Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2429 E. 2022/112 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalılar … İnşaat San.ve Tic AŞ. ve … Şirketi vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 16.12.2016 tarihinde davalıların sürücüsü işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın, karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya çarparak ağır derecede yaralanmasına ve malul kalmasına neden olduğunu, davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketine 20.06.2017 tarihinde başvuru yapmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL sürekli ve geçici işgörmezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00 TL manevi tazminatın da davalılar sürücü … ve işleten …… kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.03.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesinde 300,00 TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat tutarını 1.832,97 TL arttırarak 2.132,97 TL olarak, 700,00 TL olarak talep edilen sürekli iş göremezlikten kaynaklanan tazminat tutarını 10.352,19 TL arttırarak 11.052,19 TL’nin davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı …, 09.10.2018 tarihli duruşmada davanın reddini savunmuştur.
Davalı … İnşaat San.ve Tic. A.Ş. vekili, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, kazada kusurları bulunmadığını tüm kusurun davacıda olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili; davacı tarafından davalı sigorta şirketine usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının sunduğu sağlık kurulu raporundaki arazlarla kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının maluliyeti olmadığını, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, davacının maluliyet durumu ve maluliyetin kaza ile illiyeti hakkında ve ayrıca kusur konusunda rapor alınması gerektiğini, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yaya olan davacıya davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın çarpması sonucunda davacının %10 malul olacak şekilde yaralandığı, kaza nedeniyle tıbbi iyileşme süresinin 6 ay olduğu bu durumda davacının hem kalıcı maluliyete ilişkin zararını hem de geçici iş göremezliğe ilişkin zararını davalı sigorta şirketinden, davalı araç sürücüsünden ve davalı araç işleteninden isteyebileceği, her iki zararın da ayrı ayrı teminat kapsamına alındığı, meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün %25 kusurlu olduğu, alınan bilirkişi raporunun; mahkemece kabul edilen maddi olgulara ve kanıtlara dayandığı, objektif ve bilimsel nitelikte bulunduğu, hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla hükme esas alınarak davacının maddi tazminat talebinin kabulüne 2.132,97 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 11.052,19 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 13.185,16 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davacının manevi tazminat talebi yönünden tarafların kusur durumu, tarafların sosyal ekonomik durumu, kaza tarihine göre paranın alım gücü değerlendirildiğinde duyulan veya duyulacak elem ve acıya karşılık olarak takdiren davacı için 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 16.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiğinden davacının maddi tazminat talebinin kabülüne, 2.132,97 TL geçici iş göremezlik ve 11.052,19 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı olmak üzere toplam 13.185,16 TL’nin davalı sigorta yönünden temerrüt tarihi olan 01/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 16/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabülü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 16/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ile davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalılar ……. ve … Şirketi vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur .
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Yerel mahkeme kararının davacıya atfedilen kusur ve manevi tazminat miktarı yönünden hukuka aykırı olduğunu, davacı…., 16.12.2016 tarihinde saat 19:30 civarlarında …. karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını ve yolu kontrol ederek hareket ettiğini, yolun boş olduğunu ve araba gelmediğini gören davacının kontrollü bir şekilde karşıya geçmeye çalıştığı esnada davalı sürücü …’un sevk ve idaresinde bulunan….. plakalı araç çok hızlı bir şekilde gelerek davacıya çarptığını, kazaya sürücünün yüksek hızla seyir halinde ve dikkatsiz olmasının sebep olduğunu, kazanın akabinde olay yerine polis ekiplerince davacının hastaneye kaldırıldığını, kaza neticesinde davacının kaburgalarının kırıldığını, doğrudan yoğun bakıma alındığını, 10 günü aşkın süre yoğun bakımda kaldıktan sonra taburcu edildiğini; bir başkasının yardımı olmadan en doğal ihtiyaçlarını dahi yerine getiremez hale geldiğini, davacının asli kusurlu olduğuna yönelik tespitin maddi vakıa ile uyumlu olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 68. maddesinde yayaların uyacakları kuralların belirtildiğini, davacıya KTK’nın 68. maddesine aykırı hareket ettiği için kusur atfedildiğini, tutanaktan alınan bilgilere göre davacının geçiş yapmak istediği noktada ne kavşak ne de geçiş bulunmadığını, o halde davacının KTK’nın 68. maddesinin b fıkrasına göre hareket etmek zorunda olduğunu, davacının söz konusu noktada yaya geçidi veya kavşak bulunmadığı için yolu kontrol ederek geçiş yapmaya çalıştığını, ancak davalı sürücü aracı çok hızlı kullandığı için davacıya çarptığını, davalı sürücünün sicilinde bir çok trafik cezası bulunmakta olup salt bu cezaların dahi sürücünün dikkatsiz bir şekilde araba kullandığına karine teşkil ettiğini (davalı …’un sicilinde bulunan cezaların; Alkollü araç kullanmak (m.48/5) (2 kez), Tescil kuralına uymamak (m.25), aracın muayene süresini geçirmek (m.34) (3 kez),Trafik işaret levhalarına ve işaretlemelerine uymamak (m.47/1-c),Teknik şartlara aykırı araç kullanmak (m.30/1-a), Gabari dışı yük yükleme (m.65/1-g))
Manevi Tazminatın düşük takdir edildiğini, kaza nedeniyle davacının kaburgalarının kırıldığını, doğrudan yoğun bakıma alındığını, 10 günü aşkın süre yoğun bakımda kaldıktan sonra taburcu edildiğini, bir başkasının yardımı olmadan en doğal ihtiyaçlarını dahi yerine getiremez hale geldiğini bu durumda davacı lehine takdir edilen manevi tazminatın düşük olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.06.2019 tarih ve 2017/520E., 2019/548K. sayılı kararının kaldırılmasına; dosyanın kusur tespiti için yeniden bilirkişiye tevdiine, yeni alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplama yapılmasına ve hesaplama doğrultusunda maddi tazminat tutarını ıslah edebilmek için tarafına süre verilmesine, davacının bu süreçte çektiği/çekeceği acı ve ızdıraplı süreç sonrası yaşadığı ve ömür boyu yaşayacağı manevi çöküntüyü bir nebze de olsa hafifletmek için 30.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen …… tahsiline, maddi ve manevi tazminat talebinin tam kabulü ile maddi ve manevi tazminata olay tarihi olan 16.12.2016 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Dava dilekçesinde geçici işgöremezlik talebinde bulunulmamış olmasına rağmen işbu alacağa hükmedildiğini, yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporunda da yer verildiği üzere davacının dava dilekçesinde geçici iş göremezlikten ve geçici bakıcı giderinden kaynaklanan tazminat talebinde bulunmadığı ancak Mahkemece bu alacak kalemine hükmedildiğini, davacı tarafından talep edilen maddi tazminatın hangi kalemleri muhteva ettiği dahi belirsizlik arz etmekte iken taleplerine konu dahi edilmeyen işbu bedellere taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak hükmedilmesinin hukuk düzenince kabul edilemeyeceğini,
Gerek kusur incelemesi ve gerekse Adli Tıp Kurumu’nca yapılan maluliyet oranının tespitine ilişkin inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarına taraflarınca itiraz edildiğini ancak itirazları karşılanmaksızın düzenlenen raporların esas alınarak hüküm kurulduğunu, …..i Hastaneleri Adli Tıp Anabilim Dalı’ndaki 02/04/2018 tarihli muayenede davacı; kazada kaburgalarına, sağ uyluğuna ve sağ koluna darbe aldığı, sağ kolunda yırtık olduğu ve sağ kolunun ağrıdığı; sağ kolunu hareket ettirmede zorlandığı; sağ uyluğunda şişlik olduğu ancak kırık olmadığı; kaburgalarında kırıklarının olduğu ve sırt üstü yattığında ağrıdan dolayı sağa veya sola dönemediği; uzun mesafe yürüdüğünde nefes darlığı yaşadığı; uykusuzluk, uykudan sıçrayarak uyanma, tek başına yolda karşıdan karşıya geçememe, dışarı çıkmaktan korkma şikayetleri olduğunu ifade etmekle fiziksel şikayetlere ilişkin 16/04/2018 tarihinde yapılan muayene nihayetinde konsültasyon notuna, fiziksel bulguların kaza ile ilgili olabileceği kaydı işlenmiş kaza tarihinden yaklaşık 2 yıl gibi hayli uzun bir zaman geçtikten sonra, yalnızca davacının beyanları esas alınarak düzenlenen işbu rapora karşı itirazlarının karşılanmadığını,
