Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2708 E. 2022/385 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2017
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 17/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 16/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı … vekili, davalılar … … San. Tic. Ltd. Şti. ve … vekili ile davalı … … A.Ş. (Eski ünvanı: … … A.Ş.) vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 31/12/2015 tarihinde, davalı …’in sürücüsü olduğu, davalı şirkete ait ve davalı … şirketi tarafından ZMMS ve Kasko Poliçesi ile sigortalı çekicinin, “…” … yapmak isterken müvekkilinin sevk ve idaresindeki araç ile çarpışması neticesinde, müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, müvekkilinin beden gücünü kaybetmiş olması nedeniyle maddi ve manevi zararlarından davalıların sorumlu olduğunu, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı 18/05/2018 tarihli dilekçesi ile; davalı … … A.Ş. tarafından yapılan ödeme ile maddi tazminat alacaklarının kalmadığını, maddi tazminata ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini belirtmiştir.
Davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; Kazanın meydana gelmesinde, müvekkiline ait araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davacının süratli olması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, kusuru kabul etmemekle beraber müvekkilinin araç sürücüsünün kusuru oranında zararlardan sorumlu olduğunu, davacının kusuru kanıtlaması gerektiğini, davacının maluliyetini de kanıtlaması gerektiğini, davacının müterafik kusuru bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davacının olay tarihinden faiz talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … asıl olarak verdiği cevap dilekçesinde; Kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını, davacının süratli seyretmesi nedeniyle kazanın meydana geldiğini, kusuru kabul etmemekle birlikte davacının kusuru, zararı ve maluliyetini kanıtlaması gerektiğini, kaza anında davacının emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle zararın artmasına neden olduğundan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, olay tarihinden itibaren faiz talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … … A.Ş (… … A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde; kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ve Kasko Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının … limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusuru, zararı ve maluliyeti kanıtlaması gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde davacının emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, davacıya SGK tarafından yapılan ödeme var ise ödemenin rücu edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararlarından müvekkilinin sorumluluğu olmadığını, davacının kaza tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiş, 06/07/2019 tarihli dilekçesi ile de davacı ile maddi tazminat konusunda sulh olduklarını, davacının feragati nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini, belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporuna göre, kazanın meydana gelmesinde davacının %25 oranında, davalı araç sürücüsünün ise %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, … Üni. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan maluliyet raporuna göre davacının meydana gelen kaza nedeniyle %4,2 oranında maluliyetinin meydana geldiği ve 6 ay süre ile iş göremez kaldığının tespit edildiği, davacının 22/09/2017 tarihli dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin taleplerinin davalı … … tarafından karşılandığından maddi tazminat taleplerinden feragat ettiğini bildirdiğinden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, manevi tazminat talebi yönünden ise davacının meydana gelen yaralanması nedeniyle TBK’nın 56. maddesi gereğince manevi tazminat talep edebileceği, kusur durumu, zararın ağırlığı, olay tarihindeki paranın alım gücü ve tarafların sosyal ekonomik durumuna göre 30.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile; davacının tüm davalılara yönelik maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, davacının manevi tazminata ilişkin talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın … … A.