Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
……
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2019
NUMARASI :……
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/02/2022
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 22.02.2017 tarihinde davalıların zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ve sürücüsü olduğu aracın sinyal vermeksizin sola dönüş manevrasını dar açı ile yapması nedeniyle arkadan gelen davacıya ait araç sürücüsünün araca çapmamak için aracın direksiyonunu sağa çevirerek kendi aracını önce toprak yığınına ve sonra elektrik direğine çarptığını, davacıya ait araçta değer kaybı meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL değer kaybının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, kusuru kabul etmediğini, arkasından gelen … plakalı aracın aracına çarparak yolun soluna attığını, … plakalı aracın arkasından geldiğini ve otobüsle yarış yaptığını, otobüse %25, kendisine %75 kusur verildiğini, olay yerinde yeniden kesif yapılmasını, tanıklarının dinlenmesini, kamera ve belediye sinyalizasyon kayıtlarının getirtilmesini istediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; deliller toplandıktan sonra kusur durumunun ve değer kaybı zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuşsa miktarının ne kadar olduğu yönlerinden teknik bilirkişi raporu alınması gerektiği, 19.11.2018 tarihli celsenin (2) nolu ara kararıyla gerekli masraflar belirtilerek karşılaması için davacı vekiline kesin süre verildiği, sonuçlarının HMK 324. maddesi gereğince açıkça ihtar edildiği, davacı taraf belirtilen delil giderini yatırmadığı, davacı tarafın delil olarak bilirkişi incelemesine de dayandığı, HMK.nın 266. maddesine göre; mahkeme çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, davanın ve talebin niteliğine göre kazadaki kusur durumunun hangi oranlarda olduğunun ve ayrıca davacının aracındaki kazadan kaynaklı değer kaybı zararı oluştuğuna dair iddiasının ispatı yani kusur durumu ile aracın değer kaybına uğrayıp uğramadığının ve uğramışsa miktarının ne kadar olduğunun tespiti ve hesabı ancak konusunda uzman teknik bilirkişilerce incelenmesi, değerlendirilmesi ve hesaplanması gerektiği, genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konulardan olmadığı, HMK.nın 324. maddesine göre taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğu, aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı, davacı tarafın bilirkişi incelemesi için belirlenen delil avansını verilen kesin süre içinde yatırmadığı, davanın/uyuşmazlığın niteliğine ve davacının iddialarına göre ispat yükünün davacıda olduğu, davalı araç sürücüsünün ancak varsa kendi kusurundan doğmuş gerçek zararlardan, davalı sigorta şirketinin de yine varsa kendi sigortalısının kusuru nispetinde karşı tarafa verilen ve tespit edilen gerçek maddi zararlardan ZMMS sigorta poliçesi ile teminat alınan ve teminat limiti ile sınırlı sorumlu olmak koşuluyla sorumlu olacağı, ispat yükünün davacı da olması nedeniyle 19.11.2018 tarihli celsenin (2) nolu ara kararı gereğince ispata yönelik alınması gereken bilirkişi raporu için gerekli giderleri ve delil masraflarını karşılamakla davacının yükümlü olduğu, davacı tarafın verilen kesin süre ve ihtara rağmen belirtilen delil masrafını karşılamadığı, HMK 324. maddesi gereğince talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayıldığı, davacının kusur ve aracındaki değer kaybının varlığını ve miktarını ispatlayamadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece toplanan tüm deliller ışığında hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile mümkün olmasına rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinin eki niteliğinde sunulan hasar kayıtları, faturalar trafik kazası tutanağı, ekspertiz raporları, müzekkere cevapları, davacıya ait aracın daha evvel hasar kaydının bulunmadığına ilişkin gelen cevap yazısı ve aracın muadillerinin satış bedellerine ilişkin sunulan kayıtlara rağmen mevcut delillere göre karar verilmesi gerekirken davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK’nun 324. maddesi uyarınca delil avansının yatırılmaması talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı sonucunu doğurmadığını, davanın mevcut delillere göre değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiğini, (Yargıtay 8.HD. 2016/ 8383 Esas – 2019 / 3655 Karar,) dosyada kusur