Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2541 E. 2022/599 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2541 – 2022/599
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2541
KARAR NO : 2022/599

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
NUMARASI : 2018/807 Esas 2019/653 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :

DAVALILAR :
VEKİLLERİ :

VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 09.06.2018 tarihinde, davalıların Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı ve sürücüsü olduğu aracın davacı …’ın idaresinde bulunan araca çarptığını, davacı sürücü ve araçta yolcu olan diğer davacıların yaralandığını, davadan önce yapılan başvuru üzerine sigorta şirketi tarafından 1.478,00 TL hasar bedeli ödendiğini, ancak ödemenin yetersiz olduğunu, aracın hasar görmesi nedeniyle perte çıkması gerektiğini ancak yüksek maliyetle onarıldığını, araçta değer kaybı meydana geldiğini, … C. Savcılığı tarafından soruşturma dosyası açıldığını, kaza nedeniyle çocukların psikolojik travma yaşadıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın davalılardan, her bir davacı için ayrı ayrı 10.000,00 TL’den toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek faizi ile davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, kaza tespit tutanağında davalıya izafe edilen kusuru kabul etmediklerini, kusurun ispat edilmesi gerektiğini, maddi zararın sigorta şirketi tarafından ödendiğini, manevi tazminata ilişkin de hiç bir tıbbi rapor sunulmadığını, davacıların yaralanmasının tespit edilemediğini, davacının kavşağa yaklaşırken çok hızlı olması nedeniyle asli kusurlu olduğunu, kazalı aracın pert edilmemesinde, onarımında takdir edilen ve ödenen değer kaybında davalının dahlinin bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, davacının müracaatı üzerine ekspertiz raporuna göre 1.970,00 TL değer kaybı hesaplandığını ve %75’lik kusur oranına göre değer kaybı bedelinin ödendiğini, başvurunun reddi gerektiğini, değer kaybının Genel Şartlar A.5.A. maddesi ve ekinde yer alan hesaba göre belirlenmesi gerektiğini, değer kaybı ödendiğinden davanın reddini, kusur oranları tespiti için inceleme yaptırılmasını, değer kaybının ZMMS Genel Şartlar ekine göre hesaplanması gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı idaresinde bulunan … plakalı aracı ile seyri sırasında kendisine olan dur levhasına uymayarak soldan gelen davacıya geçiş üstünlüğünü vermediğinden %80 oranında, davacı …’ın ise meskun mahalde yaya geçitleri ve kavşaklara giriş yaparken her an önüne bir yayanın veya aracın çıkabileceğini düşünerek durabilecek bir hızda kavşağa girmesi gerekirken hızını azaltmaması nedeniyle %20 oranında kusuru bulunduğu, 14.05.2015 tarihinde yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları Ek-1 de bulunan Değer Kaybı Hesaplama Yöntemine göre davaya konu kaza nedeniyle davacı …’ın aracında, onarılmış haliyle değer kaybı bulunmadığı, sosyal ekonomik durum araştırmalarında davacı … ve …’ın çalışmadığı diğer davacıların küçük yaşlarda çocuk oldukları, davacıların kaza neticesinde yaralanmalarını basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu ve aynı gün taburcu oldukları ancak yine tedavi kayıtlarından küçük …’ın kaza nedeniyle psikolojik tedavi gördüğü, davacıların manevi zarara uğradığı gerekçesi ile; maddi tazminatın reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 2.000,00-TL, … için 2.500,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece yargılama aşamasında kusur ve hasar yönünden rapor alınarak bu rapora göre maddi tazminat istemi reddedilmiş ise de raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davalı sigorta şirketince alınan kusur raporunda davacının %25 karşı tarafın %75 kusurlu olduğu kabul edildiğini, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda ise davacının %20, karşı tarafın %80 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının kusursuz olduğunu, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, yolda geçiş hakkının davacıya ait olduğunu, bilirkişi raporunda davacının kavşağa girerken hızını azaltması gerektiği belirtilmiş ise de dosya da kavşağa girerken hızlı olduğuna dair herhangi bir somut delil olmadığını, davalı sürücünün bulvara çıkış yaparken bekleme yapmadan, durmadan devam ettiğini dur ihtarına uymadığını, geçiş üstünlüğü olan davacının yoluna girdiğini, dosyada yer alan CD’de bu durumun görüldüğünü, davalı sigorta şirketinin maddi zarar ve değer kaybı olduğunu davadan önce kabul ettiğini ve bir kısım ödeme yaptığını, mahkemenin bunu dikkate almadığını, itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, bilirkişi tarafından araçta değer kaybı olmadığının belirtildiğini, davaya konu olaydan önce aracın aynı yerden hasar gördüğünün belirtildiğini, önceki kazanın hafif atlatıldığını araca bu derece zarar vermediğini, önceki kaza da hava yastığının açılmamış olmasına rağmen bu kazada hava yastıklarının açıldığını, kapıların tamamen değiştirildiğini, önceki kazada aracın pert olmamasına rağmen bu kazada aracın pert olduğunu ve kaydının işlendiğini, bu hususların bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini, dosya içinde yer alan tedavi kayıtları incelendiğinde davacıların kaza neticesinde tedavi oldukları ve küçük …’ın kaza nedeniyle psikolojik tedavi gördüğünü, çocukların araca binemez hale geldiği değerlendirildiğinde manevi tazminatın çok düşük bir miktara hükmedilmesinin hukuka ve vicdana aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; bilirkişi raporunda davalının kavşağa çıkışta dur işaret levhasına uyarak geçiş üstünlüğüne sahip