Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2681 E. 2021/1207 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 17/06/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/07/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar … ve… vekili ile katılma yoluyla asıl ve birleştirilen dosya davacıları vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl davada davacı … vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu minibüsün davacı idaresinde bulunan motosiklete arkadan çarptığını, davalının tam kusurlu olduğunu, meydana gelen trafik kazasında davacının ağır yaralandığını, iş göremez halde kaldığını, tedavi için zorunlu giderler yapıldığını, başkasının bakımına muhtaç olması nedeniyle bakım gideri ödendiğini, aracın da hasar gördüğünü, davacının döner ustası olduğunu ve kolunu kullanamadığını belirterek, 40.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan, 3.000,00 TL kalıcı, geçici, bakım, hastane, muayene, tedavi, ulaşım gideri, araç hasarı ve sair maddi tazminatın ise tüm davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarını geçici iş göremezlik bedeli 5.592,81-TL, sürekli iş göremezlik bedeli 138.122,32-TL, bakıcı gideri 3.762,00-TL ve araçta meydana gelen hasar bedeli için 586,80-TL olmak üzere toplam 148.063,93-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … vekili, olayın davacı motosiklet sürücüsünün tecrübesiz ve ehliyetsiz olarak motosiklet kullanması sonucunda meydana geldiğini, maluliyetin tam teşeküllü devlet hastanesince tespiti ve ayrıca kaza ile illiyet bağının araştırılması gerektiğini, tedavi giderlerinin … tarafından karşılanmış olduğunu, manevi tazminat isteminin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili, kusur ve zararın ispat edilmesi gerektiğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleşen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında davacılar …, … ve … vekili, davalıların işleteni sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın davacı …’in yolcu olarak bulunduğu araca çarpması sonucu davacının ağır yaralandığını, %97 oranında özürlü olduğunu, beyin ödemi ve iç kanama nedeniyle bakıma muhtaç hale geldiğini, vesayet altına alındığını, davacıya oğlu … ve eşi …’in baktığını, olay nedeniyle manevi açıdan zarara uğradıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı … için 60.000,00 TL, …..için 15.000,00 TL ve … için 15.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan, 1.000,00 TL. işgücü kaybı, tedavi masrafları çalışılmayan günler için maddi tazminatın tüm davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve… vekili, olayın davacı motosiklet sürücüsünün tecrübesiz ve ehliyetsiz olarak motosiklet kullanması sonucunda meydana geldiğini,%97 maluliyet oranı ile kaza arasında illiyet bağının bulunmadığını, manevi tazminat isteminin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında davacılar …, …, …, …, …, … vekili, davacı …… eşi diğer davacıların babası olan …’in yaralandığı kazadan bir müddet sonra vefat ettiğini belirterek, … için şimdilik 1.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, … için 50.000,00 TL manevi, diğer davacıların her biri için 20.000,00’er TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmemiş tensip ile birleştirme kararı verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin…… K. Sayılı kararından sonra Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilerek dosya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu olayın meydana gelmesinde davalı sürücü…’in %100 oranında kusurlu olduğu, dava konusu ….. plaka sayılı araçta 586,80-TL hasar meydana geldiği, davacı …’nun olay nedeniyle %15,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği ve 4 ay süre ile geçici iş göremezlik halinde kaldığı, bilirkişi raporunda davacı …’nun geçici iş göremezlik dönemi zararının 5.592,84 TL, sürekli iş göremezlik dönemi zararının 141.535,23 TL olmak üzere toplam maddi zararının 147.128,07 TL olduğu, davacının tespit olunan bu tazminatlardan müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektirir bir davranışı bulunduğunun tespit olunmadığı, müteveffa …’in olay nedeniyle %100 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği, 31.07.2012 tarihli trafik kazasına bağlı olarak 18.04.2015 tarihinde vefat ettiği, davacı … vekilinin 18.03.2014 tarihli celsede davalı sigorta şirketi hakkındaki davasından feragat ettiği, birleşen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. E. sayılı dosyasında ve birleşen Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin…… sayılı dosyasında davacılar vekilinin …’in vefat tarihine kadar çalışmamasından doğan zararın ve …’in vefatından dolayı …’in destekten yoksun kalma tazminatının davalı … A.