Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2445 E. 2022/313 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2019
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 23/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … şirketi vekili ve davalı …. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde: 18/09/2017 tarihinde davalı …’nın sevk ve idaresindeki aracın, davacı …’nin eşi ve diğer davacıların ise babası olan …’ye çarpması sonucu …’nin hayatını kaybettiğini, davaya konu trafik kazasının meydana gelmesine davalı …’nın tedbirsizlik ve dikkatsizlikle araç kullanmasının sebebiyet verdiğini ve olay yerinden de ayrıldığını, davalı sürücü hakkında Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/894 Esas – 2018/308 Karar sayılı dosyasında mahkumiyet kararı verildiğini, işbu trafik kazasında müteveffanın hayatını kaybetmesiyle davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını, diğer davalı … … Ltd. Şti’nin aracın maliki olduğundan araç işleteni sıfatı ile sorumlu olduğunu, diğer davalı … … A.Ş.nin ise bu aracı sigortalayan şirket olması sebebiyle sorumluluğunun bulunduğunu bildirerek, davacılardan her biri için 1.000,00’er TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan tahsilini talep etmiş; 08.07.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik davacı eş için 70.453,19TL, … için 29.66,72TL, … için 8.111,59 TL, … için 15.103,90TL destek tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; Davaya konu trafik kazasına karışan aracın ZMMS poliçesi ile davalı … … A.Ş.ne ve Genişletilmiş Kasko … Poliçesi ile de dava dışı … … A.Ş.ne sigortalı olduğunu, davaya konu trafik kazasının … poliçelerinin teminat süreleri içerisinde meydana geldiğini, davacıların maddi tazminat taleplerinin ZMMS poliçesi kapsamında davalı … … A.Ş.den, aşkın maddi tazminat taleplerinin ise Kasko Sigortası Poliçesi kapsamında dava dışı … … A.Ş tarafından karşılanacağını, davanın … … A.Ş’ye ihbar edilmesini, davalı şirketin maddi tazminattan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, trafik kazasında davalı şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, araç sürücüsü …’nın kazanın meydana gelmesinde ciddi bir kusurunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı tarafın kaza tutanağını vermediğini, bu sebeple davanın eksik evraklı başvuru sebebiyle usulden reddinin gerektiğini, davalı … şirketinin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, … şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle öncelikle kusur raporu alınmasının gerektiğini, davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı istenebilmesi için müteveffanın davacıların desteği olduğunun ispatlanması gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı …’ya, usulüne uygun tebligatın yapıldığı, davalının cevap vermeyerek, davacının iddialarını inkar ettiği ve temel savunmanın davanın reddi dileğinden ibaret olduğu kabul edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, makine mühendisi bilirkişi raporuna göre; dava konusu trafik kazasında; araç sürücüsü …’nın %25, yaya/müteveffa …’nin %75 oranında kusurlu oldukları, aktüerya uzmanı bilirkişinin raporuna göre, TRH 2010, 1.8 teknik faiz yöntemi ve kusur durumuna göre davacı eş için 62.229,23 TL, davacı çocuk … … için 2.591,06 TL, davacı çocuk … … için 8.284,05 TL, davacı çocuk … … için 13.444,66 TL destek tazminatı hesaplandığı, yargıtay hesap yöntemine Göre, davacı eş için 70.453, 19 TL, davacı çocuk … … için 2.966,72 TL, davacı çocuk … … için 8.111,59 TL, davacı çocuk … … için 15.103,90 TL destek tazminatı bulunduğu, davacılar vekilince 08/07/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi sunulduğu, Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/894 Esas sayılı dosyası üzerinden alınan kusur raporunda …’nın tali kusurlu, …’nin ise asli (ağır) kusurlu olduğunun belirlendiği ve mahkemece de bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu, kararın kesinleştiği, KTK’nın 90. maddesinde atıfta bulunulan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında maddi tazminatın aktüeryal yönteme göre hesaplanacağı ve hesaplamalarda teknik faiz ve TRH 2010 Yaşam tablosunun kullanılacağının belirtildiği, davacı … …’nin toplam destek zararının % 75 kusur indirimi ile 62.229,23-TL, davacı … …’nin toplam destek zararının% 75 kusur indirimi ile 2.591,06-TL, davacı … …’nin toplam destek zararının % 75 kusur indirimi ile 8.284,05-TL, davacı … …’nin toplam destek zararının % 75 kusur indirimi ile 13.444,66-TL olarak belirlendiği, davacılar vekili dava dilekçesinde her davacı için ayrı ayrı 1.000,00 TL, ıslah dilekçesi ile ilaveten 92.635,40-TL artırarak toplamda 96.635,40-TL talep ettiği ve yasal faiz istediği, açıklamalar doğrultusunda teknik faiz ve TRH 2010 Yaşam tablosu gözetilerek 86.549,00 TL’lik destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 62.229,23-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … … Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18/09/2017 tarihinden, diğer davalı … … A.Ş. yönünden poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihi olan 05/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’ye ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine, 2.591,06-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … … Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18/09/2017 tarihinden diğer davalı … … A.