Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2706 E. 2022/485 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili ve davalı … … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan …’ın sürücü olduğu ve davalı … tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile tam kusurlu olarak 17/09/2016 tarihinde müvekkili …’nın oğlu olan …’ya çarpması neticesinde, …’nın ağır şekilde yaralandığı ve akabinde 06/10/2016 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, davalıların ölenin destek zararından sorumlu olduğunu, … şirketine müracaat etmesine rağmen zararlarının karşılanmadığını, müvekkili tarafından Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/873 Esas sayılı dosyasında … mirasçıları açısından destekten yoksun kalma tazminatı için ve manevi tazminat için dava açıldığını ve karara bağlandığını, bu dosyada alınan Adli Tıp Kurumu raporunda da davalı …’ın kazanın meydana gelmesine %100 kusurlu hareketi ile sebebiyet verdiğinin belirlendiğini, müvekkilinin vefat eden …’nın annesi olmasından dolayı desteğine muhtaç olduğunu, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 17/09/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise başvuru tarihi olan 17/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, daha önce murisin eş ve çocukları için 115.638,20 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu, ayrıca murisin davacının desteği olduğunu ispat etmesi gerektiğini, kazanın meydana gelmesindeki gerçek kusur oranının Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak belirlenmesi gerektiğini, SGK tarafından yapılan ödemeler varsa bunun tespit edilmesi gerektiğini ve davacının destek zararının uzman aktüer bilirkişi marifeti ile belirlenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davacılar tarafından müvekkiline karşı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/873 Esas – 2018/772 Karar sayılı dava dosyası üzerinden dava açılıp karar verildiğini, bu dosyadaki tüm beyan ve delillerini tekrar ettiklerini, ayrıca kaza ile ilgili soruşturma sonucu Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/832 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, kararın kesinleştiğini, bu dosyada verdikleri beyanları tekrar ettiklerini, dosyalardaki kusur oranlarını kabul etmediklerini, müvekkilinin batan güneş sebebi ile gözünün kamaştığını, emniyet şeridinin oto yollarda kesiksiz çizgiyle belirlenen ve en sağ şeritte bulunan ayrılmış bir yol bölümü olduğunu, bu yolun bir yaya yolu veya bir kaldırım olmadığını, davacının bu kısım üzerinde iken kazanın meydana geldiğini, el arabası sürücüsü müteveffanın yolu henüz tamamlamamış olduğunun dikkate alınması ve gerçek kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, belirlenecek gerçek kusur oranına göre destek hesabının hakkaniyete uygun şekilde yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davanın ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olduğu meydana gelen kaza nedeniyle davacının, oğlunun desteğini kaybettiği, kaza nedeniyle Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada, araç sürücüsü davalının kusurlu, vefat edenin ise kusursuz olduğundan bahisle cezalandırılmasına karar verilerek, hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verildiği, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesine vefat edenin eşi ve çocukları tarafından açılan davada da, davalı araç sürücüsünün %100 oranında, kusurlu olduğu vefat edenin ise kusursuz olduğunun tespit edildiği, mahkemece de %100 kusuru durumuna göre davanın esası hakkında karar verildiği ve kararın sadece manevi tazminata ilişkin olarak istinaf edildiği, buna göre kazanın meydana gelmesinde, davalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği, aktüer hesap bilirkişisinden alınan hesap raporuna göre ise davalı … için PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplanan tazminat miktarının 23.850,31 TL, sigortanın sorumluluğu açısından ise TRH2010 Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamada 43.165,27 TL olduğu, davacının destek zararını, müştereken ve müteselsilen davalılardan talep edebileceği, gerekçesi ile, “Davacının davasının KABULÜ ile, davacının talebi dikkate alınarak davalı … … A.