Ş’den teminat limiti ile sınırlı olmak üzere 01/03/2016 tarihinden, diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş hüküm tüm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece kaza neticesinde müvekkilinin %4,2 maluliyetinin meydana geldiği ve 6 süre ile iş göremez kaldığından bahisle 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, oysaki dava ve beyan dilekçelerinde belirttikleri üzere … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan Engelli Salık Kurulu raporunda müvekkilinin deri sistemine ilişkin olarak “sağ malar bölgede 8 cm’lik oblik kesiye bağlı hipertrofikskar, sol pariyetal saçlı alanda 4 cm uzunluğunda skatriyel alopesi, sağ alt ön yüzde 8 cm’lik hipertrofik skarın mevcut olduğu ve bulgulara göre müvekkilinin en az %5 engelli oranı olduğu, ayrıca müvekkilinin kas iskelet sisteminde ise sağ patella kırık sekeli olduğu ve buna ilişkin müvekkilinin %4 engelli oranın olduğu” uzmanlarca saptandığını, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu, 30.000,00 TL manevi tazminatın yetersiz olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, sebepsiz zenginleşme oluşturduğunu, manevi tazminatın mağdurun yaralanma şekline, maluliyetine orantılı olarak takdir edilmesi gerektiğini, %4,2 maluliyet oranına göre takdir edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, kusur raporuna itirazlarının nazara alınmadığını, davacının ıslak yolda hızını ayarlamasının kazanın meydana gelmesinde etken bir kusur olduğunu, davacının zararın artmasına neden olduğunu, kaza raporu, ceza dosyası ve bilirkişi raporunda sabit olduğu üzere davacının emniyet kemerinin takılı olmadığını, kaza esnasında savrularak kafasını ön cama ve ön kısıma doğru çarptığını, kafa yaralanmasının bu nedenle olduğunu, ayrıca yerel mahkeme tarafından hüküm fıkrasının 2. no’lu maddesinde manevi tazminata hükmederken, diğer davalı … … A.Ş’nin sorumluluğunu hatalı olarak Kasko Sigortası Poliçesi ile sınırlı tutuğunu, diğer davalı … … A.Ş.’nin sadece genişletilmiş kasko poliçesi içerisindeki İMMS limitiyle değil, ayrıca ve öncelikle 01/06/2015-2016 tarihlerinde geçerli olan ,,,, numaralı İMMS limitiyle de sorumlu olduğunu, İMMS Poliçesinde sorumluluk 400.000,00 TL iken, Kasko kapsamındaki İMMS’de ise 50.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, kararda her iki poliçe de işaret edilmesi gerekirken kasko poliçesine işaret edilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, manevi tazminatın miktarının mağdurun yaralanma şekline ve maluliyetine orantılı olmadığını, kazada %4,2 maluliyeti sebebiyle hükmedilen 30.000,00 TL manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemidir. Mahkemece, maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm tüm taraflarca istinaf edilmiştir.
Kaza tespit tutanağında; “31/12/2015 günü saat:14.49 sıralarında… üzerinde “…” … (Geriye) yapmak isteyen …’in idaresindeki … plakalı çekiciye, … istikametinden doğru istikamette seyreden sürücü …’in idaresindeki … plakalı hususi oto ile çarpması neticesinde yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazada çekici sürücüsü …’in KTK’nın sola dönüş yaparken sağdan gelen araca ilk geçiş hakkını vermemek kuralını ihlal ettiği” belirtildiği, tutanakta kaza mahallinin meskun mahal olduğu, yolun görüşe açık, zeminin ıslak ve nemli olduğu, davacının emniyet kemerinin takılı olmadığının yazılı olduğu görülmüştür.
Dosyaya kazandırılan ceza dosyasında, kusur bilirkişisinden alınan raporda, kaza yerini gösteren kayıtlar da incelenerek, davalı araç sürücüsünün kamera kaydına göre 14.49.46’da orta refüj aralığına gelerek, durmaksızın yola girmesi sonrasında 14.49.48’de çarpmanın meydana geldiği tespit edilerek kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün asli kusurlu, …’in ise hızını yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığından ve ayrıca emniyet kemeri kullanmamasının kendisinin özellikle kafasındaki yaralanmalarında etkili olduğundan tali kusurlu olduğunun değerlendirildiği görülmüştür.
Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan 21/04/2017 tarihli kusur raporunda; Sürücü … yönetimindeki çekici meskun mahalde, bölünmüş yolda seyri sırasında “…” … yapacağı refüj aralığına geldikten sonra, trafiği etkin şekilde kontrol etmeden, karşı yönden gelen aracın geçişini beklemeden, dikkatsiz ve hatalı biçimde dönüşünü yapması sonucu ilk geçiş hakkı bırakmadığı sürücü …’in kullandığı otomobilin sağ yan kesiminden çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle asli %75 oranında kusurlu olduğu, …’in ise yönetimindeki otomobil ile meskun mahalde bölünmüş yolda, kurallara aykırı biçimde ve can güvenliğini tehlikeye atarak emniyet kemeri takmadan seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, hızını meskun mahal şartlarına ayarlamamış, ıslak zeminli yolda müteyakkız seyretmemiş, bu haliyle karşı istikametten gelip kendisine ilk geçiş hakkı bırakmadan refüj aralığından dönüş yaparak seyir yoluna giren sürücü …’in kullandığı çekiciye zamanında uyarıda bulunmayıp etkin fren tedbiri almayarak sağ yan kesiminden çarptığı olayda tali %25 kusurlu olduğunun tespit edildiğ görülmüştür.
