Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2424 E. 2022/477 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/2424
KARAR NO : 2022/477

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2019
NUMARASI : 2014/706 Esas 2019/471 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu motosiklete 07/10/2011 tarihinde çarpması sonucu oluşan trafik kazasında, müvekkilinin geçici ve daimi iş göremezlik oluşacak biçimde yaralandığını, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıkları davada, sigortalı araç sürücüsün kusurlu olduğunun ve müvekkilinin kaza neticesinde %3,3 oranında vücut çalışma gücünü kaybettiği ve 6 ay süre ile iş göremez halde kaldığının tespit edildiğini, davacının yolcu olduğu araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığını ileri sürerek, dosyanın Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/518 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesini ve 20.291,78 TL maluliyet zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiştir.
18.03.2019 günlü talebini açıkladığı dilekçesinde de 4.079,23TL geçici iş göremezlik ve 16.212,55 TL daimi iş görmezlik tazminatı talebi olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekili 30.04.2019 günlü ıslah dilekçesi ile de geçici iş göremezlik tazminatı 4.087,30 TL ile daimi iş görmezlik tazminatı 33.729,33 TL’nin 07/10/2011 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, kusur ve poliçe ile sınırlı olarak sorumlu olabileceğini, yetkin bilirkişilerden rapor alınması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, trafik kazası sonucu oluşan zararların, zarar verenin kusuru oranında zarar veren ve zarar verenin risklerini yükümlenen sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiği, somut uyuşmazlıkta, 06.03.2019 tarihinde kesinleşen Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/518esas 2014/565 karar sayılı ilamı ve dosyanın görülmekte olan eldeki davada güçlü kanıt niteliği taşıdığı, anılan davanın davacısının …, davalıların ise sigortalı aracın sürücüsü ve işleteni olduğu, 17.12.2014 günlü karar ile davacının 6 ay geçici iş göremezlik zararı 4.079,23TL ve daimi iş görmezlik zararı 16.212,55TL’nin hüküm altına alındığı, kusur ve maluliyete ilişkin hususlar kesinleşen kararda değerlendirilmiş ve güçlü kanıt niteliği taşıdığından eldeki davada nazara alındığı, davacının yaralanması sonucu oluşan maddi zararlarının belirlenmesi için aktüer bilirkişiden alınan 16.04.2019 günlü raporda davacının yaşı, maluliyet oranları ve gelir durumu dikkate alınarak geçici iş göremezlik zararı 4.087,30TL, daimi iş görmezlik zararı 33.729,33TL olarak saptandığı, raporda hesaplamanın dayanakları gösterilmiş olması, objektif nitelik taşıması ve bilirkişinin yetkinliği dikkate alınarak itibar edilerek hükme esas alındığı gerekçesi ile davanın kabulü ile Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/518 E. 2014/565 K. Sayılı dosyasında hüküm altına alınan miktar ile tekerrür oluşturmamak üzere 4.087,30 TL geçici iş göremezlik, 33.729,33 TL daimi iş göremezlik tazminatının 24/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davayı kabul etmemekle birlikte, müteselsil sorumlular hakkında ikame edilen davada kurulan ve kesinleşen tutardan fazla olarak eldeki davada tazminata hükmedilemeyeceğinin yerleşik Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, davacının zararının ilk dava nezdinde gerekli hesaplamalar yapıldığı, davacı tarafça da itiraz edilmediği, hesaplamalar uyarınca da hüküm kurulduğunu, hükmün kesinleştiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin emsal kararlarının da bu yönde olduğunu, bu nedenle ilk davada hükmedilen tutardan fazla bir tutara hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmek üzere Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/518 E. 2015/565 K. Sayılı dosyasında sigortalı ya da araç sürücüsü tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı hususu tespit edilmeden davanın esası hakkında karar verildiğini, ödeme bulunup bulunmadığı tespit edilmeden karar verilmesinin de haksız olduğunu, mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun, soyut ve objektif değerlendirmelerden uzak olup yetkili merci tarafından tanzim edilmediğinden, raporun kabulünün mümkün olmadığını, raporun Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararlarından SGK’nın sorumlu olduğunu, bu nedenle sorumlu tutulmasının haksız olduğunu, ayrıca davacının çalışması olmamasına göre geçici iş göremezlik zararı da oluşmayacağını maluliyet raporunda, bakıma muhtaçlık tespit edilmesini de kabul etmediklerini, bunların yanı sıra kusur raporu alınmaksızın, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası nezdinde alınan kusur raporuna göre karar verilmesinin de hatalı olduğu, zira müvekkilinin söz konusu davada taraf olmaması nedeniyle rapora itiraz etme hakkının da bulunmadığını, bu nedenle bu raporun karara esas alınamayacağını, hesap raporunun da son derece teknik hatalar içerdiğini, geçici iş göremezlik zararı hesaplandığını, henüz işlemeyen dönem