Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2669 E. 2022/115 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ ….

ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2019
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde, 12.06.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı aracın, davacıların desteği……. yolcu olarak bulunduğu servis aracına çarpması sonucu …’nın öldüğünü, davacıların desteğinin … olup kaza tarihinde … ….. de sigortasız olarak uzman tekniker olarak çalıştığını, vefat eden …’nın geride kalan eşi …, küçük kızı …, babası … ve annesi …’nın destekten yoksun kaldıklarını, davalıya 24.07.2017 tarihinde başvurmalarına rağmen olumlu cevap alamadıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik her bir davacı için 250,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş; 26/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini davacı … yönünden 48.986,37 TL’ye, davacı … için 10.273,22 TL’ye, davacı … için 18.573,31 TL’ye, davacı … … için 15.594,96 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, … plakalı araç için düzenlenen ZMMM poliçesinde limitin 330.000,00 TL olduğunu, davalı şirketin poliçeden doğan sorumluluğunun gerçek zarar, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, desteğin işinin ve gelirinin davacılar tarafından ispatlanmasını, destekten yoksun kalma tazminatı hesabında TRH-2010 tablosu, %1.8 teknik faizin dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dava konusu kaza olay yeri tespit tutanağına göre, minibüsün sürücüsü …’ın yönetimindeki araç ile kavşağa yaklaşırken hızını azaltmayıp “…” levhasına uymayarak solundan gelen aracın geçmesini beklemeksizin seyretmesi ve sigortalı sürücünün de kavşağa yaklaşırken hızını azaltması gerekirken azaltmaması nedeniyle iki aracın çarpışması şeklinde gerçekleştiği ve minibüste yolcu olarak bulunan davacıların desteğinin öldüğü, mahkemece atanan bilirkişiler tarafından da sürücülerin beyanları da dikkate alınarak oluş aynı şekilde kabul edilerek söz konusu oluşa göre sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, mahkemece bilirkişilerce yapılan kusur tespitine itibar edildiği, desteğin uzman tekniker olarak çalıştığı iddia edilerek asgari ücret üzerinde gelir esas alınmak suretiyle tazminat hesabı yapılması talep edilmiş ve bilirkişiler tarafından da terditli hesaplama yapılmış ise de desteğin sürekli ve belgeli olarak asgari ücret üzerinde geliri olduğuna dair delil söz konusu olmadığından mahkemece asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edildiği, dava konusu kaza 12/06/2017 tarihinde meydana geldiğinden ve poliçe 03/01/2017 tarihinde tanzim edildiğinden yeni genel şartlar kapsamında yapılan değişikliklerin somut olayda uygulanması gerektiği ve bu kapsamda hesaplamada TRH 2010 tablosunun %1,8 teknik faiz oranı ile kullanılması gerektiğinin kabul edildiği, desteğin ölümünden sonra bir çocuğu daha dünyaya gelmiş olup, sunulan belgeler ile doğum olayı ispatlanmış olduğundan ve yeni doğan çocuğun da destek payı alması gerekeceği gözetilerek bilirkişi ek raporunda ölümden sonra dünyaya gelen çocuk… için destek payı ayrılmış ancak… için açılmış bir dava söz konusu olmadığından… yönünden herhangi bir hüküm oluşturulmadığı, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda, davacı eşin tek çocuklu olması nedeni ile evlenme şansı %22 olarak değerlendirme yapılmış ise de desteğin ölümünden sonra davacı eşin ikinci bir çocuğu olduğu bu durumda evlenme şansından %5 oranında indirime gidilerek evlenme şansının %17 olduğunun kabulü üzerinden hesaplama yapılması gerektiğinden söz konusu oran mahkemece uygulanarak davacı eşin hak ettiği tazminatın 41.187,82 TL olduğunun kabul edildiği, davadan önce sigorta şirketine müracaatın 25/07/2017 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından 8 iş günü süre eklendiğinden temerrüdün sigorta şirketi açısından 05/08/2017 tarihinde oluştuğu, sigortalı araç ticari şirket adına kayıtlı olduğundan ve ticari şirketlerin her tür faaliyetleri ticari nitelikte olduğundan uygulanması gereken faiz türünün avans faizi olduğunun mahkemece kabul edildiği, yukarıdaki kabullere uygun denetime el verişli 12/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda yapılan terditli hesaplamada asgari ücreti esas alan hesaba, davalı eş yönünden %17 evlenme şansı gözetilerek mahkemece yapılan düzeltme ile itibar edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, davacı … için 41.187,82, davacı … için 8.703,14 TL, davacı … için 15.923,98 TL, davacı … … için 13.307,12 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, tazminatlara 05/08/2017 tarihinden itibaren değişen oranlı avans faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu; müteveffa …’nın, çalışmış olduğu işyerinde kaçak olarak çalıştırılmakta olup, kendisi hakkında bir SGK kaydı olmadığı gibi bunun sonucu olarak aldığı maaşa dair bir bordro da söz konusu olmadığını, yerel mahkemede yapılan yargılamalarda destekten yoksun kalma tazminatı hesaplarına esas olmak üzere müteveffa gibi çalışmakta olan bir işçinin alabileceği ücretin tespiti konusunda …’na emsal ücret