Davacının maluliyetinin tespiti açsından … Üni. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 21/07/2017 tarihli raporda, davacının baş ve boyun bölgesindeki yaralanmaları da değerlendirilerek Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre sağ patella (diz kapağı) kırığının maluliyet yaratacağı belirtilerek “vücut genel çalışma gücünde kayıp oranın %5 olay tarihindeki yaşına göre düzeltme yapıldığında %4,2 olduğu, iyileşme süresinin 6 ayı bulacağının belirtildiği, davacının … Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenmiş 13/07/2016 tarihli engelli raporunu sunarak rapor itirazı üzerine alınan 04/10/2017 tarihli ek raporda; davacının sunduğu … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 13/07/2016 tarihli engelli raporunda “sağ malar bölgede 8 cm’lik oblik kesiye bağlı hipertrofik skar, sol parietal saçlı alanda 4 cm uzunluğunda skatriyel alopesi, sağ alt ön yüzde 8 cm’lik hipertrofik skar” mevcut olduğu ve bulgular nedeniyle %5 engelli olduğu, kas iskelet sistemine ilişkin olarak sağ patella kırık sekeli nedeniyle %4 engelli olduğu ve engel oranın toplam %9 olduğunun saptığını, söz konusu raporun Engelli Sağlık Raporu olduğunu amacının ve kapsamının tamamen farklı olduğunu, taraflarından düzenlenen raporun davacının tüm tedavi evrakları incelenerek ve muayenesi yapılarak düzenlendiğini, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri yönetmeliğinde yumuşak doku yaralanmalarını içeren her hangi bir maluliyet oranı yada tanımlama bulunmadığını belirterek ilk rapor doğrultusunda maliyet oranını ve iyileşme süresini tespit ettiği görülmüştür.
Dosyaya kazandırılan ceza dosyasında, …’in yaralanmasına ilişkin adli raporda; yapılan muayenesinde kazaya bağlı olarak sağ temporomandibular eklemden sağ yana uzanan 8 cm’lik ciltten çökme gösteren yara izi, alın solda 4 cm ciltten çökme gösteren yara izi, sağ dizinin fleksiyonda kısıtlı olduğu tespit edilerek, kafa kemiklerinde kırık, her hangi bir dimağ arazı, büyük damar iç organ lezyonu tarif edilmeyen arızasının yaşamına tehlikeye sokmadığı, tarif edilen lezyonların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı, şahısta meydana geldiği bildirilen patella parçalı kırığının hayat fonksiyonlarını orta (3) derecede etkileyecek nitelikte olduğunun tespit ediliği görülmüştür.