Ş. yönünden poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihi olan 05/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’ye ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine, 8.284,05-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … … Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18/09/2017 tarihinden diğer davalı … … A.Ş. yönünden poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihi olan 05/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’ye ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine, 13.444,66-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … … Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18/09/2017 tarihinden diğer davalı … … A.Ş. yönünden poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihi olan 05/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’ye ödenmesine, fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili, davalı … şirketi vekili ve davalı ……Ltd. şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesine davalı Bahattin Kaycının tedbirsiz ve dikkatsiz olarak araç kullanmasının sebebiyet verdiğini, akabinde olay yerinden de ayrıldığını, …’nın Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığını ve mahkumiyetine karar verildiğini, davacıların müteveffanın ölümü ile onun desteğinden mahrum kaldığını, 29/04/2019 tarihli kusur değerlendirmesini içeren bilirkişi raporunda müteveffa …’nin KTK m.59 ve/veya m.68/l-a ve m.681-c uyarınca %75 oranında ve davalı …’nın ise KTK m52/1-b uyarınca %25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, müteveffaya ait aracın olay esnasında emniyet şeridine park edildiğinin, dörtlülerin yanık olduğunun, kurallara uygun, fark edilebilir ve güvenli bir şekilde park edildiğinin tanıklar ve davalı … tarafından da ifade edilmişse de kusur değerlendirmesi yapılırken bunun dikkate alınmadığını, itirazları doğrultusunda yeniden rapor aldırılmadığını,
Hesap raporunda 2 farklı yöntem kullanıldığını, bu değerlendirmenin doğru olmadığını, iki yöntem arasında ciddi farklar olduğunu, Yargıtay hesap yönteminde davacı eş için 70.453,19 TL, … … için 2.966,72 TL, … … için 8.111,59 TL, … … için 15.103,90 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığını, iki hesap yöntemi arasında 96.635,40 — 86.549,00 = 10.086.44 TL fark olduğunu, davacılar lehine olan Yargıtay hesap yönteminin tercih edilerek mağduriyetin bir nebzede olsa hakkaniyete uygun olarak giderilmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarında tazminat hesaplama yöntemi olarak “Progressif Rant” denilen %10 arttırma, %10 eksiltme yönteminin esas alındığını, bu hesaplama yöntemindeki yaşam olasılıklarının da her zaman için PMF 1931 tablosundaki verilerle yapıldığını,
Hesaplamalarda yaşa ilişkin esas alınan sınırların yanlış olduğunu, bilirkişi raporunda “Köy/kent yaşamına, eğitim durumuna göre değişmekle birlikte kız çocuklarının kural olarak 22 yaş ikmaline kadar anne ve babasının desteğini göreceğinin kabul edildiğini ve çocuklar için 22 yaş ikmaline kadar hesaplama yapıldığını, bunu kabul etmediklerini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 15.05.2007 tarih ve E.2006/7305 K.2007/6462 sayılı Kararı’nda belirtildiği üzere “Günümüzde geçerli değer ölçülerinin bir sonucu olarak kız çocuğunun bakım ihtiyacının sona erdiği tarihin genel kural olarak, evlenmesinin baskın olasılık içerisinde bulunduğu yaş olduğunu, bu yaş köylerde daha düşük ise de, kentlerde 25 yaşı bulduğunun üstün olasılık olarak kabulünün mümkün olduğunu, bu karar esas alınarak yapılan hesaplamanın 22 yaş değil 25 yaş ikmaline kadar hesaplanması gerektiğini, bu yöne ilişkin itirazlarının kabul edilmediğini ve ek rapor alınmadığını, Eksik ve hatalı inceleme içeren bilirkişi raporunun karara esas alındığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı … … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; hesap raporunun kabulü mümkün değilken rapor esas alınarak hüküm kurulduğunu, müteveffanın tek yakınları eşi ve çocuklarıymış gibi hesap yapıldığını, anne ve babasının hesaplamaya dahil edilmediğini, anne ve babanın payının eş ve çocukların payına dahil edilmesinin hatalı olduğunu, müteveffa …’nin vefatı nedeniyle, müteveffanın yakınları için davalı şirket sigortalısının kazanın meydana gelmesindeki %25 kusur oranı doğrultusunda 86.549,50-TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiğini, kararın fahiş ve hatalı tazminat hesaplaması ve hesaplama ölçütü yönlerinden usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından aktüeryal yönteme göre hazırlanan rapor ile mahkeme hesap raporunun arasındaki farklar olduğunu, kendilerince hazırlanan raporda eş ve üç çocuğun yanı sıra, anne ve baba için de hesaplama yapıldığını, Bilirkişi raporunda ise, sadece eş ve üç çocuk için hesaplama yapıldığını, İki hesaplama arasındaki en büyük farkın, anne ve baba için belirlenen destek paylarından oluştuğunu, bilirkişinin yapması gerekenin anne babanın paylarını ayrı tutarak sadece eş ve çocukların payını hesaplamak olmalıyken tüm payları sadece destek konumunda