araştırması için başvuru yapıldığını ve ilgili kurumdan gelen cevabi yazıda müteveffa gibi aynı koşullarda çalışan bir işçinin 2017 yılı baz alındığında asgari ücretin üzerinde maaş kazanabildiğinin taraflarına yazı ile bildirildiğini, ilgili yazının yerel mahkeme dosyasında mevcut olduğunu, bilirkişi hesaplamasında ikili bir değerlendirme ile müteveffanın asgari ücret alıyor ihtimalinde geride kalan destekçilerinin alabileceği tazminat ile emsal ücret araştırmasında alabileceği ücret ihtimalinde geride kalan destekçilerin alabileceği tazminat tutarının ayrı ayrı hesaplandığını, dava dosyası, emsal ücret değerleri baz alındığında elde edilebilecek tazminat tutarı göz önüne alınarak talepleri ıslah ettiklerini, zira müteveffanın çalışmış olduğu alanda sıradan bir işçi gibi değil teknik bir eleman olarak çalıştığını, ancak yerel mahkemenin hükmün tesisinde takdir hakkını kullanarak asgari ücret verileri üzerinden çıkan tazminat tutarı üzerinden davanın kabulüne karar verdiğini ve davacılar aleyhine karşı vekâlete hükmettiğini, kararın adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğunu, müteveffa asgari ücret ile çalışmamakta olup, davanın bu yönüyle kısmen kabulüne karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, bundan dolayı verilen hükmün ıslah mucibince düzeltilerek yeniden hüküm altına alınması gerektiğini, Sayın mahkeme bu konuda aksi kanaatte ise bir önceki açıklamayı kabul anlamına gelmemekle beraber dosyadaki ikili ayrımda hâkimin takdir hakkını kullanarak asgari ücret tarifesi üzerinden hesaplanan tazminat tutarına karar vermiş olması göz önüne alındığında, dosyada kendisine hiçbir kusur izafe edilmemiş müteveffanın geride kalan destekçilerinin haklılığına rağmen, aleyhe karşı vekâlet ücreti tesisi, davacıların ihtimali bir değerlendirme üzerinden mağdur edildiği anlamına gelir ki anılan işbu karar bu yönüyle hukuka, hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, açıklanan nedenlerden dolayı yerel mahkemenin, bilirkişi hesap raporunda belirtilen ikili ayrımda davacılar aleyhine bir değerlendirme ile karar vermesini kabul etmediklerini bu konuda yapılmış olan değerlendirmenin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacıların meydana gelen zararların tazmini noktasında mağduriyetlerini arttırdığını, işbu nedenlerle yerel mahkeme tarafından verilen haksız hükmün düzeltilerek, yeniden hüküm altına alınması ve adaletin sağlanması gerektiğini belirterek istinaf talebinin KABULÜ ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/566 E. 2019/540 K. Sayılı kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda ıslah dilekçesi mucibince davanın kabulüne karar verilmesini, dosyada … verilerine dayalı ikili bir hesaplama mevcut iken, Hâkimin asgari ücret üzerinden elde edilen rakamı tercihinin bir takdir hakkı olduğu kabul edilecek olsa dahi; bilirkişi raporunda, dosyadaki belgelere göre takdir olunan, yüksek rakamlı tazminat miktarı üzerinden yaptığı ıslah sonrası hâkim takdirinden doğan aradaki talep farkı nedeni ile davacılar r aleyhine karşı taraf vekâlet ücretinin takdirinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Haksız fiil sonucu meydana gelen ölüm sebebi ile destekten yoksun kalma nedeniyle açılan maddi tazminat davasında, zararın kapsamının ve tazminatın miktarının doğru biçimde belirlenmesi açısından, vefat edenin kaza anındaki gerçek gelir durumunun doğru biçimde saptanması büyük önem taşımaktadır.
Somut olayda davacılar vekili, desteğin Suriye vatandaşı olup, Suriye’deki mesleğinin soğutma sistemleri alanında uzman teknikerlik olduğunu, Türkiye’de de mesleğini …….. bünyesinde ifa ettiğini, ancak anılan şirkette sigorta girişi olmadığı gibi maaş bordrosu da bulunmadığını, desteğin muadillerinin aylık gelirinin 2.500,00 TL olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere….emsal ücretin 1.600,00 – 1.800, 00 TL olarak bildirildiğini belirtmiş; 09.10.2018 tarihli dilekçesi ile de yaptırılacak aktüer hesaplamasında asgari ücret üzerinden yapılacak bir değerlendirmenin müvekkilleri ve vekilleri olarak kendisi yönünden bir mahsuru olmadığını ifade etmiştir.
Mahkemece aktüer bilirkişiden asgari ücret ve…. bildirilen ücret üzerinden terditli rapor alınmış; desteğin sürekli ve belgeli olarak asgari ücret üzerinde geliri olduğuna dair delil söz konusu olmadığından asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Dosya kapsamına, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, desteğin ……. bünyesinde çalıştığının davacılar tarafından ispatlanamamasına, davacılar vekilinin 09.10.2018 tarihli beyan dilekçesi de gözönüne alınarak asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kabul ve ret oranına göre doğru hesaplanmış olmasına ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf sebepleri ve istinafa gelenin sıfatı ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacılardan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40 TL maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna müracaat eden davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL OLMAK ÜZERE 27.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.