Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2583 E. 2022/351 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/09/2017 tarihinde, davacı idaresinde bulunan araç ile davalıya ZMMS ile sigortalı olan ve sürücü … idaresindeki …. plakalı aracın karıştıkları kaza sonucunda davacının ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL geçici iş göremezlik ve 100,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığından davanın, dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya karışan…. plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı talepleri yönünden sorumluluğunun bulunmadığını, tazminat hesabını yapacak bilirkişinin aktüer siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumu ile davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davacının pat pat tabir edilen araç ile seyir halindeyken davalıya ZMMS ile sigortalı olan araçla karıştıkları kaza sonucunda davacının vücut genel çalışma gücünü %10 oranında kayıp edecek ve 9 ay süre ile iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davacının %60, sigortalı araç sürücüsünün ise %40 oranında kusurlu olduklarını, kazaya bağlı yaralanması nedeni ile kalıcı ve geçici iş göremezliğe uğrayan davacının talep edebileceği tazminat miktarının aktüer bilirkişisi tarafından hesaplandığını belirterek, davanın kabulüne, 23.580,04-TL daimi işgöremezlik tazminatı ve 5.468,66-TL geçici işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 22/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davadan önce KTK’nın 97.maddesine göre usulüne uygun başvurusu olmadığından davanın usulden reddine karar verilmemesinin, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümlerine göre geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmamasına rağmen davalı sigorta şirketinin bu tazminattan sorumlu tutulmasının ve kazaya ilişkin olarak alınan kusur raporunun oluşa uygun olmamasına rağmen hükme dayanak alınmasının usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, dava açılmadan önce 08/03/2018 tarihinde, davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından, KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesinin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, …, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda davacının, kazaya bağlı yaralanması nedeni ile kalıcı maluliyetinin %10 ve iyileşme süresinin 9 ay olduğu maluliyet raporu ile belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda geçici iş göremezlik tazminatından davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak, ceza yargılaması dahil 4 kez bilirkişi raporu alınmıştır. Kaza nedeni ile Siirt 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/56 esas sayılı dosyasında yürüyen davada polis bilirkişiden alınan 26/02/2018 tarihli raporda; sigortalı araç sürücüsü %70, davacı ise %30 oranında kusurlu kabul edilmiştir. Yine, ceza dosyasında, İstanbul ATK’dan alınan 14/01/2019 tarihli raporda ise; sigortalı araç sürücüsü asli, davacı ise tali kusurlu kabul edilmiştir.
Mahkemece, makine mühendisi bilirkişiden alınan 25/02/2019 tarihli raporda; davacının %60 oranında, sigortalı araç sürücüsünün ise % 40 oranında kusurlu olduklarının belirlenmesi üzerine ceza dosyasındaki raporlar ile dava dosyasında alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi bakımından ….. bulunmuş olan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Çelişkinin giderilmesi bakımından düzenlenen rapor da ise davacı sürücü %60, sigortalı araç sürücüsü ise %40 oranında kusurlu oldukları belirlenmiş olup dosya kapsamına ve mevcut delillere göre; dava konusu kazanın, davacı sürücünün pat pat aracını tedbir almadan bankete park etmesi ve dikkatsiz seyir eden otomobil sürücüsünün bankete taşarak burada park halinde olan pat pat araca çarpması ile meydana geldiği, kazanın oluşunda, davacının yerleşim birimi dışında park etme kuralına aykırı davranması nedeni ile %60 oranında kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün ise aracının hızını yük ve teknik özelliğine, görüş, yol hava durumuna ayarlamayarak bankette bulunan araca çarpması nedeni ile % 40 oranında kusurlu olduğu sabittir. Mevcut tüm raporlar arasındaki çelişkiyi gideren ve kazanın oluşan uygun olarak düzenlenen 24/06/2019 tarihli heyet raporunun hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük bulunmadığından, davalı vekilinin kusura dair istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.984,31-TL karar harcından peşin alınan 497,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.487,31-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5–Kararın taraflara tebliği, kesinleştirilmesi, bakiye harç tahsili ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.