davacılar bulunmaktaymış gibi paylaştırmasının doğru olmadığını, Destekten Yoksun Kalma Tazminat hesaplarının; 24.11.2009 tarihli Türkiye … ve … Şirketleri Birliği’nce yayınlanan yazı ile … Sicili’ne kayıtlı … tarafından yapılması gerektiğini, somut olayda kendisinden tazminat hesabı yapması istenen bilirkişinin aktüer sıfatı bulunmadığını, uzmanlık sahası itibari ile kanunun ve ilgili yönetmeliğin (… ile ilgili yasal düzenleme 5684 sayılı kanun ve aktüer yönetmeliğidir.) aradığı şartları taşımayan bilirkişice hazırlanan ve hesap raporunu kabul etmediklerini, … siciline kayıtlı, Aktüer sıfatına haiz yeni bilirkişiden rapor alınması gerektiğini (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2007/11312 E. 2009/538 K. 22.01.2009 tarihli, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2010/3172 E. 2010/5525 K. 15.06.2010 2009 tarihli, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2010/3018 E. 2010/5521 K. 15.06.2010 tarihli kararları)belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3-Davalı … … … …. vekili istinaf dilekçesinde; Trafik kazasına karışan araç her ne kadar davalı … Şirketine ait ise de aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile davalı … … A.Ş. tarafından, Genişletilmiş Kasko … Poliçesi ile de ihbar olunan … … A.Ş tarafından sigortalandığını, trafik kazasının … poliçelerinin teminat süreleri içerisinde meydana geldiğini, maddi tazminat taleplerinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi kapsamında davalı … … A.Ş. tarafından; aşkın maddi tazminat taleplerinin ise Motorlu Kara Taşıtları Birleşik Kasko Sigortası Poliçesi kapsamında … … A.Ş. tarafından karşılanacağını, Dolayısıyla davacıların maddi tazminat taleplerinden her iki … şirketinin sorumlu olduğunu, … poliçelerine rağmen olayda herhangi bir kusuru bulunmayan davalının, davacıların maddi tazminat taleplerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının hukuka açıkça aykırı olduğunu, Yargıtay 4. H. D.’nin 18.11.1998 tarih ve 6706-9041 sayılı kararında da belirtildiği üzere trafik kazası sonunda işletenin, ancak kusuru kanıtlandığı taktirde zarardan sorumlu olacağını, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde “İşletenlerin bu kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmü gereğince davalının söz konusu aracın … bedelini ödemek suretiyle … … A.Ş’ye sigortalattığını, 2918 Sayılı Kanun’un 91. maddesinde açıkça işletenlerin sorumluluklarının zorunlu mali … tarafından karşılanacağının belirtildiğini, davalı şirketin zaten yıllarca zorunlu mali … kapsamında gereken bedelleri ödediğini, Buna ilaveten maddi zararlardan da sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, mahkemece hükmedilen maddi tazminat miktarlarının da … poliçe limitinin sınırları içerisinde kaldığını, bu nedenle maddi tazminatların tümünden … … A.Ş.nin sorumlu tutulması gerekirken müştereken ve müteselsilen davalının da sorumluluğuna karar verilmesinin doğru olmadığını, Meydana gelen trafik kazasında aracın sürücüsü olan …’nın herhangi bir kusuru da bulunmadığını, tüm kusurun muris …’ye ait olduğunu, davalı sürücünün yasal hız sınırları içerisinde seyir halinde yoluna devam ettiğini, ancak müteveffa …’nin gerekli tedbirleri almayarak kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, …’ya izafe edilen kusur ve kusur oranını da kabul etmediklerini, aktüerya bilirkişisi tarafından hazırlanan raporunda maddi gerçeklikten uzak ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, rapora dayanak gösterilen bilgi ve belgelerin hatalı değerlendirildiğini, tespit edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, tazminatları, faizi ve faiz oranlarını kabul etmediklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nun 355. maddesi gereğince İstinaf edenlerin sıfatı gözetilerek ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-Somut olayda aktüerya bilirkişi raporunda, terditli hesap raporu düzenlenmiş (hem TRH 2010 tablosu ve 1.8 teknik faiz, hem de PMF 1931 Tablosu ve prograsif rant yöntemine göre)olup, mahkemece TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemine göre davacı eş ve çocuklar için hesaplanan destek tazminatına hükmedilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi (ki davacı vekili açıkça buna itiraz etmiş olmakla) TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacı eş ve çocukların, müteveffadan destek alacakları süre esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Önceki yıllarda bakiye ömür ve destek süresi Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010”adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, … Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür ve destek sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı)
Bu itibarla, somut olayda davacı eş ve çocuklar yönünden destek tazminatı hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak (hükme esas alınan 10.06.2019 tarihli hesap bilirkişi raporundaki veriler esas alınarak, taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) hak sahibi davacı eş ve çocukların bakiye destek süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, progresif rant yöntemi yerine 1.8 teknik faiz yöntemine göre tazminat hesabı yapılması doğru görülmemiştir.