1-Davacı vekili maluliyet raporları arasında çelişki olduğunu ve çelişki giderilmediğini ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de; raporlar arasında çelişkinin bulunmadığı, raporlar arasındaki farklılığın Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Raporlar Hakkındaki Yönetmelikte Yumuşak doku yaralanmalarının engel sayılırken, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde, çalışma gücüne etki eden arızalar arasında sayılmamasından kaynaklandığı, mahkemecede bu hususun alınan ek rapor ile değerlendirildiği, davanın manevi tazminata ilişkin olmasına göre tazminatın tespit edilen maluliyet/engel oranına göre değil, yaralanmanın özelliklerine göre hakim tarafından takdir edilecek olması, dosya kapsamındaki raporlar çerçevesinde de yaralanmanın boyut ve özeliklerinin tespit edilmiş ve mahkemece bu hususun değerlendirilmiş olmasına göre davacının maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalılar … ve … İnş. San. ve Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından kusur raporunun uygun olmadığından bahisle rapora itiraz edilmiş ise de; gerek ceza dosyasında alınan raporda, gerekse de mahkemece alınan raporda davalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun tespit edilmiş olmasına, özellikle ceza dosyasında alınan bilirkişi dosyasında değerlendirilen kaza anına ilişkin görüntülerden yakın mesafede cadde üzerinden gelen araç olmasına rağmen gelen araca geçiş önceliği vermeyerek, kavşaktan “…” … yapmak için davalının giriş yapmasına, kazanın davalının dönüşünü tamamlamadığı esnada, davacının aracı ile yan tarafından çarpması ile meydana gelmiş olmasına göre kusur raporu dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğundan kusur raporuna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
3-Davalılar … ve … İnş. San. ve Ticaret Ltd. Şti. vekili, davalı … şirketi tarafından kasko poliçesi kapsamında düzenlenen İMMS dışında ayrıca düzenlenen İMMS kapsamında sorumlu olması gerektiğini belirterek kararı istinaf etmiş ise de; HMK’nın 26/1 maddesi gereğince “Hakim, tarafların talep sonuçları ile bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar vermez”, davacı, davalı … şirketinin kasko poliçesi kapsamında sorumluluğu kapsamında dava açmış olduğundan, mahkemece taleple bağlı kalarak kasko poliçesi kapsamındaki 50.000,00 TL teminat bedeli İMMS kapsamında davalının sorumluluğuna karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir.
4-Tarafların manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf taleplerine gelince; Dava konusu olan manevi tazminat istemi, 6098 sayılı TBK’nın 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Tüm bu kriterlere göre belirlenecek tazminat -aynı anda- tarafların ikisini de memnun etmese dahi, adil olacağı için, hukuk tarafından kabul edilen ve uygulanan sistem haline gelmiştir.
Somut olayda, kaza tarihinde 33 yasında ve evli olan davacının, alınan maluliyet raporu, dosyaya kazandırılan engelli raporu ve ceza dosyasındaki adli raporlar çerçevesinde, patella kırığı (diz kapağı) nedeniyle meydana gelen maluliyeti yanı sıra, baş bölgesinden yumuşak doku bölgesinde derin yaralar oluşacak şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır. Yaralanmanın boyutları ve kaza sonrası davacının yaşadıkları, kazanın ve yaralanmanın oluş şekli, kaza tarihi, davacının kaza tarihindeki yaşı ve yüzündeki izleri ömür boyu taşıyacak olması, nedeniyle bir miktar manevi tazminat talebinde haklı olmakla birlikte, manevi tazminatın belirlenmesinde tek ölçüt yukarıda da açıklandığı üzere yaralanmanın boyutu değildir. Tarafların sosyal ekonomik durumları, davacının nemli ve ıslak yolda meskun mahalde kavşağa girerken hızının azaltmamış olması nedeniyle kusurlu olması yanı sıra, emniyet kemeri takmayarak özellikle baş bölgesinde meydana gelen yaralanmalar açısından zararın artmasına neden olması da nazara alındığında ve yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, hükmedilen manevi tazminat miktarı; duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı hafifletebilecek düzeyde ve uygun olduğundan, mahkemece dosyada mevcut delil durumuna uygun şekilde manevi tazminat miktarını takdir emiş olmasına göre; davacı vekilinin, davalılar … ve … İnş. San. ve Ticaret Ltd. Şti. vekili ve … … A.Ş. vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf istemleri de yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, göre; davacı vekilinin, davalılar … ve … İnş. San. ve Ticaret Ltd. Şti. vekili ve … … A.Ş. vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin, davalılar … ve davalı … İnş. San. ve Ticaret Ltd. Şti. vekili ve … … A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 512,32 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan bakiye 431,62 TL’nin isteği halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf eden davalılardan alınması gereken 2.049,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan (… … A.Ş.’den 35,90 TL + 613,13 TL; diğer davalılardan 35,90 TL + 476,43 TL) 1.161,36 TL’nin mahsubu bakiye 887,94 TL’nin davalılar davalılar …, … İnş. San. ve Ticaret Ltd. Şti. ve … … A.Ş.’den müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
4-İstinaf edenler tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren davacının (katılma yolu ile davalıların) 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 17/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.