Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2466 E. 2022/29 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirkete ZMSS sigortalı aracın 29/04/2017 tarihinde … sevk ve idaresindeki araç ile çarpışması neticesinde davacının ağır yaralandığını, davalı sigorta şirketine 19/06/2017 tarihinde başvurduklarını, verilen cevabi yazıdaki eksik belgeleri de 02/11/2017’de sigorta şirketine verdiklerini, sigorta şirketinin 17/11/2017 tarihinde 193.141,48 TL tazminat ödemesi yaptığını, ancak tazminatın eksik hesaplandığını, davacının maluliyetinin daha fazla olduğunu, karşı taraf sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, ayrıca aracın ticari olduğunu, ticari faiz işletilmesi gerektiğini, davacının yaşam süresi ve bakiye ömründeki aktif ve pasif sürelerinin yanlış hesaplandığını, 1 yıllık iyileşme süresi dolmadan verilen raporun hatalı olduğunu, maddi tazminat bakımından belirsiz alacak davası olarak açılan bu davada davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti dahilinde olmak üzere temerrüt tarihi olan 19/06/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili (maddi tazminat için şimdilik 1.500,00 TL) harca esas değer sunduklarını açıklamış, harcını da yatırmış oldukları 21/02/2019 tarihli dilekçesi ile geçici iş göremezlik için 22.442,38 TL sürekli iş göremezlik için 78.558,47 TL’nin 19/06/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili talebi ile davasını ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın davalı şirkete 21/06/2016 – 21/06/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, teminat limitinin kişi başına 330.000,00 TL olduğunu, davalı şirket tarafından 17/11/2017 tarihinde %100 kusur ve %40 maluliyet oranları esas alınarak 193.141,48 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödeme tutarının faiz güncellemesinin dikkate alınması gerektiğini, yapılan ödemenin denetlenmesinde 17/11/2017 tarihinde verilerin dikkate alınmasının gerektiğini, hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiğini, bilirkişi hesap raporunda bakiye tazminatın hesaplanmasında faiz başlangıç tarihi olarak bilirkişi raporunun esas alınması gerektiğini, davalı şirketin bakiye sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile,22.442,38 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 78.558,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 101.000,85 TL tazminatın dava tarihi olan 27/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 01.06.2015 yürürlük tarihli ZMMS Genel Şartları’nın, amir mevzuat olduğunu, Yargıtay kararları doğrultusunda değil; amir mevzuata göre TRH 2010 Mortalite Tablosu kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini, ilgili kaza neticesinde davalı şirkete başvuru yapılmasıyla şirket tarafından davacıya %100 kusur, %40 özür oranı ve TRH tablosu esas alınarak 17.11.2017 tarihinde 193.141,48 TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin bakiye borcu bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemidir.
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 29.04.2017 tarihinde, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki minibüsü ile seyri sırasında aynı istikamette ilerleyen sürücü …’in sevk ve idaresindeki kamyonetle çarpışması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı kazanın meydana geldiği, kazanın oluşumunda sürücü …’ın önde giden aracı uygun takip mesafesinden izlemek kuralını ihlal ettiği, diğer sürücü …’in kural ihlali bulunmadığının belirlendiği, mahkemece alınan kusur raporu uyarınca kazanın oluşumunda sigortalı sürücü …’ın % 100 kusurlu olduğunun belirlendiği, kazaya karışan aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı şirket tarafından ZMM sigorta poliçesinin düzenlendiği, mahkemece ….. alınan 07/12/2018 tarihli rapor ile davacının bedensel özür oranının %40 olduğu, tıbbi iyileşme sürecinin 15 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, aktüer bilirkişiden alınan rapor uyarınca, TRH 2010 hayat tablosu ve 1.8 teknik faiz esas alınarak, geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatının hesaplandığı, davacının 05/01/1987 doğumlu olup, davacının muhtemel bakiye ömrü alınmayarak, yaşına göre her yıl için yaşam olasılığının ayrı ayrı hesaplandığı, hesaplamada asgari ücretin esas alındığı, pasif dönemde asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı, davalı tarafından davadan önce ödenen tazminatın güncellenmiş halinin 214.905,61 TL olduğu, bu rakamın teminat limitinden düşülmesiyle 115.094,39 TL bakiye teminat limitinin kaldığı, bu suretle davacının 22.422,38 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 78.558,47 TL bakiye sürekli işgöremezlik tazminatı alacağı olduğunun belirlendiği, mahkemece anılan raporun hükme esas alınmasıyla yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
KTK’nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için KTK 111. maddesinde düzenlenen 2 yıllık süre bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. (HGK, 15.11.2000 gün ve: 2000/21-1609 K: 2000/1699, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493 – 6206 sayılı; 26.01.1987 gün, 1986/7532 Esas, 1987/485 Karar sayılı kararı)
Somut olayda aktüer bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede sigorta şirketi tarafından davadan önce davacıya yapılan ödemenin, ödeme tarihi itibarıyla yetersiz olduğu belirlemesi yapılmış ise de davacının aktif döneminin 60 yaşa kadar olduğu, kalan kısmın pasif dönem olduğu ve bu tarihe kadar hesaplama yapıldığı açıklanmasına rağmen açıklamanın aksine 99 yaşına kadar hesaplama yapılmış olması nedeniyle aktüer bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunun, hesaplama teknik ve yöntemlerine uygun olmaması nedeniyle (bilinmeyen dönemin muhtemel yaşam süresinin yanlış belirlenmesi ile rapordaki açıklamanın aksine 99 yaşına kadar hesaplama yapılmış olması gibi) dosyanın yeni bir aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdi ile davacı tarafından davadan önce yapılan ödemenin ödeme tarihi itibarıyla yeterli olup olmadığı değerlendirilerek ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin, AYM’nin KTK’nın 90. maddesindeki kısmi iptal kararı sonrasında içtihat değişikliğine giderek TRH2010 Yaşam Tablosuna göre muhtemel yaşam süresinin belirlenerek “…. yöntemi ile hesaplamanın yapılması gerektiği kabul ediliğinden, (Yargıtay 4. H.D.’nin 2021/15052 E. 2021/8338 K.; 2021/14384 E. – 2021/6476 K. Emsal kararları) buna göre rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, eksik inceleme ile verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda açıklandığı üzere yeni bir bilirkişiden denetime ve hüküm kurmaya elverişli aktüer raporu alınarak, usulü kazanılmış haklar da korunarak davanın esası hakkında karar verilmek üzere yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/04/2019 tarihli 2018/242 Esas – 2019/317 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 1.725,00 TL istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi tarafından verilen tehir-i icra kararı gereğince; Ankara 17. İcra Müdürlüğünün 2019/6790 Esasına teminat mektubu olarak yatırılan 170.000,00 TL teminat tutarının yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.