2-Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda desteğin kızları olan …, … ve … için 22 yaşına kadar babalarının desteğinden yararlanacakları kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de; Yargıtay uygulamalarına göre çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, öğrenimlerine devam edip etmedikleri, okul başarı durumu, anne ve babanın yüksek öğrenim mezunu olup olmaması, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullar, çocukların yüksek öğrenim görme ihtimali bulunup bulunmadığı ayrı ayrı değerlendirilerek, yüksek öğrenim yapacaklarının muhtemel olması halinde 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmayacaklarının muhtemel görülmesi halinde ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği halde, çocukların eğitim belgeleri getirilmeden, bu konuda belge ve bilgi temin edilmeden, yüksek öğrenim yapıp yapmayacakları hususunda gerekli inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmadan, davacı kız çocukları için 22 yaşa kadar destek tazminatı hesaplaması yapılan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacı eş yönünden yeniden evlenme ihtimalinin rapor tarihindeki yaşına göre belirlenmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi kaza tarihindeki yaşına göre değerlendirme yapılması da doğru görülmemiştir.
3-Destekten yoksun kalanların destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş ve çocukları ile anne ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır. Somut olayda, dosya kapsamından, desteğin babası Mehmet ile annesi …’ın hayatta oldukları anlaşılmakta olup, hükme esas alınan hesap raporunda desteğin sağ olan babası ve annesi için destek payı ayrılmadan desteğin gelirinin, destek, davacı eş ve çocuklarına paylaştırılmak suretiyle hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, (öncelikle yeniden vukuatlı nüfus aile kayıt tablosu getirilerek desteğin anne ve babası sağ iseler, bakiye ömür sonuna kadar, vefat etmişlerse ölüm tarihlerine kadar destek tazminatı hesaplanması için) aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak, desteğin babası ve annesinin de hayatta olduğu gözetilmek suretiyle davacıların destek paylarının yeniden değerlendirilmesi, davacı eş yönünden yeniden evlenme ihtimalinin rapor tarihindeki yaşına göre hesaplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
Bu durumda mahkemece, aktüer bilirkişiden yukarıda 1, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan hususlarda 10.06.2019 tarihli aktüer bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihteki veriler esas alınarak ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir tazminat raporu alınması (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/2598 E. – 2021/34 K. Sayılı kararı ile içtihat değişikliğine gidilerek, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemi benimsendiğinden), davacı kız çocuklarının eğitim durumu araştırılıp, değerlendirilerek 22 yada 25 yaş hitamına kadar destek tazminatı hesaplanması, desteğin hayatta olan anne ve babasına da desteğin gelirinden pay ayrılması, davacı eş için rapor tarihindeki yaşına göre yeniden evlenme ihtimalinin değerlendirilmesi (hükmün davalı … tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle, taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hükmün esasına ve sonucuna etkili olan bu hususlarda gerekli deliller toplanıp, değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmakla, davacılar vekili ile davalı … şirketi vekili ve diğer davalı …. Ltd. Şti. vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf talebinde bulunan davacılar vekili, davalı … şirketi vekili ve davalı …. vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda 1, 2 ve 3 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekili, davalı … şirketi vekili ve davalı …. vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.07.2019 tarihli, 2018/674 esas-2019/683 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davacılar vekili ile davalı … şirketi vekili ve davalı …. vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL maktu, davalı … şirketi tarafından yatırılan 44,40 TL maktu, 1.433,64 TL nispi, davalı …. Ltd. Şti. tarafından yatırılan 1.479,00TL istinaf karar harcının talep halinde ilgili taraflara iadesine,
3-İstinafa gelen davacılar, davalı … şirketi ve davalı …..Ltd. Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Davacılar tarafından yatırılan 200,00 TL gider avansından, kullanılmayan kısmın davacılara iadesine,
5-Kayseri Genel İcra Dairesinin 2019/6200 esasına yatırılan 125.400,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.