Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2724 E. 2022/529 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2019
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 04/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 20/10/2015 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın kontrolsüzce harekete geçmesiyle araca bağlı halatın davacıya takılması sonucu davacının ağır yaralanarak malul kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik ve 1.000,00 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 2.000,00 TL’nin kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılamayı müteakip; davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, kamu tanığı…’in ifadesinde kazayı bizzat gördüğünü, kamyonun asansör halatına takılı olduğu halde ilerlediğini, kamyon sürücüsünü bağırarak uyarmalarına rağmen sürücünün hareket ettiğini ve davacının bu nedenle düştüğünü beyan etmesine rağmen mahkemece sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesinin uygun olmadığını, kamyon tipi araçlarda sürücülerin kör noktalarının diğer araçlara göre daha fazla olduğunu, araca binmeden ve çalıştırmadan önce diğer araç sürücülerine göre daha fazla dikkat göstermeleri gerektiğini, meydana gelen kazanın motorun hareketinden kaynaklandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda tespit tutanağı uyarınca, 20.10.2015 tarihinde, …’nün aynı mahallede ikamet eden … isimli şahsın evinin inşaatında çalıştığı esnada, inşaat yükü taşımasında kullanılan asansör tabir edilen makinanın halatına takılması sonucu evin ikinci katından ortalama 5 metre yükseklikten aşağıya düştüğü ve düşme sonucu yaralandığının belirlendiği, sigortalı araç sürücüsü …’ın … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/7 soruşturma nolu dosyasında alınan ifadesinde, kendisinin 20.10.2015 tarihinde …’ın inşaat halindeki evine araçla tuğla getirdiğini, o gün kendi aracında bulunan tuğlaları asansör sistemiyle herhangi bir sıkıntı yaşanmadan boşalttıklarını, araç boşaldıktan sonra kendisinin araca bindiğini, o esnada …’nün yanında olduğunu, sonrasında …’in yemeğini yemek için inşaatın içine yöneldiğini, onun içeri yönelmesiyle kendisinin de aracıyla hareket ederek olay yerinden uzaklaştığını, aracına takılı halatın …’e takılmasıyla …’in düştüğü iddialarının doğru olmadığını, kendisine seslenen kimsenin de olmadığını, tuğlaları boşalttıktan sonra herhangi bir sıkıntı yaşamadan transit olarak olay yerinden ayrıldığını belirtmiş, tanık… ifadesinde, …’ın evinin inşaatında amele olarak üç gündür çalışmakta olduğunu, aynı inşaatta …’nün usta olarak çalıştığını, 20.10.2015 tarihinde saat 13.00 sıralarında inşaata tuğla geldiğini, tuğlaları asansör diye tabir edilen, yük taşımada kullanılan makine ile evin çatısına çıkardıklarını, asansörü …’in kullandığını, kendisinin de tuğlaları yük taşıyan kasanın içine yerleştirdiğini, iş bitince kendisinin aşağıya indiğini,malzemeleri topladığını, tekrar çatıya çıktığını, …’in de çatıya çıktığını, bu sırada tuğlaları getiren kamyonun harekete geçtiğini, asansörün halatının kamyonun bir tarafına takıldığını, kamyon halatı çekince bağırmaya başladıklarını, sürücünün duymadığını, o esnada asansörün halatının muhtemelen …’in koluna takıldığını, …’in dengesini kaybederek evin çatısından aşağıya düştüğünü belirtmiş, mahkemece alınan kusur raporunda; dava konusu kazanın iş kazası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, kazanın meydana gelmesinde davacının % 60, inşaat sahibi dava dışı …’ın % 60 oranında kusurlu olduğu, sigortalı kamyon sürücüsünün transit olarak olay yerinden ayrıldığını beyan etmiş olması karşısında, kaza mahallinde çalışan…’in olay sonrası alınan ifadesinde yer alan asansörün halatının kamyonun bir tarafına takıldığı yönündeki iddialarının dayanaktan yoksun kaldığı belirtilerek, davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan araç sürücüsünün kusuru bulunmadığının belirlendiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/7 soruşturma nolu dosyasında yer alan; davacının 29/01/2016 tarihli ifade tutanağında; dava dışı …’ın inşaatında dört gün çalıştığını, olay günü inşaata tuğla taşımada kullandıkları ve asansör diye tabir ettikleri aletin halatına kolu takıldığını ve kendi dikkatsizliği sonucu inşattan aşağıya düştüğünü belirttiği, anılan soruşturmada mağdurun şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, mahkemece Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan raporda davacının dava konusu kaza nedeniyle % 90 malul kaldığı, devamlı surette başka birisinin bakımına muhtaç olduğunun belirlendiği, mahkemece sigortalı araç sürücüsünün olayda kusursuz olduğu görüşüne yer veren bilirkişi raporunun ve davacının Savcılık aşamasında alınan beyanının hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu kanaatine varılmış ise de Savcılık soruşturmasında alınan ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının düşme olayının kamyonun hareketi ile ilintili olup olmadığı, dolayısıyla davacının yaralanmasına neden olan olayın, davacının kolunun kamyona bağlı halata takılması ve kamyonun hareketi ile davacının inşaattan düşmesi şeklinde meydana gelip gelmediği hususunun netlik kazanmadığı, kusurun belirlenmesinde salt, davacının düşmesinin kendi dikkatsizliğinden kaynaklandığına yönelik ifade vermiş olmasının münferit olarak esas alınmasının hakkaniyete uygun olmadığı, bilirkişi raporunda bu hususun yeterince irdelenmediği ve mahkemece de bu konuda yeterli araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece öncelikle Savcılık dosyası fiziken getirtilip dosyaya eklenerek, bu dosyada alınan ifadelerin de kapsamlı şekilde değerlendirilmesi suretiyle dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne tevdii ile davacının düşme olayının kamyonun hareketi ile ilintili olup olmadığı, kamyonun hareketi ile asansör bağlantısının kesilip kesilmediği, dolayısıyla davacının yaralanmasına neden olan olayın, davacının kolunun kamyona bağlı halata takılması ve kamyonun hareketi ile davacının inşaattan düşmesi şeklinde meydana gelip gelmediği hususunu açıklığa kavuşturur mahiyette, denetime açık, ayrıntılı ve kusur oranlarının belirtildiği rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması isabetli görülmediğinden davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.03.2019 tarih, 2017/641 Esas, 2019/251 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yukarıda açıklandığı üzere tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına dair,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.