Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2808 E. 2022/623 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2019
NUMARASI :…..
…..

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 29/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 07/08/2017 tarihinde davalı tarafınından ZMSS ile sigortalı aracın, müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması neticesinde meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, zararlarından davalının sorumlu olduğunu, ileri sürerek ve davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 200,00 TL geçici iş göremezlik, 3.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, davalıya müracaat tarihini takip eden 8 iş günü sonundan itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 01/10/2018 tarihli dilekçesi ile; sürekli iş göremezlik tazminatını 9.358,58 TL olarak belirlemiştir.
Davacı vekili 15/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; bilirkişinin hukuki değerlendirme yaparak sadece sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin hesaplama yapması nedeniyle daha önce sadece sürekli iş göremezlik zararına yönelik talep artırımında bulunduklarını, ancak geçici iş göremezlik taleplerinin devam etmemesi üzerine mahkemece alınan ikinci raporda geçici iş göremezlik zararlarının hesaplandığını, yapılan hesaplama üzerinden geçici iş göremezlik zararlarını da artırdıklarını belirterek 6.783,09 TL geçici iş göremezlik tazminatı da talep ettiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının davadan önce müvekkiline eksik evrak ile müracaat ettiğini, dava şartını yerine getirmediğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, esas yönden ise; sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru ve zararını kanıtlaması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararlarının müvekkilinin sorumluluğu kapsamında olmadığını, motosiklet sürücüsü olan davacının güvenlik önlemleri almaması nedeniyle de, müterafik kusurunun değerlendirilmesi gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğu, kaza tespit tutanağına göre davacının aracıyla kontrolsüz olarak sola manevra yapması sonucunda, sol gerisinden gelen sigortalı aracın çarpması ile meydana gelen kazada, alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından sigortalı araç sürücüsü ile davacının eşit kusurlu olduğu, H.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD’den alınan maluliyet raporuna göre kaza neticesinde davacının %8 oranında maluliyetinin meydana geldiği ve iyileşme süresinin 9 ay olduğunun tespit edildiği, aktüer hesap bilirkişisi tarafından geçici iş göremezlik zararının 6.783,06 TL, sürekli iş göremezlik zararının 9.358,58 TL olarak hesaplandığı, davacının maluliyetine neden olan yaralanma nazara alındığında, alınacak güvenlik önlemlerinin yaralanmasına etkisinin olmayacağı, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılmadığı, davacının sigorta şirketine müracaat tarihi olan 23/10/2017 tarihini takip eden 8 iş günü sonundan itibaren temerrüt faizi talep edebileceği gerekçesi ile; davanın kısmen kabulü ile 16.141,67 TL’nin 04/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek olan değişen oranlı yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle tazminata hükmettiği, kusuru kabul etmediklerini, kaza tespit tutanağında, müvekkili tarafından sigortalanan aracın önündeki aracı yönetmelikte belirtilen mesafede takip etmediğinden kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün ise KTK’da manevraları düzenleyen kurallara uymadığından asli kusurlu kabul edildiğini, 24/12/2018 tarihli uzman bilirkişi raporunda da, davacı sürücüsünün asli %65 kusurlu kabul edildiğini, davacı lehine 04/11/2017 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de haksız olduğunu, müvekkilinin ödeme yükümlülüğünün 2918 Sayılı Yasanın 98 ve 99. Maddesine göre ihbardan itibaren 8 iş günü sonunda başladığını, bu nedenle eldeki davada temerrüt faizinin 14/11/2017 tarihinden itibaren başlayacağından, kararın hatalı olduğunu, hükmedilen geçici iş göremezlik tazminatının ise SGK kapsamında olduğundan kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Davalı vekilinin kusur oranın uygun olmadığına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde;
Kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamına göre; olay tarihinde davacının sevk ve idaresindeki motosiklet ile kendisine ait şerit içerisinde ve sağ kısmında seyir halinde iken, yolun çukur olması nedeniyle, yine şerit içerisinde sola manevra yaptığı sırada, aynı şeritten gerisinden gelen davalı tarafından sigortalı aracın çarpması neticesinde maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, alınan kusur raporunda da, kazanın oluş şekline göre kazanın meydana gelmesinde, davacının gerisinden gelen araçları kontrol etmeksizin sola manevra yapması nedeniyle, davalı tarafından sigortalanan aracın ise takip mesafesini korumayarak, ön ilerisindeki araca çarptığından bahisle eşit kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Davalı