durumuna ilişkin gerek tutanaklar gerekse davalı tarafın beyanı %75 davalı %25 davacı olduğu, ekspertiz raporu, faturalar ve diğer deliller değerlendirilerek karar verilmesinin mümkün olduğunu, tüm sunulan deliller ışığında davanın neticelendirilmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile mümkünken davanın reddinin açıkça hak ihlali oluşturduğunu, (Yargıtay 10.HD.2016/ 15821 Esas – 2019 / 2632 Karar) gerekçeli kararda ispat külfeti davacıya yüklemişse de davalı tarafta açıkça cevap dilekçesi ve beyanlarından anlaşılacağı üzere kusurlu taraf olduğundan ispat külfetinin davalıda olduğunu, ispat külfetinin tümüyle davacıya yüklenmesinin de hatalı olduğunu, davayı ispatlamak üzere sunulan delillerin hiçbirinin değerlendirmeye tabi tutulmamasının da hatalı olduğunu, faturalar ve ekpertiz raporları gelen müzekkere cevaplarının dahi tek başına davanın kabulü için yeterli olduğunu, (Yargıtay 22.HD. 2015/ 33969 Esas – 2018 / 15076 Karar) ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalıların zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ve sürücüsü olduğu aracın sinyal vermeksizin sola dönüş manevrasını dar açı ile yapması nedeniyle arkadan gelen davacıya ait araç sürücüsünün araca çapmamak için aracın direksiyonunu sağa çevirerek toprak yığınına ve elektrik direğine çarptığını belirterek araçta meydana gelen değer kaybının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece 19.11.2018 tarihli celse de Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kazaya karışan araçların kusur oranları ve davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının belirlenmesi için rapor alınmasına karar verilerek adli tıp rapor ve tebliğ masraflarının davacının gider avansından karşılanmasına mevcut avans yeterli olmadığından 500,00 TL’lik delil avansını karşılaması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde HMK’nun 324. maddesi uyarınca talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına karar verilmiş, mahkemece verilen kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmaması nedeniyle davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Davalılar kazaya katılan aracın sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesindeki kusur oranı ve davacıya ait araçta meydana gelen gerçek zarardan sorumludur.
6098 sayılı TBK.nın Zararın ve kusurun ispatı başlıklı 50. maddesinde “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” düzenlemesi yapılmış, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Bu durumda, TBK.nın 50., TMK m. 6 ve HMK m.190 gereğince davacının davalıların kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu ve davacıya ait araçta değer kaybı meydana geldiğini ispat yükü davacıya aittir.
6100 sayılı HMK.nın 266. maddesinde; ise “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” denilmiştir.
Açıklanan yasal düzenlemeler karşısında mahkeme hakimi çözümü hukuk dışında yani hakim olarak kendisinin bilmediği veya bilemeyeceği hukuki olarak bir sonuca varamayacağı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur.
Dava konusu olan trafik kazasında kazaya üç aracın karışması nedeniyle karışan araçların kusur oranlarının belirlenmesi ve davacıya ait aracın kaza sonucu hasarlanması nedeniyle değer kaybı meydana gelip gelmediği, gelmiş ise miktarı, dosyaya sunulan fatura ve belgelerde belirtilen yedek parça ve işçilik bedellerinin dava konusu kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, piyasa rayicine uygun olup olmadığı ve kaza ile illiyet bağı bulunan hasarın araçta ne kadar değer kaybına sebep olacağının belirlenmesi özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkemece davacı tarafın usulüne uygun olarak verilen kesin süre içerisinde bilirkişi masrafının yatırmaması nedeniyle HMK.nın 324. maddesi gereğince bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına ve öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmadığından TBK.nın 50. TMK.nın 6. ve HMK.nın. 190. maddeleri gereğince davacının davalıların kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu ve davacıya ait araçta değer kaybı meydana geldiğini ispat edemediği gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL.nın mahsubu ile kalan 36,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 03.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…..
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.