oranında, davacının ise %30 oranında kusurlu olduğu…… Dalı Başkanlığı’ndan alınan rapora göre davacının sürekli iş göremezliğinin meydana gelmediği, 4 ay geçici iş göremez kaldığı ve 4 ay bakıma muhtaç kaldığının tespit edildiği, davacı tarafından söz konusu rapora itiraz edilmiş ise de, davacının bir kısım itirazlarının soyut olması, diğer bir kısım itirazlarının da A.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’den alınan raporda tek tek değerlendirilerek rapor tanzim edildiğinden, itirazlarının yerinde görülmediği, davacının kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik kaybı bulunmaması, ayrıca bakıcı ve geçici iş göremezlik talepleri yönünden ise sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın eksik inceleme ile verildiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunu kabul etmediklerini ve itiraz ederek Adli Tıp Kurumu’dan yeniden rapor alınmasını talep ettikleri halde kabul edimeyerek, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, müvekkilinin meydana gelen kaza nedeniyle koku ve tat almadığını ve kalıcı maluliyet yaşadığını, rapor sürecinde yapılan koku testi ile de bu durumun sabit olduğunu, müvekkilinin kafasına darbe alması sonucunda, buna bağlı operasyonlar sonucunda koku ve tat almasının azalabileceği gibi tamamen yitirebileceğinin de açık olduğunu, bu nedenle Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmamasının hatalı olduğunu, ayrıca 4 aylık geçici iş göremezlik yönünden tazminat hesaplanması taleplerininde ZMMS Genel Şartları gerekçe gösterilerek reddediliğini, geçici iş göremezlik zararlarının ZMMS kapsamında olduğunu bu yönden verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezik tazminatı istemidir. Mahkemece, alınan maluliyet raporuna göre davacının sürekli maluliyeti meydana gelmediğinden, geçici iş göremezlik zararları ise sigorta teminatı kapsamında kalmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davacı vekilinin maluliyet raporunun yeterli olmadığına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davacı vekili, müvekkilinin 20/08/2015 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde başından aldığı darbe neticesinde, koku ve tat alamadığından bahisle maluliyetinin oluştuğunu ileri sürmüş, dosya kapsamındaki kaza sonrası 20/08/2015 Tarihinde …. tarafından tanzim edilen raporda da “Araç içi trafik kazası nedeniyle getirilen hastanın FM’sinde yüzde çok sayıda kesi mevcut, çekilen BT’lerde yüzdeki kemiklerde (ethmoid, nazal, maxilla ve zygomatic) çok sayıda kırık mevcut BTM ile iyileşemez, hayati tehlikesi yoktur, harici bakım raporudur. …..cerrahi tarafından operasyon amaçlı yatırıldı” denilerek, davacının yüz kemiklerinde kırıklar oluşacak şekilde yaralandığının tespit ediliği görülmüştür.
Hasta epikriz formalarına göre de geçirdiği operasyon sonrası şifa ile 28/09/2015 tarihinde taburcu edildiği görülmüştür.
Davacının maluliyetini tespiti için … Anabilim Dalı Başkanlığında yapılan muayenesi sırasında (tedavi evraklarında bu hususta bir şikayeti olmamakla birlikte) koku ve tat alamadığını belirtmesi üzerine, bu hususta … Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak ….. son durum raporunda; “ … isimli şahsın 01.03.2018 tarihli muayenesinde ağız boğaz bakısı olağan, anterior rinoskopi olağan saptandı. Septum sağ taraf tabandı minimal kret formasyonu izlendi. Endoskopik nazal bakısı olağan saptandı. 2015 Ağustos ayında motorsiklet kazası sonrası multiple maksillofasiyal fraktür ve sonrasında gelişen koku ve tat âlma bozukluğu tarifleyen hastaya objektif koku testi yaptırılmıştır. Hastanın 25 Eylül 2017 tarihinde …….Laboratuvarında yapılan objektif koku testi sonuçlarına göre kişi kokuyu duymaktadır. Koku uyarısı ilgili siniri uyarmış ve elektriksel değişiklikler oluşturmuş ve bunlar kaydedilebilmiştir. Kişi beyanına göre ise kişi kokuyu algılamamıştır. Bu durumda duyumun var olduğu ancak beynin üst merkezlerine ulaşmaması veya ulaşmasına rağmen anlamlandırmadığı için algılanmadığı düşünülebilir. Bunun sebebi geçirilen kazanın doğrudan fiziksel travmatik etkisi olabileceği gibi yaşanmış olaylar nedeniyle ortaya çıkân psikolojik travma veya nedeni bilinmeyen herhangi başka bir sebep koku algısının gerçekleşmemesine veya gerçekleşmediğinin beyan edilmesine de sebep olabilir” denilerek hastanın mevcut muayene ve testlerinin sonuçlarının yorumladığı, görülmüştür.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı’nın 20.12.2018 tarihli raporunda; benzer değerlendirmede bulunularak; “Yapılan oral kavite, anterior rinoskopi ve endeskopik bakıda patalojik bulgu izlenmeyen hastanın 27.11.2018 tarihli objektif tat testi: “Gustometre ile yapılan EEG kaydı analizlerinde kişinin ekşi, acı tuzlu ve umami çözeltillerindeki uyaranlara karşı beyin yanıtlılığı bulunmaktadır. Tatlı çözeltisindeki uyaranlara karşı ise beyin yanıtlılığı sınırlı olmakla birlikte bulunmaktadır. Hasta objektif koku testi (olfaktometri) yapılması amacıyla çağrıldı ancak ulaşılamadı. Rapor düzenlenecek olan…’ın 09.01.2019 tarihli ve saat 09.30 ‘a alınmış olan objektif olfaktometri randevusu ile ilgili Biyofizik Anabilim Dalı’na başvurması sağlanması” denildiği görülmüştür.