için bilinen dönem hesabı yapıldığını, bu nedenle karar vermeye elverişli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/518 E. Sayılı dosyasında sürücü ve işleten hakkında açılan davada verilen kararın 06/03/2019 tarihinde kesinleştiği, ilamın Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2015/2532 E. Sayılı dosyasında takibe konulduğunu, ancak ödeme yapılmadığını bildirerek, davacının sair itirazlarının da yerin olmadığını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık bulunmadığından, HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatı ve sürekli iş görmezlik tazminatı istemidir. Davacı vekili, aynı kazaya istinaden sürücü ve işleten hakkında Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/518 E. Sayılı dosyası ile dava açmış iken, aracın trafik sigortasının davalı … tarafından yapılmış olması ve alacağının sürücü ve işleten tarafından karşılanmamış olması nedeniyle eldeki davayı açtığı, dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde, dava tarihinde yargılaması devam eden sürücü ve işleten hakkında açtığı Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/518 E. dosyasında, alınan kusur raporu, maluliyet raporuna göre davalının da ZMMS kapsamında zararlarından sorumlu olduğunu belirterek, söz konusu dosyada aktüer hesap bilirkişisi tarafından hesaplanan miktardan tazminatını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davalıdan talep etmiş, mahkemece Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasını bekletici mesele yaprak, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmesi sonrasında, dosyadaki maluliyet raporu ve kusur raporunu kuvvetli delil olduğu kabul edilerek, aktüer hesap bilirkişiden alınan rapora göre, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında hükmedilen tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak davanın esası hakkında karar verilmiştir.
1- Davalı vekili, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada taraf olmadığını, bu nedenle davada alınan kusur raporunun ve maluliyet raporunun eldeki davada delil olmayacağını ileri sürmüş ise de; davalı, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan davada taraf değil ise de ilgili mahkeme kararı kesinleşmiş olması nedeniyle eldeki davada kuvvetli delil mahiyetindedir. “Kuvvetli delil” nitelik itibariyle “kesin delil” olmadığından, aksi her zaman ispatlanabilir. Ancak söz konusu delillerin güçlü delil olarak kabul edilerek esas alınmasına yasal engel bulunmadığı gibi Yargıtay içtihatlarında da hükme esas alınabileceği kabul edilmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/299 E. 2014/47 K) Mahkemece eldeki dava açıldığı tarihte derdest olan Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilerek yargılamaya devam etmiştir. Davalının Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasındaki yargılamadan haberdar olması yanı sıra, davalının kesinleşen dosyada alınan kusur ve maluliyet raporunun yeterli olmadığına dair somut delil de sunmadığı, mahkemece alınan kusur raporu ve maluliyet raporunun da dosya kapsamına ve dosya içerisindeki delillere uygun olduğu görüldüğünden davalı vekilinin kusur raporuna ve maluliyet raporuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2- Davalı vekili geçici iş göremezlik tazminatının sigorta teminatı kapsamında olmadığını ileri sürümüş ise de; Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın 46/1 maddesi (TBK m. 54) gereğince haksız fiilden kaynaklanan geçici iş görmezlik zararlarının da, zarar verenin ve eylemlerinden sorumlu olanların sorululuğunda olduğundan, KTK’nın 85/1, 91, 90 maddeleri gereğince geçici iş göremezlik zararlarının sigortalı ve eylemlerinden sorumlu olan sigorta şirketinin de, (geçici iş göremezlik zararları KTK’nın 92. maddesinde teminat dışında sayılan zararlardan sayılmamış olması nedeniyle) sorumluluğunda olduğundan davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararlarının sigorta teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
3- Davacının mahkemece hükme esas alınan aktüer hesap raporuna ve hükmedilen tazminat miktarına yönelik istinaf sebeplerine gelince;
KTK’nın 91. Maddesi ile davalı Trafik Sigortacısının sorumluluğu açısından “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmü getirilmiştir. Aracın ZMM sigortası bulunması halinde, sigorta şirketi de, zarar görenin zararlarından, zarara neden olan sürücü, işleten ve diğer zarar sorumluları ile birlikte (kanun ile sıralı sorumluğu kabul edilen sorumlulular hariç) müştereken ve müteselsilen, sigorta limiti ile sınırlı olarak sorumludur.
Diğer yandan müteselsil borç ilişkisinde alacaklı ve borçlular arasındaki borç ilişkisinin sona ermesi ve müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkiye ilişkin kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’da düzenmeye yer verilmiş; BK’nın 145. Maddesi (TBK m. 166) “Tediyesi ile veya yaptığı takas ile borcun tamamını veya bir kısmını iskat etmiş olan müteselsil borçlulardan biri, sakıt olan borç nispetinde, diğer borçluları halas etmiş olur.