Kusur tespitine yönelik olarak ise davacının asli kusurlu, diğer davalı sürücüye %25 kusur atfedildiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 68 nci maddesi uyarınca yayalar, taşıt yolunu geçmek istediklerinde güvenlikleri için yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almak mecburiyetinde olduklarını, işbu hüküm yayaların uyup uymama konusunda tercihlerine bırakılmış bir kural olmayıp yayalar kadar trafik güvenliği, sürücülerin can ve mal güvenliği ve dolayısıyla kamu güvenliğini sağlamayı amaçlamadığını, nitekim taşıt yolunu geçmek isteyen yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçmek zorunda olduğunu, dosyada mübrez 20.12.2016 tarihli kaza tespit tutanağında, yaya …’ın, karşıdan karşıya geçiş öncesi, cadde üzerinde seyreden ve yaklaşmakta olan araçların hız ve mesafelerini dikkate almadan geçişine devam ettiği hususlarına yer vermekle yayanın tam kusurlu olduğunu doğruladığını, ayrıca dava konusu kazaya ilişkin, Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/734 E. sayılı dosyasındaki tanık beyanları caddenin karanlık olduğunu, sokak lambasının yandığını ve araç geçişinin fark edildiği noktasında iddialarını ispatlar nitelikte ifade verdiğini; fakat rapor tanziminde bu hususun dikkate alınmadığını, ayrıca kaza tespit tutanağı dikkatle incelendiğinde aracın sol ön kısmı ile çarpıldığı yani davacının yola aniden çıktığının anlaşıldığını, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun E. 2017/12-452, K. 2017/424 sayılı ve 24.10.2017 tarihli kararında “…mağdurun taşıt yolunu kontrol etmeksizin seyir halinde bulunan araçların hız ve yakınlığını dikkate almadan … yola aniden girmesi ve sanığın mevcut şartlarda alabileceği tek önlem olan fren tedbirine başvurması karşısında; mağdurun organ kaybı yaşayacak şekilde yaralanması ile sonuçlanan kazada sanığın kusurunun bulunmadığının kabulü gerekmektedir.” ifadelerine yer verilmiş olup taşıt yolunu kontrol etmeksizin yola aniden giren mağdurun tam kusurlu; sanığa ise kusur atfında bulunulmadığını,
Davayı asla kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için taleplerin haklı ve hukuka uygun olduğu düşünülse dahi davacının müterafik kusurunun bulunduğu dikkate alınmadan ve hükmedilen tazminatta indirime gidilmediğini, davacının davaya konu kazada kusurlu olduğunu, zararın artmasında ve meydana gelmesinde kusurunun dikkate alınmadığını, hükmedilen tazminattan bu nedenle herhangi bir indirim yapılmadığını, davacının iddia ettiği maddi ve manevi zararlar kendi kusurundan doğmuş olmakla “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yolundaki genel hukuk ilkesinin dikkate alınmamış olmasının kararın kaldırılmasını gerektiren bir başka husus olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Davalı sigorta şirketi nezdinde düzenlenen poliçenin vadesinin 22.07.2016 tarihinde başladığını ,dolayısıyla davacı yanın taleplerinin yeni genel şartlar dönemi kriterleri esas alınarak değerlendirilmesi gerekirken yerel mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, Nitekim, 01.06.2015 yürürlük tarihli ZMM Genel Şartları A.5.c maddesi ile 2918 sayılı KTK md.90 gereği, tazminat hesabında “sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat” hükümlerine göre düzenlenmiş bir maluliyet raporunun esas alınması gerektiğini, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor hazırlanması gerekirken yerel mahkemece hükme esas alınan raporun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre düzenlediğini, bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılarak; yeni genel şartlar dönemi kriterlerine uygun bir maluliyet raporu alınması gerektiğini, diğer yandan; tedavi gideri taleplerinin SGK’ya yöneltilmesi gerektiğini, yeni genel şartlar gereği geçici iş göremezlik zararı sağlık giderleri teminatına alındığını, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlarda açıkça sağlık gideri teminatı kapsamındaki zararların Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, sigorta şirketlerinin sorumluluğunun sona erdiğinin belirtildiğini, aynı şekilde KTK md.98 gereği tedavi gideri taleplerinden SGK’nun sorumlu olduğunu dolayısıyla davacının talep ettiği geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini,