Hükme esas alınan … Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından tanzim edilen raporda da; davacının son durum raporları adli tıp uzmanı bilirkişilerce değerlendirilerek kazadan kaynaklanan koku ve tat alma kaybı olmadığı kabul edilerek meydana gelen kaza nedeniyle özür oranın “0” olduğu, 4 ay süre ile iş göremez kaldığı ve iş görmez kaldığı sürece başkasının bakımına muhtaç kaldığı belirtildiği, davacı vekili tarafından müvekkilinin koku ve tat alma kaybı olduğunu belirterek rapora itiraz edildiği ve Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasını talep ettiği, mahkemece raporun yeterli olduğundan bahisle itirazların reddine karar verildiği görülmüştür.
Haksız fiil nedeniyle meydana gelen bedensel yaralanmalarda, kaza neticesinde davanın bedensel zararının meydana gelip gelmediğinin, doğru şekilde tespit edilmesi zararın tespiti açısından önemlidir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından, maluliyet/özür durumunun tespiti açısından Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu tarafından alınacak raporların yanı sıra Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından alınan raporların da, dosya kapsamındaki yaralanmasına uygun bulunması halinde maluliyet/özür durumnun tespiti açısından yeterli olduğu kabul edilmekte ise de, raporun dosya kapsamına uygun olmaması, alınan son durum raporu sonucunda ortaya konulan tespitlerin, alanında uzman kişilerce değerlendirilmesi gerekmesi durumunda, özelilikle raporda değerlendirmenin ilgili uzmana bırakıldığının açıkça anlaşılması halinde, meydana gelen yaralanma ve şikayetler konusunda uzman kişilerin dahil olduğu heyet tarafından maluliyet durumunun değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda; davacı meydana gelen kazada yaralanması nedeniyle koku ve tat alamadığını ileri sürmüş, alınan son durum raporlarında ise “Koku uyarısı ilgili siniri uyarmış ve elektriksel değişiklikler oluşturmuş ve bunlar kaydedilebilmiştir. Kişi beyanına göre ise kişi kokuyu algılamamıştır. Bu durumda duyumun var olduğu ancak beynin üst merkezlerine ulaşmaması veya ulaşmasına rağmen anlamlandırmadığı için algılanmadığı düşünülebilir. Bunun sebebi geçirilen kazanın doğrudan fiziksel travmatik etkisi olabileceği gibi yaşanmış olaylar nedeniyle ortaya çıkân psikolojik travma veya nedeni bilinmeyen herhangi başka bir sebep koku algısının gerçekleşmemesine veya gerçekleşmediğinin beyan edilmesine de sebep olabilir” denilerek, davacının beyan ettiği gibi koku ve tat alamaması söz konusu ise bunun sebebine yönelik bir değerlendirme yapılmış, Adli Tıp Uzmanı Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan raporda, bu hususta her hangi bir değerlendirmede bulunulmaksızın, koku ve tat alma duygusunu kaybetmediği kabul edilerek rapor tanzim edilmiştir.
Davacı vekili tarafından müvekkilinin “koku ve tat alma duygusunu” yitirdiğini ileri sürerek Adli Tıp Uzmanlarından alınan rapora itiraz edilmiş olmasına ve son durum raporunda belirtilen hususların alanında uzman bilirkişilerin de dahil olduğu heyet tarafından değerlendirilerek, davacının meydana gelen kaza nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezliğinin meydana gelip gelmediği, ayrıca davacının “koku ve tat almadığı yönündeki ” şikayetlerinin, “temaruz” niteliğinde olup olmadığı, “temaruz” niteliğinde olmaması halinde, meydana gelen kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı hususlarında, davacının şikayetleri konusunda uzmanların da içerisinde bulunduğu heyetçe değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan rapor alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile davacının rapora itirazı reddedilerek eksik inceleme ile karar verilmiş olmadı doğru görülmemiştir.
2-Davacı vekili, dava dilekçesinde iş göremezlik zararlarını tazmini talep etmiş, mahkemece iş görmezlik zararlarının geçici ve kalıcı iş görmezlik zararlarına yönelik olduğu kabul edilmiş, ancak geçici iş görmezlik ZMMS kapsamında davalının sorumluluğunda olmadığından bahisle reddedilmiştir.
Geçici iş görmezlik zararları, TBK’nın 54. maddesi gereğince davacının haksız fiil kapsamında talep edebileceği zararlardan olup, KTK’nın 92. maddesinde sigorta teminat kapsamında sayılmamıştır. Öte yandan KTK’nın 98. maddesi kapsamında SGK’nın sorumluluğu kapsamında tedavi gideri de değildir. Davalı sigorta şirketinin kanun ile belirlenen sorumluluğu ikincil norm olan Genel Şartlar ile daraltılamayacağından, davalının geçici iş göremezlik zararlarından sorumluluğu bulunmaktadır.
Bu durumda, davacının sürekli iş göremezlik zararı bulunmasa dahi, geçici iş göremezlik zararlarını davalıdan talep edebileceğinden, davacı dava dilekçesinde taleplerini kuruşlandırmadığından, HMK’nın 31. maddesi kapsamında hakimin davayı aydınlatma görevi çerçevesinde talep ettiği iş görmezlik zararının ne kadarının geçici iş göremezlik, ne kadarnın sürekli iş görmezlik zararına ilişki olduğu davacı vekiline açıklatılarak, alınacak rapor çerçevesinde davacının geçici iş göremezlik zararlarına ilişkin olarak olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ve eksik inceleme ile geçici iş göremezlik zararının reddine karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklanan eksiklikler giderildikten sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 14/05/2019 tarihli 2015/737 Esas – 2019/440 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40-TL İstinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.