Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/2386 E. 2022/589 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 18/12/2015 tarihinde davalı sürücü … yönetimindeki davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı otomobilin …’e çarpması sonucu ölümüne sebebiyet verdiği, davacı …’in eşinin ölümü nedeni ile desteğinden yoksun kaldığını, aile bireyleri davacıların ölümden dolayı derinden etkilendiklerinden, davacı … için şimdilik 100,00TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müteselsilen, … için şimdilik 100.000,00 TL, diğer davacılar için şimdilik 50.000,00 TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ndan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili dosyaya sunduğu 25/03/2019 tarihli beyan dilekçesiyle davasını ıslah etmiş, davacı … için maddi tazminat miktarını 36.618,09 TL olarak ıslah ettiğini beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffa …’in kaza nedeniyle mi yoksa kazadan önce mi kalp ameliyatı geçirmiş olmasından kaynaklı mı vefat ettiği hususunun henüz netlik kazanmadığını, kazanın müteveffanın kusuru nedeniyle meydana geldiğini, davacı tarafın tazminat taleplerinin fahiş olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli ve yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davalının sorumluluklarının poliçe limitleri ve sigortalı araç sürücünün kazadaki kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacının talebinin fahiş olduğunu, kaza tarihinde geçerli olan ZMMS genel şartlarına göre hesaplama yapılması gerektiğini, kusur tespiti için Adli Tıp kurumundan rapor alınması gerektiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, dava dosyasında alınan 15/09/2017 tarihli kusur raporunda; davalı …’nun %25 oranında kusurlu, müteveffa …’in %75 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulundan alınan raporda; davalı sürücü …’nun %25 oranında kusurlu, davacılar yakını yaya …’in %75 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/178604 sayılı soruşturma dosyasında alınan 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun raporunda; …’in ölümünün künt batın travmasına bağlı omur kırığı ile birlikte batın içi kanama ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu, 18/12/2015 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanması ile ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu ancak ölüm olayında kendi mevcut kalp-damar hastalığının da etkisi olduğunun bildirildiği, dosyaya delil olarak sunulan 24 Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında alınan bilirkişi raporunda; Sanık sürücü …’nun tali kusurlu, müteveffa …’in ise asli kusurlu olduğu yönünde rapor düzenlendiği, aktüerya bilirkişisinin 02/01/2019 tarihli raporunda; davacı eş …’in destekten yoksun kalma zararı karşılığında davalıdan talep edebileceği bakiye tazminat tutarının 36.618,09 TL olduğu, davacının sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 25/01/2016 tarihinden itibaren diğer davalıdan olay tarihi 18/12/2015’den itibaren yasal faiz yürütülerek tazminat talebinde bulunabileceği, kaza tarihinde ZMMS poliçesi sakatlanma ve ölüm limit tutarının 290.000,00 TL olduğunun bildirildiği, manevi tazminat koşullarının da oluştuğu, araç sürücüsü olan davalının davacının eşi için 20.000,00 TL, çocukları için 10.000,00 TL manevi tazminat ödemesine gerektiği gerekçesiyle davanın KISMEN KABULÜNE; 36.618,09 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … şirketinden temerrüt tarihi olan 25/01/2016 tarihinden, davalı …’ndan kaza tarihi olan 18/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ndan kaza tarihi olan 18/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacı …’e verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ndan kaza tarihi olan 18/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacı …’e verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ndan kaza tarihi olan 18/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacı …’e verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ndan kaza tarihi olan 18/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacı … …(…)’e verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; kusur oranına itiraz ettiklerini, kaza tespit tutanağının gerçeği yansıtmaması nedeniyle davalı tarafından olay sonrasında trafik bilirkişisi polis memuru tarafından haricen rapor hazırlattırılmış olup mahkemeye sunulduğunu ancak yerel mahkemece bu raporun sırf haricen hazırlatıldığı gerekçesiyle dikkate alınmadığını, yaya …’in kazaya sebebiyet verdiğini ve tamamen kusurlu olduğunu, mahkeme tarafından hükmedilen tazminat tutarlarının fahiş olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Davalı … vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporunda, davalı sürücünün sevk ve idaresindeki otomobil ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, görüş alanını gerektiği şekilde kontrol ederek teyakkuzla seyretmeye önem ve özen göstermediği, mevcut hızı ile mahalle yaklaştığı, seyir yönüne göre sağ taraftan seyir eden başka bir aracın yola giren ve seyir şeridine kadar yürüyüşünü sürdüren yayaya karşı zamanında etkin önlem almadan çarpmış olmakla tali kusurlu olduğu, davacılar yakınının yaya tek yönlü taşıt trafiğine açık yoldan karşı tarafa geçmek üzere yola girmeden evvel; sol taraftan gelen taşıt trafiğini gerektiği şekilde kontrol etmediği, sol taraftan gelen ve ilk geçiş hakkına sahip davalı sürücü yönetimindeki otomobile rağmen otomobilin seyir şeridine girerek can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü , bu tavrı ile korunma tedbiri alamadığı ve asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’nun %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu, davacılar yakını yaya …’in %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu kanaati bildirilmiş olup, kusur raporunun ceza dosyasındaki maddi olgularla da uyumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar bakiye ömür sürelerinin tespitinde PMF 1931 yaşam tablosu kullanılmış ise de, bu hususta davacı tarafın istinaf talebinin olmaması, TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılması halinde tazminat miktarı daha fazla olacağından davalı tarafın istinaf talebinde bulunması nedeniyle bu hususun inceleme konusu yapılmaması, davacı taraf lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının kazanın oluş şekli, kaza tarihi, davacıların ve desteğin yaşları, kusur durumu, davacıların eş ve babalarını kaybetmeleri nedeniyle yaşadıkları ve ömür boyu hissedecekleri elem, üzüntü, ıstırap, keder, acı, özlem, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ülkenin ekonomik şartları, paranın satın alma gücü, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, ceza ve mamelek hukukuna ilişkin tazmin amacının güdülmemesi, caydırıcı olması, özendirici olmaması, 22.06.1966 tarih, 1966/ 7 Esas-7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler, manevi tazminatın amacı ve ölçütleri gözetilerek tayin ve takdir edilmiş olmasına ve mahkemenin gerekçesine göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 5.916,88 TL nispi istinaf karar harcından, peşin alınan 1480,00 nispi harcın mahsubu ile bakiye 4436,88 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 10/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.