Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2629 E. 2022/601 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat

KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl dosyada davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl dava dosyasında davacı vekili, 25.10.2016 tarihinde davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı, davalı … adına kayıtlı, davalı …’in idaresinde bulunan araç ile neden olduğu kazada davacıya ait aracın hasar gördüğünü, araçta KDV dâhil 4.637,40-TL hasar meydana geldiğini, aracın ticari taksi olduğunu, tamir süresinde 10 gün kullanılamadığını ve 4.000,00-TL kazanç kaybı meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00-TL hasar bedelinin tüm davalılardan, 1.000,00-TL kazanç kaybının davalılar … ve …’den müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davalıya ait ….plaka sayılı aracın …’ne uzun dönem araç kira sözleşmesiyle kiralandığını, anılan şirkete davanın ihbar edilmesini, kusur oranı ve zararın belirlenmesi gerektiğini, araca ait önceki hasar kayıtlarının getirilmesini ve davanın reddini istemiştir.
Davalı … şirketi vekili ve davalı … vekili davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/397 Esas – 2018/535 Karar sayılı dosyasında davacı vekili, davalı … tarafından uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralanan aracın davacıya ait araca çarptığını, davalının işleten sıfatıyla sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00-TL hasar bedeli, 1.000,00-TL kazanç kaybının kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davalı şirketin kiraladığı ve sürücü …’e tahsis ettiği aracın davacıya ait araca çarptığını, kusur oranlarının ve zararın belirlenmesi gerektiğini, davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili yargılama aşamasında hasar bedeli talebini 4.637,40-TL. olarak ıslah etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; 25.10.2016 olay tarihinde davalı …’in idaresindeki aracın, trafik yoğunluğu sebebiyle duraklamış olan davacı aracına arkadan çarptığı olayda tam kusurlu olduğu, davalı … şirketine sigortalı araca ilişkin trafik … poliçesinin 17.11.2015 tarihinde düzenlenmiş olmasına göre davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının … genel şartlarına göre hesaplanması gerektiği, bu doğrultuda bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre davacıya ait araçta 4.500,00-TL hasar olduğu, günlüğü 160,00-TL’den 1.120,00-TL kazanç kaybı oluştuğu, davalı … aracı diğer davalı … … ….Şti’ye kiraladığını beyan etmiş ise de kira sözleşmesinin bir yıldan uzun süreli olduğuna dair belge sunulmadığı gerekçesi ile asıl ve birleşen dosyadaki davanın kısmen kabulü ile, 4.500,00-TL hasar bedeli ile 1.000,00-TL kazanç kaybının asıl dosyada davalı … … … … Şirketi yönünden 17.01.2017 temerrüt tarihinden, asıl ve birleşen dosyada davalılar …, … ve … yönünden ise 25.10.2016 kaza tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş,
31.05.2019 tarihli ek karar ile davalı … … … … Şirketi ile davacı taraf ile sulh olunduğu, davacı vekili tarafından verilen 22.05.2019 tarihli davadan feragat dilekçesi ve vaki feragat nedeniyle davanın davalı … … … … Şirketi yönünden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükümden sonra davadan feragat nedeniyle Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 08/05/2019 tarihli, 2017/169 Esas, 2019/437 Karar sayılı kararının asıl dosyada davalı … … … … Şirketi yönünden 17.01.2017 temerrüt tarihinden, davalılar … …… Şti., kısımlarının kaldırılmasına, HMK’nun 353/1-b-2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmekle; buna göre; davanın davalı … … … … Şirketi yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, asıl karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı şirketin uzun dönem filo araç kiralama hizmeti veren bir şirket olup dava konusu kazaya karışan aracında uzun süreli araç kiralama sözleşmesi uyarınca …’ye 48 aylığına kiralandığını ve 04.12.2014 tarihinde teslim edildiğini, kazanın 25.10.2016 tarihinde meydana geldiğini, aracın teslim edildiğine ilişkin araç teslim tutanağı ve kira sözleşmesinin ilk derece mahkemesinin dosyasına sunulduğunu, davalının işleten sıfatı bulunmaması sebebiyle husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, uzun dönem araç kiralama sözleşmesiyle işleten sıfatının gerektirdiği hukuki sorumlulukların malikten kiracıya geçtiğini, karara dayanak bilirkişi raporunda dava konusu kazadaki tüm kusurun davalıya yüklenmesinin hakkaniyetli olmadığını, raporda hasar bedelini tespit edilirken aracın sadece bu kazadan kaynaklanan tamiratının yapılıp yapılmadığının irdelendiğini, dosya içeriğindeki tramer kayıtlarından anlaşıldığı üzere aracın daha önce üç adet kazaya karıştığını, aracın ticari bir taksi olduğunu, bilirkişi