Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2414 E. 2022/436 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2019
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 05.09.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS (Trafik) poliçesi ile sigortalı bulunan, … plakalı araç ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki….. plakalı motorsikletin çarpışması sonucu müvekkilinin malul-sakat kaldığını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, bu kaza neticesinde müvekkilinin ağır yaralanarak iş göremez hale geldiğini, 04.11.1993 doğumlu müvekkilinin PMF tablosuna göre tahmini yaşam süresinin 44 yıl olduğunu, bakiye ömür süresi düşünüldüğünde müvekkilinin hayatını idamesinde normal insanlardan fazla güç-efor sarf edecek, maluliyeti-özrü oranında ömrü boyunca zorlanacağını, davalıya yapılan başvuru neticesinde uzlaşma sağlanamadığından bahisle, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak şimdilik 500,00 TL geçici iş göremezlik ve 3.000,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 3.500,00 TL tazminata temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından müracaat şartının yerine getirilmediğini, davanın sigortalı araç işleteni …’a ihbarının gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili şirketin sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu bulunduğunu, dosyanın kusur tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, poliçede sürekli maluliyet hallerinin teminat altına alınmış olduğunu, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden maluliyet raporunun da alınmasından sonra sigorta aktüeri tarafından hesaplama yapılması gerektiğini, mağdur kişinin kask ve koruyucu tertibatının bulunup bulunmadığının ve müterafik kusurunun araştırılması gerektiğini, ceza dosyasının celbinin gerektiğini, dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının %6 malul olacak şekilde yaralandığı, kaza nedeniyle tıbbi iyileşme süresinin 4 ay olduğu bu durumda davacının hem kalıcı maluliyete ilişkin zararını hem de geçici iş göremezliğe ilişkin zararını davalı sigorta şirketinden isteyebileceği, her iki zararın da ayrı ayrı teminat kapsamına alındığı, meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün %85 kusurlu olduğu, alınan bilirkişi raporunun; mahkemece kabul edilen maddi olgulara ve kanıtlara dayandığı, objektif ve bilimsel nitelikte bulunduğu, hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla her ne kadar bilirkişi raporunda geçici iş göremezlik bedeli 3.726,37 TL olarak hesaplanmış ise de bilirkişinin maddi hata yaptığı ve geçici iş göremezlik miktarının SGK tarafından ödenen bedel de düşüldükten sonra 2.876,37 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 2.876,37 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 41.140,51 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 44.016,88 TL tazminatın 08.12.2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, geçici iş göremezlik ödeneğinin teminat dışında olduğunu, SGK tarafından davacının geçirmiş olduğu trafik kazası nedeni ile 05/09/2017-26/10/2017 dönemlerine ait toplam 1.925,63-TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiğini, … Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda 4 ay geçici iş göremezlik süresinin belirlendiğini, geçici iş göremezlik süresinin işbu dava dosyası kapsamında tespit edilmesi gerektiğini, aktüer raporunda maluliyete ilişkin yapılan hesaplamanın fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Geçici iş göremezlik ödeneği konusunda, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli, 2019/40 Esas – 202/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, davalı sigorta şirketinden talep edebilir. 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi gereğince geçici iş görmezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğundan bahisle, SGK’nın sorumluluğunda olduğu iddia edilmiş ise de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır. (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 Esas – 2019/10217 Karar 24.12.2019 tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743 Esas – 2013/4496 Karar sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.)
Bu itibarla davalı şirket, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup kanun ile belirlenen sigortanın sorumluluk sınırları, ikincil norm olan genel şartlar ile daraltılamayacağından, geçici iş göremezlik ödeneği teminat kapsamında bulunmaktadır.
Geçici iş göremezlik zararları, sigortalı olarak çalışanın, iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle geçici olarak çalışamadığı istirahat süresindeki zararını (kazanç kaybını) ifade eder. İstirahatli dönemdeki bu zarar fiilen yoksun kalınan kar niteliğindedir. Sigortalının geçici iş göremezlik zararı olarak istirahatli kaldığı dönemdeki zararına ilişkin talep edebileceği tutar, çalışırken aldığı ücretten Kurumca kendisine 5510 sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamında ödenen geçici iş göremezlik ödemesinin tenzili ile hesap edilen miktardır. Zira, sigortalıya Kurum tarafından 5510 sayılı Yasa gereği yapılmış veya ileride yapılacak olan geçici iş göremezlik ödeneği gibi sosyal güvenlik ödemeleri ilgililere rücu edilmekte olduğundan bu şekilde zararın tazmininden sorumlu olanların mükerrer ödeme yapmasının önüne geçilmesi gerçekleştirilmektedir.
Bu yönüyle geçici iş göremezlik tazminatı tutarının, SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneği olarak yapılan ve bu haliyle rücuya tabi olan ödemeler toplamının, hesaplanan zarar tutarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenmesi gerekmekte olup, mahkemece geçici iş göremezlik ödeneğinin belirtilen ilkelere uygun belirlendiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca ’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90.maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle aktüer raporunda %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiş ise de, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/6/2021 tarih ve 2021/2457 Esas, 2021/3304 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, karara esas alınan rapordaki hesap biçiminin davalı lehine olması ve aleyhe hüküm kurma yasağı gereği tazminat hesap biçimi kaldırma sebebi yapılamayacağından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Belirtilen nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.006,79 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 751,70 TL’nin mahsubu ile kalan 2.255,09 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 24/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.