Ş. tarafından yapılan ödeme ile karşılandığını belirterek maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiği, asıl dosyada davacı … vekili tarafından, zarardan müteselsilen sorumlu olan araç maliki, sürücü ve araç sigortacısına karşı dava açıldığı, dava devam ederken asıl davacı tarafından davalı sigorta şirketinin borçtan tamamen ibra edildiğini, davacı vekili tarafından da davalı sigorta şirketi aleyhine açtıkları davadan feragat edildiği, bu durumda TBK.nın 166. maddesi hükmü dikkate alındığında, davacının bakiye tazminat alacağının olduğu kanaatine varıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 17.300,00 TL’lik ödemenin (13.750,00-TL asıl borç ve 3.550,00-TL ferileri ile birlikte) tazminattan güncellenmek suretiyle mahsup edilerek sonuca ulaşıldığı, bu suretle davalı … vekilinin itirazlarına itibar edilmediği gerekçesi ile asıl davada, davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 5.592,81 TL geçici iş göremezlik, 138.122,32-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 586,80-TL hasar bedeli olmak üzere toplam 144.301,93-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve…’den müteselsilen tahsiline, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 20.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve…’den müteselsilen tahsiline, davacının … A.Ş. aleyhine açtığı davasının feragat nedeniyle reddine, Birleşen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin……. esas sayılı davasında, konusu kalmayan maddi tazminat talebi hakkında esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 7.500,00 TL ve davacı ……. için 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … ve…’den müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, Birleşen Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin…… esas sayılı dosyasındaki davada, konusu kalmayan maddi tazminat talebi hakkında esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 15.000,00-TL, ……. için 10.000,00-TL, davacı … için 10.000,00-TL, davacı … için 10.000,00-TL, davacı … için 10.000,00-TL ve davacı … için 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … ve…’den müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı … ve… vekili ile katılma yoluyla asıl ve birleştirilen dosya davacıları vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … ve… vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Ankara 21 Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ilk karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduklarını, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin ….. sayılı ilamı ile davanın görevsiz mahkemede görüldüğü belirtilerek kararın kaldırılmasına karar verildiğini, dosyanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi …… E. Sayılı dosyasında mahkemenin Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin …… E. sayılı dosyasında verilen kararın aynısını kopyalayarak herhangi bir ek araştırma yapılmadan, hiçbir husus değiştirilmeden dosya aynen karara çıkarıldığını, asıl dava ve birleşen davalarda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm davalılar yönünden ibraname ve feragatname imzalandığını, ibranamede açıkça sürücü ve işletenin de ibra edildiğinin yer aldığını, asıl davada davacı … 03.01.2014 tarihli “İbraname, Makbuz ve Feragatname” başlıklı belge ile ibraname imzalandığını, ibraname de “… davaya konu maddi tazminat istememiz sebebi ile … A.Ş. ve sigortalı araç maliki ve sürücüsü yönünden feragat ettiğimizi kabul, beyan ve taahhüt ederiz.”denildiğini, birleşen davalar yönünden de hem …’in maluliyeti hem de vefatı sebebiyle imzalanan 08.06.2015 tarihli ibraname ile maluliyet ve destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinden vazgeçtiklerini, tüm davacılar 2 adet ibraname ile tüm davalılar yönünden maddi tazminat davasından ekli feragatname ve ibraname ile feragat etmiş olup hükümde asıl davada bunun dikkate alınmadan sadece … A.Ş. yönünden feragat edildiği gerekçesiyle davalılar araç sahibi … ve araç sürücüsü ….. hakkında hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davadan sonra ve dava dosya numarası belirtilerek yapılan feragatin tüm davalılar açısından hüküm doğuracağını, davacıyı ve mahkemeyi de bağlayacağını, davadan sonra 03.01.2014 tarihinde … A.