Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2581 E. 2022/395 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2019
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı …’e velayeten … ve … vekili dava dilekçesinde; 19.01.2018 tarihinde …’in sevk ve idaresindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yapmış olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, trafik kaza tespit tutanağında araç sürücüsünün asli kusurlu bulunduğunu, kazaya neden olan aracın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu ve meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, dava açılmadan evvel davalıya başvurulmuş ise de tazminat ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL maddi tazminatın (40,00TL geçici, 30,00TL sürekli ve 30,00TL bakıcı gideri) başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 17.06.2019 tarihli artırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatını toplam 73.650,55TL ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; aracın sigorta şirketine trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, maluliyet ve kusur tespitinin Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiğini, hesaplamanın yeni genel şartlar uyarınca yapılması gerektiğini, avans faizi talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, dosya içerisinde toplanan tüm deliller, kaza tutanağı, adli tıp raporu, sigorta poliçesi, bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya içeriğine göre; olay tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS sigortası ile sigortalı araç sürücünün kullandığı aracın yaralamalı trafik kazasına sebep olduğu, bu kaza nedeniyle….. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen rapora göre davacının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri esas alındığında özür oranının %8 (yüzdesekiz) olduğu, erişkin olması halinde 2(iki) ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağı, iş göremez kaldığı 2 (iki) ay süresince başkasının bakımına muhtaç olduğu, davacının erişkin olmaması nazara alınarak somut olaya uygun düşecek şekilde asgari ücret üzerinden bilirkişi marifetiyle zararın tespiti yoluna gidildiği, yargıtay içtihatları ve somut hadiseye uygun alınan bilirkişi raporu ile dava dilekçesi ve artırım dilekçesindeki talebe göre davacının 73.650,55-TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat talep hakkı bulunduğu, bilindiği üzere kişinin 18 yaşından itibaren kazanç sağlamasının söz konusu olabileceği kabul edildiğinden kaza tarihinde 8 yaşında olan davacının geçici iş göremezlik zararının oluşmasının mümkün olmadığı, diğer yandan kaza tarihi itibarıyla mevcut ZMMS poliçesi ve yasal düzenlemeler karşısında bakıcı giderinin genel şartların A.5.maddesi kapsamında olmadığı gözetildiğinde davacıların bu yöndeki talep şartlarının da oluşmadığı, davadan önce davalı tarafa yapılan zorunlu başvuru sonrası 27.04.2018 tarihinde davalı sigorta şirketinin temerrüde düşürüldüğü, ayrıca sigortalı aracın cinsi gereği yasal faize hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile 73.650,55-TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı tazminatın 27/04/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (poliçe limitiyle sınırlı ve sorumlu olmak üzere) davalıdan tahsili ile davacılara ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirket tarafından maluliyet raporunun kontrolü sağlanmış olup itiraz edilmesine rağmen itirazları doğrultusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmaksızın hüküm kurulduğunu, maluliyet raporunun hatalı olduğunu, eksik inceleme neticesi tanzim edilmiş olduğunu, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının yargıtay kararları doğrultusunda mümkün olmadığını, haricen aldırdıkları raporda; “Kanaatlerine göre dosyanın kazazedenin muayenelerinin de yapılması şartı ile değerlendirilmek üzere ….. Kurumu 3. İhtisas Kurulu’na gönderilmesi zaruri olup bu meyanda ilgili mahkeme nezdinde gerekli girişimde bulunulması gerektiğinin bildirildiğini (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/10-390 e., 2010/448 k., Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/866 Karar No: 2014/2530 sayılı ilamı) belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemine ilişkin olup, mahkemece davanın sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı küçüğün maluliyet raporunu düzenleyen AÜTF hastanesince muayenesinin yapılması, davacının yaralanmasına ilişkin tüm tıbbi belge ve bilgiler incelenerek raporun hazırlanması, maluliyet raporlarının mutlaka İstanbul ATK 3. İhtisas dairesince düzenlenmesi gerektiği hususunda bir zorunluluk bulunmaması, hükme esas alınan raporda davacı küçüğün maluliyeti Özürlülük ölçütü… yönetmeliği gereğince belirlenmiş ise de, istinaf talebinde bulunanın sıfatı gözetilerek bu hususa girilmemesi, tazminat hesabında TRH 2010 ve prograsif rant yöntemi yerine, TRH 2010 ve 1.8 teknik faiz yönteminin uygulanması doğru değil ise de bu durumun davalı lehine olması, hükmün davalı tarafça istinaf edilmesi ve davalı taraf lehine oluşan usulü kazanılmış hak nedeniyle bu konunun incelenmemesine, davalı tarafça tek taraflı olarak yaptırılan inceleme sonucu düzenlendiği ileri sürülen maluliyete ilişkin raporun davacıyı bağlayıcı olmaması, bu nedenle raporlar arasında çelişki olduğundan söz edilememesi ve mahkemenin gerekçesine göre davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı sigorta şirketinden alınması gereken 5.031,07TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40TL maktu, 1.213,37TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 3.773,30TL harcın davalı sigortacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği,kesinleştirme ve harç ikmali işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.