Davacının müterafik kusurunun dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu; müterafik kusur indirimi taleplerinin reddi ya da kabulüne ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığını her halükarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını talep ettiklerini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılması gerekirken yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Aktüerler; kusur, maluliyet oranı, malul kalan kişinin yaşı gibi veriler ışığında, Yargıtay İçtihatlarına uygun olarak hesaplamalar yapan kişi olup, aktüer uzmanlarının hesaplarının aslen Yargıtay kararlarına en uygun olanlar olduğunu, aktüerya hesabı yapılırken, aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanından rapor alınmasını gerektiği hususundaki itirazlarının değerlendirilmeden uzman olmayan bilirkişiden alınan rapora dayanılarak hüküm kurulduğunu işbu gerekçe ile salt raporun aktüerya uzmanından alınmamış olmasının dahi Yargıtay içtihatları uyarınca bozma nedeni olduğunu, dava konusu olayda davalı sigorta şirketi yalnızca maddi tazminattan sorumlu tutulmuş olup manevi tazminat talepleri şirket için teminat dışı olduğundan sorumlu tutulmadığını, ancak hükmedilen feriler ve harçlar için müştereken ve müteselsilen hüküm kurulmuş olup davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun üstünde olan tutarlardan da sorumlu tutulduğunu, yasada müteselsil sorumluluk ilkesinin amacının, zarar görenin korunması olarak yer aldığını ancak zarar gören korunurken, diğer yan ile orantısız ve anayasal güvencelere aykırı şekilde kelimesi kelimesine uygulamanın usul ve yasaya aykırı bir duruma neden olacağını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/17283 E. – 2017/9847 K. sayılı ekli ilamında, “Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında, zarar veren taraf, kusuru oranında, gerçek zarardan sorumlu olur. Zarar verenin aracını Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalayan sigorta şirketi de sigortalısının kusuru oranında sorumludur” denilerek yerel mahkeme kararının bozulduğunu, müteselsil sorumluluk olduğunda, taraflardan biri zararın tümünü ödeyecek, diğer tarafa rücu için yeniden ilamsız takip veya dava yoluna başvuracak, bir uyuşmazlık sona erdirilirken başka uyuşmazlıklara yol açılacak ve bu durum ifade ettiği gibi hiçbir hukuki faydaya hizmet etmeyecek; usul ekonomisi ilkesine de aykırılık taşıyacağını, tarafların sorumlu oldukları tutarlar belli olmasına karşın vekalet ücreti, yargılama giderleri yönünden müşterek müteselsil olarak verilen hükmün kaldırılarak hükmedilen ferilerin tarafların sorumluluklarına göre oranlanarak karar verilmesi gerektiğini, tazminatın ödenmemesi veya eksik ödenmesi nedeniyle, rapor hesap tarihi itibariyle yeni tazminat tutarı belirlemesi yapıldığını, bu nedenle, hesaplamaya konu geçmiş dönem (bilinen dönem) zarar/kazanç tutarlarına rapor hesap tarihine kadar geçen süreye sadık kalınarak faiz tahakkuk ettirilmekte ve rapor hesap tarihi itibariyle güncel değerlerin hesaplandığını, rapor hesap tarihi itibariyle güncel değerler üzerinden tazminat hesabı yapıldığından davacı tarafın faiz talebine yer olmadığı, ancak rapor hesap tarihinden itibaren faiz talep edebileceğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, sonuç olarak kaza tarihindeki verilere göre hesap yapılması halinde davalı sigorta şirketine karşı, tazminata; temerrüt tarihinden itibaren faiz işletileceğini, ancak güncel veriler kullanılarak hesaplanan işleyecek dönem zararına ayrıca faiz işletilmesi hakkaniyete