Ş. tarafından …’na 17.300,00 TL maluliyet tazminat ödemesi yapıldığını, imzalanan ibraname ve edilen feragatin diğer davalıları da kapsayacağını, aynı kararda birleşen davalar yönünden feragat nedeniyle davanın konusuz kaldığına karar verilmişken asıl davada sadece sigorta şirketi yönünden feragat kabul edildiğini, bakiye tazminatın tamamı haksız olarak araç işleteni olan sürücüsüne yükletildiğini, usul ekonomisi açısından da 2012 yılında açılan ilk davanın ve birleşen 2 dosyasının 2019 yılında yeterince incelenmeden görevsiz mahkeme tarafından verilmiş kararın doğruluğunu dahi araştırılmadan karar verildiğini, hem asıl dava hem birleşen davaların müteselsilen ve müştereken sorumluluğa dayalı açıldığını, feragat tüm müteselsil/müşterek davalılara sirayet edeceğini, … A.Ş. yönünden sorumluluk bitmiş ise işleten sıfatına haiz … yönünden de sona erdiğini, feragat metninde araç işleteni olan … için de davadan feragat edildiğini, …’un sorumluluğu devam ettiği kabul görüyorsa bu durumda sigorta şirketinin sorumluluğunun da feragat ile sona ermesinin kabul edilemeyeceğini, 147.128,00 TL olan maddi tazminat tutarının poliçe teminatı 225.000,00-TL olan sigorta şirketince 17.300,00 TL ödenmesi ile sona erdirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporu eksik, hatalı ve denetime elverişli olmadığını, rapora ilişkin itirazlarının karşılanmadığını, 16.06.2017 tarihli bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine uygun olmadığını, davacı sürücünün ehliyet ve kaskı olmamasına rağmen müterafik kusur indirimi yapılmadığını, sürücünün ehliyetsiz olması, sürücü ve yolcuların kask takmaması somut olayda da mevcut olmasına karşın tazminat miktarından indirim yapılmadığını, sürücünün ehliyetsiz olması, malul kalan kişinin kaskının olmaması gibi hususların değerlendirmeye alınmadığını, sürücünün ehliyetsiz ve kasksız, yolcunun da kasksız olması dikkate alınarak hesaplanan tazminat tutarı yönünden en az %50 oranında müterafik kusur indirim yapılması gerektiğini, asıl davada hükme dayanak alınan maluliyet raporunun denetimden uzak ve çelişkili olduğunu, raporlara ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, davacının maluliyetinin %15,2 olduğunun belirtildiğini, ancak iyileşme sürecinin 31.07.2012 tarihinden itibaren 4 ay süreceğinin belirtildiğini, 4 aylık bu sürenin geçici iş göremezlik olduğunun kabul edildiğini, raporda iyileşme süresi olarak belirtilen sürenin geçici iş göremezlik süresi mi yoksa maluliyetin sona ereceği süre mi olduğu hususu araştırılmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, aktüer bilirkişi raporunda bilirkişi görevinin dışına çıkarak dava konusu edilmeyen hususlar da rapor tanzim ettiğini, davacı yanın bakıcı giderine ve geçici iş göremezliğe ilişkin bir talebi bulunmadığını, bilirkişi raporunda ise gerek bakıcı gideri gerekse de geçici iş göremezlik yönünden de tazminat hesaplaması yapıldığını, mahkemece taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak dava dilekçesinde sözü edilmeyen geçici iş göremezlik tazminatının ve geçici bakıcı giderine hükmedildiğini, davacı … için yapılan hesaplamada hiçbir detaylandırma yapılmadığını, tazminat tutarının nasıl bulunduğu, pay oranları, indirim tutarları vs.. hiçbir unsurun belirtilmediğini, raporun denetimden uzak olduğunu, ödenen 17.300,00 TL tutarındaki rakamın güncellenerek toplam tazminattan düşülmediğini, davacının geliri yönünden yapılan tespitin hatalı olduğunu, gelire ilişkin … davacının emsal ücretinin asgari ücret olduğunu belirttiğini, davalının kayıtlı olduğu ve mesleki olarak bağlı olduğu oda … olduğunu, … tarafından bağlanan gelirlerin düşülmemesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatın bölünemez olduğunu, maluliyet için ayrı vefat için ayrı manevi tazminata hükmedilemeyeceğini, manevi tazminatın bölünmezliği ilkesine riayet edilmediğini, asıl ve birleşen davalarda manevi tazminata ilişkin kurulan hüküm Yargıtay’ın istikrar kazanan emsal mahiyetteki içtihatlarına ve hukuka aykırı olduğunu, davacıların Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. ve Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ……. sayılı dosyalarından ayrı ayrı manevi tazminat talep ettiklerini, manevi tazminat rakamlarının fahiş olduğunu, müterafik kusurun takdir edilecek manevi tazminat tutarından da indirilmesi ve müterafik kusurun dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiğini ileri sürmüştür.
