Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2524 E. 2022/178 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 06/08/2014 tarihinde …’in sevk ve idaresindeki davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan …. plaka sayılı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek aracın devrilmesi sonucu tek taraflı ölümlü trafik kazasının meydana geldiğini, araçta yolcu olan…. hayatını kaybettiğini, müvekkilinin destekten yoksun kaldığını, müvekkilinin zararından davalı şirketin sorumlu olduğunu, davalı şirkete 08/02/2018 tarihinde başvuru yapıldığını, ödeme yapılmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak; destekten yoksun kalan müvekkili için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalı … şirketinden tahsilini talep etmiş, talep arttırım dilekçesinde bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminat taleplerini 94.037,25 TL daha arttırarak 95.037,25 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan …. plakalı aracın şirket nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, şirket sigortalının kusuru oranında sorumlu olacağını, sigortalısının kusurunun bulunmadığını, dava konusu olaydaki taşımanın hatır taşıması niteliğinde olması durumunun değerlendirilmesi, kusur durumu için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 06/08/2014 günü saat 23:50 sıralarında sürücü … yönetimindeki…. plakalı aracıyla Kaman istikametinden Gölbaşı istikametine seyir sırasında Bala ilçesi girişinden 3 km ileride, cevre yolunda yolun sağ tarafının kapalı olması dolayısıyla, iki yönlü olarak trafiğin yönlendirildiği diğer yolda aracının direksiyon hakimiyetini kaybettiği, yol kenarında bulunan oto korkuluklara aracının ön kısmı ile çarptığı, tekrar savrulup arka kısmını da çarptığı, çarpma sonucunda arka bagaj kapısının hasar gördükten sonra açıldığı, arka bagajda bulunan yolculardan …’in yola fırlayarak hayatını kaybetmesi sonucu oluşan kazada sigortalı araç sürücüsünün; gece vakti yolun fiziki durumunu dikkate almadan yüksek hızla seyrettiği, hatalı manevra yaparak araç hakimiyetini kaybettiği, hızını aracının yük ve teknik özelliğine, hava ve trafik durumunun gereklerine uygun davranmayıp, dikkatsiz ve tedbirsizce olaya sebebiyet verdiğinden asli ve tam kusurlu olduğu gerekçesiyle DAVANIN KABULÜ İLE; 95.037,25 TL’nin temerrüt tarihi olan 01/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde, davacı …’in zararı hesaplanırken yetiştirme gideri zararı düşülmediğinden fahiş tazminata hükmolunduğunu, Yargıtay Yerleşik İçtihatları uyarınca yetiştirme gideri düşülmemesinin bozma nedeni olduğunu, dolayısıyla Yargıtay içtihatlarına uygun olarak davacı annenin zararından %10 oranında yetiştirme gideri düşülmesi gerekirken yetiştirme gideri indiriminin yapılmadığını, ayrıca ticari faize hükmedilemeyeceğini, ayrıca dava tarihinden faize hükmedilemeyeceğini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-Desteğin küçük yaşta vefat etmesi halinde destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek tazminattan düşülmesi gerekir. Yargıtay uygulamasına göre kaza tarihinde gelir elde edecek yaşta olmayan desteğin ölümü sebebi ile desteğin gelir getirecek işte çalışmaya başlayacağı yaşa kadar annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de babanın çocukları için gelirlerinin % 5’i oranında yetiştirme gideri, annenin gelir getiren bir işte çalışmadığının belirlenmesi halinde ise, sadece babanın gelirinden % 5 oranında yetiştirme gideri ayıracağı kabul edilerek hesaplanacak tazminattan indirilmesi gerekir. Sosyal ekonomik durum araştırmasına göre ev hanımı olan davacı annenin destek zararı hesabından yetiştirme gideri indirimi yapılmaması doğrudur.
2-Tazminat hesabına ilişkin olarak ise, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca ’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında kaza tarihi itibarıyla PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması yerinde olmakla beraber, Yargıtay görüş değişikliği nedeniyle PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi isabetsiz ise de, PMF Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamanın davalı lehine olmasına göre bu husus kaldırma sebebi sayılmamıştır.