Ş.’nin destekten yoksun kalma tazminatının 43.165,27-TL’sinden ZMMS poliçe teminat limiti ile sınırlı sorumlu olması ve temerrüt tarihi olan 28/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalı …’ın ise destekten yoksun kalma tazminatının 28.785,01-TL’lik kısmından, desteğin vefat tarihi olan 06/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması koşulu ile davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiş hüküm davalılar tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan hesap raporunun uygun olmadığını, destekten yoksun kalan annenin destek payının 1/3 olarak kabul edildiğini oysa desteğin babasının kendisinden önce vefat etmiş olması nedeniyle anneye ayrılacak payın 1/5 olması gerektiğini, babanın destekten önce ölmüş olması nedeniyle babanın payı olmayacağından payının anneye verilemeyeceğini, belirterek kararı istinaf etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin araç ile seyri sırasında yoldan yaya olarak geçmekte olan …’ya çarptığını ve kaza neticesinde şahsın vefat ettiğini, mahkemece kusur raporları diğer mahkemelerce alınan rapor ile kusur kesinleştiğinden yeniden rapor almamasını kabul etmediklerini, yeniden kusur raporu alınması gerektiğini, zira vefat edenin kontrollü geçiş yapıp yapmadığının, aracı ile gelen müvekkilini görüp görmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, müteveffanın karşıya geçerek emniyet şeridinde bulunduğu sırada kazanın meydana geldiğinin kabul edildiğini, ancak emniyet şeridinin yaya kaldırımı olmadığını, bu nedenle şahsın taşıt yolundan geçişini tamamlamadığının kabulü gerektiğini, bu nedenle rapor alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, kazanın ani bir durumdan meydana geldiğini, müvekkilinin iradi bir kontrolü ile gerçekleşmediğini, karşıdan gelen güneşten gözünün kamaşması sonucu meydana gelen kazada müvekkiline kusur izafe edilmeyeceğini, bu nedenle müvekkilinin kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının ölenin annesi olduğunu, müvekkilinin kusuru olmamakla birlikte varlığı halinde dahi hesaplamanın kusur oranında yapılması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının oğlunun 17/09/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Kaza tespit tutanağında “Sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla…’ni takiben Hacılar istikametinden … istikametine seyir halinde iken … Sokak kavşağına geldiğinde istikametine göre solundan yolun karşısına geçmek üzere olan sürücü … sevk ve idaresindeki el arabasına ve sürücüsüne, kendi aracının ön kısımları ile çarpması neticesinde yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, bu kazanın oluşumunda sürücü …’ın beyanına göre seyri esnasında gözüne güneş gelmesi nedeniyle her hangi birşey göremediği durumda kazanın meydana geldiğini beyan ettiğinden, aracın hızını yol ve trafik, hava, yol şartlarına uygun hale getirmediğinden 2918 Sayılı Yasanın 52/1-b maddesi gereğince kusurlu olduğu, el arabası sürücüsü …’nın ise geçişini tamamlamak üzere olduğundan kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı” denilerek olayın oluş şeklinin tespit edildiği, olay krokisine göre; vefat edenin gidiş ve geliş olmak üzere iki şeritli yolda, davalının seyir yönüne göre yolun solundan taşıt yoluna girdiği, 6 m. genişliğindeki yol üzerinde yolun karşısına geçişini tamamlamak üzere olduğu noktada, henüz yol üzerinde iken davalının aracının ön kısmı ile vefat edene çarptığı anlaşılmıştır.