Davacılar vekili katılma yoluyla verdiği istinaf başvuru dilekçesinde; muris … 31.07.2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sebebiyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, %100 iş gücü kaybına uğradığını, …’in vasisi tarafından verilen vekaletname ile manevi tazminat ve işgücü kaybı sebebiyle maddi tazminat talebinde bulunulduğunu, …’in kaza sonrası hiç bir şekilde çalışamadığını, yatalak olarak yaşamına devam ettiğini, kazada almış olduğu darbe nedeniyle akli dengesini kaybederek bakıma muhtaç hale geldiğini, bu şekilde yaklaşık üç yıl yaşadığını ve 18.04.2015 tarihinde davanın devamı sırasında çoklu organ yetmezliği sebebiyle vefat ettiğini, mahkemece …’in yaşamış olduğu acılar sebebiyle 20.000,00-TL manevi tazminata karar verildiğini, manevi tazminat takdir olunurken …’in yaşamış ve yaşayacak olduğu acılar sebebiyle tazminat miktarı düşük olarak takdir edildiğini, %100 oranında iş gücü kaybı bulunan, ağır şekilde yaralanan, hayati tehlike yaşayan, yatalak yaşayan, akli dengesinin yitiren bir kişinin manevi zararının 20.000,00 -TL ile karşılanmasının mümkün olmadığını, … için takdir olunan manevi tazminat miktarının düşük kaldığını, yine muris …’in geçirmiş olduğu kazanın ağırlığı sebebiyle oğlu ve eşi için manevi tazminata karar verildiğini, muris …’in oğlu …’in evinde kaldığını, eşi ve oğlunun kendisi ile ilgilendiğini, müteveffanın akli dengesini kaybetmesi ve ağır şekilde yaralanması, yatalak olması ve rahatsızlığı sebebiyle tüm bakımını yaptıklarını, kaza sebebiyle 3 yıl süren yaşam mücadelesinin çoklu organ yetmezliğinden vefatı ile son bulduğunu, …’in eşi ve çocukları için murisin ölümü nedeniyle belirlenen manevi tazminat miktarlarının çok az olduğunu, asıl dava yönünden davacı …’nun bu kaza nedeniyle adli tıp kurumundan alınan rapora göre %15.2 sürekli iş gücü kaybına uğradığını, dönerci ustası olarak sürekli çalışırken kolundaki ve bacağındaki rahatsızlık sebebiyle artık bu işi yapması mümkün olmadığını, yüzünde ve özellikle çene kısmında görünür şekilde iz kaldığını, mahkeme tarafından verilmiş olan manevi tazminat miktarının düşük olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Taraf vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Asıl dava dosyasında davacı … vekili davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın davacı idaresinde bulunan motosiklete çarpması sonucu davacının yaralandığını belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Birleştirilen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dava dosyasında davacılar vekili, …’in … idaresinde bulunan motosiklette yolcu olduğunu, meydana gelen kaza sonucu davacının ağır yaralandığını belirterek davacı …’in yaralanması nedeniyle iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat, …’in yaralanması nedeniyle oğlu … ve eşi … için manevi tazminat talep etmiştir.
Birleştirilen Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin ……0 Esas Sayılı dava dosyasında meydana gelen kaza sonucu yaralanan …’in vefat ettiğini belirterek eşi … için destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat, murisin çocukları olan diğer davacılar için manevi tazminat talep edilmiştir.
1- Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. Esas Sayılı dosyası ile açılan dava ile aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan dosyaların tensip zaptı ile birleştirilmesine karar verilmiş, birleştirme kararı ile gelen dosyalar ile birlikte yargılamaya devam edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 118 ve devamı maddelerinde davanın açılmasından sonra yapılacak işlemeler düzenlenmiş, dava dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde verilen cevap dilekçesi ve ikinci dilekçelerin verilmesi halinde dilekçeler aşamasında yapılacak işlemler belirtilmiştir. Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra HMK.nın 137. maddesinde ön incelemenin kapsamı, HMK’nun 140. maddesinde ise yapılması zorunlu olan ön inceleme duruşması düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK’de dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra (HMK m. 126-136), ön inceleme ve ön inceleme duruşmasının yapılması gerekir (HMK m. 137-142). Ön inceleme aşaması tamamlamadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez (HMK m. 137/1-2).
Birleştirilen Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin……Esas Sayılı dosyasında HMK.da öngörülen dilekçeler aşaması tamamlanmadan, ön inceleme (HMK m.137) ve ön inceleme duruşması (HMK m. 140) yapılmadan tensiben dosya üzerinden verilen kararla bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş, birleştirme kararı verilerek gelen dosyada dilekçeler aşaması tamamlanmadan ve ön inceleme ve ön inceleme duruşması yapılmadan yargılamaya devam edilmiştir. Mahkemece dilekçeler aşaması tamamlanmadığından ve ön inceleme duruşması yapılmadığından, taraflar dilekçeler aşaması ve ön incelemeye bağlı haklarını kullanamamış ve doğrudan tahkikata geçilip karar verildiğinden; bu durum, tarafların adil yargılanma hakkı kapsamındaki hukuki dinlenilme hakkına da (HMK m. 27) aykırılık oluşturmuştur.
Bu nedenle birleştirilen Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. Esas Sayılı dosyası yönünden, açıklanan usulü işlemlerin yürütülüp, gerçekleşecek sonuca göre bir karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına ve mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2- Asıl dava dosyası yönünden; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu -….., Dairemizin 01.04.2008 gün ve ….. Karar sayılı ilamı).
Davacı … trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle kalıcı ve geçici işgöremezlik, hastane ve muayene masrafları, ilaç tedavi ve ulaşım, zorunlu bakım giderleri ve sair zararlar için 3.000,00 TL. talep etmiş ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik bedeli 5.592,81-TL, sürekli iş göremezlik bedeli 138.122,32-TL, bakıcı gideri 3.762,00-TL ve araçta meydana gelen hasar bedeli 586,80-TL olarak ıslah etmiş, diğer talep edilen zarar kalemleri olan tedavi giderleri, yönünden olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir.
Mahkemece davacının dava dilekçesinde talep ettiği zarar kalemleri ve miktarları açıklatılarak dava konusu olan taleplerin belirlenmesi ve sonucuna göre HMK.nın 297/2. maddesine uygun şekilde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde denetime uygun olmayacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
3-Asıl dava dosyasında davacı …’nun yaralanması nedeniyle yargılama aşamasında davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmış ve davacı vekili davalı sigorta şirketi hakkında açtıkları davadan feragat ettiklerini beyan etmiş, mahkemece sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tazminat miktarından indirilerek davalılar işleten ve sürücü yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı taraf teselsül hükümleri gereğince zararının tümünün tazminini müteselsil borçluların hepsinden isteyebileceği gibi, birisinden de isteyebilir. TBK.nın 166. Maddesi gereğince sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması gerekir ve rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği düzenlenmiştir.