Eğer müteselsil borçlulardan biri borç tediye olunmamış iken ondan tahallüs etmiş ise, diğer borçlular ancak halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği nispette bu beraetten istifade edebilirler.” . BK’nın 147.(TBK m.168) maddesinde ise ” Rücu hakkından istifade eden müteselsil borçlulardan her biri, tediye ettiği miktar nispetinde alacaklının haklarına halef olur.
Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini iyileştirdiği takdirde bu fiilinin neticelerini şahsan tahammül eder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlık; davalı …, işletenin zararlarından ZMMS kapsamında sorumlu olduğundan, işletenin sorumlu olduğu zararın mahkeme kararı ile kesinleşmiş olması halinde, (kesinleşen borç ödenmese dahi) zarar görenin kesinleşen miktarı aşan zararı olduğunu, davalıya karşı ileri sürüp süremeyeceğine ilişkindir.
Kural olarak, aktüer hesaplamaya dayalı iş göremezlik zararı karar tarihine en yakın tarihe göre hesaplanması gerekir ise de; aynı zarardan sorumlu olanlardan birisi hakkında verilen karar ile tazminat miktarı kesinleşmiş ise zarar görenin talep edebileceği azami tazminat miktarının kesinleşmiş olan karar ile kesinleşmiş olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı, aynı zarardan sorumlu olanlar hakkında açtığı davada hükmedilen tazminata itiraz etmemiş yahut itiraz etmesine rağmen itirazı kabul görmeyerek kesinleşmesi halinde, diğer sorumludan ancak kesinleşen miktarı talep edebilir. Kesinleşen kararda hüküm altına alınan miktarı aşan zarardan, hakkında hüküm verilenin kurtulmuş olması nedeniyle, daha sonra hakkında dava açandan da talep edilememesi gerekir. Aksi takdirde; bu durum ilk davanın Sigorta Şirketi hakkında açılması ve tazminatın kesinleşmesinden sonra işleten hakkında dava açılması durumunda işletenin sigorta limitleri içerisinde kalmakla beraber, daha önce sigorta şirketi hakkında verilen miktarı aşan miktarda tazminata hükmedilmesi halinde, sigorta ilişkisi çerçevesinde aşan miktarı yukarıdaki düzenlemeler ve sigortanın sorumluluğunun kesin hükümle daha önce mahkeme kararı ile belirlenmiş olması nedeniyle, sigortacısından rücuen talep edemeyecektir. İlk davanın işleten hakkında açılması ve kesinleşmesi halinde ise, işletenin zararlarından sorumlu olan sigorta şirketi, işletenin mahkeme kararı ile kesinleşen sorumluluğunu aşan zarardan sorumlu tutulması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle zarar görenin, zararı mahkeme kararı ile belirlenerek ve kesinleşmiş ise (söz konusu belirlemeden sonra artan maluliyet olmadıkça) davacı aynı zarardan sorumlu olanlardan ancak kesinleşen kararda hüküm altına alınan miktarı aşmamak üzere gerçek zararını talep edebilir.
Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/958 E. 2016/1860 K. Sayılı ilamında; ” Aynı davacılar tarafından aynı kazadaki davacıların desteğine çarparak ölümüne sebep olan aracın trafik sigortacısına karşı açılan, 13/09/2012 tarihinde kesinleşen Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/302 Esas 2012/242 Karar sayılı dava dosyasındaki destek raporundan ayrı yeni rapor alınarak mahkemece daha fazla tutara hükmedilmesi hatalıdır. Kesinleşen bahsi geçen ilk davada kusur indirimsiz toplam üç davacı için hesap edilen tutar; 115.524,50 TL, %70 orana tekabül eden kısmı üç davacı için toplamda 80.867,15 TL’dir. Mahkemece yapılacak iş, davacıların talep edebileceği tazminat tutarının Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/302 Esas 2012/242 Karar sayılı dava dosyasındaki aktüer raporu verileri dikkate alınarak yeni bir bilirkişi hesabı yaptırılması, çıkacak sonucun Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/302 Esas 2012/242 Karar sayılı dosyasından alınan hesap raporunda belirlenen tazminat miktarından fazla olması halinde; Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/302 Esas 2012/242 Karar sayılı dosyasındaki kusur indirimsiz tutar esas alınarak bu tutar üzerinden kusur oranlarına göre ayrıştırmanın yapılması kusur indiriminin yapılarak gerçek zararın belirlenmesi; sonucun Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/302 Esas 2012/242 Karar sayılı dosyasından alınan hesap raporunda belirlenen tazminat miktarından düşük çıkması halinde ise; bu çıkan miktar üzerinden kusur oranlarına göre ayrıştırmanın yapılması kusur indiriminin yapılarak gerçek zarar belirlenmesi gerekmektedir. ” denilerek, davacının ilk davasından sonra aynı zarardan sorumlu olan diğer davalı açısından talep edebileceği zararın, kesinleşen miktarı aşamayacağı kabul edilmiştir.