aykırı olacağını, gelecek dönem zararına geçmiş tarihten faiz işletilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle ıslah tarihinden, bu talep kabul görmez ise rapor hesap tarihinden faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren hüküm kurulmasının dayanaksız ve isabetsiz olduğunu ,ayrıca dava konusu olay haksız fiilden kaynaklanmakta olup ticari iş niteliğinde olmadığını, bu nedenle davacı vekilinin avans faizine yönelik taleplerinin reddi gerekmekte iken avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, itirazları gibi karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı, davalı işleten ve davalı sigorta vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan sürekli ve geçici iş görmezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili gerek dava dilekçesi, gerekse 29.01.2018 tarihli açıklama ve 13.03.2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile dava konusu trafik kazası nedeniyle yaralanan davacı için işleten sürücü ve kazaya karışan aracı ZMMS ile sigorta eden sigorta şirketinden geçici ve sürekli işgörmezlik tazminatı ile manevi tazminat talep etmiş olup; mahkemece maddi tazminat yönünden davanın kabulüne, manevi tazminat yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, kusur oranına ve manevi tazminat miktarına; davalı işleten vekili, geçici işgörmezlik tazminatı yönünden talebin aşılmasına, kusur oranına, maluliyet oranına, müterafik kusur indirimi yapılamamasına; davalı sigorta şirketi vekili de, maliyet oranının ve sürekli işgörmezlik tazminatının yeni genel şartlara göre belirlenmemesine, hesap bilirkişisinin aktüer olmamasına, geçici işgörmezlik talebinin teminat dışı olmasına, kusur oranına, müterafik kusur indirimi yapılmamasına, müşterek ve müteselsil sorumluluğa, yargılama giderlerinin paylaşımına, faiz ve çeşidine yönelik olarak istinaf talebinde bulunmuşlardır.
Gerek 16.12.2016 tarihli kaza tespit tutanağı, gerekse19.07.2018 tarihinde kesinleşen Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/734 Esas – 2017/845 Karar sayılı ilamı ile eldeki davada alınan 02.08.2018 tarihli ATK raporundan 16.12.2016 günü saat 19:45 sıralarında, davalı sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet ile ……. istikametinden gelip, 580 Cadde üzerinden … Caddesi istikametine seyri sırasında, olay mahalli … karşısına geldiğinde seyir istikametine göre yolun solundan karşıya geçmek için yola giren davacı …’a kamyonetinin ön sol kısmı ile çarpmasıyla, dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, kazanın meskun mahalde, asfalt kaplama, 8.5 m. genişlikte, bölünmüş tek yönlü, ıslak zeminli, düz, eğimsiz, aydınlatması olan caddede, açık havada gece meydana geldiği, çarpma noktasının sol şeritte olduğu, davalı sürücü …’un sevk ve idaresindeki kamyonet ile tek yönlü ıslak zeminli yolda gece vakti meskun mahalde seyri sırasında yola gereken dikkatini vermeyerek, hızını, hava, yol, zemin ve far ışığı altındaki görüşüne uydurmayarak mevcut seyir hızı ile olay mahalline gelerek yolun solundan karşıya geçmek için yola giren davacı …’a kamyonetinin ön sol kısmı ile önlemsizce çarpması sonucu meydana gelen kazada tali kusurlu (%25); davacı yaya …’ın da olay mahalli tek yönlü bölünmüş yola girmeden önce kendisine yapılan uyarıda belirtildiği üzere (tanık beyanı), gelen araçlara rağmen, kendi can güvenliğini tehlikeye atacak tarzda, yolun karşısına geçmek için kontrolsüzce yola girerek, ilk geçiş hakkını vermediği sürücü …’un kullandığı aracın sadmesine maruz kaldığı kazadaki tedbirsiz, dikkatsiz davranışı ve kural dışı hareketiyle, asli kusurlu (%75) olduğu belirlenmiş olup, anılan rapor dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun görüldüğünden ve ayrıca davacının asli kusuru dışında müterafik kusuru bulunmadığından istinaf isteminde bulunan taraf vekillerinin kusura yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili dava, açıklama ve ıslah dilekçesinde maddi tazminata yönelik geçici ve sürekli işgörmezlik tazminatı istemiş olup mahkemece taleple bağlı kalınarak karar verildiğinden davalı işleten vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf sebepleri doğru görülmemiştir.
Davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesi gerekir. 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını davalı sigorta şirketlerinden talep edebilir. Genel Şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemelerinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmamasına (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb) göre davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf sebebi doğru görülmemiştir.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalının 26.12.2018 tarihli raporu ile davacının sürekli maluliyetinin 28603 Sayılı Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmiş olmasına, geçici ve sürekli işgörmezlik tazminatının uzman aktüer bilirkişi tarafından yeni genel şartlara göre ve TRH 2010 tablosu ve davalılar lehine olan %1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplanmış olmasına, yargılama gideri harç ve vekalet ücretinin maddi ve manevi tazminata göre ayrı ayrı ve kabul – red oranı esas alınarak hesaplanmış olmasına göre davalılar vekillerinin anılan yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili maddi ve manevi tazminat yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz talep etmiş olup mahkemece davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden avans faize karar verilmiştir. Faiz başlangıcı doğru olmakla birlikte taleple bağlı kalınarak yasal faize hükmedilmesi gerektiğinden davalı sigorta şirketi vekilinin faiz çeşidine yönelik istinaf sebepleri doğru görülmüştür.
Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Dava konusu olayda, olayın meydana geliş şekli, somut olayın özellikleri, olay tarihi, tarafların kusur oranı, davacının yaralanması nedeniyle 10 gün yoğun bakım ünitesinde, 08.05.2018-24.09.2018 tarihleri arasında da psikolojik olarak …. Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümünde tedavi ve takip edilmesine, tedavi süreci, zararın ağırlığı, kaza tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurulduğunda, davacı yönünden belirlenen tazminat miktarının hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek olması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davalı … İnşaat San. ve Tic A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine; davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılar işleten ve sürücüden tahsiline, davalı sigorta şirketi yönünden de kabul edilen maddi tazminat yönünden yasal faize karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, istinafa konu edilen miktar yönünden kesin olmak üzere karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … İnşaat San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekili ile davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararın KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1.b.2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
Buna Göre;
1-Davacının maddi tazminat talebinin KABÜLÜNE, 2.132,97 TL geçici iş göremezlik ve 11.052,19 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı olmak üzere toplam 13.185,16 TL’nin davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 01/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 16/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 900,68 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 105,89 TL peşin ve 45,00 TL tamamlama harcı toplamı 150,89 TL’nin mahsubu ile noksan olan 749,79 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100 0 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABÜLÜ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 16/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ile davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
5- Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 683,00 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan … ve … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince manevi tazminat yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılar … ve … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 13/1 maddesi gereğince manevi tazminat yönünden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8.-Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL Başvurma, 105,89 TL Peşin harç ve 45,00 TL tamamlama harç toplamı 182,29 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9.-Davacı tarafından yapılan 433,95 TL tebligat/müzekkere masrafı, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 933,95 TL yargılama giderinden davada kazanıp kaybetme oranına göre belirlenen 499 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yerolmadığına,
11- Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 900,68 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 310,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 590,12 TL harcın davalı … İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,
2-Davalı … İnşaat San.ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
3- Davalı … İnşaat San.ve Tic. A.Ş. tarafınca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
4-Davacı ve davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde yatırdıkları oranda kendilerine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan TL. yargılama giderinin davalılar … ve … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
6- İstinaf başvurusu nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 42,80 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı sigorta şirketine ödenmesine,
7-Davacı ve davalı sigorta şirketi tarafından yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda yatıranlara iadesine,
8-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 27.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.