vekili, kazanın meydana gelmesinde asıl kusurlu olanın manevra yapan davacı olduğunu ileri sürmüş ve raporun karar vermeye elverişli olmadığını ileri sürümüş ise de; kazanın davacının kendisine ait şeritte seyri sırada şerit içerisinde manevrası esanasında meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı ile aynı şeritten seyreden davalının takip mesafesini gözeterek önündeki aracı geçmesi gerekirken, takip mesafesini korumaksızın ve davacıya ait şerit içerisinde geçmek isterken kazaya sebebiyet vermiş olmasına göre, alınan kusur raporunun olayın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olmasına göre davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı sigorta şirketi vekili, geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını, bu giderlerden SGK’nın sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de; davacının zararı ve zararın kapsamı 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş göremezlik zararları bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını davalı sigorta şirketinden talep edebilir. Öte yandan 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesinde Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmadığından, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenleme de yer almadığından, Genel Şartlarla, kanunen sorumluluğu olmayan SGK sorumlu haline getirilemez.
6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemelerinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamasına (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) göre davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, bilirkişi raporunun kaza tespit tutanağı ve olayın oluşu ile uyumlu bulunmasına, her ne kadar aktüer bilirkişi raporunda Yargıtay kararları uyarınca TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi uygulanması gerekirken TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesabı yapılması yerinde değilse de istinaf edenin sıfatına göre bu hususun davalı lehine olmasına, göre davalı vekilinin aşağıda değerlendirilen istinaf sebepleri dışındaki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin faizin başlangıcına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; 26/04/2016 tarihinde 2918 Sayılı Yasanın 99. maddesinde yapılan değişiklik ile getirilen “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” düzenlemesi gereğince, sigortanın temerrüdü için Genel Şartlarda belirtilen belgeler ile sigorta şirketine müracaat zorunludur. Davacının eksik evrak ile müracaat etmesi halinde davalının temerrüdü gerçekleşmeyeceğinden davacı ancak dava tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebilir.
Somut olayda davacı yaralanması sonrasında tazminat hesabına esas kalıcı maluliyet raporu olmaksızın eksik evrak ile sigorta şirketine müracaat ettiğinden, davadan önce davalının temerrüdü gerçekleşmemiştir. Bu durumda davalının temerrüdü açılan dava ile gerçekleştiğinden, davacı lehine hükmedilen maluliyet tazminatına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, 04/11/2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmadığından, davalının faiz başlangıcına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin reddi ile, davacı lehine hükmedilen maluliyet tazminatına işleyecek faizin başlangıcına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmamasına göre HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının istinaf eden davalı yönünden kaldırılmasına, mahkemece davacı lehine hükmedilen maluliyet tazminatında faiz başlangıcının “14/11/2017 dava tarihi” olarak düzeltilerek, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/04/2019 tarihli, 2017/768 Esas 2019/343 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
16.141,67 TL’nin 14/11/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.102,64 TL nispi karar ve ilam harcından dava dosyasında peşin alınan harcın mahsubu ile kalan 1.001,84 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacı tarafından yapılan 100,80 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 225,70 TL dosya masrafı, tebligat ve posta gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.225,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
HMK 333. Maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine, iadesi yönünde başvurunun olmaması halinde arta kalan giderin iade edileceğinin davacıya meşruhatlı davetiye ile bildirilmesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı tarafça yatırılan 276,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve 17,63-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 138,93 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
IV-Davacının istinafa cevap dilekçesinde, katılma yolu ile istinaf talebi olmamasına göre, istinafa cevap dilekçesi harca tabi olmadığından, gereksiz alınan istinaf harçlarının, daha önce iadesi yapılmamış ise isteği halinde davacıya iadesine,
V-HMK’nın 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
VI-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.