Bu çerçevede, mahkemece, davacının zararı Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında, işleten ve sürücü hakkında açılan dava ile kesinleşmiş olmasına göre, davacı … kesinleşen zararı aşmamak üzere gerçek zarardan sorumlu olduğundan, kesinleşmiş karar çerçevesinde hükmedilen tazminatın (Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2015/2532 E. Sayılı dosyasına ve davacının da beyanına göre infaz edilmemiş olması, eldeki davanın diğer davanın derdest olduğu tarihte açıldığı da nazara alınarak) buna göre karar verilmesi gerekirken, usul ve yasaya aykırı olacak şekilde ve davalının durumunu ağırlaştıracak şekilde hüküm tarihine en yakın tarihe göre yapılan hesaplama çerçevesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle; yukarıda açıklandığı üzere, davalının sair istinaf taleplerinin reddi ile 3 no.lu bentte yazılı nedenlerle istinaf talebinin kabulüne, mahkemece yapılan yargılamada eksiklik bulunmamasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamasına göre; ilke derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
Buna göre; davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın %100 kusuru ile meydana gelen kaza neticesinde, davacının Ankara Üni. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan maluliyet raporuna göre davacının meydana gelen kaza nedeniyle %3,3 oranında maluliyetinin meydana geldiği ve 6 ay iş göremez kaldığı, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce alınan aktüer hesap raporunda PMF1931 Yaşam Tablosu ve “progresif rant yöntemi” uygulanarak, aktif döneminde asgari ücret düzeyinde gelir elde edebileceğine göre yapılan hesaplamada, davacının geçici iş görmezlik zararının 4.079,23 TL olarak, sürekli iş göremezlik zararının ise 16.212,55 TL olarak hesaplandığı, alınan rapordaki hesaplamanın gerçek zarara uygun olduğu, zarar görenin zararının yüksek hesaplandığına dair delil de sunulmadığından, davacının gerçek zararının dosyada hesaplanan miktar kadar olduğunun kabulü gerekmiş (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından içtihat değişikliğine gidilerek hesaplamada TRH2010 Yaşam Tablosu uygulanmasına ve hesaplamada “progresif rant yöntemi” kabul etmesi de nazara alındığında), yukarıda da açıklandığı üzere davacının Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde kesinleşen zarardan fazlasını talep etme hakkı olmadığından, aşan miktara yönelik talebi yerinde görülmemiştir. Davalının sorumluluğu açısından; davalı trafik sigortası kapsamında KTK’nın 85/1 maddesi kapsamında kalan işletenin zararlarından KTK’nın 91. Maddesi gereğince sorumlu olduğundan, davalı teminat kapsamında kalan geçici iş göremezlik zararları ve sürekli iş göremezlik zararlarından sorumlu olduğundan, ayrıca sürücü ve işleten hakkındaki davada hüküm altına alınan tazminatın tahsil edilmediği davacının beyanı ve icra dosyasından anlaşıldığından (konusuz kalan dava olmadığından) tahsilde tekerrür olmamak üzere davacı bu zararlarını davalıdan talep edebileceğinden, davanın kısmen kabulü ile davacının gerçek zararına uygun olan 4.079,23 TL geçici iş göremezlik zararı ve 16.212,55 TL sürekli iş göremezlik zararı yönünden davanın kabulüne, daha önce kesinleşen kısmı aşan miktara yönelik fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararında kesinleşen yönler korunarak aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 27/05/2019 tarihli, 2014/706 Esas 2019/471 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile;
Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2012/518 Esas 2014/565 Karar sayılı dosyasında hükmedilen bedel ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak biçimde 4.079,23 TL geçici iş göremezlik 16.212,55 TL daimi iş göremezlik tazminatının 24/09/2014 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 1.386,13 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 69,35 TL peşin ve 59,86TL tamamlama harcı toplamı 129,21TL peşin harçtan mahsubu ile noksan olan 1.256,92 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 69,35 TL peşin harç ve 59,86 TL tamamlama harcının, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 25,20 TL başvuru harcı, 695,00 TL tebligat/müzekkere/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 720,20 TL yargılama giderinden davada ret ve kabul oranına göre 386,45 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
II-Davalı tarafça yatırılan 44,40 TL ve 645,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan.121,30 TL İstinaf Başvuru Harcı ve 47,40 -TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 168,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
lV-HMK’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.