Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2411 E. 2022/123 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/01/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/08/2017 tarihinde, sürücü … idaresinde bulunan ….plakalı araç ile davacı idaresindeki tescilsiz motosikletin karıştıkları kaza sonucunda davacının ağır şekilde yaralandığını, davadan önce davalı … şirketine başvuruda bulunulduğunu, ancak ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL geçici ve 100,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya karışan… plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı … şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının kalıcı maluliyetinin bulunup bulunmadığının ancak 12 ay sonra alınacak rapor ile belirlenebileceğini, geçici iş göremezlik tazminatı talepleri yönünden sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumu ile davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; dava dışı sürücü idaresindeki sigortalı araç ile davacı idaresindeki motosikletin karıştığı kaza sonucu davacının vücut genel çalışma gücünü %6 oranında kayıp edecek ve 6 ay süre ile iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğunu, maluliyet durumu ve kusur durumuna göre aktüer bilirkişisi tarafından geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesabı yapıldığını belirterek, rapor ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne, 42.370,26-TL’nin 17/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama aşamasında davacı tarafça ödenen 1.140,00-TL maluliyet raporu alınmasına ilişkin bilirkişi rapor faturasının yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmemesinin ve sigortalı aracın dava dışı … … Tic. ve San. AŞ. şirketine ait olmasına rağmen hükmedilen tazminata avans faizi yürütülmemesinin de usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketine usulüne uygun tam bir başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmemesinin usule aykırı olduğunu, yargılama aşamasında alınan kusur raporuna ve maluliyet raporuna yapılan itirazların değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, maluliyet raporunun 28603 sayılı yönetmeliğe aykırı olarak ve yaralanmadan itibaren 12 aylık süre beklenmeden düzenlenmesinin dikkate alınmadığını, davalı … şirketi geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmamasına rağmen aleyhine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi yanında, sigortalısının kusurunu aşar şekilde tazminata hükmedilmesinin ve usulüne uygun olarak temerrüt oluşmamasına rağmen 17/11/2017 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;

Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekilinin istinaf talepleri bakımından; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, …, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacının kazaya bağlı yaralanması nedeni ile vücut genel çalışma gücünün %6 oranında kaybettiği ve 6 ay süre ile iş ve gücünden kaldığı … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan 14/12/2018 tarihli maluliyet raporu ile belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatından davalı … şirketinin sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Yine davacı taraf, davadan önce, davalı … şirketine başvuruda bulunduğu ve sigorta şirketi tarafından 13/11/2017 tarihinde hasar dosyası açıldığı sabit olup, davanın esasına girilerek karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı gibi, davalı … şirketi yönünden, başvuru tarihinden itibaren 15 iş günü geçmekle, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.2.maddesi uyarınca temerrüt oluşacağından, tüm tazminat miktarı için, bu süreye uygun olarak faiz başlatılmasında da bir usulsüzlük görülmemiştir.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazanın; sigortalı araç sürücüsünün park halinden dönüş alıp, karşı şeride geçmek isterken dikkatsiz şekilde sola manevra yapması sırasında, yakın gerisinden kendi şeridini takiben gelmekte olan davacı sürücünün motosikletinin önünü kapatması nedeni ile meydana geldiği, kazanın oluşunda manevra kurallarına uymayan sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında, etkin fren tedbirine başvurarak duruşa geçmesi gerekirken, mevcut hızı ile sola direksiyon kıran davacı sürücünün ise %25 oranında kusurlu oldukları anlaşılmıştır. Uzman bilirkişilerce yapılan kusur tespiti ve kusur oranlarının oluşa, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, Yerel Mahkemece bu kusur oranlarının kabulü ile hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Davacının maluliyet durumunun tespiti bakımından kaza tarihi olan 14/08/2017 tarihinden itibaren 16 ay sonra Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan 14/12/2018 tarihli raporda; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre el bileği kırığı nedeni ile kalıcı maluliyetinin %6 ve iyileşme süresinin 6 ay olduğu belirlenmiş, Yargıtay’ın kabul ettiği esaslar doğrultusunda; yürürlükteki mevzuata uygun olarak, uzman hekimlerce düzenlenen maluliyet raporuna dayanılarak karar verilmesi yerinde görülmüştür.
Mahkemece, davacıya SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, 14/11/2017 tarihinde verilen cevapta; dava konusu kazaya bağlı yaralanması nedeni ile davacıya geçici iş göremezlik ve rücuya tabi ödeme yapılmadığı bildirilmiştir. Maluliyet oranı ve geçici iş göremezlik süresine göre aktüer bilirkişiden alınan hesap raporunda ise; hesaplama TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faize göre yapılmış, kazanın oluşundaki davacı kusuru düştükten sonra 6.682,25-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 35.688,01-TL sürekli iş göremezlik tazminatı belirlenmiştir.
Davacı vekilinin istinaf talepleri bakımından;
Davacı vekili dava dilekçesi ile yasal faiz talep etmiş olsa da, ıslah dilekçesi ile birlikte hükmedilecek tazminata avans faizi yürütülmesini talep etmiş olmasına ve sigortalı aracın dava dışı … A.Ş.’ne ait ticari araç olmasına rağmen, kabul edilen tazminatlara avans faizi yerine yasal faiz yürütülmesi usule aykırı görülmüştür. Yine, davacı tarafın maluliyet raporu almak için yapmış olduğu ve mahkeme dosyasına 07/03/2019 tarihine sunduğu 1.140,00-TL’lik bilirkişi ücreti faturasının yargılama giderleri içinde değerlendirilmemesi de usul ve yasaya aykırı olmakla yerel mahkeme kararı bu yönlerden kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuştur.
Bu gerekçelerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun olmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, tazminata yürütülen faiz türü ve yargılama giderleri yönünden kararın kaldırılmasına, istinafa konu olmayan hususlar aynen korunarak, HMK.353/1-b.2. maddesi gereğince, yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
ll-Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/05/2019 tarih, 2018/85 Esas 2019/533 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın KABÜLÜNE,
42.370,26-TL’nin 17/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 2.894,35-TL harçtan peşin alınan 180,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.713,45-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 5.010,73-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.223,10-TL+1.140,00-TL=2.363,10-TL (ilk yargılama gideri, bilirkişi ücreti, posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 180,90-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
lll-Davacı tarafça yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
lV-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafça yapılan 108,00-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
V-İstinaf talebi red edilen davalı yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.894,31-TL karar harcından peşin alınan 679,18-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.215,13-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Vl-İstinafa gelen davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Vll-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Vlll-Kara tebliği ile harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 28/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.