3-Faize ilişkin olarak, davalı, kazaya neden olan aracın trafik zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve 91. maddesi uyarınca işletenin sorumluluğunu üstüne almış bulunmasına göre, sigortalının aracın işletilmesi nedeni ile zarara görenlere ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ve talep halinde faizi ödemesi gerekir. İşletilecek faiz türünün tespitinde, zarara neden olan aracın trafik kaydı ve kaza tarihindeki gerçek kullanım amacının değerlendirilmesi, bu değerlendirme neticesinde aracın kullanım amacının hususi olması durumunda yasal faize, ticari olması ve avans faizi talebi bulunması halinde avans faizine hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, ruhsatın şirket adına kayıtlı olduğu ve şirketin işlerinin ticari iş kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla avans faizine hükmedilmesi isabetli bulunmuştur.
Faiz başlangıcı yönünden ise,
Kısmi dava olarak açılan davanın, ıslah ile dava değerinin artırılması halinde, ıslahtan önce davalının temerrüdü gerçekleşmiş ise, davacı ıslah ettiği miktarı da, ıslah tarihinden önceki temerrüt tarihinden yahut temerrütün gerçekleşmesinden sonraki bir tarihten itibaren faizi ile talep edebilir. Hakim, temerrütün gerçekleştiği tarihi gözeterek taleple bağlı kalarak faizin başlangıcını belirlemelidir.
Talebin haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olması nedeniyle, haksız fiil failinin temerrüdü haksız fiil hükümlerine göre davalı … Şirketinin temerrüdü ise sigortanın temerrüdüne ilişkin hükümler çerçevesinde belirlenmelidir. HGK’nın 2017/1015 E. 2020/222 karar sayılı ilamında da değinildiği üzere “Belirtilmelidir ki, haksız fiilde ve sebepsiz zenginleşmede temerrüt için ihtarın gerekmediği yolunda açık bir yasa hükmü yoktur. Ne var ki, müşterek hukukun “Gasp eden daima temerrüt hâlindedir” şeklindeki genel ilkesi, günümüzde de uygulama alanı bulmaktadır. Bu ilkeye göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt hâlinde bulunduğu için, zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının bunlara ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmez.” Buna göre; Kaza tarihinde haksız fiil sorumlusunun temerrüdü gerçekleştiğinden haksız fiil tarihinden itibaren, zarar gören zararının faizi ile karşılanmasını talep edebilir. Nitekim, 6098 Sayılı Yasanın 117/2. Maddesinde “Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” düzenlemesine yer verilerek, haksız fiilde temerrütte uygulamada düşülebilecek tereddütler giderilmiştir.
Sigorta şirketinin temerrüdü yönünden ise, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Yasanın 99. Maddesi gereğince sigorta şirketinin ihbarı takip eden 8 iş günü sonunda temerrüdü gerçekleştiğinden, sigorta şirketinin davanın kısmi dava olup olmamasına bakılmaksızın zararın tamamı yönünden ödeme yükümlülüğü doğduğundan tazminatın tamamı yönünden temerrüdü gerçekleşeceğinden faiz başlangıcına yönelik Mahkeme kabulü isabetlidir.
4-Hatır taşıması konusunda ise,
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda6098 sayılı TBK md. 51 uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Hatır taşıması tartışılırken tarafların yakınlığı da nazara alınması gereken ölçütlerdendir. Zira yakın akrabalar arasında hatır taşımasından bahsedilmesi mümkün değildir. Çünkü yakın akrabalar arasında taşımanın menfaat karşılığı yapılması sözkonusu değildir. Hatır taşımasının kıstaslarından biri olan “menfaat karşılığı olmama” koşulu mevcut olmadığından yakın akrabalar arasında hatır taşıması indirimi yapılamaz.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen tazminatın mahkemece benimsenmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, faizin yöntemince belirlendiğinin anlaşılmasına, yetiştirme gideri indirimi yapılmasının gerekmemesine, yakın akrabalar arasındaki taşımanın hatır taşıması olarak kabul edilmemesine göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.491,99 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 1.623,00 TL’nin mahsubu ile kalan 4.869,24 TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.