Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2409 E. 2022/234 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 04/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/01/2014 tarihinde, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan ve dava dışı sürücü … idaresinde bulunan … plakalı aracın tek yanlı olarak yaptığı kaza sonucunda araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır şekilde yaralandığını, davadan önce sigorta şirketine yapılan başvuru sonrasında 11.050,00-TL ödeme yapıldığını, ancak bu ödemenin doğan zararı karşılamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 3.200,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının 18/11/2016 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davadan önce yapılan başvuru üzerine ödenen 11.059,00-TL ile davalı sigorta şirketinin tüm sorumluluğunun ortadan kalktığını, davacının maluliyet durumunun usulüne uygun olarak belirlenmesi gerektiğini, olayda hatır hatır taşıması bulunması nedeniyle zarar miktarından indirim yapılması gerektiğini, davadan önce temerrüt oluşmadığından tebliği tarihinden faiz isteminin yasal dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan aracı kullanan sürücü …’ün %100 kusuru ile meydana gelen kaza sonucunda araçta yolcu olarak bulunan davacının vücut genel çalışma gücünü %8.1 oranında kayıp edecek ve 9 ay süre ile iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığını, talep edilebilecek tazminat miktarının aktüer bilirkişi tarafından 97.773,15-TL olarak hesaplandığını, davacının dava dışı sürücünün alkollü olduğunu bildiği araca binmesi nedeni ile %20 müterafik kusur indirimi yaptıktan sonra 78.218,52-TL tazminat belirlendiğini, bu bedelden de sigorta şirketi tarafından davadan önce yapılan ödemenin güncellenmiş değeri olan 12.731,11-TL düştükten sonra davanın kısmen kabulü ile geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminat toplamı 65.487,41-TL’nin 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümlerine göre geçici iş göremezlik tazminatı sağlık giderleri teminatı içinde olması ve bu taleplerden SGK’nun sorumlu olmasına rağmen davalı aleyhine hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu, kazada hatır taşıması bulunmasına rağmen hatır taşıması indirimi yapılmamasının, müterafik kusur indiriminin %40 yapılmamasının, davadan önce yapılan ödemenin zararı karşılayıp karşılamadığı hesabının %5 maluliyet oranına göre yapılmamasının, hatalı hesap raporunun hükme dayanak alınmasının, harcın ve yargılama giderinin hatalı hesaplanmasının ve red edilen kısım için vekalet ücreti takdir edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiştir, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, … Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85. maddesi ve 91. maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nun sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda davacının, kazaya bağlı yaralanması nedeni ile kalıcı maluliyetinin %8.1 ve iyileşme süresinin 9 ay olduğu maluliyet raporu ile belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatından davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda; davacının, sürücünün alkollü olduğunu bilerek sigortalı araca binmiş olduğu sabit olup, yerel mahkeme tarafından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi gereğince ve Yargıtay uygulamaları doğrultusunda, belirlenen tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmış olması usul ve yasaya uygundur.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ile hatır taşıması savunmasında bulunulmuş olup, yerel mahkeme tarafından bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda, davacı yolcu konumundadır. Soruşturma dosyasındaki ifade tutanaklarına göre davacı ile davalı sigorta şirketine sigortalı bulunan araç sürücüsünün arkadaş oldukları anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin hatır taşıması itirazının bulunması ve davacı yolcu ile dava dışı araç sürücüsünün arkadaş olup birlikte pikniğe gittikleri esnada kazanın meydana gelmesi nedeniyle olayda hatır taşıması bulunduğunun kabulü ile tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve Yerel Mahkeme kararı bu yönden kaldırılmıştır.
Ancak gerçek zararın belirlenmesi bakımından tazminattan yapılacak indirimin sırası önemli olup, buna dair Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 26/10/2020 tarih 2019/934 esas, 2020/6205 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere; “Borçlar kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır.” esası kabul edilmiştir.
Hükme dayanak alınan 04/01/2019 tarihli hesap bilirkişisi raporunda; 7.880,22-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 89.992,93-TL sürekli iş göremezlik tazminatının toplamı olan 97.773,15-TL tazminatı hesaplanmıştır. Davacı taraf belirlenen 97.773,15-TL toplam tazminattan, Yargıtay uygulamasına uygun olarak sigorta şirketinin ödediği ve güncellenen 12.731,11-TL’yi düştükten sonra 85.042,04-TL üzerinden davasını ıslah etmiştir. Ancak Mahkemece raporda belirlenen 97.773,15-TL tazminattan önce %20 müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra 78.218,52-TL bulunmuş ve bulunan bu rakamdan güncellenen ödeme rakamı olan 12.731,11-TL düşülerek sonuç rakam 65.487,41-TL olarak belirlenip, bu rakama hükmedilmiştir.