raporunda tramer kaydından bahsedildiğini ancak bu kayıtlarda yer alan kazalarda hasarlanan bölgeler ile mevcut hasar iddiasının karşılaştırılmasının yapılmadığını, davacının da bu kazalar sonucunda aracın onarıldığını ispat etmediğini, araçta kaza öncesinde herhangi bir hasar olmadığının ispat yükünün davacıda olduğunu, aracın onarım süresi ve kazanç kaybına ilişkin yeterli inceleme yapılmadığını, onarım süresi ve kazanç kaybının da fazla hesaplandığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı … vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili asıl dava dosyasında, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıya ait araca çarpması sonucu araçta meydana gelen hasar bedeli ve kazanç kaybının davalılardan tahsilini talep etmiş, birleştirilen dava dosyasında ise davalının kazaya neden olan aracı uzun süreli kiraladığını, işleten olarak sorumlu olduğunu belirterek davacıya ait araçta meydana gelen hasar bedeli ve kazanç kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece asıl ve birleştirilen dosyada davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir. (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri gereğince mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca, HMK’nun 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup, birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması, harç ve diğer yargılama giderlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek, asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiştir.
2-Mahkemece karardan sonra davacı tarafından davalı … şirketi ile yapılan sulh gereğince davalı … şirketi yönünden davadan feragat edilmesi nedeniyle 31.05.2019 tarihli ek karar ile hükümden sonra davadan feragat edildiğinden Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 08.05.2019 tarihli, 2017/169 Esas, 2019/437 Karar sayılı kararının “asıl dosyada davalı … … … … Şirketi yönünden 17.01.2017 temerrüt tarihinden, davalılar … … Şti.” kısımlarının kaldırılmasına, HMK’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın davalı … … … … Şirketi yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ise de ek karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince karardan el çeken hakimin tekrar dosyayı ele alarak, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılamada uygulama alanı bulunmayan HMK.nın 353. maddesi gereğince bir kısım davalı hakkında kararın kaldırılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Kabul şekline göre; asıl dava dosyasında davalı … vekili kazaya karışan aracın …ne uzun süreli olarak kiraya verildiğini, işleten olmadıklarını savunmuş, aracın kiraya verildiğine dair 10.10.2014 tarihli kira sözleşmesini, 04.12.2014 tarihli teslim belgesini, kira bedeline ilişkin faturaları sunmuş, davanın …ne ihbarını talep etmiş, davacı tarafından birleştirilen dava dosyasında … aleyhine dava açılmış, davalı … kazaya karışan aracın davalı şirket tarafından kiralanarak sürücü …’e tahsis edildiğini belirtmiştir.
2918 sayılı KTK’nun hükümlerine göre trafik kaydı, “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenin 3.kişi olmasını engelleyen bir yasa hükmü de yoktur. Aynı Yasanın 3. maddesinde, “işleten; Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin olan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 85. maddesinde ise, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenlenme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre için olmamak kaydıyla) artık üzerinde fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının bulunmaması durumlarında, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan ekonomik yönden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Dava konusu olayda davalı … vekili yargılama aşamasında kira sözleşmesini, araç teslim belgesini ve faturaları dosyaya ibraz etmiş, ancak mahkemece kira süresinin 1 yıldan uzun olduğunun belirtilmemiş olması nedeniyle davalı … … … ve Tic. Ltd. Şti. işleten olduğu kabul edilmiş ise de eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Mahkemece dosyaya ibraz edilen kira sözleşmesinin adi yazılı şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, kira süresi, araç teslim belgesi ve faturalar, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, ibraz edilen sözleşme yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği, birleştirilen dosya davalısı …nin savunmaları değerlendirilerek, gerektiğinde işleten ve kiracının varsa ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle davalı …nin işleten sıfatının bulunup bulunmadığı hususlarının tartışılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli değildir.
Açıklanan nedenlerle davalı … … … ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … … … ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.