Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2549 E. 2022/350 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/07/2018 tarihinde, davacının eşi… idaresinde bulunan … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda karşı şeride geçerek … plakalı araç ile çarpışması sonucunda davacının oğulları olan . kaybettiğini, kazanın meydana gelmesinde sürücü…’nin tam kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile oğlu …’yi kaybeden davacının destekten yoksun kalması nedeni ile davalıya başvuruda bulunulduğunu ancak ödeme yapmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 200,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kaza tarihinden itibari ile zamanaşımı süresinin dolduğunu, davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, destek olgusunun davacı tarafça ispatının gerektiğini, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumunun usulüne uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, uygulanması gereken faizin ise yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili birleşen dosya dava dilekçesinde özetle; 18/07/2018 tarihinde, davacının eşi… idaresinde bulunan … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda karşı şeride geçerek … plakalı araç ile çarpışması sonucunda davacının oğulları olan … … kaybettiğini, kazanın meydana gelmesinde sürücü…’nin tam kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile oğlunu kaybeden davacının destekten yoksun kalması nedeni ile davalıya başvuruda bulunulduğunu ancak ödeme yapmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 200,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davacının asıl ve birleşen davada vefat eden ikiz çocukları için destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiğini, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı aracı kullanan maktül sürücü…’nin %100 kusurlu olduğunu, müteveffaların ise yolcu olmaları nedeni ile kusurlarının bulunmadığını, davacının talep edebileceği tazminat miktarlarının aktüer bilirkişi raporu ile belirlendiğini belirterek, asıl davanın kabulüne; 166.411,58-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 05/10/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigortadan tahsiline, birleşen davanın kabulüne, 166.411,58-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 05/10/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davadan önce başvuruda bulunan davacıya ödeme için ibraname gönderilmiş olmasına rağmen ödemeyi almayarak dava açmasının haksız olduğunu, yine birleşen dava yönünden de eksik evrak ile başvurulması nedeni ile başvuru şartları tamamlanmadığından davaların usulden reddine karar verilmemesininden hatalı olduğunu, yargılama aşamasında kusura yapılan itirazların dikkate alınmadan karar verilmesinin ve bu kusur raporu doğrultusunda yapılan hesaplamaya göre aleyhe verilen vekalet ücreti oranının fahiş olmasının, hükmedilen faizin de usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;

Dava ve birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dava konusu kaza sonucu ikiz çocuklarını kayıp eden davacının tazminat talepleri asıl ve birleşen davada kabul edilmiş, karara karşı davalı sigorta vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Davalı vekili, davacı tarafından davalardan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, asıl ve birleşen dava açılmadan önce, davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından, KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazaya ilişkin olarak, kaza tespit tutanağında yapılan değerlendirme ile tüm aşamalarda alınan kusur raporlarının aynı yönde olduğu ve kazanın sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana geldiği, oluş itibari ile sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu sabittir. Yerel mahkemece alınan bilirkişi raporunda, uzman bilirkişi tarafından yapılan kusur tespiti ile kusur oranının bu oluşa, usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle, davalı vekilinin kusura yönelik istinaf istemleri yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilince, faiz başlangıç tarihine de itiraz edilmiş olup; asıl ve birleşen davanın ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemi ile açıldığı, davacı tarafın sunulması gereken tüm evraklarla birlikte davalardan önce davalı sigorta şirketine başvurusu bulunduğundan, başvuru tarihi esas alınarak temerrüt tarihi belirlenmesi usul ve yasaya uygundur.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 22.735,15-TL karar harcından peşin alınan 5.683,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 17.051,35-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 16/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.