Mahkemenin indirim sırası Yargıtay uygulamalarına uygun olmasa da davacı tarafın bu konuda istinaf talebi bulunmadığından davalı taraf lehine kazanılmış hak oluşmuş olup, Dairemiz tarafından yapılan %20 hatır taşıması indirimi de bu indirim sırası doğrultusunda yapılmıştır. Buna göre;
Öncelikle, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun “işleyecek dönem hesabı” bölümünde 61 yaş iki kez hesaba dahil edilmiş olup, 1.777,82-TL fazla hesaplama yapılarak işleyecek dönem hatalı olarak 84.509,45-TL olarak bulunmuştur. Fazla hesaplanan 1.777,82-TL düşülerek doğru rakam 82.731,55-TL olarak belirlendikten sonra, geçici ve kalcı iş göremezlik tazminatı toplamı doğru olarak (97.773,15-1.777,82=) 95.995,33-TL olarak alınmıştır. Bu rakamdan, Mahkemenin indirim sırasına uygun olarak %20 müterafik kusur indirimi yapılarak 76.796,26-TL bulunmuş, bu rakamdan da güncellenmiş ödeme bedeli olan 12.731,11-TL düşülmüş ve 64.065,15-TL sonuç rakam bulunmuştur. Bu rakamdan da %20 hatır taşıması indirimi yapılarak davacı lehine takdir edilmesi gereken tazminat miktarı 51.252,12-TL olarak bulunmuş ve bu bedel üzerinden yeniden hüküm kurulmuştur.
Davalı vekilinin red edilen kısım için kendileri lehine vekalet ücreti takdir edilmediğine ve yargılama giderinin hatalı belirlendiğine dair istinaf istemi bakımından ise;
BK’nın 51. ve 52. maddesinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen kabul edilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti taktir edilemeyeceği ve aleyhine yargılama gideri taktir edilemeyeceği gözönüne alınarak, mahkemece yapılan %20 müterafik kusur indirimi nedeni ile vekalet ücreti takdir edilmemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak, davacı taraf davasını 97.773,15-TL toplam tazminattan, Yargıtay uygulamasına uygun olarak sigorta şirketinin ödediği ve güncellenen 12.731,11-TL’yi düştükten sonra 85.042,04-TL üzerinden ıslah etse de, mahkemece indirim sırası davacı aleyhine değiştirilerek 97.773,15-TL tazminattan %20 müterafik kusur indirimi yaptıktan sonra belirlenen 78.218,52-TL’den güncelenen ödeme rakamı olan 12.731,11-TL’yi düştükten sonra 65.487,41-TL sonuç rakam bulunarak bu rakama hükmetmiştir. Oysa, davacı tarafın ıslahında olduğu gibi 97.773,15-TL toplam tazminattan güncellenen ödeme rakamı 12.731,11-TL’yi düştükten sonra bulunan 85.042,04-TL üzerinden %20 müterafik kusur indirimi yapılmış olsaydı, hükmedilecek rakam 68.033,63-TL olacaktı. Sonuç olarak, Mahkeme tarafından hükmedilmesi gereken 68.033,63-TL ile hükmedilen 65.487,41-TL arasındaki fark rakamı olan 2.546,22-TL, takdiri indirim nedenine bağlı olmaksızın -Yargıtay indirim sırasını farklı uygulamaktan kaynaklanan- red rakamı olup, bu rakam için vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmesi gerektiği görülmüştür.
Ayrıca, hesap raporunda 61 yaş için yapılan mükerrer hesaplama rakamı olan 1.777,45-TL’nin de bu rakama eklenmesi sonrasında davalı taraf yönünden, TBK 51 ve 52. maddeler kapsamında yapılan indirimler haricinde oluşan 4.324,04-TL red rakamı için vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilerek yeniden hüküm kurulmuştur.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin reddine, hesap raporundaki hatalar ile hatır taşıması ve vekalet ücreti-yargılama giderleri yönünden istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan şekilde kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan kısımlar baki kalmak üzere, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
l-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 30/04/2019 tarih, 2017/594 Esas 2019/313 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
1-Davanın kısmen kabulü ile geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminat toplamı 51.252,12-TL’nin 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.501,03-TL harçtan peşin yatırılan 31,40-TL ve ıslahla yatırılan 381,00-TL harcının mahsubu ile, bakiye 3.088,61-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT’sinin 13/1.maddesine göre belirlenen 7.462,75-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar üzerinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT’sinin 13/2. maddesine göre belirlenen 4.324,04-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan başlangıçta yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 31,40-TL peşin harç ve 381,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 443,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 192,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.192,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1.131,40-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
ll-Davalı tarafından yatırılan 1.119,00-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
lll-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 32,50-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
lV-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
V-Kararın usulüne uygun olarak taraflara tebliğine,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.