Ceza soruşturmasında, kaza sonrasındaki olay yerine ve aracın konumu ile çarpma noktasını gösteren fotoğraflar, şüpheli ve tanık beyanları da değerlendirilerek alınan raporda, tanık ve sürücü … beyanlarına göre akşam üzeri, gün batımı olması sebebiyle önlerindeki taşıt yolunu tam olarak görmedikleri halde sürücünün seyrine devam ettiği, kaza mahallinde ise gidiş istikametine göre kavşak noktasından, yolun solundan sağına el arabası ile geçmekte olan yayaya, yayanın geçişini tamamlayarak taşıt yolunun sağ kenarına (emniyet şeridi yanına) geldiği sırada, aracının sağ ön far, sağ ön çamurluk yan kısımları ve de sağ ayna kısmı ile çarptığının değerlendirildiği, oluşa göre kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün ağır kusurlu olduğu, vefat eden …’nın ise kusurlu hareketinin olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Ceza soruşturmasında keşif yapılarak, mahallinde tanıklar dinlenilmek suretiyle aracın durduğu yer çarpma noktası değerlendirilerek hazırlanan raporda da; kazanın meydana gelmesinde sürücünün güneş ışığı nedeniyle yolu görmemesine rağmen yola devam etmiş olmasına ve kavşak noktasında hızını azaltmamasına göre KTK’nın 52/1-a-b maddeleri gereğince asli ve tam kusurlu olduğu, yayanın ise geçişini tamamlayarak banket kısmına geldiği aşamada kazanın meydana gelmiş olmasına göre kusurunun bulunmadığının tespit ediliği, alınan rapora itirazlar üzerine Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan 24/04/2017 tarihli raporda da, çarpma olayının …’nın yolun karşısına geçişini tamamlamak üzere olduğu esnada meydana geldiği kabul edilerek, …’ın sevk ve idaresindeki otomobili ile hızını, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, yola gereken dikkati vermediği, ifadesinden de anlaşılacağı üzere yolu tam görmediği esnada yolun karşısına geçişini tamamlamak üzere olan müteveffaya çarptığı, kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli ve tam kusurlu olduğu, müteveffa …’nın ise el arabası ile yolun karşısına geçişini tamamlamak üzere olduğu esnada meydana gelen kazada atfı kabil kusurun olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Meydana gelen kaza nedeniyle, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/873 E. 2018/772 K. sayılı dosyasında da, … … A.Ş. ve … aleyhine açılan davada, ölenin eş ve çocuklarının maddi ve manevi tazminat, eldeki dosya davacısının ise manevi tazminat talep ettiği, mahkemece, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, ölen yayanın ise kusurunun bulunmadığı kabul edilerek, ölenin annesine de destek olduğu kabul edilerek, anneye de destek payı ayrılarak yapılan hesaplamaya göre hazırlanan raporda; ölenin eş ve çocukları lehine destekten yokun kalma tazminatı ve manevi tazminata, ölenin annesi olan … lehine de manevi tazminata karar verildiği, sadece manevi tazminatlara yönelik olarak kararın … tarafından istinafı üzerine; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 2018/3659 E. – 2020/1627 K. sayılı 06/10/2020 tarihli kararı ile istinaf talebinin reddine karar verildiği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki destek payı oranları ile eldeki dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporundaki destek payları oranlarının uyumlu olduğu, her iki dosyada kabul edilen toplam destek payları oranlarının toplamının da, desteğin destek olabileceği pay miktarını aşmadığı görülmüştür.
