Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2391 E. 2022/306 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2019
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/02/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 17.10.2015 tarihinde davacı sigorta şirketine Zorunu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı, davalı … … Ltd. Şti. adına kayıtlı, davalı … idaresinde bulunan …. plakalı aracın …. plakalı araca çarparak hasar verdiğini, araç sahibine 29.000,00-TL ödeme yapıldığını, kaza tutanaklarında davalı sürücünün 1.3 promil alkollü ve kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi gereğince rücu şartlarının oluştuğunu, ödenen tazminatın davalılardan tahsili için Ankara 31.İcra Müdürlüğünün 2016/6812 sayılı takip dosyası ile başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu aracı kullanan kişinin davalı … olmadığını, Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında olay tarihinde aracı … …’ın kullandığının belirlendiğini, dosyada alkollü araç kullanmak suçunun da bulunmaması sebebiyle kovuşturmama kararı verildiğini, alkollü araç kullanılması halinde kamu davasının açılması gerekeceğini, olay anında aracı kullanan sürücünün … … olduğunu, alkollü olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava konusu olay hakkında tutulan trafik kazası tespit tutanağında …. plakalı aracın sürücüsünün … olduğunun belirtildiği, ancak olay sonrası alınan kolluk ifadesinde … …‘ın …. plakalı aracı kendisinin kullandığını beyan ettiği, kazaya karıştığını iddia eden … … ve diğer dava dışı araç sürücüsü …’ın tanık olarak dinlendiği, 10.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı …’ın (ya da … …’ın) 2918 sayılı Trafik Kanunu’nun 47/c, 52/a, 57/a ve 84/h maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle asli kusurlu olduğu, diğer sürücü dava dışı …’ın ise 2918 sayılı yasanın 52/a maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, raporda nörolojik yönden yapılan değerlendirmede kazaya karışan aracın sürücüsünün … olması halinde alınan alkolün olayda etkili olabileceği, ancak diğer sürücünün de olayda kusurlu bulunması nedeniyle kazanın oluşumunda alkolün münhasıran etkili olmadığı, …’ın (ya da … …’ın) %75 oranında, diğer dava dışı sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğunu belirtildiği, Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sigorta şirketinin sorumluluktan kurtulması için sürücünün alkollü olmasının tek başına kazanın oluşumunda etkisinin olması ve sürücünün tamamen kusurlu olması gerektiği, davacı sürücünün almış olduğu alkolün kazanın oluşumunda münhasıran etkili olmadığı yapılan ödemenin davalı sigortalıdan rucüen tahsil edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemenin gerekçesinin aksine alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, trafik kazası meydana geldikten sonra trafik polisleri tarafından tanzim edilen tutanaklarda dava dışı 06 FJ 3967 plakalı araç sürücüsü …’ın kazanın meydana gelmesinde kural ihlali bulunmadığı, davalıya ait araç sürücüsü davalı …’ın alkollü olduğunun tespit edildiğini, ZMMS Sigortası Genel Şartlarının B-4 maddesi gereğince sigorta şirketinin ödediği tazminatı sigortalısına rücu etme hakkı bulunduğunu, davalı …’ın 1.3 promil oranında alkollü olduğunu, 10.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda, delillerin bilirkişi heyeti tarafından hatalı değerlendirildiğini, davalının iddialarının aksine sürücünün … … olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kaza tutanaklarının tamamında sürücünün … olarak belirtildiğini, aksini ispat etmeye elverişli herhangi bir delil ikame edilmediğini, … …’ın tutanaklarda ve hastane raporlarında adının hiç bulunmadığını, bilirkişi raporu doğrultusunda maddi gerçekliğe aykırı değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası tarafından zarar gören üçüncü şahsa ödenen tazminatın poliçe genel şartlarına aykırılık nedeniyle sigortalıdan tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Davacı sigorta şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişilere ödenen tazminatın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi gereğince kendi sigortalısından rücuen tahsili talebinde bulunmuştur. 2918 sayılı KTK.nın 95. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.
Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte olan ve sigorta poliçesinin eki niteliğinde bulunan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının dikkate alınması gerekir.
Dava konusu olay 17.10.2015 tarihinde meydana gelmiş, davacı sigorta şirketi tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi 26.08.2015 -2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiştir. Bu nedenle rücu şartlarının belirlenmesinde 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının nazara alınması gereklidir.
Poliçe tanzim tarihinde geçerli olan 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının sigortacının sigortalıya rücu hakkının düzenlendiği B.4.c maddesi gereğince aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar sigortalıdan rücuen talep edilebilir. Sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat tutarı, sürücünün kusur oranına ve zarar görenlerin gerçek zararına göre belirlenir.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında 06 FH 6574 plakalı araç sürücüsünün … olduğu yazılmış, ancak …’ın sürücü olmadığını beyan ettiği, diğer araç sürücüsünün beyanı üzerine sürücü olarak yazıldığı not olarak belirtilmiştir.
Dava konusu olay nedeniyle açılan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/13445 sayılı soruşturma dosyasında müştekilerin … ve … olduğu, şüphelilerin ise … ve … … olduğu, şüpheliler hakkında taksirle yaralamaya neden olma suçundan dolayı şikayetten vazgeçilmiş olması nedeniyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, dosya kapsamında ifadesi alınan … …’ın aracı kendisinin kullandığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/13445 sayılı soruşturma dosyasında davacıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı araç sürücünün … … olduğunun belirlenmiş olması, sürücünün alkollü olarak kazaya neden olduğunun davacı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına göre davacı vekilinin davalı … … Ltd. Şti.ne yönelik istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir.
Dava Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat davası olup sigorta şirketi zarar görenlere yaptığı ödemeyi ancak sigorta sözleşmesi hükümlerine aykırılık nedeniyle sözleşmenin tarafı olan akidinden isteyebileceğinden araç sürücüsü olduğu iddiası ile davalı … hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, istinafa başvuran taraf lehine olan hususlar ve kesinleşmiş yönler korunarak HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesi kararın KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1.b.2.maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
Buna göre;
1-Davalı … … … ….. Şti.ne yönelik davanın REDDİNE,
2-Davalı …’a yönelik açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının dava dosyasında peşin alınan harçtan mahsubu ile artan 461.82 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir edilen 3.557,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
6-HMK 333. maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesine müteakip iadesine, iadesi yönünde başvurunun olmaması halinde arta kalan giderin iade edileceğinin davacıya meşruhatlı davetiye ile bildirilmesine,
II-İSTİNAF BAŞVURUSU NEDENİYLE YAPILAN HARÇ VE MASRAFLAR YÖNÜNDEN;
1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 10.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.