Davacı vekili tarafından, zarardan müteselsilen sorumlu olan araç maliki, sürücü ve aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı dava açılmış; yargılama aşamasında davacı vekili tarafından davalı sigorta şirketi borçtan tamamen ibra edilmiş ve sigorta şirketi yönünden davadan feragat edilmiştir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, yapılan ödeme ve sulh sözleşmesi, ibraname ve feragat beyanı dikkate alınmak suretiyle, davacı vekilinin ibraname ve feragat beyanının davalı araç maliki ve sigortalı …’a etkisi ve sirayet edip etmeyeceğinin değerlendirilmesi ve davalının hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
4- Asıl dava dosyasında mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigorta şirketi tarafından 17.300,00 TL ödeme yapıldığı, ancak bu miktarın 13.750,00 TL’sinin asıl alacak olduğu kabul edilerek bu miktar üzerinden tazminattan indirim yapılmış ise de dosya kapsamında bulunan ibraname ve makbuz belgesinde herhangi bir açıklama bulunmadığı ve davacı ile 17.300,00 TL üzerinden mutabakat sağlandığı belirtildiğinden mahkemece davacıya yapılan asıl alacak ve ferileri net olarak belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
5- Asıl ve birleştirilen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin……Esas sayılı dava dosyasında, davacı … motosiklet sürücüsü, davacı … ise motosiklette yolcudur. Davalılar yargılama aşamasında davacı sürücü ve yolcunun kask takmadığını, belirterek müterafik kusur itirazında bulunmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; ” tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır. Yukarıda da açıklamalar dikkate alındığından davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması ve buna göre, zarar görenin zarara katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle davacıların kask takıp takmadıkları belirlenerek yaralanmalarının şekli ve niteliğine göre kask takıp takmamaları ile davacı …’nun maluliyeti ve davacı …’in maluliyeti ve ölümü arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucuna göre belirlenen maddi ve manevi tazminatlardan indirim yapılıp yapılmayacağı değerlendirilmeden karar verilmiş olması da doğru değildir.
6- Davacı … yönünden maddi tazminat belirlenirken davacının dönerci ustası olduğu ve Aşçılar Federasyon’undan gelen yazıya göre gelirinin asgari ücretin 1.89 katı olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak davacının dönerci ustası olduğu ileri sürüldüğü halde bu hususta herhangi bir belge, sertifika vs. gibi iddia ettiği işi yaparak asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğine dair belgeye dayanan somut delil sunulmamıştır. Mahkemece öncelikle davacı …’nun yaptığı işin belirlenmesi hususnda davacı tarafa ispat imkanı verilerek davacının … kayıtları ve çalıştığı işyerlerinin belirlenerek işyerlerinden gelirine ait bilgi ve belgelerin toplanması sonucuna göre davacının yaptığı iş belirlendikten sonra gelirin net olarak ispat edilememesi halinde emsal araştırmasına göre gelirin belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması isabetli değildir.
7-Mahkemece asıl dava dosyasında davacı …’na yaralanması nedeniyle birleştirilen dava dosyalarında davacı …’e yaralanması nedeniyle ve destekten yoksun kalan hak sahiplerine murisin ölümü nedeniyle herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı ve ödemenin rücuya tabi olup olmadığı hususlarının araştırılması için …’ya yazı yazılarak, ödeme yapılmış ise davalılar yönünden sorumlu olunan tazminat miktarına etkisi değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
8-Birleştirilen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasında davacılar vekili, …’in … idaresinde bulunan motosiklette yolcu olduğunu, meydana gelen kaza sonucu davacının ağır yaralandığını belirterek davacı …’in yaralanması nedeniyle oğlu … ve eşi … içinde manevi tazminat talep etmiş, yargılama aşamasında davacı …’in vefat ettiği belirtilerek müteveffanın ölümü nedeniyle Birleştirilen Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. Esas Sayılı dosyası ile müteveffanın eşi ve çocukları için manevi tazminat talep edilmiştir.
Bu duruma göre davacı eş … ve müteveffanın oğlu … için hem …’in yaralanması nedeniyle, hem de ölümü nedeniyle ayrı ayrı manevi tazminat istenmiş mahkemece her iki dosyada da talebin kabulüne karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 56/2. maddesine göre; ” Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Her ne kadar yaralanan kişinin yakınlarının yaralanmaya nedeniyle manevi tazminat isteyebileceği kabul edilmiş ise de yaralanan kişinin davanın devamı sırasında ölümü halinde aynı yakınların bu kez ölüm nedeniyle manevi tazminat isteyip istemeyeceği, aynı olay nedeniyle daha ağır olan sonucun meydana gelmesi halinde her iki durum içinde manevi tazminat belirlenip belirlenemeyeceği tartışılmadan karar verilmiş olması da isabetli değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar … ve… vekili ile katılma yoluyla asıl ve birleştirilen dosya davacıları vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine tarafların diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve… vekili ile asıl ve birleştirilen dosya davacıları vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.