araçların güvenli geçişine izin vermesi gerekirken, durakladığı ancak tekrar hareket ederek kazaya sebebiyet verdiğinden %80 oranında asli kusurlu olduğu, davacı yanın ise müteyakkız halde kavşağa giriş yapması gerekirken hızını azaltmayarak kazanın oluşumunda etkisi olduğundan %20 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, davalının kavşağa çıkış yapmak için bir süre beklediğini, daha sonra sola kavşağa doğru hareket ettiğinde seyrine göre solundan ve gerisinden beyaz renkli bir otomobilin hızla kavşağa doğru seyrettiğini, kusur oranının hatalı değerlendirildiğini, davacı yanın kusur belirlenirken sadece kavşağa yaklaşırken hızını azaltması gerektiğinin belirtildiğini ancak bulunduğu yol üzerinde olması gereken hız limitini hayli aştığından dolayı bir kusur oranı belirlemesi yapılmadığını, davalının araç trafiğine ilk geçiş hakkını vererek, bir süre bekleyip kontrollü bir şekilde çıkış yaptığının sabit olmasına rağmen %80 oranında fahiş kusur verildiğini, nitekim davalının ani bir şekilde yola çıkmamış, dur işaret levhasına uyarak bir süre bekleyerek araç gelip gelmediğini gözetlediğini, araçta bulunan 2 ve 4 yaşında olduğu belirtilen küçüklerin KTK. hükümlerine uygun olarak seyahat edip etmediğinin belirsiz olduğunu, davacı beyanlarında ve eksik ve hatalı raporda bu yönde bir belirleme olmadığını, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 31/1-a . maddesinde – Araçlarda bulundurulması zorunlu gereçler belirtilmiş, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150. maddesinde – Sürücülerin ve Yolcuların Koruyucu Tertibat Kullanma Mecburiyeti ‘Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları mecburidir.M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur. Çocuk bağlama sistemleri olmayan M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda üç yaşın altındaki çocuklar taşınamazlar.Çocuklar, araçta hava yastığı devre dışı bırakılmadan, ön hava yastığı ile korunan bir yolcu koltuğunda yüzü geriye dönük çocuk bağlama sistemi kullanılarak taşınamazlar.M2 ve M3 sınıfı araçlarda seyahat eden üç ve üzeri yaştaki çocukların, emniyet kemeri ya da çocuk bağlama sistemleri kullanması zorunludur.’şeklinde düzenleme yapıldığını, çocukların hangi koltukta oturduğu veyahut yönetmelik maddesi gereği araçta çocuk koltuğu bulunup bulunmadığının da araştırılarak kusur belirlemesi yapılması gerektiğini, manevi tazminatın kaza ve özellikle tarafımızca belirtilen kusur durumu göz önünde bulundurulduğunda hayli yüksek ve orantısız olduğunu, dosyada mevcut hastane kayıtlarında hiçbir normal olmayan duruma rastlanmadığını, davacıların aynı gün taburcu olduklarını, bütün gözlemlerin normal olarak tanılanmış olduğunu, herhangi bir yaralanma belirtisi ve hekim teşhisi yer almadığını, … Şehir Hastanesi Başhekimliğinin müzekkere cevabında … ve …’a ait Çocuk Psikiyatri hasta geçmiş raporunda sadece tek bir seans görüşüldüğü, hiçbir teşhis ve tedavi yer almadığını, manevi zarar yönünden hiçbir veri bulunmadığını, gerekli ve yeterli araştırmalar yapılmadan ispatlanamayan, iddia olmaktan öteye geçmeyen manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacılar vekili ile davalı … vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı ve sürücüsü olduğu aracın davacı …’ın idaresindeki araca çarptığını, davacı sürücü ve araçta yolcu olan diğer davacıların yaralandığını, araçta değer kaybı meydana geldiğini, belirterek 100,00 TL maddi tazminatın davalılardan, her bir davacı için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda olaya ilişkin kamera görüntüleri olduğu, buna göre davalı sürücünün seyrettiği yönde bulunan dur işaret levhasına uymayarak kavşağa girdiği ve düz seyreden davacı aracı ile çarpıştığı olayda %80 oranında kusurlu olduğu, davacının ise kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle %20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, mahkemece tarafların itirazları değerlendirilmeden hüküm kurulmuştur. Mahkemece öncelikle kazaya ilişkin C. Savcılığı soruşturma dosyası aslı ve olaya ilişkin kamera görüntüleri getirilerek taraflarında itirazları değerlendirilerek Adli Tıp Kurumu veya Karayolları Genel Müdürlüğü yada makine mühendislerinden seçilecek bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde tarafların itirazları değerlendirilmeden karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekili dava dilekçesinde kaza sonucu araçta meydana gelen değer kaybının da davalıdan tahsilini talep etmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının 14.05.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Ek.1. maddesinin dikkate alındığı belirtilmiş, aracın daha önce karıştığı kaza sonucu da aynı şekilde hasarlandığı bu nedenle değer kaybı olmayacağı belirtilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 90. maddesinde “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve Genel Şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının belirlenmesi için mahkemece öncelikle dava konusu kaza nedeniyle davacıya ait araçta meydana gelen hasar bedelinin ve hasarlı parçaların belirlenmesi için hasar dosyası, ekspertiz raporu, servis onarım belgeleri ile kaza tarihinden önceki hasarlarının aracın piyasa değerine etkisinin belirlenmesi için önceki hasarlara ilişkin belgelerinin getirilmesi, ondan sonra aracın modeli, yaşı ve özelliklerine göre 2. el hasarlı ve hasarsız değerinin ve buna göre değer kaybının Yargıtay tarafından belirlenen uygulamaya uygun olarak belirlenmesi için gerekçeli, ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde denetime uygun olmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.