1-Davalı vekili kusur raporu alınmayarak eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürmüş ise de; davalının, gerek ceza yargılamasında, gerekse eldeki dosyada yapılan yargılamada, kazanın gözüne güneş vurması ve bu nedenle yolu görememesi ile meydana geldiğini kabul etmiş olmasına, oluşa göre davalının kazanın meydana gelmemesi için hiç bir önlem ve tedbir almamış olmasına (yolu görmemesine rağmen seyrine devam etmiş olmasına göre), yayanın, sürücüsünün gidiş istikametine göre yolun sağından soluna geçtiği ve geçişini tamamlamak üzere olduğu esnada, aracının ön ve yan kısmı ile çarpması ile kazanın meydana gelmiş olmasına ve davalının yolu görmesi halinde dahi kazanın meydana geleceğine yönelik delil de bulunmamasına, seyri sırasında sürücünün gözünün güneş ışığı ile kamaşması ile kazanın meydana gelmiş olsa da, bu durumun mücbir sebep olarak değerlendirilemeyecek olmasına göre, davalı vekilinin kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalıların maddi tazminata yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; Mahkemece tazminat hesaplamasında … şirketi açısından Genel Şartlara göre TRH2010 Yaşam Tablosu, %1,8 Teknik Faiz ve “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü”, diğer davalı yönünden ise PMF1931 Yaşam Tablosu ve “Progresif Rant Yöntemi” uygulanmak suretiyle hesaplama yapılmıştır. Kaza tarihi ve ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle KTK’nın 90. maddesi gereğince hesaplamada sürücü, işleten ve … açısından ayrım yapılmadan “TRH2010 Yaşam Tablosu 1,8 Teknik Faiz ve “Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant Formülü” uygulanması gerekirken (her ne kadar Yasa’da sigortanın sorumluluğu düzenlenmiş ve sorumluya göre sorumlu olunacak limit değişebilir ise de zarar görenin şahsında oluşan gerçek zararın miktarı değişmemesi gerektiğinden), mahkemece belirtilen şekilde ayrı hesaplama yöntemi uygulanması doğru değil ise de bu hususta davalının istinafı bulunmadığından kaldırma sebebi yapılmamıştır.
Öte yandan; mahkemece verilen karar sonrasında KTK’nın 90. maddesinde zarar hesabında “Genel Şartlara” atıf yapan hükümlerin Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı karar tarihi 17/7/2020 kararı ile iptal edilmesi sonrasında, Yargıtay 4 Hukuk Dairesi tarafından destek tazminatının hesaplamasında TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam sürelerinin belirlenmesi ve hesaplamanın “Progresif Rant Yöntemi” ile yapılması gerektiğini kabul etmiş, TRH2010 Yaşam Tablosunda muhtemel yaşam süresinin PMF1931 Yaşam Tablosuna göre daha uzun olması nedeniyle, mahkemece davalı …’ın sorumluluğu açısından uygulanan yöntem, muhtemel yaşam süresinin daha kısa olması nedeniyle davalı lehine olduğundan, yine … şirketi yönünden de bilinmeyen dönem hesabında “devre başı ödemeli belirli süreli rant yönteminde” hayat anüitesine göre tespit edilen irat katsayıları uygulanarak ve “%1,8” teknik faiz uygulanmak suretiyle hesaplama yapılması da, Progresif Rant Yöntemine göre davalı … lehine olduğundan kaldırma sebebi yapılmamıştır.
Bu çerçevede, davalı … vekilinin istinaf talebi yönünden tazminat hesaplaması hata içermekle birlikte, yapılan hataların davalı lehine olmasına ve davalının kusur durumuna göre tazminatın tamamından sorumlu olmasına göre istinaf talebi yerinde görülmediği gibi, davalı … şirketinin istinaf talebi yönünden ise eldeki davada bilirkişi tarafından kabul edilen destek paylarının Yargıtay uygulamasına uygun olması yanı sıra, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen ve yukarıda açıklanan davadaki, pay dağılımları ile de uyumlu olmasına, diğer dosya ile birlikte değerlendirildiğinde, sigortanın aleyhine olacak şekilde ölenin destek olabileceği kişilere ayrılacak destek payı miktarını aşan bir durum da bulunmamasına göre, istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Buna göre; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında davalılar aleyhine olabilecek mahiyette usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, göre; davalı … vekili ve davalı … … A.Ş. vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … vekili ve davalı … … A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması alınması gereken; 2.948,62 TL harçtan 1966,30 TL’sinden davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak, 982,32 TL’sinden ise davalı … … A.Ş sorumlu olmak üzere; peşin alınan (692,75 TL + 693,00 TL, 44,40 TL) 1430,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.518,47 TL harcın 536,15 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen; 982,32 TL’sinin ise davalı … … A.Ş.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.